Azad Bedran: Sanatçıların tepkisi yetersiz

Kürtçe müziğe ve Kürt müzisyenlere yönelik saldırı ve yasaklamalara tepkilerin yetersiz olduğunu belirten Azad Bedran, geri adım atmanın çare olmadığını söyledi.

Bu son süreçte konserleri yasaklanan çoğu sanatçının, olabildiğince politik olmayan bir tarzı olduğunu ama sadece Kürtçenin yasaklamak için yettiğini kaydeden Kürt sanatçı Azad Bedran, Kürtçenin politik bir yanı olduğunun kavranılması gerektiğini dile getirdi.

Kürt kültürüne ve sanatına yönelik Türk devletinin saldırıları devam ediyor. Kürt sanatçıların konserleri ve şarkıları yasaklanıyor, sokakta Kürtçe şarkı söyleyenler engelleniyor ve polis/yargının saldırılarına maruz kalıyor.

Kürt sanatçı Azad Bedran, Kürt kültürüne ve sanatına yönelik saldırıları, ANF’ye değerlendirdi.

Saldırıların hedefinde olmak için sadece Kürt dilinde müzik yapılmasının yeterli olduğunu belirten Bedran, sahne yasaklamalarının birçok sanatçıyı etkilediğini kaydetti.

ZİHNİYET HİÇ DEĞİŞMEDİ

Kürt sanatçılara ve Kürtçeye yönelik saldırılara karşı yükselen sesleri törpülemek için Türk sanatçılara da yasak uygulanmaya başlandığını söyleyen Bedran, şöyle devam etti: “Örneğin Melek Moso ve benzeri sanatçıların konserlerini de yasakladılar. Aslında bence orada yine Kürt müziğinden dolayı aldıkları kararları törpüleme amacıyla yaptılar. Yani sadece bir refleks olunca işte ‘Biz sadece Kürt sanatçılarını değil de Türk sanatçıları da yasaklıyoruz’ mesajını vermek istediler. Oysa iktidarın bu yaklaşımını bugün için değerlendirmiyoruz. Bu, 30 yıldır, 40 yıldır, hatta yüz yıldır bir asimilasyon politikası olarak devam ediyor. Zihniyet, aynı zihniyet. Biz de zaten bu zihniyeti eleştiriyoruz. Bugün AKP, dün Doğru Yol Partisi idi. Zaten biz bunları söylediğimiz zaman partiler üstü değerlendiriyoruz. Bu dile karşı bir asimilasyon politikası var. O yüzden bu zihniyet maalesef ki şu ana kadar da değişmemiş.”

KÜRTÇENİN POLİTİK BİR YANI VAR

Kürt sanatçılar olarak tamamen Kürt dilinin yaşaması için mücadele ettiklerini ifade eden Bedran, “O yüzden sanatçılar bu yasaklara ve engellemelere yüksek ses çıkarmak zorunda. Yoksa hiçbir sanatçı, ‘Zaten sahneye çıkıyorum. Benim açımdan hiçbir sorun yok. Ben politik şarkılar söylemediğim sürece kimse benim konserlerimi yasaklamıyor’ diyemez. Hayır, yasaklanıyormuş işte. Bunu da gördük. Bu son süreçte konserleri yasaklanan hiçbir sanatçının aslında politik bir şarkı söylemediğini hepimiz biliyoruz. Hepsi sadece Kürtçe şarkıları söylüyor. Kürtçenin politik bir yanı vardır. Yani o sanatçı artık diyemez ‘Benim siyasetle bir işim alakam yok’. Onun konseri de iptal oluyor” diye konuştu.

SANATÇILARIN TEPKİLERİ GÜÇLÜ OLMALI

İktidarın TRT’nin bir kanalında kendince Kürtçe yayın yaparak, Kürt sanatçıları bünyesinde toplamak istediğini söyleyen Bedran, şunları ifade etti: “Bizim sorunumuz bu değil ki. Sanatçı iktidarla uzlaşmak zorunda değil. O yüzden Kürt sanatçılara yönelik saldırılara karşı yüksek bir ses çıkmalıydı. Bugün yüksek ses çıkaramazsak şu anda konserleri yasaklanmayan sanatçıların da ileride etkinlikleri yasaklanacaktır. Kesinlikle sanatçılar yüksek ses çıkarmalıdır. Takip ediyorum, bütün sanatçı arkadaşlarımın yaklaşımlarını, paylaşımlarını, konser sonrası tepkilerini ve yeteri kadar bir karşı duruş görmüyorum. Konseri yasaklananların tepkisi bile zayıf.”

LİBERALİZE EDİP TÜRKÇELEŞTİRMEK ÇARE DEĞİL

Kendisinin birkaç yıl önce iki konserinin yasaklandığını aktaran Bedran, şunları dile getirdi: “Mardin Valiliği izin vermemişti ama aynı tarihte İzmir Valiliği izin vermişti. Şimdi baktığım zaman çok çelişkili bir durumdu. Konserin iptal edilme bahanesi benim davalarımdı. Doğal olarak baktığınız zaman şimdi Nusaybin'de bu dava geçerli de İzmir'de geçerli değil miydi? Tam da taviz vermekle ilgilidir. Sırf konserleri yasaklanmasın diye sanatlarını daha böyle liberalize edip şarkılarını Türkçe söyleyenler var. Çözüm bu değildir. Tam tersi; tepki gösterip kitlesini harekete geçirerek bu politikayı eleştirebilmektir. O sanatçının yapması gereken budur. Sanatçı, olması gerektiği yeri iyi bilmeli ve tepkileri buna göre olmalıdır.”