HDP Eş Genel Başkanı Yüksekdağ, AKP'nin hazırladığı 'İç Güvenlik Paketi'ne sert tepki göstererek, paketin seçimin ve halkın güvenliğini tehdit edeceğini, kuşatma altında bırakacağını belirtti. Hükümet ve Erdoğan'ın bundan sonra halka yönelik işlenen bütün suçların sorumlusu olacağını ifade eden Yüksekdağ, hükümete "Bu paketi geri çekmek için daha bir haftanız var. Bu bir hafta içinde çok iyi düşünün" diye seslendi. HDP olarak seçimlerde en yüksek başarıya hazırlandıklarını belirten Yüksekdağ, 13 Şubat'taki boykota da katılım çağrısı yaptı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, partisinin grup toplantısında konuştu.

'BASKI, YASAK, ÖLÜM PAKETİ'

'Baskı, yasak ve ölüm paketi' diye tarif ettiği 'İç Güvenlik Paketi'ne değinen Yüksekdağ, Türk Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun sözlerine, "Paketi çıkarmak konusunda ne kadar kararlı olduklarını ifade ediyor. Türkiye halklarına, muhalif kesimlere süre veriyor, vade biçiyor. İşte bu kadar sorumsuz bir zihniyet. İşte bu kadar, her sözüyle gerilimi üreten, her sözüyle karşıtlık ve kutuplaşmayı kışkırtan siyaset" diye tepki gösterdi.

Yüksekdağ, "Bütün Türkiye halklarını karanlık bir koridora sokuyorlar, ucu sonu belli olmayan. Bir emniyet müdürü 'Biber gazından ölen yok' diyor, e tabii, yalandan kim ölmüş?! Saraydaki sigaranın zararlarıyla uğraştığı kadar, biraz da biber gazı ve merminin zararlarıyla uğraşsın. Berkin'in annesini yuhalatmak serbest, katillerini korumak serbest; protesto etmek için pankart açmak mı yasak" diyerek, şöyle devam etti:

'BÜTÜN SUÇLARIN SORUMLUSU AKP VE ERDOĞAN OLACAK'

"Amaçlarından bir tanesi, baskıcı rejimlerinin hiçbir engelle karşı karşıya kalmaksızın artık saltanat kurma peşinde olmaları. Tek adam, tek parti diktatörlüğüne dayanan siyasi rejimi inşa etme tavrının halk tarafından kabul görmediğini bildikleri için, AKP'den farklı düşünen herkesi tahakküm altına almak için bu tür paketlere ihtiyaçları var. Siyasi iktidarın ve sermaye güçlerinin güvenliğini sağlama amacına dayanıyor. İkincisi, tüm halk güçlerinin özellikle de partimizin karşısına yeni bir baraj çıkarma amacına dayalıdır. HDP'nin bu zamana kadar karşısına çıkardıkları siyasi baraj yetmedi; ikinci bir baraja ihtiyaç duyuyorlar."

'İç Güvenlik Paketi'nin seçimin ve halkın güvenliğini tehdit edeceğini, kuşatma altında bırakacağına dikkat çeken Yüksekdağ, paketin çözüm sürecine hizmet etmediğini belirterek, "Bu güvenlik paketi uygulamaya geçtiği andan itibaren sırtında üniforma taşıyan kolluk gücü kendisini hem devlet hem savcı hem hakim yerine koyup bu halka istediği zulmü yapabilme hakkına sahip olacak. Bu paketle doğal olarak AKP bundan sonra gerçekleştirilecek tüm katliamların ve suçların sorumluluğunu üstleniyor" dedi. Yüksekdağ, bundan sonra polisin ve karanlık güçlerin işlediği suçların doğrudan sorumlusunun AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olacağını vurguladı.

Yüksekdağ, hükümet ve Erdoğan'a, "Sizin darbecilerden ne farkınız var" diye seslenerek, "Paket ile birlikte OHAL uygulamasını yeniden getiriyorsunuz" diyen Yüksekdağ, "Bu faşizmdir. Bu uygulamalar darbe anlayışının tahkim edilmesinden başka bir anlama gelmiyor" diye ekledi.

"Bu paketle polise, 'size helaldir, vurun' diyorlar. Bunun hesabını soran olmaz. Bu devlet öldürülen gençlerimizin hesabını sormadı" diyen Yüksekdağ, "Bu paketi hangi yüzle kabul etmemizi bekliyorsunuz? Paketi çıkardıktan sonra evlatları kurşunlarla katledilen ailelerin yüzüne nasıl bakacaksınız" sorularını yöneltti.

'VAKTİNİZ VAR, PAKETİ GERİ ÇEKİN'

Paketin geri çekilmesini isteyen Yüksekdağ, hükümete şöyle seslendi: "Bu paketi geri çekmek için daha bir haftanız var. Bu bir hafta içinde çok iyi düşünün, tartışın, paketin önünü sonunu iyi hesaplayın. Bu zamana kadar bu paket karşısında ortaya çıkan demokratik tepkileri dikkate alın ve paketi derhal çekin. Halen vakit varken, şansınız, olanağınız varken en sorumlu tutum ve siyaset bu paketin geri çekilmesi olacaktır."

'BAŞKANLIK SİSTEMİNİ HDP ÖNLEYEBİLİR'

Başkanlık sistemi hakkındaki tartışmalara da dikkat çekerek, "Neymiş, başkanlık sistemi olsaymış Türkiye daha ileride olurmuş. Doğru. Baskı ve otoriterlik konusunda daha ileride olurdu" diyen Yüksekdağ, Başkanlık sisteminin HDP'nin 2015'te aldığı başarıyla önlenebileceğini belirtti.

CHP'YE ELEŞTİRİ

CHP'yi de eleştiren Yüksekdağ, şöyle konuştu: "Barajı geçmememiz için AKP seferberlik halinde de, muhalefet... AKP'nin böyle olmasının bir nedeni de kifayetsiz ana muhalefet. HDP'yi her engelleme çabası AKP'ye destek vermek, AKP'yi güçlendirmek demektir. İktidarın kurduğu diktatörlük karşısında muhalefet yürütmek ana muhalefetin görevi ama HDP'yle uğraşarak partimiz hakkında çeşitli sataşmalar kirli karanlık iddialar yürütmekten esas görevlerini yerine getiremiyorlar. HDP'yi hedefleyen her müdahale ve engelleme çabası AKP'nin ve iktidarın politikalarına destek vermek, güçlendirmek demektir."

'HDP SAĞLAYACAK'

Yüksekdağ, HDP olarak seçimlerde en yüksek başarıya hazırlandıklarını ifade ederek, "HDP seçimlere 3-4 ay kala yaşanan bu süreç içerisinde Türkiye halklarının teveccühüne mazhar oluyor. HDP'yi bir alana, bir gündeme, bir bölgeye sığdıramıyorlar. Kimse halklarımızın yaşam alanlarına dair söz söyleme, karar alma hakkını kendinde göremeyecek. Toprağı işleyenin ve üretenin iradesini, onurunu, siyasete katılma hakkını HDP sağlayacak. Yeni Yaşam çağrımız halkları heyecanlandırıyor. Türkiye halkları HDP ile yürüyecek. Onların rüyası başkan olmak, saltanat sürmek, saraylarda yaşamak. Bizim ise yetkinin toplumla paylaşılması" şeklinde konuştu.

13 ŞUBAT'TAKİ BOYKOTA KATILIM ÇAĞRISI

Yüksekdağ, 8 Şubat'taki mitinge değinerek, "Kadıköy'de sadece demokratik Alevi hareketinin kurumlarının ve halklarının değil, demokratik Türkiye'nin tablosu vardı. Bu tabloyu bu resme çizen halkımızı bugün buradan saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Bütün yurttaşlarımıza sesleniyorum; Alevinin hakkına sahip çıkmak için mutlaka Alevi olmak gerekmez, Kürdün hakkına sahip çıkmak için Kürt, işçinin yaşam ve emeği için direnmek için illa da işçi olmanız gerekmez" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Alevi kurumlarının zorunlu din dersine karşı 13 Şubat günü gerçekleştireceği boykota da katılım çağrısında bulundu.