Uçum: Halk yeni bir sistemden yana

Uçum: Halk yeni bir sistemden yana

Akil İnsanlar Komisyonu'nda yer alan Av. Mehmet Uçum, halkın yeni bir siyasal sistemden yana olduğunu söyleyerek, "Kürt illerinde görüştüklerimiz ortak vatan anlayışına karşı çıkmıyor ama şimdiye kadar tarif edildiği gibi olmasını istemiyorlar" dedi. Uçum, geçmiş pratikleri hatırlayan halkın, sürecin, gerillaların mağdur edilemeyeceği bir şekilde sürmesini istediğini kaydetti. Uçum, çatışmasızlık halinden sonraki aşamada yeni bir siyasal sistemin kurulmasına dair reformların olabileceğine değindi.

Akil İnsanlar Komisyonu'nun 'Doğu Anadolu' Bölgesi grubunda yer alan Avukat Mehmet Uçum'la, düzenledikleri toplantılar üzerine konuştuk...

'KOŞULSUZ VE KOŞULLA DESTEKLEYENLER ÇOĞUNLUKTA'

Malatya, Elazığ, Van, Hakkari ve Yüksekova'da toplantılar düzenlediklerini belirten Uçum, Malatya ve Elazığ'daki toplantılardan edindiği izlenimlerini şöyle anlattı: "Malatya ve Elazığ'da üç kategoride destek vardı. Biri; koşul öne sürmeden barış sürecini destekleyen ve silahsızlanma ve çatışmasızlığın kalıcı hale gelmesini isteyenler. İkincisi; hukuki güvenceler isteyenlerdi; bunları Kürt ve Alevi yurttaşlar oluşturuyordu. Kürtler doğuştan gelen hakları noktasında anayasal güvenceler istediklerini söyledi. Ana dilde eğitim ve yerel yönetimlerin yetkilerinin genişletilmesi de bu talepler arasındaydı. Aleviler de Cem Evlerinin statüsüne ve kamu kurumlarına atanmada karşılaştıkları fiili engellere değinerek, taleplerini yansıttılar. Yani ikinci grup destekliyor ama hak ve özgürlüklerinin de tamamlanmasını haklı olarak öne sürüyordu. Üçüncü kategoride ülkenin bölünmesini istemeyen, bunun üzerinden kendini ifade eden bir kesim vardı. Ancak bu kesimin de diğer iki grupla ortak yönü; barış beklentisiydi."

Uçum, üç kategoriye ayırdığı bu grupların temsil yüzdesinin yüzde 90'larda olduğunu ifade ederek, "...Milliyetçi, geleneksel eğilimlerin etkin olduğu yerlerdi. Yine de destek önemli düzeydeydi. Yüzde 5 gibi bir oranla sürece karşı gelenler de oldu. 'Bu vatanı size böldürtmeyeceğiz' gibi bir yaklaşımla tepkilerini yansıttılar. Ama dikkatimi çeken, bu kategorinin bile askeri yöntemlerle sorunun çözülemeyeceğini kabul etmesiydi. Vatanın bölüneceğini sanıyor ve buna tepki gösteriyor ama aynı zamanda devletin Kürt sorununu artık silahla çözemeyeceğine dair mutabakat içinde" diye konuştu.

'KÜRTLER ORTAK VATANA İTİRAZ ETMİYOR AMA ESKİSİ GİBİ OLANINI KABUL ETMİYOR'

Hakkari ve Yüksekova'daki toplantılarında ise neredeyse tamamı barış iradesini ortaya koyan bir halkla karşılaştıklarını söyleyen Uçum, "Biz oraya barış için gittik ama orada zaten barışı gördük. Somut, elle tutulur haldeydi" ifadelerini kullandı. Hakkari ve Yüksekova'da politizasyon seviyesinin yüksek olduğunu ve bunun da tartışmaları 'güven' üzerinden şekillendirdiğini kaydeden Uçum, 'bu bölgelerde barışa ikna edilmesi gereken bir halk olmadığını' belirtti. "Zaten bu iradeyi güçlü olarak ortaya koyuyorlar. Tabii, güven tesisinin olması gerekiyor. Geçmiş pratikler nedeniyle endişeyle yaklaşanlar çok" diyen Uçum, yeni bir siyasal sistem arzusunun yaygın olduğunu kaydetti. Uçum, "Ortak vatan anlayışına burada görüştüğümüz halk karşı çıkmıyor ama şimdiye kadar tarif edildiği gibi, tekçilik üzerine olmamasını da ortaya koyuyorlar. Herkesin kendini ifade edebileceği bir siyasal sistem arayışı var. Dolayısıyla Hakkari'deki, Yüksekova'daki iradenin bölünme riski taşıyan değil; güçlü, barış ve birlik iradesinin kapsamına giren, vizyonel bakıldığında da geleceği hedefleyen bir anlayış gördüm" dedi.

'GERİLLALARI DÜŞÜNMEDEN SÜRECİ DÜŞÜNMÜYORLAR'

Akil İnsanlar Komisyonu'ndan Uçum, İslam'ı referans alan çözüm önerilerine genellikle Van'daki toplantılarda tanık olduklarını söyleyerek, ekledi: "Ama hangi referansı ele alırlarsa alsınlar; ister İslam'ı, ister insan hakları ve toplumcu temelinde, ya da liberal anlayışı, sonuçta ortak nokta olarak kaçınılmaz olarak barışın sağlanması fikrinde buluşuluyor."

Kürtlerin özellikle gerillaları gözardı etmeden sürece yaklaştığını gördüklerini söyleyen Uçum, "Sürecin, gerillaların mağdur edilemeyeceği bir şekilde sürmesine; onların toplumla bir araya gelmesi gerektiğine sıkça vurgu yapılıyor. Ayrıca koruculuk sisteminin tasfiye edilmesini ve asker, polis olarak görev yapmış insanların da topluma kazandırılmasını talep edenler de oldu" dedi.

Uçum, çözüm sürecinin işlemesine rağmen Kürtlerin, Alevilerin, Müslüman olmayan kesimlerin bazı kaygılarının bulunduğuna dikkat çekti.

Avukat Mehmet Uçum, sürecin ilk aşamasının 'çatışmasızlık hali' olduğunu belirterek, böylece 'ortam hazırlanacağını' kaydetti. İkinci aşamada ise yeni bir siyasal sistemin kurulmasına dair reformların olabileceğine değinen Uçum, yeni anayasanın da bu aşamada devreye gireceğini belirtti: "Geçiş dönemi anayasası da olabilir. Ama 5-10 yıl içinde siyasal sisteme geçilecektir. Ortadoğu'yu da ilgilendiren bir durum var. Hükümet ve Başbakan'ın iradesinin bu yönde olduğunu düşünüyorum. Çünkü ülkesel, bölgesel koşullar buna, barışa ve çözüme zorluyor. Geleceğe dair siyaset zorlamalarla olur. Böylece yeni siyasetler üretilebilir. Bu belki iç anayasa ve sonra da vizyonel anayasa ile tamamlanacak bir süreç."

'YENİLEN DEMOKRATİK OLMAYAN YÖNTEMLER'

Bir yılda bütün sorunların çözülebileceği bir noktada olunmadığına vurgu yapan Uçum, bunun için iki aşamalı zamanlama yapmanın gerektiğini kaydetti. "Bu da, Hükümet'in 2023 hedefiyle örtüşüyor gibi. AB üyeliğinde de bir noktaya varılacaktır. Bu konseptten bakıldığında hem Kürtlerin hem de bu sistemle sorunu olan kategorilerin kaygıları 21. yüzyıla uygun olarak; çok kimlikli, kültürlü bir sisteme geçişle giderilecek" yorumunda bulunan Uçum, çözüm sürecinde 'yenilenin' askeri yöntem olduğunu ifade etti: "Süreç içinde bir yenilen taraftan bahsetmek mümkün değil. Yenilgi varsa, siyasette şiddet enstrümanı yenilmiştir, askeri yöntemler, demokratik olmayan yöntemler yenilmiştir. Zafer varsa da demokratik siyasetin bir zaferidir ve bu aktörler de her iki tarafındır. Toplumdan aldığımız izlenim de bu yönde."