Yoleri: Cezaevlerinde şiddetin her çeşidi var

İHD İstanbul Şube Başkanı Yoleri, Türk cezaevlerinde şiddetin her türlüsünün yaşandığını söyledi.

İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’ne (İHD) ailelerin veya tutsakların mektupla aktardığına göre; hasta tutsaklar hastaneye götürülmüyor, çıplak arama dayatılıyor, kelepçeyle doktor muayenesine her seferinde itiraz eden tutsaklar idari personel ya da askerlerce fiziki şiddete maruz kalıyor.

İHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri, Türk cezaevlerindeki karartmadan dolayı birçok kez olup bitenlerden kamuoyunun haberinin olmadığına dikkat çekerek, tutsakların her türlü hak talebinin karşılığında şiddet gördüğünü söyledi.

HASTA TUTSAKLARI ÖLÜME TERK

Yoleri, hasta tutsak Fatma Özbay’dan örnek vererek cezaevlerinde bulunan hasta tutsakların durumunu özetledi. Yoleri, “Fatma Özbay, meme kanseri. Kanserinin yayıldığına dair çok sayıda test sonucu var ama hiçbir tedavi alamıyor. Kontrolleri yapılmıyor ve hastalığı ile baş başa bırakılmış durumda. Bu hastalığı ile baş başa bırakılma hali aslında ölüme terk edildiler cümlesine denk geliyor artık bugün hapishaneleri konuşuyorsak eğer” dedi.

TEDAVİ TALEPLERİNE ŞİDDETLE YANIT

Son süreçte işkencelerin rutin bir hal aldığına dikkat çeken Yoleri, tedavi edilmeyen hasta tutsakların, tepkilerinin şiddetle karşılık bulduğunu kaydetti. Yoleri, “Salgın bahanesiyle tedaviye götürmüyorlar. Burada o hasta tutsağın yaşadığı gerginliği anlayabiliyorsunuz. Bunun karşısında aslında idarenin daha tolere eden, mahpusları yatıştıracak ya da ihtiyaçlarını giderecek bir yerden yaklaşması lazım ama bunun karşılığında hasta tutsaklarla dalga geçmek manasına gelebilecek uygulamalar var” şeklinde konuştu.

ŞEFFAF YÖNETİMLER YOK

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini aileler ve tutsakların yazdıkları mektuplar sonucu öğrendiklerini aktaran Yoleri, bu konuda da mektupların engellerini belirtti. “Buna ilişkin şikayetler geliyor, ‘mektup yazdı ama çıkışına izin verilmedi’ gibi şikayetler” diyen Yoleri, şöyle devam etti: “Bu son dönemde epeyce yoğunlaşmıştı, ancak bu salgın sürecinde daha fazla sıklaştı. Zaten aile görüşlerinin uzun süre engellenmiş olduğu avukat görüşlerinin engellenmiş olması hep vardı. Aslında bu diğer iletişim kanallarının tıkandığı anlamına geliyor. Sosyal aktivitelerin engellendiği bir süreci yaşadık. Hapishane çok daha ağır bir şekilde ortaya çıktı. Bugün yine çok ciddi sorunlardan söz ediyoruz. Şeffaf bir yönetim yok hapishanelerde. Ne olup bittiğini biz hiçbir şekilde bilemiyoruz. Çok az sayıda infaz savcılığı tarafından yapılan açıklamalar oldu bugüne kadar, onlar da kamuoyuna yansıyan ve reddetmeyecekleri birtakım bilgiler söz konu olduğunda yaptılar” dedi.

ŞİDDET OLDUKÇA YOĞUNLAŞTI

Sadece tutsakların sözlü tepki gösterdiklerinde değil zaten şiddetin oldukça yoğunlaştığını söyleyen Yoleri, şunları ifade etti: “Her türlü itiraz, hak talebi, hatta rutin uygulamalar bile şiddetle sonuçlanıyor. Örneğin, bir yerden götürüldükleri zaman yapılan aramalar sırasında onur kırıcı tavır takındıkları için mahpusların itirazlarına da şiddetle karşılık veriyorlar. Bunu çokça da dile getirdik. Çıplak arama dayatması, hastanelere giderken ring tipi araçların kullanılması, kelepçeli muayyene zorlanması, illa ayakta sayım dayatılması, tekmil getirilmesi dayatılması var. Bunlara itiraz edildiği her durumda şiddet ortaya çıktı. Ya da arama yaparlarken, bütün özel eşyalarına kötü muamele edilmesi, el konulması da bir şiddettir. Bunlara itiraz ediyorlar diye de bu sefer fiziki şiddet ortaya çıkıyor. Dolayısıyla biz burada şiddetin her çeşidinin yaşandığı bir tablodan bahsediyoruz. En çok da fiziki şiddetin çıktığı durumlar tabloyu daha da ağırlaştırıyor. Sahip oldukları hakların verilmemesi söz konusu. Bir hasta mahpusun hastaneye götürülmemesi bir şiddet uygulamasıdır. Bunu reddetmek mümkün değil.”