Wan Barosu ve ÖHD'den deprem raporu

Wan Barosu ve ÖHD Wan Şubesi, deprem raporu hazırlayarak, yıkımdan devletin sorumlu olduğuna dikkat çekti.

Wan Barosu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Wan Şubesi, Mereş merkezli meydana gelen depremlerden etkilenen illerde yaptıkları gözlem ve tespitlere dair hazırladıkları raporu Wan Barosu Tahir Elçi Salonu’nda yaptıkları basın toplantısı ile duyurdu. Toplantıya Baro Başkanı Sinan Özaraz ve ÖHD şube eşbaşkanları ile çok sayıda avukat katıldı. Rapora ilişkin yapılan açıklamayı ÖHD Wan Şube Eşbaşkanı Murat Özçiçek ve Wan Barosu İnsan Hakları Merkezi Eşsözcüsü Burcu Şeber okudu.

RAPORDAN TESPİT VE GÖZLEMLER

Açıklamada şu tespitlere yer verildi:

*Yıkılan yapıların enkazının altında insanların olduğu arama kurtarma faaliyetlerinin yetersiz olduğu, mevsim koşullarının kış olması sebebiyle enkaz altında kalan birçok kişinin soğuktan donarak yaşamını yitirdiği, yaşamını yitiren insan sayısının rapor tarihi itibariyle 46 bin 104 olduğu,

*Yaşamını yitiren kişi sayısının resmi rakamlardan çok daha fazla olduğu görüşme yapılan yurttaşlarca belirtildiği,

*Yaşamını yitirenlerin toplu olarak gömüldüğü, Cumhuriyet Başsavcılıklarınca yeterli olabildiği ölçekte diş, tırnak, saç örneği alma ve fotoğraflama yapmak suretiyle gömülme işlemlerini yapmaya çalışıldığı, bu yönde savcı sayısının yetersiz olduğu,

*Acil sağlık hizmetlerinin sağlanmasında aksama olduğu,

*Bazı bölgelere etnik yapı, siyasi ve mezhepsel görüş ayrılıklarından dolayı devlet kurumlarınca yardımların götürülmediği veya çok geç götürüldüğü yönünde yurttaşların yakındığı,

*Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından 150 gönüllüyle kurulan Hasan Koca Cemevi Dayanışma Koordinasyonuna ‘Kayyım’ atandığı ve yardım malzemelerine el konulduğu,

*Seyyar tuvalet ile banyo yokluğundan hijyenik bir ortam sağlanmaması nedeniyle salgın hastalık riskinin artabileceği kanısı oluşmuş, gönüllülerin hijyen malzemeleri dağıtımlarının salgın riskini önlemeye yetmediği,

*Deprem felaketinin yaşandığı illerde elektrik, su ve doğalgaz verilmediği gibi güvenlik, sağlık, ulaşım, alt yapı ve belediye hizmetleri gibi kamusal faaliyetlerin sağlanamadığı aktarılmış gözlemlenmiş ve tespit edilmiştir.”

HAK İHLALLERİ

Açıklamada, bölgede yaşana gözlem ve tespitler sonucu yaşanan ihlallere dair ise şöyle denildi:

"*Avrupa İnsan Hakları Sözleşme'nin 2’nci maddesi bakımından devletlerin pozitif yükümlülüğü, insan yaşamını korumak amacıyla bütün uygun tedbirleri ve önlemleri almak, özellikle insan yaşamına karşı oluşan potansiyel riskin düzeyi hesaba katılarak gerekli düzenlemeleri yapmaktır. Bu sebeple Deprem nedeniyle meydana gelen ölümlerden ve zararlardan bir bütün halinde devletin sorumluluğunun olduğu tartışılmaz bir sonuçtur.

*Konutlar için ruhsat verme, yaşanabilir bir çevre kurma, tesisleri risklerden arındırarak işletme, yapıların ve çevrenin güvenliğini sağlama ve çevreyi gözetim altında tutma, imara aykırı yapıları yıkma ve depreme dayanıklı yapıların yapılması gibi çevreyi mutlaka koruma gibi düzenlemeler ihmal edilemez.

*Genel imar sorunları karşısında güçsüz olan halkın ve ortaya çıkan yasal tedbirlerin uygulanmasında belirsizlik yaratan uygulamalar sebebiyle daha da kötüleşen durum ve ruhsatsız yapıların yıkılmaması/yıkılamaması, bilimsel gerçeklikten uzak imar programları, imar aflarından dolayı devlet görevlilerinin insanların maruz kaldıkları acil ve bilinen risklerden korumak için hiçbir önlem almamaları yaşam hakkının ihlali neticesini doğurmuştur."