AKP hükümeti, içerisinde Türkiye Varlık Fonu kurulmasından, Atatürk Orman Çiftliği’ndeki alanların Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne devredilmesine, cep telefonlarında verginin artırılmasına kadar çok sayıda düzenlemenin yer aldığı 75 maddelik torba tasarıyı Meclis’e sundu.
Tasarı ile Başbakanlık’a bağlı Türkiye Varlık Yönetimi AŞ kurulacak. Bu şirket Türkiye Varlık Fonu'nu kuracak. Fonun kaynakları; özelleştirme gelirleri, hükümetin aktaracağı kamuya ait gelir ve kaynaklar ile izin ve onay aranmaksızın her türlü yöntemle sağlanan finansmandan oluşacak.
Ülke kaynakları satılarak oluşturulacak fondan kamu yararlanamayacak. Şirket ve fonun finansal tabloları Sayıştay Yasası’na tabi olmayacak, ayrıca gelir, kurumlar, emlak, damga gibi her türlü vergiden muaf olacak.
Varlık Fonu'nun HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Yardımcı Doçent Doktor Sezai Temelli değerlendirdi.
'KAYNAKLAR İNANILMAZ BİR SAVURGANLIKLA KULLANILIYOR'
Temelli, hükümetin, yasaları "torba yasa"yla çıkarmasına itiraz etti, "Bu hukuk devletinde yasa yapma yöntemi değildir. AKP hükümetleri, torba yasa yöntemini çokça kullandı. Hele son dönemde peşpeşe torba yasalarla, Türkiye halklarının kaynaklarını, bütün değerlerini inanılmaz bir savurganlıkla kullanıyorlar" dedi.
AKP'nin kaynaklara bu kadar saldırgan davranmasının nedenini "iktisadi anlamda yaşanan sıkışma" olarak açıklayan Temelli şöyle konuştu: "Bu son torba yasayla Varlık Fonu'nun kurulması da tam da buna işaret ediyor. Torba yasa içinde geçiştirilecek ama Türkiye açısından çok ciddi sorunlar yaratacak bir yasa ile karşı karşıyayız. Varlık Fonu'nun ilk sermayesi Özelleştirme İdaresi'nden gelecek kaynakla oluşturulacak. Bunun dışında devletin bütün finansal varlıklarını bu fon eliyle yönetmesi düşünülüyor. Başbakanlığa bağlanacak olan bu fon, devletin ne kadar -repo, ters repo, hazine kağıdı, Özelleştirme İdaresi'nin fonları- bunları bir merkezde toplayarak, buna bağlı türev ürünler çıkartacak. Bu türev ürünlerle de halkın kaynaklarını bu fon idaresine aktarmaya çalışarak, Türkiye'nin şu an sıkışmış olduğu kredi alanını, fon alanını zenginleştirmeye, 'mali derinlik' yaratmaya çalışacaklar. Çünkü Türkiye, özellikle son yıllarda izlediği iktisat politikaları nedeniyle savurgan bir fon kullanıcı. Dışarıdan gelen kaynağın önünün kesilmeye başlaması, borçlanmanın aşırı artması, bunların iyi yönetilememesi sonucu Türkiye bir fon israfı içinde. Kötü kaynak kullanımına devam etmeye bağlı olarak bu fon sistemi üretilmeye çalışılıyor."
'TÜRKİYE 2008 KRİZİ GİBİ BİR SONUCA GİDİYOR'
"Türev piyasalara devletin bu derece girmesi"nin sonucunun ABD merkezli 2008 krizi gibi bir sonuca yol açabileceği uyarısında bulunan Temelli, "Amerika merkezli 2008 krizine yol açan tabloları önümüzdeki dönem Türkiye yaşayacak demektir. Türev piyasalar özellikle toksin madde üretirler. Türkiye'nin iktisadi anlamda fon kullanma yapısı da buna çok müsait olduğundan, önümüzdeki dönem Türkiye 2008'de dünyanın yaşadığı krize bağlı olarak yaşanacak krizin ilk adımını atıyor" dedi.
Bu fon politikasının "denetimsiz" olduğunun altını çizen Temelli, "kumarhane kapitalizmi" kavramını hatırlattı, ekledi: "Tam da buna heves etmiş yapılanma. Çünkü ne olursa olsun, bir yerden fon bulalım, bu devran dönsün mantığının hakim olduğunu görüyoruz. Hem Sayıştay denetiminden yoksun, hem de hiçbir denetime açık değil. Sadece 'Bağımsız denetçi kuruluşlar tarafından denetlenebilir' diyor. Ancak bunun da ucu açık. Burada kamusal denetim söz konusu değil. Bu başlı başına bir sorun. Kaldı ki, son yıllarda bütçenin fonlarının bile Sayıştay tarafından denetlenmemesi için AKP hükümeti, birçok yasadışı faaliyette bulundu."
'DEVLET BİR NEVİ BORÇLANIYOR'
Temelli, türev ürünler çıkartıldıktan sonra "Kim alıyor?", "Nereden geliyor" şeklinde soruları sorulmayacağını belirtti, "Bundan önceki torba yasada, bu fon akışındaki trafiği denetimsiz bırakan, 'Nereden gelirse gelsin, yeter ki gelsin' diyen bir anlayış hakimdi. Dünyada kurulan çeşitli fonlar, özellikle Arap sermayesi menşeli fonlar, Türkiye'ye geleceğine dair birkaç gündür haberler yapılıyor. O fonlar, Türkiye'ye geldiğinde bir şey alacaklar. Onların alacakları kağıtları, devlet üretecek. Bu fonlama devlet garantisinde olduğu için bir nevi borçlanmadan başka bir şey değildir. Gün gelip bu kağıt piyasasındaki bu toksin maddeler çoğaldığında ve ekonomi bir krize girdiğinde, bu teminatı vermiş olan devlet bunları karşılamak zorunda da kalacak."