YENİLENDİ

Yargılanan akademisyenler: Sessiz kalmayı onurumuza yediremedik

Barış için tutuklanan 4 akademisyenin ilk duruşması bugün başladı. Duruşmaya ilgi yoğun. Savunmasına başlayan Muzaffer Kaya; "Biz bu ülkenin akademisyenleri bunca şey yaşanırken sessiz kalmayı onurumuza yediremedik" dedi.

Barış İçin Akademisyenler'in "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza attıkları için tutuklanan akademisyenler Esra Mungan, Meral Camcı, Kıvanç Ersoy ve Muzaffer Kaya'nın ilk duruşması bugün 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor.

Duruşmayı HDP, CHP milletvekilleri ile çok sayıda kurum temsilcisi ve uluslararası gözlemciler izliyor. 

Akademisyenlere destek vermek isteyenlerin yoğunluğu nedeniyle duruşma salonuna girerken izdiham yaşandı. 

Tutuklu akademisyenler Esra Mungan, Muzaffer Kaya, Kıvanç Ersoy, Meral Camcı duruşma salonuna girdi.

Mahkeme heyeti yerini aldı. Ardından kimlik tespiti yapıldı.

'HALKLARIN BARIŞ TALEBİ YARGILANIYOR'

Ardından Muzaffer Kaya savunmasına başladı. Bugün kendileri ile birlikte Türkiye halklarının barış talebinin yargılandığını belirten Kaya, iddianamedeki barış süreci anlatısının kötü bir özet olduğunu söyledi, "Notlandırsaydım 2 bile vermezdim. Ben şimdi bu süreci özetlemek zorundayım" dedi. 

Dolmabahçe mutabakatının açıklandığı gün hükümet yetkilileri ile devlet görevlilerinin de bulunduğunu hatırlatan Kaya, sürecinin bitirilmesinin ardından yaşanan patlama ve katliamlara dikkat çekti. Kaya, "Suruç ve Ankara patlamalarında yüzlerce yurttaşımız hayatını kaybetti. Ülkemiz yangın yerine döndü. Bunlar yakın tarihimizin en büyük kıyımlarıdır" dedi. 

Bildirinin kaleme alındığı günlerde hükümetin 90'lar konseptine geri döndüğünü belirten Kaya, operasyonlarda yüzlerce sivilin öldürüldüğünü vurguladı. 

Kaya şunları söyledi: "Biz bu ülkenin akademisyenleri bunca şey yaşanırken sessiz kalmayı onurumuza yediremedik. Eğer bindiğiniz otobüs çıkmaz yola girdiyse şoförü uyarmak görevinizdir. Bildirimiz hükümete uyarı ve talep içeren bir bildiridir. Ağır insan hakları ihlallerinin durmasını istedik. Bizim sesimiz kanayan vicdanların bir çığlığıdır! Bir 'yeter be'dir."

'BİZİ BAŞLAYAN TEK ŞEY HAKİKAT VE VİCDANDIR'

İddianamede söylemedikleri şeyler yüzünden de yargılandıklarını söyleyen Kaya, "Bu hukuken mümkün değildir" dedi.

Kaya şöyle konuştu: "Bildiri için bize kızabilir, bizi sevmeyebilirsiniz ama bildirimizde hiçbir şekilde terör örgütü propagandası yer almamaktadır. İddianamede yer alan örgüt yöneticisinin yüzlerce akademisyeni harekete geçirebileceğini iddia etmek mükemmel bir örgüt propagandasıdır. Burada, olmayan bir şeyin olmadığını ispatlamaya çalışıyorum. Bizi bağlayan tek şey hakikat ve vicdanımızdır."

İddianamede suç olmayan eylemlerin suç olarak gösterildiğini belirten Kaya, "Kamuoyu oluşturma çabası suç gibi gösterilmeye çalışılıyor. BM gözlemcilerinin görevli göndermesine zemin hazırlamak diye bir suç olamaz" dedi.

'KAPIKULU DEĞİL VATANDAŞIZ'

Yaptıkları ikinci açıklamayla akademisyenlerin imzalarını geri çekmelerini engellemekle suçlandıklarını belirten Kaya, "Cumhurbaşkanı'nın tehdit ve hakaretleri sonrası imzacı sayısı 2212'ye çıktı. Biz herhangi bir hanedanın kapıkulları değil, demokratik cumhuriyetin vatandaşlarıyız" diye konuştu.

İmza attığı için işten çıkartıldığını hatırlatan Kaya, "İşten atıldığım için açıklama yaptım hapse atıldım. Siyasi iktidarı eleştirip, barış istediğimiz için tutuklandık. Yargının muhalifleri susturma aracı olmasına ortak olmayın. Önce derhal beraatime karar verin, yargılama devam edecekse tahliyeme karar verilmesini talep ediyorum" dedi.

Akademisyen Kaya'nın savunması sona erdi.

'NAZİ ALMANYASINA İTAAT ETMEYEN AYDINLARIN; SARTRE'LERİN GELENEĞİNİ SÜRDÜRÜYORUZ'

Kaya'nın ardından Esra Mungan savunma yaptı.

"Böyle bir iddianame ile insan nasıl tutuklanır" diye soran Mungan, "İddianame biterken sadece son kısımda suçlama yer alıyor ama herhangi bir dayanağı bulunmuyor" dedi. Toplumu susturmak için tutuklandıklarının altını çizen Mungan, "Ama insanların bize desteği ile tam tersi olmuştur" diye konuştu.
İnsanların eşit olarak yaşadığı demokratik bir ülke talep ettiğini belirten Mungan, şunları söyledi: "Ben gerçek bir demokrasi istiyorum. Devlete hitap ettik; çünkü tek yasal muhatabımız vardır. Devleti, o tekmeyle devrilen masaya oturmaya çağırdık. Bu ülkede tüm baskılara rağmen 2000'in üzerindeki akademisyen bir noktada ortaklaşabilmiştir. Nazi Almanyası'ndaki itaat etmeyen aydınların, Sartre'lerin geleneğini sürdürüyoruz. Okuyan düşünen biri olarak devleti sorgulama eleştirme hakkım vardır."

Mungan'ın ifadesinin ardından Kıvanç Ersoy savunmasına başladı.

Ersoy, "Barışı savunduğumuz ve barışçıl iki yöntem olan imza atmak ve basın açıklaması yaptığımız için tutuklandık" dedi. 

Anayasal bir hakkın kullanımının dahi "delil" olarak değerlendirildiğini belirten Ersoy, "Mahkemenin karşısında Anayasayı savunmak da bize düşmektedir. Barışı savunmak anayasal haktır ve aydın olarak vazifemizdir" diye konuştu.  

Ersoy şunları söyledi: "Bildirilerimiz ölümlere karşı yaşamı savunmaktır. Aydın olarak barışı savunmak, ölümlerin olmadığı bir Türkiye'yi savunmak vazifemizdir. Devlete meydan okumak diye bir suç yoktur, vatandaş siyasi otoriteyi eleştirebilir. Neye meydan okumak olarak algılanırsa algılansın pişman değilim, aydın sorumluluğuyla imza attığım bir metindir. Pişman değiliz yine olsa yine imzalarız."

Ersoy'un ardından Meral Camcı savunmasına başladı.