Paris katliamı: Emri verenler yargılanacak mı?

Paris’te üç Kürt kadın devrimcinin katledilmesinin üzerinden yedi yıl geçti. Tetikçi Ömer Güney, şüpheli bir şekilde öldü, emri veren Ankara merkezli yetkililer ve planlayıcılar cezasız kalmaya devam ediyor.

9 Ocak 2013 günü, PKK’nin kurucularından Sakine Cansız (Sara), KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan (Rojbin) ve Kürt gençlik hareketi üyelerinden Leyla Şaylemez (Ronahi), Kürdistan Enformasyon Merkezi’nde başlarına üçer el ateş edilerek, katledilmişlerdi. Kürtlerin hafızasında derin bir iz bırakan infazların ardından adalet arayışı devam ediyor.

YENİ BİR SORGU YARGICI ATANDI

Katil zanlısı Ömer Güney’in 2016 sonunda, davanın başlamasına birkaç hafta kala şüpheli bir şekilde ölümü ardından, dava fiili olarak kapanmıştı. Ancak ailelerin, cinayetlerin emrini verenlerin bulunması ve yargılanması için Mart 2018’de yeniden başvuru yapması üzerine, Mayıs 2019’da “adli inceleme” başlatılmasına karar verildi. Soruşturmanın devam ettirilmesi için de yeni bir sorgu yargıcı atandı.

Adli inceleme “Terörist bir teşebbüsle ilişki halinde cinayetlere suç ortaklığı” ve “kriminal terörist suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” suçlamaları ile açıldı. Yeni suç duyurusunda, daha önceki iddianamede Türk istihbarat teşkilatı MİT’in rolüne açıkça yapılan vurgunun ardından, MİT’in rolünün daha da derinleştirilmesi talep ediliyor.

Davanın avukatlarından Antoine Comte, geçen yıl yaptığı bir açıklamada “Bu tarihi bir olaydı, dışarıdan emir verilerek Fransa’da işlenen siyasi cinayetlerdeki cezasızlığın sonudur” demişti. Ancak, adli inceleme devam etmekle birlikte, yedi yıl geçmesine rağmen halen bir yargılama ve mahkumiyet yok.

ANF’ye konuşan avukatlardan Jean-Louis Malterre, hukuken bu yavaşlığın “normal” olduğunu ancak hızlandırmak için yeni bazı girişimlerde bulunacaklarını söyledi. Sözkonusu girişimleri henüz netleştirmediklerini belirten avukat, soruşturmanın yılları alabileceğine de dikkat çekti. Malterre, soruşturmayı yürütmek için Pierre Regis isimli sorgu yargıcının atandığını söyledi. Dosya üzerinde gizlilik kararı bulunuyor, bu nedenle erişime kapalı. Ancak Malterre’e göre “boş bir gizlilik”, zira mevcut aşamada dosyada bilinmeyen, gizli bir durum yok.

DÖNÜM NOKTALARI

Paris’teki katliama ilişkin yürütülen soruşturma başlangıçta Fransa’da daha önceki onlarca siyasi cinayetin aksine, ortaya çıkan belge ve itiraflarla hızlı bir ilerleme sağlanmıştı.

Kamuoyunda Türk devletinin katliamdaki rolü net olsa da hukuken de ilk kez bir devletin rolüne vurgu yapıldı. İddianamede, emri verenler doğrudan belirlenmese de MİT’in rolünün olduğu ortaya konuldu.

Soruşturmada dönüm noktasını, Ocak 2014’te, diğer bir ifadeyle katliamdan bir yıl sonra internet ortamına düşen bir ses kaydı ve gizli ibareli bir belge oluşturdu.

12 Ocak’ta sızdırılan ses kaydında Ömer Güney, MİT sorumluları oldukları belirtilen iki kişiyle cinayet planlarını tartışıyordu. İki gün sonra 14 Ocak’ta bu kez dört MİT yöneticisinin imzasını taşıyan bir suikast talimatı yayınlandı. Hedefte Sakine Cansız vardı. Bunun için “Kaynak” kod adlı Ömer Güney görevlendirilmişti.

Soruşturma boyunca birçok yeni bulguya ulaşıldı. Ömer Güney’in suikastlerden önce Türkiye’ye yaptığı gizli ziyaretler, Güney’in MİT’e çalıştığına dair İranlı bir domain adresinden Fransız polisine gelen ihbar, Ömer Güney’in kriptolu telefon görüşmeleri, Almanya’da Ruhi Su adlı bir kişiyle bağlantıları, Paris bölgesindeki bir cezaevindeyken kaçış planları yapması, MİT’den silah ve yardım talep etmesi ve Ruhi Su ile bir görüşmesinde MİT’e mesaj yollaması ve gideceği adres olarak da Ankara’daki MİT karargahını göstermesi bunlar arasında yer alıyor.

PKK’NİN YAKALADIĞI MİT’ÇİLER

Bu davada ikinci en önemli gelişmeyi, 4 Ağustos 2017’de Güney Kürdistan’da PKK’nin düzenlediği özel bir operasyonda yakalanan üst düzey iki MİT elemanının itirafları oluşturuyor. MİT sorumluları Erhan Pekçetin ve Aydın Güney, Ocak 2014’de ortaya çıkan gizli ibareli beldedeki isimleri deşifre ederken, bunlar arasında yer alan Sabahattin Asal’ın, MİT’in şefi Hakan Fidan’ın sağ kolu olduğunu belirtiyordu.

TETİKÇİNİN UÇAK BİLETİ MİT’TEN

İki MİT sorumlusunun itiraflarında, tetikçi Ömer Güney’in Türkiye’ye seyahatlerinde biletlerinin de MİT’e bağlı bir seyahat acentesi tarafından alındığını söylüyorlardı. İtirafçılardan Pekçetin’in biletin nasıl alındığını şöyle anlatıyordu: “Yenimahalle batı lojmanları içerisinde bizim teşkilat mensuplarına resmi görevlerde bilet temin eden bir acente var. Yerini görmedim. Biz sadece telefon açıp söylüyoruz, o bize bileti temin ediyor. PNN numarasını veriyor. Oradan alınmış batı lojmanları içerisinden ki bizim acenteden. Teşkilatın içinde değil ama lojmanların içinde Ömer Güney Paris’e geri dönüş bileti alınmış.”

PLANLAYICILAR

İtiraflarda deşifre edilen isimler ve görevleri şöyle sıralanıyordu:

MİT Yurtdışı EBF (Etnik Bölücü Faaliyetler) Daire Başkanı Uğur Kaan Ayık, o dairedeki operasyon şube müdürü Oğuz Yüret, operasyon şube elemanı Ayhan Oran ve katliamın planlayıcısı olarak ifade edilen Sabahattin Asal.

ANF’de yayınlanan itiraflarda Erhan Pekçetin, “Ses kayıtlarından mensupları tanıdım” derken, tetikçi Güney’in bir “haber elemanıyla Ankara’da bir otelde görüştüğünü” de belirtiyordu. Pekçetin, “Oteldeki ses kayıtları alınmış” diyerek, Ocak 2014’te cinayet planlarının yapıldığı adresin Ankara’daki sözkonusu otel odluğuna dikkat çekiyordu.

İNFAZ EMRİNİN HİYERARŞİSİ

Bu tür cinayet planlarının üst düzeyde bir kararla ancak mümkün olduğunu söyleyen Pekçetin, gizli ibareli arz notunun onay silsilesini şöyle detaylandırıyordu: “Çünkü uluslararası sıkıntı yaratabilecek konular. Barış görüşmelerinin devam ettiği bir dönem. O arz notu Ayhan Oran değil, muhtemelen şube müdürü yapmıştır. Sıra silsilesi Uğur Kaan Ayık daire başkanı ona çıkar. Uğur Kaan Ayık’ın bir üstü başkan yardımcısı Sabahattin Asal’dır. Sabahattin Asal’a gider ki Sabahattin Asal o dönem bildiğim kadarıyla Muhammed Dervişoğlu ile barış görüşmelerine giden bir isim. Sabahattin Asal’dan sonra o dönem GİB başkanı Haluk Özcan diye hatırlıyorum. GİB başkanı da müsteşar yardımcısına gönderir. Müsteşar yardımcısı da müsteşara gönderir. Arz notunun silsilesi böyledir. Bunu bir GİB Başkanı Müsteşar Yardımcısı’nın yapacağı bir faaliyet değil. Müsteşara kadar çıkar ve orada onaylaması gerekir.”

Sabahattin Asal, Paris’te üç kadın devrimcinin katledildiği sırada Güvenlik İstihbarat Başkanlığı’nda Başkan Yardımcısıydı.

AVRUPA’DAKİ BAĞLANTILARI

Bu itiraflar, katliam emrinin alındığı ve planlandığı merkez olan Ankara’yı gösterirken, bunun bir de Avrupa ayağı var. Avrupa’nın birçok ülkesinde MİT’in istihbarat ve tetikçi ağı, yeni soruşturmanın merkezinde yer alıyor. Zira, katil zanlısı Ömer Güney’in özellikle Almanya, Belçika ve Hollanda bağlantılarının olduğu belirtiliyor.

Bununla birlikte Paris’teki Türk büyükelçiliğine uzanan bir suikast ağına dikkat çekiliyor. 2018 yılında ANF’ye konuşan avukat Antoine Comte, “Almanya’da Türk istihbarat servislerinin casusluk faaliyetlerine ilişkin Almanya’da soruşturmalar var. Belçika’da Kürt sorumlulara karşı potansiyel saldırı nedeniyle bir soruşturma var. Belçika’da yaşananlar ile Fransa’da yaşanmış olanlar arasında bağ var” diyordu.

BELÇİKA’DA DEŞİFRE OLAN SUİKAST PLANI

Özellikle 14 Haziran 2017’de Brüksel’de Kongra Gel Eşbaşkanı Remzi Kartal’a suikast planlayan üç kişinin bir araç içerisinde durdurularak kimlik kontrolüne tabi tutulması, yeni soruşturma dosyasının temel unsurları arasına girdi.

Durdurulan Fransa plakalı Mercedes marka otomobilde yer alanlardan biri “H.A.” adlı kişiydi. Yanındaki iki kişinin kendisine Remzi Kartal’ı öldürmek için gönüllü olup olmadığını sorduğunu itiraf etmiş. Araç içerisindekilerden biri Türk polisine ait bir kart gösterirken, diğerinin de altı ya da yedi aydır Fransa’da yaşayan eski bir Türk askeri olduğu belirlenmişti. Fransız gazeteci Laure Marchand’a göre, bu eski asker, Paris’te üç Kürt kadınının katledilmesinde rol oynamakla da övünmüş. Belçika polisine göre sözkonusu “polis” ve “asker”, 16 Haziran’ından itibaren bir hafta Paris’te, biri tetikçi olmak üzere dört Türk ile kalmış.

SUİKAST KOORDİNE EDEN DİPLOMAT KİM?

Soruşturmacılar, bu faaliyetlerin Paris’teki Türk büyükelçiliğinde üst düzey bir diplomat tarafından koordine edildiğinden şüphe ediyor. ANF’nin güvenilir kaynaklardan elde ettiği bilgilere göre bu konuda Belçika’da bir inceleme yürütülüyor. Ancak dosya üzerinde gizlilik kararı var.

Paris büyükelçiliği görevini ise MİT’in iki numaralı ismi İsmail Hakkı Musa yürütüyor. Bu nedenle oklar Musa’ya dönmüş durumda. Ömer Güney’in ortaya çıktığı ve suikast planları yaptığı dönemde, diğer bir ifadeyle Kasım 2011’den 15 Ekim 2012’ye kadar İsmail Hakkı Musa, Brüksel büyükelçisiydi. Musa’nın Paris’e büyükelçi olarak atanmasından bir ay kadar sonra 17 Aralık 2016’da Ömer Güney’in cezaevinde ölüm haberi geldi ve dava kapatıldı.

ADALETİN YAVAŞLIĞI TEPKİ KAYNAĞI

Ortaya çıkan çok sayıda belge, bilgi ve yeni cinayet planlarına rağmen, soruşturmadaki yavaşlık tepki konusu oluyor. Fransa’da 60’lı yıllardan bu yana 40’ı akın siyasi cinayet işlendi. Hepsi de cezasızlıkla sonuçlandı. Mevcut sessizlik endişeleri arttırıyor. Bu nedenle üç Kürt kadın devrimcinin katillerinin de cezasız kalmaması için adalet arayışı sürüyor. Fransa Demokratik Kürt Konseyi, “7 yıldan sonra, Fransız makamlarının sessizliği kabul edilemez” diye tepki gösterirken, bu siyasi cinayetlerin emrini verenlerin belirlenmesi ve yargılanması için cesaret gösterilmesini istiyor. Bu cesaret çağrısı, Fransa’nın yanı sıra özellikle Almanya ve Belçika gibi diğer Avrupa ülkeleri için de geçerli. Almanya’da MİT’in casusları ve suikast teşebbüslerine ilişkin birçok skandal bilgi ortaya çıkmasına rağmen, mahkumiyet yok. Her defasında, zanlıların kaçmasına izin verildi. Fransa’daki adli inceleme, ekonomik ve siyasi çıkarlara kurban edilmezse, tüm bu ülkelere yayılan geniş bir casus ve suikast ağının deşifre edilmesi ve yargılamaların önünü açması için tarihi önem taşıyor.