'Saldırılara karşı ortaklaşmayı büyütmeliyiz'

2020 yılında şiddet ve cinayetlerin daha da arttığını söyleyen TJA aktivisti Esma Efetürk, saldırıları boşa çıkarmak için, ortaklaşmayı ve bütünleşmeyi büyütme çağrısında bulundu.

Kürdistan ve Türkiye’de 2020 yılını kazanımların hedef alındığı bir yıl olarak geride bırakan kadınlar hem kazanımları hem de asker, polis ve korucu gibi üniformalıların cinsel saldırı ve şiddetine karşı sokakları terk etmedi. Yılın ilk ayında üniversite öğrencisi Gülistan Doku’nun kaybettirilmesi, daha sonra uzman Çavuş Musa Orhan’ın tecavüzüne uğrayan İpek Er’in yaşadıkları, Şırnak'ta 13 yaşındaki çocuğun bir uzman çavuşun cinsel saldırısına uğramasına karşı mücadele ağını ören kadınlar, kurduğu dayanışma ağı ile sınırları aştı. Kürdistan'da yürütülen özel savaş politikalarına karşı sokaklar terk edilmeyerek, 2020 yılı özgürlük yılı olarak ilan edildi.

TJA Aktivisti Esma Efetürk kadın gündemine dair ANF’ye değerlendirmelerde bulundu.

2020 yılının kadınlar açısından baskının, şiddetin, taciz ve tecavüzün tırmandığı bir yıl olmasına karşın dayanışmanın örülerek mücadelenin yükseltildiğini belirten Efetürk, "Kadınların verdiği bu büyük mücadele karşısında erkek iktidarların saldırılarını daha da sistematikleştirerek yönelttiğini gördük. Hatta öyle ki kadınlara ve çocuklara dönük gerçekleştirilen suçların cezasız bırakıldığını, faillerin ödüllendirildiğine şahit olduk. Çocukların ve kadınların failleriyle birlikte aynı evde yaşamaya zorlandığı, mahkum edildiği bir yıl oldu. Tüm bu dayatılanlar aslında kadınların mücadelesinden korkulduğunun bir göstergesi.

KADINLARI SESSİZ BEKLEMESİNLER

AKP-MHP ittifakının kadına bakış açısının yıl boyu yaptığı pratiklerle gözler önüne serdiğini belirten Efetürk, İstanbul Sözleşmesine, 6284 sayılı kanuna dönük saldırıların bunun örneklerini oluşturduğunu kaydetti. Hükümetin kadın düşmanlığının özelde Kürt kadınlarında kendini daha net gösterdiğini ifade eden Efetürk, eş başkanlığa dönük saldırılar ve atanan kayyumları, üniformalılar tarafından işlenen tecavüz, cinsel saldırı ve şiddet suçlarını işaret ederek, özellikle Kürdistan illerinde, "kadın kırımı"nın hedeflendiğini vurguladı.

Efetürk, "Bu hedeflerini kayyum atanan yerlerde ilk olarak kadın kurumlarının kapatılmasından şu an derneklere kayyum atamaları amacıyla yapmaya çalıştıkları yeni düzenlemelere değin birçok uygulama ile görüyoruz. Tüm bunlar anlaşılabileceği üzere kadınların tam da kadınları evlere kapatma ve hapsetme zihniyetlerinden ileri geliyor. Ancak tüm bu oyunlara karşı kadınların sessiz kalmasını beklemesinler. Kadınlar bu uygulamalara karşı seslerini yükseltmeye devam edeceklerdir" diye konuştu.

ÖZEL SAVAŞ POLİTİKASI

Kadınlara dönük tüm bu saldırılarla toplumun cezalandırılmaya çalışıldığına dikkat çeken Efetürk, bu nedenle kadın haklarına dönük tüm saldırıların kamuoyu tarafından "özel savaş politikası" olarak görülmesi gerektiğinin altını çizdi. Efetürk, "Erkek iktidarlar kadına uyguladığı işkence ile aslında topluma hükmetmeye ve hakimiyeti altına almaya çalışıyor. Bunu Munzur Üniversitesi öğrencisi Gülistan Doku olayında görüyoruz. Kendisiyle son görüştüğü Zaynal Abakarov hakkında yeterli soruşturmanın yapılmaması ve cezalandırılmaması aslında topluma verilen bir mesajdır. Çünkü Zaynal’ın yaptığı zaten devletin istediği bir politikaydı. Hükümet için örnek bir davranıştı" ifadelerini kullandı.

Saldırılara karşı kadınlara, "Ortaklaşmalıyız" çağrısında bulunan Efetürk, "Kadınlar daha büyük bütünleşme sağlayabilirlerse, erkek iktidarların dayattığı politikaların boşa düşürebiliriz" dedi.