'Uzman Çavuş'un ölümünden Ýçişleri Bakanlıðı sorumlu’

'Uzman Çavuş'un ölümünden Ýçişleri Bakanlıðı sorumlu’

Diyarbakır'ın Kulp Ýlçesi Sindi Boðaz'ında 17 Ocak 2010 tarihinde Uzman Çavuş Serkan Ýpek'in öldürülmesi ve Uzman Çavuş Kenan Çevik'in de yaralandıðı olayda yargılanan 4 korucu davası için hazırlanan bilirkişi raporunda, birinci derecede korucular, ikinci derecede onlara talimat veren komutan ve son olarak Ýçişleri Bakanlıðı sorumlu tutuldu.

Kulp Ýlçesi Sindi Boðazı'nda 17 Ocak 2010 tarihinde düzenlenen operasyonda açılan ateşte, Uzman Çavuş Serkan Ýpek ölürken, Uzman Çavuş Kenan Çevik de yaralandı. Olayın ardından Kulp Cumhuriyet Başsavcılıðı'nın yürüttüðü soruşturma ve balistik inceleme ardından, Kulp'ta görev yapan birbirleriyle akraba korucular; Yusuf Erasalan, Ubeydullah Erasalan, Kemal Erasalan ve Sibhetullah Erasalan hakkında, 'Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak' suçlaması ile 3-15 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı. Diyarbakır 2'nci Aðır Ceza Mahkemesi'nde tutuksuz yargılanan korucularının davasında mahkemenin istediði bilirkişi raporu mahkemeye ulaşarak dosyaya konuldu.

Korucu ve askerlerin birbirleri ile çelişen ifadeleri sonucu istenen ve Polis Akademisi Öðretim üyeleri Emniyet Müdürü kriminal güvenlik uzmanı Mustafa Kaygısız, 2'nci sınıf emniyet müdürleri ve Kamu Yönetimi uzmanları A. Alper Durmuş ile Mehmet Sinan Keskin tarafından hazırlanan 26 sayfalık raporda, olayın maðduru, görgü tanıkları ve sanıkların beyanları ile mevzuat hükümlerine yer verildi. Raporda, "Genel ve özel kolluk ile yardımcı kolluðun dolayısıyla korucuların hiç bir ikaz ve teslim ol çaðrısı yapmadan, muhatabının kim olduðunu anlamadan ve üstelik doðrudan öldürmek amacıyla ateş etme yetkisi olmadıðı gibi, varsa bu yönde verilen emirlerin de hukuka aykırı ve konusunun suç teşkil ettiðinin kabul edilmesi gibi emirlere uymanın da sorumluluðu ortadan kaldırmıyor" denildi.

Bilirkişi raporunda, gruplar arasında diyalog yaşanmadan olayın meydana geldiði kanaatinin aðırlık kazandıðı belirtilerek, şöyle denildi:

"Konum olarak korunaklı bir noktada bulunan ve gece olması nedeniyle ilk anda yaşamsal bir risk altında olmayan korucular ikaz etmeden ve muhataplarının kim olduðunu dahi anlamadan ve hasımları olsa bile 'Teslim ol' çaðrısı yapmadan doðrudan ateş etmeleri yasa ve yönetmelik hükümlerine açıkça aykırıdır. Muhtemel bir çatışmada karşılıklı bir kayıp verilmesi riski bulunsa dahi kişilerin kim olduklarından emin olunmadan ve ikaz edilmeden ateş edilmesi hukuken kabul edilemez."

Korucuların Türkçe bilmediði ve kendileri dışında asli bir memur veya kamu görevlisinin de bulunmadıðının altı çizilen raporda, buna raðmen ateş emri ile ilgili koruculardan gerekli deðerlendirme ve uygulamanın beklendiði, olayın bundan kaynaklı meydana geldiði ifade edildi. Saldırıya maruz kalan timle beraber görev ve yerinden ayrılmak isteyen Üsteðmen Bahadır Şahin'in korucularla irtibatı saðlama ve saðlatmada sorun yaşanmasına neden olduðu tekrarlanan bilirkişi raporunda, şöyle denildi:

"Türkçe bilmeyen ve profesyonel olmayan ve silah kullanma yetkisi gibi insan yaşamı ile ilgili bir konuda yetki kullanma durumunda olan korucuların kadrolu uzman resmi görevlinin kontrolü ve emri olmadan görevlendirilmeleri ve onlarla irtibatı saðlayan ve haber veren korucu başının aktardıklarının doðruluðunu ya da eksikliðini denetleyecek bir resmi görevlinin bulunmaması çalışma sistematiði ve görevlendirme yöntemi bakımından hatalıdır."

Mahkemeye gönderilen bilirkişi raporunun kanaat bölümünde, emir komuta zincirinde giderilmeyen çelişkiler bulunduðu ve olayın netliðinin aydınlatılmadıðı da belirtilerek, olayın meydana geliş biçimi ile tek taraflı ateş etmenin olması, korucuların, ateş etme şartları oluşmadan, 'ateş et' emri almadan ve zor kullanmanın, ikaz etmenin ön şartlarını yerine getirmeden olaya sebebiyet verdiklerinden korucuların birinci dereceden asli kusurlu tarafı oldukları, yine olayın meydana gelmesinde yönetim kademesinde yaşanan zaafiyetin nedeniyle haberleşmenin saðlanması konusunda gerekli irtibatın saðlanmasından üsteðmen Bahadır Şahin'in ikinci derecede kusurlu olduðu ifade edildi. Bilirkişi raporunda, Ýçişleri Bakanlıðı da üçüncü sorumlu olarak görülerek, şöyle devam edildi:

"Özellikle bazı bölgelerin kendine özgü terör ve kaçakçılık olaylarına karşı daha profesyonel faaliyet gösteren timler ve benzeri gibi oluşturduðu bir dönemde adı geçen bölgenin bu özelliklere sahip olduðu da görüldüðünden işi amatörce yerine getirtmesi günün şartlarında bir kusurdur. Olayımızda GKK ile komuta kademelerindeki insanlar arasında emir komuta veya başkaca hesaplaşmaları ve mücadeleleri görülmektedir. Güvenliði saðlamakla sorumlu devlet kurumları olduðundan burada görev alanları teçhizat, eðitim yönü ile desteklenmesinin zafiyetinden dolayı Ýçişleri Bakanlıðı sorumludur."