Türkiye'nin Türkmen devleti ve yeni Hatay hesabı tutar mı?
Türkiye'nin Cerablus'u işgal etmesinin üzerinden 15 günden fazla zaman geçti. Cerablus'tan sonra Türkiye önce gözlerini Minbic'e dikti. Hatta bu yönlü saldırılar da başlattı...
Türkiye'nin Cerablus'u işgal etmesinin üzerinden 15 günden fazla zaman geçti. Cerablus'tan sonra Türkiye önce gözlerini Minbic'e dikti. Hatta bu yönlü saldırılar da başlattı...
Minbic'e yönelik saldırıları uluslararası ve Cerablus Askeri Meclisi ile QSD güçlerinin direnişinden sonra durduruldu. Ancak Türkiye'nin bu kez "Rakka operasyonuna hazırız" mesajları üzerinden yaptığı Minbic'e saldırı planı da tutmadı. Bunun yanı sıra Bab'a yönelik amaçlarını her zaman gündemde tutmaya çalışarak o yönlü saldırılar geliştirdi. Bab'a yönelik planları da şu ana kadar sonuç vermiş değil. Durum böyle olunca Türkiye işgalini Rai üzerinden Azez ve Azez üzerinden de Exterin hattında sürdürmeye çalıştı. Ancak ne var ki Türkiye'nin işgal girişimi geçici değildi. Ancak uluslararası yasalardan ötürü Türkiye'nin fiili olarak bu bölgelerde kalması mümkün değil. RTE ve AKP'nin planı yeni Osmanlıcılık olduğundan işgal sonrası geçen kısa süre içinde yürütülen çalışmalar bunu açıkça ortaya koydu.
İKİNCİ BİR HATAY ÇABALARI
Cerablus, Türkiye ordusu öncülüğünde Sultan Murad, Ehrar Şam, Feylek El Şam, Nurettin Zengi başta olmak üzere Türkiye'ye bağlı birçoğu El Kaide kökenli çeteler tarafından işgal edildikten bir hafta sonra Cerabluslular topraklarına dönüyor biçiminde propagandalar başladı. Ancak Cerablus'a gönderilen sivillerin büyük bir bölümünün Cerabluslu olmadığı yönünde bilgiler var. Bu bilgileri alanda bulunan ancak adının açıklanması hayati tehlike yaratacak bazı kaynaklar açıklıyor; yerleştirilen sivillerin Irak, Türkistan, Türkmenistan, Kafkaslar ve Orta Asya'dan DAİŞ'e katılanların aileleri olduğunu belirtiyorlar. Ve en kısa zamanda bu yönlü kanıtlayıcı bilgilerin ortaya çıkacağını iddia ediyorlar.
Bu durum ister istemez 1936 yılında Hatay için yapılan referandumda uygulanan yöntemleri akla getiriyor. Türkiye referandumun lehine çıkması için Trabzon, Rize, Samsun başta olmak üzere Karadeniz'in birçok kentleri ile İç Anadolu'dan nüfus kaydırması yapmıştı. Bundan dolayı referandumda Hatay'ın Türkiye'ye bağlanması yönünde bir karar çıkmıştı. AKP yöneticilerinin 2013 yılından bu yana yaptıkları açıklamalar bunu doğruluyor. 2013 yılında dönemin Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan İdlib'in ilçesi Atme'den Azez ile sınır olan Efrîn'in Qıtmê köyü, Azez'den Girê Spî'ye kadar olan bölgenin Misak-ı Milli sınırlarına göre kendi toprakları olduğunu savundu. Gerek daha önceki AKP hükümetlerinde yer alan yetkililerin açıklamaları ve gerekse Cerablus'un işgalinden sonra ilçeye sokulan toplama sivil Türkmenler ile AKP'nin ikinci bir Hatay çabası olduğu görülüyor. Ancak uluslararası yasalar Türkiye'nin daha doğrusu AKP'nin bu planına kapalıdır.
TÜRKMEN DEVLETİ: SURİYE'NİN PARÇALANMASI ÜZERİNE PLAN
Türkiye'nin ikinci bir Hatay yaratma hesap ve planları uluslararası yasalara göre zor görünüyor. Bunu gören AKP ve RTE'ye bağlı çevreler, bu kez çok daha tehlikeli bir planlarının olduğunu dillendirmeye başladılar. Bu tehlikeli planları ise Suriye'nin parçalanması üzerine kurulu bir plandır. Yaklaşık bir hafta önce RTE'nin çok yakın bir arkadaşı olan Rahmi Er bu planı ayrıntıları ile verdiği bir röportajda açıkladı. Rahmi Er, "Suriye'nin Sykes-Picot'u yapılıyor. Uluslararası arası güçler Suriye'yi parçalayacak. Bu durumda biz de geç kalmadan Cerablus'tan başlanarak Halep'e doğru Efrîn'i de içine alacak bir Türkmen devletini ilan etmeliyiz" diyor.
Er, Suriye'yi parçalama üzerine kurdukları planda Türkmen devletinin olduğunu açıkça ifade ediyor. Ancak kendilerinden çok uluslararası güçlerin Suriye'yi parçalama gibi bir planlarının olduğunu söyleyerek, kendilerine ait bu planı başka güçlere yıkıyor. Rahmi Er'in bu açıklamaları sahada da pratik uygulamalarıyla karşılığını buldu. Zira son bir haftadan beridir Cerablus-Rai ve köylerinde yaşananlar bunu gösteriyor. Son bir hafta içinde Cerablus'ta Türkiye tarafından kader ortağı gibi gösterilen Sultan Murad ile Feylak El Şam arasında iki çatışma yaşandı. Yaşanan her iki çatışmada 13 çete öldürüldü. Çatışmalardan birine Feylak El Şam'ın Cerablus-Rai arasındaki bir köye yaptığı operasyonda ele geçirdiği silahlar neden oldu. Sultan Murad komutanları Feylak El Şam'ın ele geçirdiği silahlar için "Burası bizim bölgemiz, ele geçirdiğiniz silahları bize vereceksiniz" dedi. Böyle başlayan çatışmada 6 kişi öldürüldü. İkinci çatışma ise sözde Cerablus'ta ilan edilen halk meclisinin bildirisi okunduktan sonra çıktı. Bildiri okunduktan sonra Sultan Murad komutanlarından bazıları Feylak El Şam ve diğer gruplardaki Arap kökenlilere "Artık burayı terk edin. Çünkü burası Türkmen devletidir" diyorlar. Bu çatışmada da çeteler birbirlerinden 7 kişi öldürdü.
Başı çeken bu her iki grup kendileriyle birlikte hareket eden gruplarla şu an karşılıklı mevzilenmiş durumda. Feylak El Şam mevzilenmenin nedenini kendisine yakın site ve hesaplardan, "Köylerin, kasabaların isimleri değiştirilerek Türkleştiriliyor. Bununla Cerablus ve Rai Türkiye'nin bir kenti yapılmak isteniyor" şeklinde duyuruyor. Gruplar arasındaki bu çatışmaların derinleşeceği görülüyor. Zira bizzat AKP tarafından kurulan ve başını Sultan Murad'ın çektiği grupların önüne uygulamaları için planlar konmuş durumda. Diğer grupların başını çeken Feylak El Şam ise buna karşı duruyor. Aslında bu durumu bir anlamda Türkmen-Arap çatışmasının başlangıcı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bu da önümüzdeki süreçte daha farklı ve derin çatışmaların olacağına işaret ediyor. Aslında bir bakıma bu durum, RTE'nin, çok çabaladığı Kürt-Arap çatışması yerine Arap-Türkmen çatışmasını başlatmayı başardığını gösteriyor. Bu çatışmalar şimdilik palyatif çözümlerle bir şekilde durdurulabilir. Ancak bu çatışmalarla Türkiye'nin Arap iradesini kırmak amacıyla Cerablus işgalini başlattığı yönünde kuşkuları olan bazı Arapların da artık netleşeceğini ve Türkiye'ye karşı daha aktif bir şekilde durmaya başlayacaklarını düşünülüyor. Bu da çatışmaların giderek derinleşeceğini gösteriyor.
İŞGALİN TÜRKİYE'YE GERİ DÖNÜŞÜ KÖTÜ OLACAK!
RTE ve AKP, uluslararası güçlerle ilkesiz bir politika izleyerek Cerablus işgali ile Suriye'nin geleceği için hayati derecede önemi olan Kuzey Suriye Federasyonu'nu engellemek isterken, Suriye'yi parçalama, bölme üzerine planlarının olduğunu açığa çıkarıyor. Kendisiyle birlikte hareket eden ve bir çete grubu olan Feylak El Şam tarafından görülmeye başlanan, AKP'nin Suriye'nin parçalanması üzerine kurulu bu planının daha şimdiden Cerablus işgalinin kendisine çok kötü bir şekilde döndüğünü gösteriyor. Önümüzdeki süreçte bu durum biraz daha netleşirken, Türkiye'ye olan olumsuz etkileri de biraz daha belirgin bir biçimde açığa çıkacak.