‘Yaşamı sevdiğim için bu eylemi gerçekleştirmek istiyorum’
25 Mayıs günü saat 19.30'da Mêrdîn'in Dargeçit (Kerboran) ile Midyat ilçeleri arasında bulunan Axê karakoluna yönelik, HPG gerillası Dijwar Serhet tarafından bomba yüklü bir araç ile fedai eylem gerçekleştirmişti...
ZEYNEP NÊRGÎZ BOTAN
BEHDİNAN / ANF
Cumartesi, 17 Eylül 2016, 11:24
Gerçekleştirilen bu eylemde; karakol nizamiye tümden imha olurken karakolun büyük bir kısmı yıkılmış, 2 kule ve 1 mevzi de imha olmuştu. Fedai eylem sonucunda, 20 asker ve kontra öldürülürken 15 asker de yaralanmıştı. Bu kontralardan biri 90'lı yıllarda gerillaların şahadetine neden olan Şexmus Koru idi.
‘ANNEM BAHÇESİNDEKİ BİR AĞACI ŞEHRE DEĞİŞTİRMEDİ’
Eylemi gerçekleştiren HPG gerillası Dijwar Serhet (Tayyip Elbir) 1993 tarihinde Wan’da dünyaya geldi. Gerilla Dijwar Serhet fedai eylem raporunda, sömürgeci sistemin Kürt kültürünü, kimliğini yok etme çabalarına şu sözlerle dikkat çekiyor: “Kültürel soykırım kıskacında tarihsizleştirilip bilinçsizleştirilerek kendi olmaktan çıkarılmak istenen her Kürt bireyi gibi ben de gerçek yaşımı, doğum tarihimi bilmemekteyim. Reşoi aşiretine mensubuz, ailemiz bu şekilde tanınır.”
Yurtsever bir ailesi olan gerilla Dijwar Serhet ve ailesi 90’lı yıllarda Türk devletinin yoğun baskılarından dolayı metropollere göç etmek zorunda kaldı. Kendisi de metropollerde büyüyen Dijwar Serhet, burada yaptığı güçlü çözümlemeleri şu sözlerle dile getiriyor: “Düşmanın 1990'lı yıllarda Bakur Kürdistanı'nda yürüttüğü inkar, imha ve Kürtsüzleştirme politikasının sonucu olarak koruculuğu kabul etmeyen aile çevremizin büyük bir bölümü Türkiye metropollerine göçertilmiştir. Düşmanın bu köksüzleştirme hareketinin bir neticesi olarak metropollerde büyüdüm. Fakat annem köklerinden kopmayı reddeden, yurtseverliğin aile içerisindeki bir timsali olarak, metropollere gitmeyi hep reddetmiş, kendi bahçesindeki bir ağacı bir şehre değişmeyeceğini belirtip tutum sahibi olmuştur. Bizlerin onu köyden koparma girişimlerini ise her defasında reddetmiştir.”
‘ROJAVA DEVRİMİ BENİ MÜCADELEYE ÇEKTİ’
Raporunda kendisinde yurtseverlik, mücadele azminin nasıl başladığına değinen Dijwar Serhet, özgürlük mücadelesini tanıdıkça katılım isteğinin daha da arttığına ilişkin de, “Aile çevremizden köyde kalanların çoğunluğunun koruculaşması, göçenlerin ise yurtsever olması bende de yurtseverlik duygularının hep canlı olmasına yol açtı. Ama Türkiye metropollerinde sistem içerisinde erimenin bir sonucu olarak şimdiye kadar ailemizden partiye katılım yapan olmamıştır. Ben de bundan üç yıl önce gençlik çalışmalarına katılarak mücadele içerisinde yer aldım. Bu çalışma süreci, kendimi tümden katmadığım ve de kopmadığım yarı aktif bir çalışma süreciydi. Rojava Devrimi sürecinde genel mücadeleyi daha fazla okuma, anlama ve takip etme durumum oldu. Her gün gerçekleşen onlarca şehadetin ve amansızca sürdürülen mücadele pahasına an be an gerçekleşen Kürdistan devrimini hissettikçe, anladıkça kendimi de bu onurlu mücadeleye katma, onun bir militanı ve gerçekleştiricisi olmaya karar verdim. Bu kararımı pratikleştirmek için 2015 yılında Cudi üzerinden gerilla saflarına katıldım. Kaldığım süre boyunca kendimi Önderlik ve parti gerçekliğine, pratiğe katmaya, anın ve dönemin görevlerine cevap olma yönünde çaba sahibi oldum” diye belirtti.
Raporunda siyasi süreci de değerlendiren gerilla Dijwar Serhet, şehir direnişlerinin Türk devletinin faşizmini temelinden sarstığına dikkat çekiyor.
AKP hükümetinin Kürdistan’da uyguladığı vahşetin de kendisini fedai eylem yapmaya ittiğini ise şu sözlerle dile getiriyor: “2015 yılı başlarında Kobanê'nin özgürleşmesi, Rojava'da özgürleştirme hamlelerinin başarıya ulaşması, Önder Apo'nun başlattığı sürecin Türkiye'de AKP devletinin gerçek yüzünü açığa vurması ve bunun karşısında demokratik ulus eğiliminin örgütlenerek güç kazanması, demokratik ulus birlikteliğinin temeli olan halklar ittifakının HDP somutunda cunta anayasasının seçim barajını aşması, TC faşizmini bu gelişmeler karşısında panikletti.
Yükselen Kürdistan Devrimi karşısında kendi inkar ve imha sisteminin yenilgisini gören AKP faşizmi DAİŞ çeteleri eliyle Rojava'da yürüttüğü savaşı Bakur Kürdistanı'nda da 24 Temmuz 2015'de yeni bir saldırı hamlesiyle daha da boyutlandırdı. Önder Apo'nun 2013 yılındaki ‘Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız’ belirlemesinin pratikleşmesiyle devrimci halk savaşımız sadece dağlarla sınırlı kalmayarak Kürdistan şehirlerinde özerk alanların ilanı ve buraların korunmasıyla yeni aşamaya ulaştı. 40 yıllık mücadelemizin finalleşmesi anlamına gelen şehir direnişleri TC faşizmini temelinden sarstı. Kendi işgalciliğinin varlığını ve yokluğunu burada gören AKP devleti tarihte eşi görülmemiş, DAİŞ vahşiliğini bile geride bırakan zincirinden boşalmış bir pervasızlıkla özerk direniş alanlarına yöneldi. Özel savaş rejimi uygulamalarını da aşan bu Kürdistan Bakuru'nu yeniden işgal hareketi çocuk-yaşlı, kadın-erkek demeden sivil halkımızı hedefleyen, yaralılarımızı, yurtsever insanlarımızı bodrumlarda üzerlerine benzin dökerek katleden emsalsiz bir vahşeti uygulamıştır.”
‘MEHMET TUNÇ YOLDAŞLARIN BAYRAĞINI DEVRALIYORUZ’
Asla teslim olmayacaklarını da belirten gerilla Dijwar Serhet, AKP devleti tarafından hunharca katledilen Kürt siyasetçilerinin bayrağını devralacaklarına da dikkat çekiyor.
Bu şekilde halka layık olacağının altını çizen gerilla Dijwar Serhet, “Cizre, Sur, Silopi, Nusaybin, Hezex, Kerboran, Şırnak, Gever ve Kürdistan'ın diğer direniş merkezlerinde özgürleşen Kürd'ün beynini, yüreğini, kimliğini fethedemeyen işgalciler bu direniş merkezlerini 1990'lı yılların köyleri gibi Kürtsüzleştirmeyi hedeflemektedir. Ancak halkımızın sergilediği direniş Cizre'de bir ananın şahsında dile gelen ‘Em natirsin! Em narevin! Em dev ji axa xwe bernadin!’ haykırışı bu onurlu direnişin zaferle taçlanacağını dost düşman herkese ispatlamıştır.
Bu dönemde Önderliğimizin ‘Ne eskisi gibi yaşayacağız, ne de eskisi gibi savaşacağız’ talimatı temelinde pratikleşeceğiz. Bodrumlarda direne direne şehadete ulaşacaklarını ama teslim olmayıp diz çökmeyeceklerini haykıran Mehmet Tunç yoldaşların bizden isteği, talimatı onlardan alınan direniş bayrağının zaferle buluşturulmasıdır. Biz de bu yoldaşların takipçileri olarak aynı ruh ve kararlılıkla mücadeleyi yükseltmeli, düşmanın iradesini kırmalı, halkımıza layık olmalıyız. Ben de şehitlerimizin ve halkımızın mücadelesine, Önder Apo'nun İmralı işkencehanesindeki direnen büyük insanlık duruşuna layık olmanın gereği olarak ve bu büyük intikam eyleminin bir direniş halkası olmaya çalışarak fedai eylem gerçekleştirmeyi öneriyorum. Tükenişe giden düşmanın acizliğinin sirayeti olan vahşete bu eylemimle cevap olup, bize yeniden dayatılan işgalcilik boyunduruğunu kırıp parçalamak istiyorum” dedi.
‘DİRENEN KÜRT HALKININ VE EZİLEN TÜM İNSANLIĞIN ÖZGÜRLÜK GÜNEŞİ ÖNDER APO’YA’
Gerilla Dijwar Serhat, raporunun bir bölümünü ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a hitaben şöyle yazdı: “Sizin 55 yıllık amansız ve nefes nefese yürüttüğünüz özgürlük mücadelesi, çabası ve emeği sonucu halk ve hareket olarak bugünlere geldik. 20 yıllık kesintisiz emeğinizin sonucu olarak özgürleşen Rojava Kürdistanı, bugün Bakur Kürdistanı'nda da final dönemini yaşamaktadır. Şimdiye kadar yaptığınız her belirleme, her öngörü ilahi bir yasaymış gibi bir bir gerçekleşti. Artık fiziki özgürlüğünüzü ve Kürdistan devrimini gerçekleştirmenin zamanı gelmiş ve hatta geçmiştir.
‘Ortadoğu'daki üç büyük destansı çalışmam’ dediğiniz savaşan halk gerçekliği, savaşan militan ve özgür kadın yaratımı bugün gerçekleşmiş durumda. Cizre, Sur, Nusaybin, Şırnak başta olmak üzere direnen halkımız düşmanı iliklerine kadar sarsmakta. Yarattığınız özgür Kürt kadınından düşman o kadar korkmaktadır ki, şehitlerin çıplak bedenlerini teşhir ederek kendi acizliğini örtmek istemektedir. Zinar ve Doğa yoldaşların militan fedai duruşu düşmanı o kadar ürkütmektedir ki, bize diz çöktüreceğini söyleyen düşmanın kendisi diz çökmeyeceğini söylemektedir. Zilan arkadaşın dediği gibi, biz özgür yaşamı çok sevdiğimiz için, bu eylemi gerçekleştirmek istiyorum.”
‘YOLDAŞLARIMA’
Gerilla Dijwar Serhet yoldaşlarına ise, “Kadrolar Önderlik ve şehitler çizgisinde netleşip bütünleştikçe büyük başarıların gerçekleştireni olmakta, mücadeleyi zafere bir adım daha yakınlaştırmaktadır. Artık biz HPG ve YJA-STAR savaşçılarının Önderliğimizin esaretine, halkımızın statüsüzlüğüne ve bizlere dayatılan topyekün soykırım rejimine tahammülü kalmamıştır.
Katledilen 4 aylık bebeklerimizin çığlığından yetmiş yaşındaki analarımızın ahına kadar Kürdistan şehirlerinde yürütülen vahşetin intikamını almadan, onların kutsal özlemlerini gerçekleştirmeden nefes almak dahi bizlere haram olmalıdır. Önder Apo öncülüğündeki Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin kesin zafere ulaşacağına olan inancım tamdır. Bu temelde siz değerli yoldaşlara olan inanç, güven ve sevgilerimi belirtirken, mücadelenizde başarılar diliyorum” dedi.
‘AİLEME’
Ailesine ise gerilla Dijwar Serhat şöyle yazdı: “Halkımızın katliamların her türlüsü ile yüz yüze geldiği ve özgürlüğün eşiğine vardığı böylesi bir dönemde yediden yetmişe herkes mücadele halindedir. Bu acılara göğüs gerip devrimde ısrar edenler geleceğin ve tarihin asıl kazananları olacaktırlar. Bu eylemimi Önderliğimize, Şehitlerimize ve Halkımıza karşı olan vicdani ve ahlaki sorumluluğun bir gereği olarak, kendi iradem ve ısrarım sonucu gerçekleştirdiğimi de bilmenizi isterim.
Bimre dagirkerî û koledarî, Bijî têkoşîna YPS, HPG û YJA-STAR, Bijî Serok Apo.