Ýsveç Parlamentosunda Türkiye paneli

Ýsveç Parlamentosunda Türkiye paneli

Türkiye’de basın ve ifade özgürlüðüne yönelik saldırılar Ýsveç Parlamentosunda yapılan panelde masaya yatırıldı.

Ýsveç Pen Kulübü ile Ýsveç-Türkiyeliler Dayanışma ve Kültür Derneði’nin düzenlediði panele katılan gazeteci ve yazar örgütleri, Türkiye’de basın özgürlüðüne yönelik saldırılara son verilerek Terörle Mücadele Yasası başta olmak üzere tüm anti-demokratik yasaların kaldırılmasını talep ettiler.

Panelin açılış konuşmasını Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh yaptı. Konuşmasında Kakabaveh, AKP Ýktidarının özellikle Kürt sorununa duyarlı olan gazetecileri, politikacıları ve aydınları cezaevlerine atarak topluma gözdaðı vermeye çalıştıðını ve suskun bir toplum yaratmayı amaçladıðını söyledi.

Birgün Gazetesi Köşe Yazarı Nazım Alpman ise 2 bin gazeteci aleyhinde dava açıldıðını, 100’ün üzerinde gazetecinin cezaevinde olduðunu ve bunların yüzde 70’ini Kürt medyasına mensup olduðunu hatırlattı.

Alpman, on yıldır iktidarda bulunan AKP iktidarının “Kürt sorunu benim sorunumdur” söyleminden “Kürt sorunu yoktur” noktasına geldiðini, bu anlayışın sonucu olarak da son 30 yıl içinde çoðunluðu Kürt en az 40 bin kişinin yaşamını yitirdiðine dikkat çekti.

Alpman AKP iktidarının muhalefeti susturmak ve sindirmek için izlediði stratejiyi de şu cümlelerle özetledi:

“2002 öncesi dönemde muhalif çizgide olan din referanslı gazeteler, televizyonlar, aralarına yenileri de alarak önce hükümet, giderek ‘devlet dostu’ bir medya oluşturdular. Bu medyanın temel yayın çizgisi muhalefete muhalefet etmek olarak öne çıkıyor. Hükümet ve devletle işbirliði de tıpkı eski dönemin merkez medyasının baðlılık düzeyine eriştiði gözleniyor. Yıpratılarak gözaltına alınması istenilen kişiler hakkında önce hükümete yakın yayın organlarında, internet sitelerinde iddialar ortaya atılıyor. Sonra bu kişiler hakkında soruşturma başlatılıyor, bir süre sonra gözaltına alınıp, tutuklanıyor. Ardından da dava açılıyor. Hükümete yakın medyadan başlayan bu toplu saldırı Kürtler için KCK Davası’na akan bir insan seli oluştururken, laik kesimin gönderileceði yer Ergenekon Davası olabiliyor.”

Uluslararası Af Örgütü’nden Maja Åberg ise Türkiye’deki hukuk sisteminin ve bazı yasaların ifade ve basın özgürlüðüne ciddi kısıtlamalar getirdiðini söyledi. TCK 312 ve 318. Maddelerin savcı ve hakimler tarafından muhalif düşünceleri susturmak amacıyla kullanıldıðını vurgulayan Åberg, bu maddelerin demokratik hukuk devleti ilkeleri ile baðdaşmadıðını söyledi.

Terörle Mücadele Yasası’nın gazeteci ve politikacılara karşı bir silah olarak kullanılmasının Uluslararası Af Örgütü’nü kaygılandırdıðını ifade eden Åberg, TMY’nın çocuklara uygulanmasını, çocuklara işkence ve kötü muamele yapılmasını kabul edilmez bulduklarını da vurguladı.

Ýsveç PEN Kulübü Başkanı Ola Larsmo, dünyada gazetecileri tutuklayan ülkeler sıralamasında Türkiye’nin ön sıralarda yer aldıðını belirtti. Ýsveç hükümetinin basın ve ifade özgürlüðü söz konusu olduðunda duyarlı davrandıðını ancak kendilerinin hükümetin daha kararlı hareket etmesini istediklerini belirti ve bunun saðlanması için de girişimde bulunacaklarını söyledi.

PEN’den Elizabeth Olin ise KCK davasından tutuklu Muharrem Erbey’in Ýsveç Parlamentosunda yaptıðı bir konuşmadan dolayı suçlandıðını ve 3 yıldan beri cezaevinde tutulduðunu hatırlattı ve Erbey’in serbest bırakılması için kampanya örgütlenmesinin önemine deðindi.

Çevre Partisi Yeşiller Milletvekili ve Dış Politika Sözcüsü Bodil Cebellos Ýsveç hükümetinin Türkiye’de yaşanan basın özgürlüðü ve insan hakları ihlallerine ekonomik çıkar kaygılarıyla sesiz kaldıðını söyledi. Konuyu pek çok kez parlamento gündemine getirmelerine raðmen Dışişleri bakanı Carl Bildt’ten doyurucu bir yanıt alamamaktan yakındı. Cebellos, konuyu tekrar gündeme getirdiklerini ve 8 Mayıs günü Ýsveç Parlamentosunda Türkiye’de ifade özgürlüðü ve Kürt politikacılara yönelik saldırıların ele alınıp tartışılacaðını söyledi.

ANF NEWS AGENCY