El yapımı silah, aile baskısı ve geliyorum diyen cinayet

Kadına yönelik saldırıların neredeyse hiç olmadığı Gazi Mahallesi’nde on gün içerisinde üç kadın katledildi. Üç kadını katleden erkeklerin el yapımı silah kullanması dikkat çekti.

Alevi-Kürt nüfusunun yoğun olduğu İstanbul Gazi Mahallesi’nde son iki hafta içerisinde 3 kadın erkekler tarafından katledildi. Katledilen kadınlardan Pınar Bektaş boşandığı erkek tarafından, Şadumane Temuçin evli olduğu erkek tarafından, Aleyna Dayıoğlu ise üvey babası tarafından katledildi.

Cinayetlerde kullanılan silahların ise el yapımı ve ruhsatsız olması, özellikle 15 Temmuz 2016 sonrası Gazi Mahallesinde yoğunlaşan çete faaliyetlerine ve yasa dışı silah satışına gözlerin çevrilmesine neden oldu. Devletin özel bir politikasının olduğu ve 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan iktidar içi klik çatışmalarından sonra devletin bunu bahane ederek devrimcilere yönelmesi ve çete faaliyetlerine göz yummasıyla giderek yozlaşmanın arttığı, uyuşturucu, fuhuş çetelerin çoğaldığı Gazi Mahallesinde silaha ulaşım da çok olay bir hal almaya başladı. Çeteleşmenin yoğun yaşandığı mahallede, silaha erişim yaşı 12’ye kadar düştü.

Mahalle halkı, mahallede yeni çetelerin türediğini ve bu çetelerden bazılarının sadece silah satarak kendilerini var ettiklerini dile getirdi. Görüştüğümüz mahalle sakinleri, kolluk güçlerinin bu tip el yapımı silahların satışını bildikleri halde göz yumduklarını, mahalle gençlerinin devrimcilerle buluşmaması için çetelerin faaliyetlerini bildikleri halde dokunmadıklarını vurguladı.

Kadınları katleden erkeklerinde bu tip silahlara çok kolay ulaştıklarını belirten mahalle sakinleri, 12 yaşında bir çocuğun da çok cüzi bir fiyata bu tip silahlardan alabileceğini söyledi. 

SİLAHLAR NASIL TEMİN EDİLİYOR?

Gazi Mahallesinde uzun süredir çete faaliyetlerinde bir artış göze çarpıyor. Özellikle 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan iktidar içi klik çatışmaları sonrası artarak devam eden ve devletin devrimcilere yönelik operasyonları sonrası göz yumduğu çete faaliyetleri her geçen gün daha da tehlikeli bir hale geliyor. Özellikle Arap Emrah çetesi olarak tanınan çetenin faaliyetlerine devletin ve kolluk güçlerinin göz yumması ve teşviki ile daha da artış gösterdi. Daha önce İstanbul’un başka yerlerinde olan çetelerden temin edilen silahlar artık farklı şekillerde mahallede bulunan çeteler tarafından temin edilip satılmaya başlandı. Son bir yıl içerisinde mahalle içerisinde ‘El yapımı’ olarak tanımlanan, herhangi bir ruhsat gerektirmeyen ve her yerde bulunan kuru sıkı silahlardan yapılan silahların temini çok yaygınlaşmış durumda.

‘El yapımı’ olarak tanımlanan silahlar, silah satan her yerde bulunan hatta şehrin en işlek caddelerinde dahi bulunabilen ve alınmasında herhangi bir şart olmayan, yine taşınmasında ve bulundurmasında bir cezası olmayan kuru sıkı silahların değiştirilmesi ile elde ediliyor. Bu silahların namlu kısmının değiştirilmesi, silahın kuru sıkı olarak tanımlanan silahtan gerçek silaha çevrilmesine yetiyor. Çok cüzi bir rakamla ve kısa bir sürede yapılabilen işlem sonrası silah piyasada el altından satışa sunuluyor. Bu tip silahların talep görmesinin sebeplerinden birincisi ucuz olmasıyken ikincisi ise silahların hiçbir yerde kaydının olmaması olarak gösteriliyor.

GAZİ’DE İLK KADIN CİNAYETİ

Gazi Mahallesi tarihinde ilk olduğu söylenen kadın cinayeti 13 Kasım akşamı yaşandı. 42 yaşındaki Pınar Bektaş, yaklaşık bir yıl önce boşandığı erkek tarafından yaşadığı evde, küçük kızının gözleri önünde katledildi. Mahallede yaşayan kadınların tepki gösterdiği cinayette katil Tuncay Sağ’ı sorduğumuz mahalleli, Sağ’ın hiç çalışmadığını, ailenin maddi ve manevi bütün yükünün Pınar Bektaş’ta olduğunu belirtti.

Konuştuğumuz kadınlar, işlenen cinayetin devletin cezasızlık politikasından kaynaklı olduğuna vurgu yaparak, bunun münferit bir durum olmadığını, bundan sonra da güçlü bir tepki verilmediği takdirde devamının geleceğini söylediler. Mahalle halkı Pınar Bektaş’ın katledilmesinden günler sonra bir anne ve kızının da katledilmesini buna örnek olarak gösterip, devletin aslında katillere iyi davranmasından kaynaklı olarak diğer potansiyel katillere yol gösterdiğini de belirttiler.

Katil Tuncay Sağ ile daha çocuk yaşta evlendirilen Pınar Bektaş, 11 yıldır Gazi Mahallesinde yaşıyordu. 25 yıl süren evlilikleri boyunca zamana yayılmış bir şekilde fiziki şiddet, psikolojik şiddete maruz bırakılan, erkeğin çalışmamasından kaynaklı olarak hem çalışıp, hem de evde çocuklara bakmak zorunda kalan Bektaş, ev içinde yaşadığı şiddeti defalarca hem erkeğin ailesine, hem de kendi ailesine anlattığı halde hiçbir şekilde bir destek görmemiş. Hem destek görmeyen hem de çocuklarının küçük olmasından kaynaklı olarak uzun süre yaşanan şiddete karşı boşanamadı. Konuştuğumuz Bektaş’ın kızı Filiz Bektaş, annesinin uzun süren işkence ve şiddete rağmen “sizin büyümenizi bekledim” diyerek sessiz kaldığını, ailelerin ise “Kocandır, arada döver” denilerek annelerini her seferinde Tuncay Sağ’ın yanına geri gönderdiğini belirtti.

KATİL HİÇ ÇALIŞMADI, HASTALIĞINI BAHANE ETTİ, EV İÇİNDE ŞİDDET UYGULADI

Şiddetin boyutu artmaya başladığı süreçte annesinin artık boşanma kararı aldığını belirten Bektaş, ilk zamanlar iki tarafın ailesinin de annesini ikna etmek için uğraştığını ancak annesinin kararlı durmasından kaynaklı olarak geri adım attıklarını belirtti. Boşanma davası sürecinde de tacizlerin devam ettiğini belirten Bektaş, en sonunda oturdukları evi Tuncay Sağ’a bırakarak annesinin boşanabildiğini sözlerine ekledi. Bektaş, boşanma sürecini ve Sağ’ın annesine ve kendilerine yönelik tacizlerini şöyle anlattı: “Aile içi şiddeti çok uzun süre yaşadık biz. Annem, biz küçükken defalarca bizimle beraber evden gitti, akrabalarına sığındı. Sonrasında aile büyükleri araya girip barıştırıyordu. Annem biz küçükken babasız kalmayalım diye bu şiddete dayandığını belirtiyordu. Sonrasında biz büyüyüp annemin arkasında durunca, ona bir güven verince boşanma kararı aldı. Annem 18 yaşında evlenmiş, katledildiğinde de 42 yaşındaydı. Bu şiddet olaylarında ilk etapta aile bireyleri tepki gösterdiler ama sonrasında “kocandır aile içerisinde olur” diye ikna etmeye çalıştılar. Boşanma kararında da ilk zamanlar annemi ikna etmeye çalıştılar ama sonrasında annem kararlı durunca geri adım attılar.

Amcam sürekli kapımıza gelip, beni ve abimi suçluyordu boşanma kararı için. Bize bağırıyorlardı. Bize geliyorlardı, boşanmayın diye baskı kurmaya çalışıyorlardı. Annem kardeşlerinin yaptıklarını anlattığı halde hiçbir şekilde dinlemiyorlardı. Bir dönem fiziksel şiddet sürdü ama sonrasında sözlü şiddete başvurdu, küfürler ediyordu, kıskançlık krizine giriyordu. Annem artık bu evliliği kafamda bitiriyorum dedi ve boşanma kararı aldı. Biz çocukları olarak arkasında durduk ve sonrasında boşandılar. Boşandıktan sonra ilk üç ay bizim açımızdan kötüydü, annemi, bizi takip ediyordu, sonrasında annemi arayıp küfürler etmeye başladı. Bunlar olurken şikayetçi olduk ve annem dışında bana da bir uzaklaştırma kararı çıkarttık.”

BOŞANDI İŞE GİRDİ

Hayatı boyunca çalışmayan, 18 yaşında evlendirildiği bir kadını her açıdan sömüren ve böbrek hastası olmasını bahane ederek hiçbir işe girmeyen Sağ, boşanma kararı sonra kaldığı evin kirasını ödeyebilmek için çalışmaya başladı. Pınar Bektaş’ın katledilmesinden sonra ise birden mahalle içerisinde, özellikle kadınlar arasında Bektaş’ın suçlandığı bazı iddialar dolanmaya başladı. Pınar Bektaş’ın ‘açık giyindiği’, ‘erkeklerle gezdiği’ gibi iddiaların yanında, uzaklaştırma kararına rağmen Tuncay Sağ’ı evine davet ettiğine dönük iddialar üzerinden Bektaş’ı suçlu gösterme çabalarının arttığını gözlemlediğimiz mahallede öncelikle Pınar Bektaş’ın kızı Filiz Bektaş’a bu iddiaları sorduk.

Filiz Bektaş, annesinin istediği kıyafetleri giyemediğini hep söylediğini belirterek, annesinin Tuncay Sağ’ı çağırmadığını, olayın olduğu gün Tuncay Sağ’ın annesini arayarak “Çamaşır makinem bozuldu, kirlilerimi yıkar mısın” diye sorduğunu, annesinin de bunu kabul ettiğini sözlerine ekledi.

Dedikodular ile ilgili mahallede yaptığımız sohbetlerde ise, o dedikoduların kaynağının Tuncay Sağ’ın yakınları olduğu ortaya çıktı. Katili aklamaya, cezasını azaltmaya, mahallede kendilerine dönük oluşan tepkileri azaltmaya dönük bu tip dedikoduları bilinçli bir şekilde çıkartıp, hem Pınar Bektaş’ı hem de çocukları yalnızlaştırmaya dönük bir sürecin işlendiğini gözlemledik.

MAHALLEDE DAYANIŞMA RUHU

Pınar Bektaş’ın katledilmesinden sonra Gazi Mahallesinde kadınlar ve devrimciler aileye destek vermek için belli bir dayanışma ağı oluşturdular. Çocuklardan birine iş bulan, kalacak bir ev bulan ve belli bir süre geçinebilmeleri çin maddi yardım toplayan kadınlar, bu yardımların tek seferlik olmadığını, Pınar Bektaş’ın çocuklarının artık kendi çocukları olduğunu belirterek, her şekilde yanlarında olacaklarını söylediler.  

Gazi Mahallesi muhtarlığı üzerinden yapılan yardımlar arasında, çocuklara ev bulmak, pedagog ayarlamak, iş bulmak var. Gazi Mahallesi Muhtarı Ümit Doğan, çocuklar ile her gün iletişim halinde olduğunu, en küçük sorunda dahi yardım etmek için uğraştıklarını belirterek, mahalle halkının imece usulü çocuklara yardım etmeye devam edeceklerini vurguladı.  

Katil Tuncay Sağ, polise verdiği ilk ifadesinde “açık giyiniyordu, zoruma gitti” diyerek olayı basit bir ‘namus cinayeti’ gibi gösterme çabasına girdi. Pınar Bektaş’ın kızı ise, katilin ilk mahkemede çıkmaması ve en azından cezasını alması için uğraştıklarını belirterek ÖHD’li avukatların kendileriyle iletişime geçeceklerini ve davaya bakabileceklerini söyledi.