HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Amed, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerine yönelik kayyum işgalini ANF’ye değerlendirdi. Aynı zamanda avukat da olan Gülüm, kayyum darbesinin hukuksal hiçbir zemini olmadığını vurguladı. Bu anlamda hukuk ve anayasayı tanımayan bir iktidar ile karşı karşıya olunduğunu kaydeden Gülüm, bu irade gasbının tamamen seçim öncesi dillendirilen "Seçerseniz kayyumu yeniden atarız" tehdidinin bir sonucu olduğunu belirtti.

Kamuoyuna yansıyan 1 Nisan yazısının bunun en somut örneği olduğuna işaret eden Gülüm, “31 Mart seçimlerinin hemen ardından, daha yeni seçilmiş büyükşehir belediye eşbaşkanları göreve dahi başlamadan, 1 Nisan’da kayyum atanmasını isteyen valiliğin yazısı var ve bunun üzerinden alınmış bir karardan bahsediyoruz. Dolayısıyla bu hukuksal zeminde tartışılacak bir durum değil, tamamen siyasi bir karar" dedi.

‘ASIL BELİRLEYİCİ OLAN HALKIN İRADESİNE SAHİP ÇIKMASIDIR’

AKP-MHP bloğunun seçimlerde kaybettiği yerleri kural tanımayan bir şekilde almak için kayyum atadığını vurgulayan Gülüm, bu yöntemle hükümetin halka rağmen kendi iktidarını yeniden sağlamlaştırmaya çalıştığını kaydetti. Halkın iradesine vurulmuş bu darbeye karşı hukuksal anlamda başvuruların olacağını aktaran Gülüm, ancak burada asıl belirleyici olanın halkın kendi iradesine sahip çıkması olduğunu ifade etti.

Nerede olursa olsun her türlü hukuksuzluğa karşı topluca tepki gösterildiğinde iktidarın durdurulabileceğinin altını çizen Gülüm, "Hukuk elbette ki hak aramak için bir zemindir ama ülkede hukuk kalmadıysa o zaman direnmek haktır. O açıdan AKP-MHP bloğunun bütün bu anti-demokratik uygulamalarına karşı yan yana gelip, birlikte söz kurmamız lazım" diye konuştu.

CHP TEPKİSİNİ SADECE SALONLARDA DEĞİL SOKAKLARDA DA GÖSTERMELİ

Züleyha Gülüm, muhalefet cephesinde durumun ciddiyetinin farkında olanların yüksek sesle tepkilerini göstermeye başladığını dile getirdi. Ülkeyi yöneten yasakçı zihniyetin bütün baskısına rağmen insanların sözünü koruyup, direndiğini hatırlatan Gülüm, sözlerini şöyle sürdürdü: "Daha güçlü durmak gerekiyor. Bu anlamda CHP’nin de sözünü daha güçlü söylemesi şart. Bu sesin sadece salonlarda değil sokaklarda, meydanlarda ve demokratik hakkın kullanılabileceği her türlü alanda yükseltilmesi gerek. Çünkü eğer sorunlarımıza birlikte sahip çıkamazsak, bu ülkeye ne demokrasi, ne özgürlük ne de barışın gelme ihtimali yok."