Türk Başbakan Tayyip Erdoðan'ın, Gülen Cemaati tarafından düzenlenen ”Türkçe Olimpiyatı'nın kapanışında halen ABD'de yaşayan Fethullah Gülen'e Türkiye'ye dönmesi yönünde yaptıðı çaðrı, Cemaat ile AKP arasındaki çatışmayı açık bir biçimde ortaya çıkardı.

Erdoðan'ın ”davetine” bir video kayıt ile cevap veren Gülen, konuşmasının başında Erdoðan'ın ”davetinin” ilk olmadıðını vurgulayarak söz konusu çaðrının kendisi açısından çok da ehemmiyetli olmadıðını vurguluyor.

Bu konuda, Erdoðan'ı kast ederek, ”O, kendine yakışanı yaptı. Fakat o ilk deðil; Sayın Cumhurbaşkanı da, o da, açıktan açıða dedikleri de oldu; bir vasıta ile bana söyledikleri de oldu. Ricâl-i devletten daha başkaları da kendilerine yakışan o civanmertliði sergilediler. Bugüne kadar ben defaatle duydum. O arkadaşlardan yanıma gelenler de aynı şeyleri teklif ettiler; 'Artık Türkiye'ye gelme zamanı deðil mi?' dediler.” sözleri ile son davetin ehemmiyetli olmadıðını izah ediyor.

Erdoðan'ın son çaðrısını katıldıðı törende tribünlerden yükselen alkışlarla, ”gaza gelerek” yaptıðını ima eden Gülen şunları söylüyor:

"Ve nitekim zannediyorum orada alkışın ritmi, dozu biraz yükselince de herhalde öyle bir talep şeyi imajı aldı sanırım sayın başbakan ondan da anlıyorum da dedi yani oradaki anlayışını da ortaya koydu.”

AKP'nin, Gülen'in, Erdoðan'ın ”gaza” gelerek kendisini davet ettiði imasından duyulan rahatsızlık Cemaat'in en büyük yayın organı Zaman Gazetesi'nede yer alan konuya ilişkin habere de aynen yansıdı. Zaman Gazetesi'nin 17.06.2012 tarihli manşetinden verdiði Sezai Kalaycı imzalı New York mahreçli haberde, Gülen'in bu ifadeleri cımbızlandı. Gülen'in yaklaşık on bir dakikalık video kaydından yapılan uzun haberde Gülen'in Erdoðan'ın ”alkışların ritmi ve dozundan etkilenerek” davette bulunduðu yönündeki ifadeleri yer almadı.

Ýnternette yer alan video kayıtta var olan ifadeler Zaman Gazetesi tarafından sansürlendi.

AKP çevrelerinden edinilen bilgiye göre yakın çevresi Erdoðan'ın bu ifadelerden duyduðu rahatsızlıðı Cemaat'in önde gelenlerine iletmesi Zaman Gazetesi yönetiminde etkisini gösterdi.

Erdoðan, on yıllık iktidarı süresince yaptıðı tüm ”reformlarına” karşın Gülen'in ABD'den dönmeyerek AKP iktidarının da gereken güveni vermediði imajı yaratıyor olmasından ciddi biçimde rahatsız oluyor.

Öte yandan Cemat'in de AKP çevreleri tarafından dillendirilen, ”Gülen kendi yaşamından korktuðu için gelmiyor oysa Türkiye eski Türküye deðil. Ýstese gelebilir ama hala korkuyor” propagandasından duyduðu rahatsızlık Gülen'in Erdoðan'a verdiði cevap ile en üst seviyede dile getirilmiş oldu.

Fethullah Gülen'in, ”Şimdi onlar davet edereler gel derler normal. Millet de onlar davet etmeleri lazım geliyor gibi onlara bakabilirler. Halk da öyle diyebilir; onlar çaðırdıðı zaman, (çaðırmasalar ben gidemem, Türkiye emin, böyle güvenli bir yer deðil, dolayısıyla başıma gâile açarım, dert açarım başıma) diye gitmiyorum zannediliyor olabilir. Arz edeceðim şeyler böyle yakışıksız şeyler olabilir de ben hiçbir zaman böyle başıma dert açacaðım mülahazası yaşamadım...” sözleri Cemaat'in Erdoðan ve AKP'ye bu konudaki cevabı olarak yorumlanabilir.

Gülen'in, Erdoðan'a cevabı içerinde Demirel'i kast ederek aktardıðı, "Daha sonra 28 Şubat, 27 Nisan meseleleri oldu. O dönemde de tehditler oldu, hatta ben yine Amerika'daydım 1997'de. Devletin başındaki insan bir yerde önemli bir deðişiklik olunca bana telefon etti 'gel' dedi. 'Durum deðişti, burası emniyet ve güven içinde.' dedi. Gittim. Yine hastane için Mayo kliniðe geldim, tedaviye geldim. Ýşte o gelişimde kaldı öylece.” sözleri de Gülen açısından, AKP döneminin kendisinden öncekilerden pek de farklı olmadıðı mesajı olarak okunabilir.