Yazar Bayrak: Aleviler CHP’ye olan tek yanlı aşka son vermeli

Araştırmacı-Yazar Mehmet Bayrak, önce İttihat ve Terakki ve ardından tek parti CHP’si ve yakın dönemde CHP’nin Alevilere hiç bir şey vermediklerini belge ve kanıtlarla ortaya koyduklarını söyledi.

İsveç’in Halmstad, Stockholm, Uppsala ve Borlänge illerinde Alevilik hakkında konferaslar veren Araştırmacı-Yazar Mehmet Bayrak, ANF’ye yaptığı açıklamada, önce İttihat ve Terakki ve ardından tek parti CHP’si ve yakın dönemde CHP’nin Alevilere hiç bir şey vermediklerini belge ve kanıtlarla ortaya koyduklarını söyledi. Alevilere CHP’ye olan tek taraflı aşkı bırakmalarını ve oylarını HDP’ye vermeleri çağrısında bulundu.

Alevilerden en çok yararlanan partinin CHP olduğunu örnekler vererek aktaran Bayrak, “CHP Alevileri değişik propagandalarla tek yanlı bir aşka mahkum etmiştir. Biz Alevilerden bu tek taraflı aşkı bir yana bırakmalarını ve sorgulayıcı olmalarını istiyoruz. Ben, HDP’nin Aleviler ve ezilen halklar açısından çok önemli bir fırsat ve bir dönemeç olduğunu düşünüyorum. Türkiye tarihinde insanlar ilk kez etnik, inanç, cinsiyet, sınıf bazında değişik unsurlar kendi kimlikleriyle bir partide temsil ediliyor. Bu son derece önemlidir. Ben, yazarlık hayatım boyunca savunduğum ilkeleri gerçekleştirdiği için HDP’yi destekliyorum” dedi.

HDP BARAJİ AŞAMAZSA TÜRKİYE ÇOK ŞEY KAYBEDER

Türkiye’nin demokratikleşmesi ve ezilen tüm kesimlerinin taleplerinin gündeme getirilmesi için HDP’nin % 10 barajını aşarak parlamentoya girmesi gerektiğini söyleyen Bayrak, tüm Alevilere önlerine çıkan bu tarihi fırsatı değerlendirmeleri ve yapılacak seçimlerde oylarını HDP’ye vermeleri çağrısında bulundu.

HDP’nin barajı aşamamasının dünyanın sonu olmayacağını da söyleyen Bayrak, “Eğer HDP barajı aşamazsa Türkiye çok şey kaybeder. HDP’nin güçlü bir şekilde parlamentoya taşınması Türkiye’nin en temel sorunlarının demokratik ve barışcıl çözümünü kolaylaştırır. Eğer bunun önü tıkanırsa başka arazlara yol açar ki, bu Türkiye’de yaşayan hiç kimsenin işine yaramaz” şeklinde konuştu.

ÜÇ KADİM HALK NEREDEYSE ORTADAN KALDIRILDI

1971 yılından itibaren Alevi sorununu gündeme getiren onlarca kitap yazan Mehmet Bayrak, Stockholm’de düzenenlenen seminerde, tüm kitap ve makalelerine insanların tek kimlikli olmadıklarına, her insanın dört temel kimliği olduğunu ısrarla vurguladığını söyledikten sonra bunları ulusal, sınıfsal, inanç ve cinsiyet kimlikleri olarak sıraladı.

Bayrak, yazarlık yaşamı boyunca ezilen sınflardan yana bir perspektifle sorunlara yaklaştığını, kadim halklar olan Kürt, Ermeni ve Süryani halklarının yanında yer aldığını söyledi. Bölgede yaşayan üç kadim halkın neredeyse ortadan kaldırıldığını, Kürt halkının ölümcül bir mücadele vererek günümüze kadar gelmeyi başarabildiğini söyleyen Bayrak, Alevi toplumunun da tarihte büyük acılar çektiklerini dile getirdi.

ETNO-DİNSEL ARINDIRMA VE TEK TİPLEŞME POLİTİKASI UYGULANDI

İttihat ve Terakki’nin politikasının ana ekseninin etno-dinsel arındırma, tek tipleşme ve Türkleştirme-İslamlaştırma politikasının oluşturduğunu belirten Bayrak, bölgenin kadim halkları olan Ermeni, Süryani, Rum ve Kürtlerin Türkleşmeleri temelinde bir politika izlendiğini somut örnekler anlatarak katılımcılara aktardı.

SON 100 YILLIK TÜRKİYE TARİHİ SOYKIRIMLAR VE KATLİAMLARLA DOLU

Süreç içinde Türk ve Müslüman olmayan kimliklerin kademeli olarak tasfiye edildiğini, etno-dinsel arındırmaya tabi tutulduğunu, sınıf gerçeğinin imtiyasız, kaynaşmış bir kitleyiz demagojisiyle reddedildiği belirten Bayrak, “Son 100 yıllık Türkiye tarihi birsoykırımlar, katliamlar, tehcir, askeri yöntemlerle zorla hizaya getirme, tenkil, cezalandırma, katletme ve tasfiye etme, yok etme uygulamasıdır” dedi.

Son yüz yıl içinde yapılan soykırım ve katliamları; 1915 Ermeni-Süryani soykırımı, 1921’de Koçgiri’de büyük Kürt ve Kızılbaş katliamı, 1925 Kürt isyanının bastırılması, Ağrı isyani ve 1937-38 Dersim soykırımı olarak sıraladı. Yaptığı araştırmaların Dersim’de 40 ila 50 bin Kürdün katledildiğini 14 bininin sürgün edildiğini gösterdiğini söyledi.

MHP KÜRTLER, ALEVİLER VE DEVRİMCİLERE KARŞI DEVLETİN MİLİS GÜCÜ

1959 yılında Kürt aydınlarına yönelik bir tutuklamanın başlatıldığını ve 50 Kürt aydınının tutuklandığını hatırlatan Bayrak, 1965’ten hemen sonra önce Cumhuriyetçi Köylü Partisi olarak kurulan sonra Milliyetçi Hareket Partisi adını alan MHP’nin devletin milis gücü olduğunu belirttikten sonra, “Bunlar Kürtler, Aleviler, devrimciler ve solculara yönelik tüm katliamlarda milis gücü olarak görev yaptılar” dedi.

Devletin 1967’de Elbistan, 1971’de Hatay’da Kırıkhan’da, 1975’te Malatya’da, 1978’de Malatya, Sivas ve Maraş’ta, 1980’de Çorum’da, 1993’te Sıvas’ta Madımak Otelinde, 1995 yılında İstanbul Gazi Mahallesi’nde tek yanlı olarak Alevi ve solculara yönelik katliamlar düzenlendiğini söyleyen Bayrak, “Çünkü katledilen kişiler Türk-İslam sentezi programına ters düşüyordu” şeklinde konuştu.

TÜRK DEVLETİNİN SOYKIRIMINI İNKARI DEVE KUŞU POLİTİKASI

Ermeni soykırımının 100. Yıldönümü dolayısla dünyanın değişik ülkelerinde etkinlikler düzenlendiğini anımsatan Bayrak, Papa’nın yaptığı açıklama ve Avrupa Parlamentosu’nun aldığı soykırım kararı karşısında Türk devletinin inkar politikasında direndiğini belirterek devletin tutumunu devekuşu politikası olarak niteledi.

Türk devletinin soykırımı inkar politikasını yaşadığı olayları örnek vererek aktaran Bayrak, 1978 ve 1979 yılında TRT’de muhabir olarak çalışırken kurumda çalışan herkesin eğitimden geçirildiğini belirterek şunları söyledi:

ERMENİ POLİTİKASININ BİRİNCİ AYAĞI RED VE İNKARDIR

“Dışişleri Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı ve MiT’ten yetkililer bize brifing ve konferanslar verdiler. Açıkcası bize propoganda yapıyorlardı. Çünkü TRT Türkiye’nin tek televizyon kanalıydı. Devletin sözcüsüydü. Bu nedenle bizlere Ermeni soykırımı konusunda hangi politikaları uygulayacağımızı dikte ediyorlardı. Dışişlerinden gelen Ermeni Masası Şefi bizlere ‘Bizim Ermeni sorunuyla ilgili politikamızın birinci ayağı böyle bir katliamın red ve inkar edilmesidir. Eğer bu tutmazsa politikamızın ikinci ayağı bunun bir katliam olmadığı, karşılıklı öldürme olduğu söyleme oluşturuyor. Bu da tutmazsa Kürtleri Ermenileri öldürdüğünü iddia edeceğiz’ dedi. Bu konuşma bende büyük bir kırılma yarattı ve orada duyduklarımı hiç bir zaman unutmadım.”

KATLİAM VE SOYKIRIMLARIN SORUMLUSU DEVLETTİR

Dönemin koruculuk sistemi olan Hamidiye Alayları’nın da ordunun yanı sıra Ermeni soykırımına katuıldığını söyleyen Bayrak, “Bazı Kürt aşiretlerin Ermeni katliamlarına katılmaları katliamı Kürtlerin yaptığı anlamına gelmez. Bu konuda taraf olan herkesin özür borcu vardır. Ama tüm bu katliam ve soykırımlar devletin Türkleştirme-İslamlaştırma politikasının sonucudur ve sorumlusu da devlettir” dedi.

...