Wagenknecht : Muhalefetteyken de bir çok şeyi değiştirebiliriz

Wagenknecht : Muhalefetteyken de bir çok şeyi değiştirebiliriz

Almanya’da 22 Eylül’de yapılacak genel seçimler için yapılan anketler sağ ve sol partilerin işinin o kadar da kolay olmayacağını gösteriyor. Sosyal demokratlar (SPD) ve Yeşiller’in Sol Parti (Die Linke) koalisyon yapmamakta direnmeleri ve son günlerde bu yönlü taleplerin artması da dikkat çekiyor.

Geçtiğimiz günlerde aynı zamanda SPD üyesi olan Nobel edebiyat ödüllü Günther Grass’ın ve SPD’den Wolfgang Thierse’nin SPD-Yeşiller-Die Linke koalisyonu ile ilgili olumlu söylemleri de medyada sıkça yer buldu.

SPD içerisinde önemli bir kesimin Die Linke’ye karşı düşmanca tutumu bir yanda dururken, SPD ile koalisyona karşı çıkan Die Linke’li politikacıların da haklı gerekçeleri bulunuyor. Bunlardan en önemlisi de SPD’nin sosyal adaleti öne çıkaran seçim vaatleri ile öne çıkıp daha sonra Gerhard Schröder döneminde olduğu gibi sermayenin talep ettiği politikalara kaymaları.

Deutschlandradio Kultur’da konu ile ilgili konuşan Die Linke Eşbaşkan vekillerinden Sahra Wagenknecht, Die Linke’nin SPD ile ittifak yapıp yapmayacağı ve bu ittifakın hangi noktalarda imkansız hale geldiğine açıklık getirdi. Wagenknecht’e göre, sol seçmenin önemli bir kesimin Die Linke’nin sadece muhalefette olması nedeniyle oy verme noktasında geri durduğuna da değindi.

“SPD STEİNBRÜCK İLE AGENDA 2010’A BAĞLILIĞINI TEYİT ETTİ”

Programın sunucusu Marietta Schwartz’ın, “SPD ile Die Linke arasındaki ilişkilerde, ya da her iki partinin belli bir kesimi arasında ne gibi bir aksaklık var?” sorusuna cevap veren Wagenknecht şöyle dedi:

“Bu sorun, SPD ve Die Linke’nin belli bir kesimi arasındaki ilişkilerdeki bir aksaklıktan ziyade, SPD’nin hiç bir şekilde sosyal sorunlara odaklı bir politika yapmamasından kaynaklı aksaklıktan bahsebilebilir. SPD özellikle Agenda 2010 (Schröder dönemi) politikasından bu yana daha iyi ücret ve ya emeklilikten yana olacağına, kendisini ekonominin devlerine yamayan ve toplumun yenilenmesine yönelik çalışmaları daha yüksek kar amacı güden bir politikaya sahip.

Er geç birşeylerin değişeceğine ilişkin umut vardı ancak (SPD) yeni başbakan adayı Steinbrück ile Agenda 2010 pozisyonuna bağlı olduğunu teyit etti. Bu da tabii ki iki parti arasındaki işbirliğinin önündeki en önemli sorun. SPD sol ve ya sosyal bir politika istemiyor. Böyle olmasa SPD, Die Linke ile bir işbirliğini kesin olarak devre dışı bırakmaz ve seçim programının ana hatlarını sadece bizimle hayata geçirebileceğini bilirdi.”

“ASGARİ ÜCRET KONUSUNDA MANAGERLER BİLE SPD’DEN DAHA İLERİDE”

Wagenknecht, SPD ile Die Linke’nin sosyal adalet, asgari ücret, bankacılık sisteminin düzenlenmesi ve finansal aksiyonların vergilendirilmesi noktasında benzer tutumlar içinde olduğunun hatırlatılması üzerine ise şu sözleri sarfetti:

“Hayır, eğer SPD tüm bunları ciddi olarak ele alsaydı... Bizler saati 10 Euro olarak asgari ücret talep ediyoruz. İş dünyasındaki üst düzey menajerler dahi saati 9 Euro’dan az olmamak üzere asgari ücret diyorlar ve bu anlamıyla da SPD’den dahi ileri bir konumdalar. Asgari ücretin genelleştirilmesi noktasında SPD ile aynı tutumda olduğumuz söylenebilir. Ancak bir sorun var ki o da şu; 2009 yılına kadar parlamenter çoğunluğumuz vardı ve Die Linke ile birlikte asgari ücretin geçirilmesini sağlayabilirdi. Fakat SPD bunu yapmadı ve sürekli verdiğimiz önerilere karşı oy kullandı”

SPD SEÇİM PROGRAMINDA CİDDİ DEĞİL

SPD’nin seçim programındaki bir çok noktanın ne kadar ciddiye alınacağı noktasında şüphelerini de dile getiren Wagenknecht, Alman halkının emeklilik, düzenli ücret istediğini ve taşeron işçilik ile süreli kontratlara son verilmesini talep ettiğinin de altını çizdi. SPD’nin ‘yeterince sol bir parti’ olmadığı ve bunun da Die Linke için seçim ittifakı yapılmamasına gerekçe olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Sahra Wagenknecht, teorik olarak programlarında yer alan konularda ittifaka hazır olduklarını dile getirdi. Wagenknecht, bunun önündeki en büyük engelin başbakan adayı Peer Steinbrück’ün Hristiyan Demokratlar (CDU-CSU) ile büyük koalisyon seçeneğini dışlamaması olduğuna dikkat çekti. Wagenknecht, bu nedenden ötürü de (SPD ve Die Linke’nin) seçim programlarında var olan hedeflerin gerçekleşmesini isteyenlerin ancak  Die Linke’ye oy verebileceğini vurguladı.

DİE LİNKE’NİN MUHALEFETTE OLMASI SEÇMENİ ETKİLİYOR

Wagenknecht, Die Linke’nin sosyal adalet için verdiği kavganın seçmende karşılığını bulamadığına dair yapılan yoruma karşılık ise, Die Linke’nin şu anda anketlerde yüzde 8-9 bir oy oranına sahip olduğunu ve kendilerinin daha iyi sonuçlara ulaştıklarını (2009’da yüzde 11,9 oy almıştı) kaydetti. Wagenknecht, 22 Eylül’deki seçimlere kadar daha iyi sonuçlara ulaşabileceklerini söylerken, Die Linke’ye oy vermeyen sol seçmenlerin kaygılarına da dikkat çekti.

Die Linke yöneticisi, seçmenlerin önemli bir kesiminin sandığa gitmediğini ve bunun nedenlerinden birinin de, Angela Merkel ile en önemli rakibi SPD’li Steinbrück’ün ‘bir şeyleri değiştirme’ noktasında aynı yerde durduklarını düşünmesi olduğunun altını çizdi. Wagenknecht, Die Linke’nin -SPD ile koalisyonun mümkün olmaması nedeniyle- yine bir muhalefet partisi olacak olmasının da seçmenleri etkilediğini söyledi.

‘MUHALEFETTEYKEN DE BİRŞEYLER DEĞİŞTİRİLEBİLİR’ MESAJI

Wagenknecht şöyle dedi: “(Die Linke) olarak seçmenlere muhalefette de olsak birşeyler değiştirilebileceğini daha net göstermemiz gerekiyor. Die Linke’nin alacağı güçlü bir seçim sonucu önümüzdeki dönemin hükümetinin politikalarını etkileyecektir. Bundestag’da (Alman Federal Meclisi) güçlü bir sol muhalefet olması durumunda başbakan Angela Merkel’in siyaset yaparken ve geniş toplum kesimlerinin sırtından yapılan giderler vb konusunda daha az ‘rahat’ olacağına vurgu yaptı.