YDH ve Sol, YPG-Şam Cephesi anlaşmasını nasıl çarpıttı?
YDH ve Sol, YPG-Şam Cephesi anlaşmasını nasıl çarpıttı?
YDH ve Sol, YPG-Şam Cephesi anlaşmasını nasıl çarpıttı?
Yakın Doğu Haber ve Sol Haber Portalı, YPG ile Şam Cephesi arasında imzalanan anlaşmayı çarpıttı. İki sitede iddia edildiği gibi, ortak bir "şeriat mahkemesi" kurulacağına dair tek bir ifade anlaşmada yer almadı.
Sol Haber Portalı'nın iddiasına göre; "YPG, selefi cihatçı Şam Cephesi ile şeriat mahkemesi kurmak" için anlaştı.
Devrimci akıldan ve dolayısıyla da nesnellikten yoksun bu iddianın kaynağı ise, Yakın Doğu Haber sitesinde yer alan bir "analiz".
Önce küçük bir not: Bu yazı, bırakın devrimin ruhunu anlamayı, fiziken de devrim topraklarının yakınından bile geçmeye cesaret edemeyen "kravatlı komünistler" ile "muhalefeti kendinden menkul solculara" yanıt olarak kaleme alındı.
Söz konusu haberde tek doğru olan bilgi ile başlayalım: YPG ile Şam Cephesi arasında bir anlaşma yapıldı.
Bu eldeki tek gerçek. Onun dışındaki her şey; anlaşmanın yeri, içeriği, Şam Cephesi'nin bileşenleri hepsi çarpıtmalarla dolu.
Bir gerçeğe nereden bakacağın, gerçeğin kendisinden de önemlidir bazen.
Bu yazıya konu olan örnekte olduğu gibi.
Devam edelim. Her iki haber sitesinde iddia edildiği gibi anlaşma "Halep'in kuzeyindeki Afrin bölgesinde" değil, Rojava'nin Efrîn kantonunda imzalandı.
YPG Halep Komutanı Rezan Rojhat çok net söyledi: Anlaşma Efrîn'de yapıldı. Kaldı ki, Şam Cephesi ya da başka bir grupla 'şeriat mahkemesi' kurmamızın mümkün olmadığı, üç kantondaki pratiklerimize bakıldığında gayet net görülür. Halep'te de demokratik özerklik ilkesine uygun bir yaşamı inşa ediyoruz. Kimsenin sistemine ihtiyacımız yok, biz kendi halkçı, özgürlükçü, eşitlikçi sistemimizi Halep'te de savunmasını üstlendiğimiz Kürt mahallelerinde inşa ediyoruz.
Hatırlatalım: YPG sadece Şam Cephesi ile değil, daha önce de ÖSO içerisinde yer alan bazı gruplarla anlaşmalar yaptı.
Faşist gerici DAİŞ'in Kobanê kuşatması öncesinde ÖSO içerisinde yer alan bazı gruplarla Burkan el Fırat (Fırat Volkanı) cephesi oluşturuldu. 2013 yılında Atme-Cindires bölgesinde ÖSO Askeri Konseyi ile anlaşmalar yapıldı.
Ancak anlaşmaların hiçbirinde devrimin statüsü ve içeriğine dair bir düzenleme yer almadı. Tıpkı son anlaşmada olduğu gibi.
Söz konusu anlaşmaya gelirsek. Asıl çarpıtma anlaşmanın içeriğine dair bölümde.
Yakın Doğu Haber sitesi ve Sol Haber Portalı'nın iddiasına göre anlaşmanın içeriği şöyle:
"Bütün mahkemeleri kapsayacak şekilde iki tarafın yargı sistemini birleştirme ve Allah'ın şeriatına göre hüküm verme. İki taraf da davet ve şer'i ofisler açabilecek. Halep'te, Efrîn bölgesi ve köylerinde cuma namazlarını kılma ve hutbe okumak dahil cami işlerini takip etme. Yolsuzluk yapanlar, nerede olurlarsa olsun yakalanacak ve yargılanacak, haklar sahibine verilecek. Bu anlaşmaya imza atan taraflar kurtarılmış bölgelerin güvenliğini sağlayacak."
Bu çarpıtmanın ardından anlaşmanın doğru olan içeriğine gelince.
Hırsızlık, yağma gibi suçlamalarla yakalananlar, hangi bölgede yakalanmışlarsa o bölgenin hukukuna göre cezalandırılırken, mahkeme kararları karşılıklı olarak tanınacak. Şam Cephesi'nin kontrol ettiği bölgede hırsızlık yaptığı için yakalanan Efrinli bir Kürt'ü, o bölgedeki mahkeme yargılayacak ve bu kararı kantondaki halk mahkemesi tanıyacak. Tam tersi durumda da, Efrîn'de hırsızlık suçlamasıyla yakalanan Şam Cephesi'ne bağlı silahlı grupların üyesi bir kişi, halk mahkemesinde yargılanacak ve bu karar şeriat mahkemesi tarafından tanınacak.
Anlaşma Efrîn ve Halep ile Bab'a kadar olan alanda geçerli.
Anlaşmanın uygulamasına dair somut bir örnek daha verelim. Malum akıl tutulması var. Halep'ten çalınan malı Efrîn'e getiren kişi, tespit edildiği durumda kanton mahkemesinde yargılanacak. Tam tersi, Efrîn'de hırsızlık yapıp çaldığı malları Halep ve çevresinde herhangi bir yere götürürken yakalanan kişi, yakalandığı yerin mahkemesinde yargılanacak.
Mesele bu. Ortada, ortak bir şeriat mahkemesi diye bir şey yok.
Anlaşmanın nedeni de bir devrimi koruma ve geliştirmenin sorumluluğunu taşıyanlar için çok açık.
Gerek ÖSO gerekse de Şam Cephesi'nin bileşeni grupların üyeleri hırsızlık, yayma gibi adli suçlar yaygın. Daha önceki pratiklerde, yakalanan kişi, karşı taraftan isteniyor. Bu talebin karşılanmaması bir çatışma nedeni olabiliyordu. Bunun sayısız örneği var. Şimdi bu anlaşma ile çatışma nedeni ortadan kaldırılmış oluyor.
Rojava hukukunun temel ilkesini de hatırlatalım. Gayet komünist bir ilkedir: "Suç toplumsaldır. Bir suça, özel mülkiyete göre değil, toplumsal yarara verdiği zarara göre ceza verilir."
Anlaşmanın özü özeti bu; hırsızlık başta olmak üzere suçla mücadele.
Şam Cephesi'nde yer alan gruplara gelince. İddia edildiği hepsi Cihadist gruplar değil.
Yakındoğu Haber Sitesi ve Sol Haber Portalı'ndaki habere göre; Şam Cephesi; İslami Cephe, Nureddin Zengi Hareketi, Mücahitler Ordusu, Kalkınma Cephesi ve Emrolunduğun İstikamette ol Hareketi'nden oluşuyor.
Bu bilgileri de düzeltelim yeri gelmişken.
İslami Cephe, kendini feshederek Şam Cephesi adını zaten almıştı.
Bölgeyi çok iyi bilen gazeteci Seyit Evran'ın aktardığına göre, cephe içinde yer alan Liva Tevhid, Türkiye ile sıkı ilişkileri ile bilinen bir örgüt. Hazım Hareketi, bizzat ABD'nin örgütlediği, silahlandırdığı bir grup. Nureddin Zengi de hem ABD hem de Avrupa tarafından desteklendiği bilinen grup. Cemal Maruf grubu (Suvar Suriye) ile her türlü ihtiyaçlarını Türkiye'den karşılayan Asifet Şimal de, Şam Cephesi'nin içinde.
Aslında YPG'nin herhangi bir cihadist örgüt ile birlikte şeriat mahkemesi kurmayacağını anlamak/anlatmak için bu kadar ayrıntılı bilgiye de gerek yoktu. Ancak sadece akıl değil, vicdan tutulmasının da yaşandığı bir çağdayız.
Bu kadar ayrıntının yanı sıra bir de Rojava'nın ilkelerini hatırlatalım. Rojava devrimi 3. yoldur.
Esadçı değildir. Bakınız; Hasekê ve Halep.
ÖSO'cu ya da cihadçı değildir. Bakınız; Kobanê, Serêkaniyê, Efrîn.
Kobanê şehidi Sarya Özgür'ün sözünü hatırlatırsak: "Devrimcinin işi devrim yapmaktır."
Bunun için de ya çemberin içindesinizdir ya da dışında! Gerisi hikaye!