Amed'in Kulp ilçesinin dağınık mezralarından oluşan (Gurnik, Mezire, Pireş, Kepir ve Şuşan) Alaca köyü ve Muş’a bağlı Kayalısü köyü (Licik mezrası) civarında 8-25 Ekim 1993 tarihlerinde General Yavuz Ertürk komutasındaki Bolu Tugayı tarafından yürütülen askeri operasyonlarda gözaltına alınan 11 kişinin kaybedilerek, katledilmesine ilişkin devam eden davanın 13'üncü duruşması Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davanın tek sanığı Genel Yavuz Ertürk mahkemeye katılmadı.
HİÇ BİR ŞEYİ HATIRLAMADI!
Geçen duruşmada mahkemeye katılmayan dönemin Jandarma Komutanı Ali Ergürmez, duruşmada SEGBİS yöntemiyle "tanık" olarak dinlendi. 1993-95 yılları arasında Kulp İlçe Jandarma Bölük Komutanı olduğunu belirten Ergürmez, "Sanık Ertürk'ün Muş, Bingöl, Şenyayla bölgesinde görev yaptığını biliyorum. Ben sanığın komutasında olup olmadığı bilmeden Hakkari, Van illeri başta olmak üzere Güneydoğu bölgesinde olay tarihinde terör operasyonları yapıldığını biliyorum... Ben isimleri bana sayılan maktullerin öldürüldüğü iddiasıyla ilgili bir bilgi sahibi değilim" dedi. Ergürmez, komutasına yaptığı bölüğe Ekim 1993 tarihinde yapılan operasyonlarla ilgili bir dilekçe sunulup sunulmadığı hatırlamadığını iddia etti. Ergürmez, sanık Ertürk'ün sadece Şenyayla bölgesinde operasyon yaptığı olayın meydana geldiği Alaca bölgesinde operasyon yapmadığını ileri sürdü. 1997-98 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne olayla ilgili bir ifade verdiğini ancak ifadesini hatırlamadığı belirten Ergürmez, önceki beyanlarının aksine, "Ben Alaca bölgesinde operasyon yapıldığını söylemedim" dedi.
Aynı zamanda Ergürmez, o dönem gözaltı işlemi yapıp yapmadığın hatırlamadığın ileri sürdü. Ergürmez'in ifadeleri sonrası müşteki avukatlardan Erkan Şenses, Ergürmez'in güvenilir bir tanık olmadığı söyledi ve ekledi: "Altında imzası olduğu belgeleri dahi hatırlamadığını söylemiş, çelişkili beyanda bulunmuştur. Beyanın hükme esas alınması gerekir" dedi.
CEZASIZLIK ZIRHI
Daha sonra esasa ilişkin görüşünü açıklayan cumhuriyet savcısı, "Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, sanığa müsnet suçtan 14 Temmuz 2016 tarihde Resmi Gazete'de yayınlanan 6722 sayılı kanunun 12. maddesi açık hükmü gereği askeri suçlardan sayılması sebebiyle görev hususunda kamu düzenine ilişkin olduğunda yargılmanın askeri mahkemede yapılması gerektiği bu sebeple CMK'nın 3/1, 4/1 maddeleri uyarınca görevsizlik kararı verilerek dosyanın yetkili ve görevli askeri mahkemeye gönderilmesi talep olunur" dedi. Sanık avukatları da savcılığın talebini paraler olarak Ertürk'ün yargılanması Milli Savunma Bakanlığı'nın izine bağlı olduğunu ileri sürdü. Cumhuriyet Savcısı ve sanık avukatlarının belirttiği söz konusu "Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Baz Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı" gündeme geldiği dönem insan hakları savucuları tarafından bir "cezasız zırhı" olarak yorumlanmıştı. Kulp Davası'nın 13'üncü duruşması sanıkların söz konusu "cezasızlık zırhı"ndan yararlanmak istediği ilk duruşma olarak kayıtlara geçti. Müşteki avukatlar ise esasa ilişkin görüşlerini yazılı olarak vermek için süre talep etti ve mahkemece kabul edildi. Bir soraki duruşma 16 Ocak 2017 tarihine ertelendi.