Hûmîtra, 9 yıllık hazırlığın sonucudur

Mêhrî-Mîtrayî felsefesinin komünal ve kadının rengini, onun öncülüğünü barındıran içeriğini yansıtmayı farz olarak kabul ederek, 9 yıllık bir hazırlığın ardından ‘Hûmîtra’yı yazdığını belirten Xecê Şen, “Bu, Kürtlerin ilk felsefesidir” dedi.

Mêhrî-Mîtrayî felsefesini odağına alıp edebiyat, sanat, arkeoloji, müzik gibi disiplinlerden faydalanan Xecê Şen’in “Hûmîtra/Felsefeya hûnerê ya Mêhrî-Mîtrayî” isimli kitabı Aram Yayınları tarafından basıldı.

“Kadının Sanattaki Rolü”, “Kolektif Kadın Sanatı”, “Sanatta ve Edebiyatta Toplumsal Cinsiyet” başlıkları altında Mitra felsefesinde toplumsal cinsiyeti ele alan kitap, her birinin ayrı bir hikayesi olan 6 ezgiyi toplumsal cinsiyet bağlamında aktarıyor.

Uzunca bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkan ‘Hûmîtra’ kitabı okuyucuya kolaylık sağlaması açısından, kavramlar sözlüğünü de içerisinde barındırıyor.

Xecê Şen, kitabın yazımına başlamadan önce Kuzey Kürdistan’daki çok sayıda tapınağı ve yeni kazıları da gezdi. Şen, kitabın adı olan Hûmîtra teriminin kökünün, Mêhrî-Mîtrayî felsefesine dayandığını belirtti. ‘Hebûn’, ‘Hozan’ ve ‘Huner’ kavramlarının da köklerini Hûmîtra ve Mêhrî-Mîtrayî felsefeden aldığını ifade eden Şen, sanatın bu felsefeden türediği düşünüldüğünde Kürtler açısından Mêhrî-Mîtrayî’nin öneminin daha fazla anlaşılır olduğunu kaydetti.

ANAERKİL TOPLUM FELSEFESİ

Şen, Kürdistan ve Mezopotamya coğrafyasının daha önce ‘Zagros’ olarak bilindiğini hatırlatarak, şöyle devam etti: “Zagros, bugün belki sadece bir dağ olarak biliniyor, ancak tarihe baktığımızda çok büyük bir coğrafyanın adıymış. Mêhrî dönemine baktığımızda da insanlık kendini anlamaya başlamasıyla birlikte bu felsefe ile yaşamını sürdürmüş. ‘Mê’, Kürtçede dişi-kadın anlamına geliyor. Yani anaerkil topluma işaret eden bir kavramla karşı karşıyayız. Aynı zamanda günün ve güneşin yaratıcısı olarak da kabul edilen kadın, bu kavram ile bütünleşmiş oluyor. Zaten mevcut din ve inançlardan önce tüm inanç biçimi, güneşe ve aydınlığa göre şekillenmiş. Mêhrî döneminde karanlığa yer yokmuş. Hep aydınlığa ve güneşe inanılırmış.”

15 YILLIK ARAŞTIRMANIN SONUCU

Mêhrî felsefesinin aslında iki dönemi olduğuna işaret eden Şen, şunları anlattı: “Birinci dönemi; Kürtlerin ilk yeni yılı olan Newroz’dur. O dönemde önce ‘Roz’, daha sonra ise ‘Nuroz’ olarak adlandırılmış, bugün ise ‘Newroz’ biçiminde kullanılan dönemdir. İkinci dönemi ise yeni yılın öncesi anlamına gelen ‘Binê Salê’dır. Bugün de kış mevsiminin yenilendiği gün anlamına gelir ve ona Mêrh günü (Xorveger-Yenilenme) denir. Dikkat ettiyseniz kitapta birçok etimolojik öğe var. Zaten bu kitap, etimolojik araştırmalar sonucunda ortaya çıktı. Etimolojik okumaları olanlar, bu kitaptan çok daha iyi istifade edebilecekler. Benim bu konuya olan alakam, 15 yıllık bir sürece tekabül ediyor. Somut olarak araştırmalarım 9 yıldır devam ediyordu ve bu araştırmalar sonucunda kitap ortaya çıkmış oldu.”

TAMAMEN FELSEFİ BİR BAKIŞ AÇISI

Mêhrî-Mîtrayî felsefesinin aynı zamanda dil, sanat ve edebiyat felsefesi de olduğunu savunan Şen, şu değerlendirmelerde bulundu: “Dil, edebiyat ve Mêhrî-Mîtrayî felsefesi birbirinden kopuk ele almak alınamaz. Zaten kitap da kadın ve estetik, ahlaki ve politik kültür-sanat ile sanatta toplum cinsiyet gibi bölümlerden oluşuyor. O yüzden tüm bu kavramlar birbirleriyle bağlantılı bir biçimde işlenmesi gerekiyordu. Kitapta ele alınan tüm bölümler ve saptamalar, tamamen felsefi bir bakış açısı ve altyapıyla işlendi. Zaten kitap çıktıktan sonra da Avrupa ve dünyanın batısındaki başka üniversitelerde görev yapan veya Mêhrî-Mîtrayî üzerine doktora tezlerini yapmaya çalışan birçok Kürt aydın ve akademisyenden de olumlu geri dönüşler alındı. Onların araştırma ve tezleri ile benim bu araştırmam yüzde 80 dolayında uyuştu. Çünkü söz konusu bu felsefe, akademik ve bilimsel olarak henüz yüzde 100 olmasa da ona yakın bir oranda ispatlanmış durumdadır. O yüzden şunu rahatlıkla söyleyebilirim; bir Kürt, Mêhrî-Mîtrayî felsefesi ile ilgili bir çalışma başlatırsa bu kitap onlar için iyi bir arşiv olacaktır.”

KOMÜNAL, KADININ RENGİNİ YANSITAN FELSEFE

Uzun bir zaman ‘Edebiyatta Toplumsal Cinsiyet’ konusu ile ilgili bir çalışmasının olduğunu ve 2017’de E-Rojname gazetesinde dizi halinde yayınladığını aktaran Şen, “O yazı dizilerini okuyan herkes beni arayarak bu çalışmaya devam etmemi istedi. Bu istek beni daha fazla cesaretlendirdi. Zaten kitaplardaki cinsiyetçi söylemlere karşı olan muzdaripliğim vardı. O yüzden de bu söylemlerden arınmış, bir sözlük çıkarma fikri doğdu. Bu kitabın hazırlanma süreci de böylelikle ortaya çıkmış oldu. Dolayısıyla Mêhrî-Mîtrayî felsefesinin komünal ve kadının rengini, onun öncülüğünü barındıran içeriğini yansıtmak farz oldu. Bu felsefe, Kürtlerin ilk felsefesidir. Ancak Avrupa, bu felsefeyi kendisine aitmiş gibi gösterdi. Örneğin, Britanya iki yıl önce bir açıklama yaparak, Kürdistan kavimlerinden olduğunu söyledi ve bunu da Mîtra felsefesine dayandırdı. Çünkü onlar 2010’dan beridir Kürdistan’da çok geniş araştırmalar yaptı. Bu da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’dan önceki tüm Kürt aydın ve ideologlarının Avrupa mantığına, edebiyatına ve felsefesine göre hareket etmelerinden kaynaklanan bir eksikliktir” şeklinde konuştu.

DÖRT PARÇA KÜRDİSTAN’IN TEMSİLİYETİ

Kitabın tamamen Kürtçenin tüm lehçelerinden oluştuğunu, orijinal bir yapıya sahip olduğunu kaydeden Şen, şunları dile getirdi: “Kitabı okuyan kimi yazar ve aydın arkadaşlarımız, Kurmancînin dışında Kürtçenin diğer lehçelerinin yoğunlukta olduğu eleştirisini yaptı ama benim için önemli olan, tümüyle Kurdî bir eser ortaya çıkarmaktı. Türkçe veya Kürtçenin dışında diğer dillerden olmasındansa eserin orijinal bir içeriğe sahip olması adına Kürtçenin tüm lehçelerinden faydalanmanın daha doğru olacağını düşündüm. Yine Mîtra felsefesine hakim olan birçok kişinin yardımına başvurdum. Kitabın dilinden tutalım da redaksiyon ve editoryal çalışmasına kadar her zerresi Kurdî idi. Bu kitapta, dört parça Kürdistan’ın dahli ve temsiliyeti vardır.”

ESTETİK, SOSYOLOJİ VE TOPLUMSAL CİNSİYET

Kitabı okuyanların neler göreceğine ilişkin bilgiler veren Şen, şunları paylaştı: “Bu kitabı okuyanlar yoğun etimolojik çalışmalar görecekler. Yine dil, sanat ve edebiyat felsefesi hakkında bilgi edinecekler. Edebiyatta toplumsal cinsiyetin nasıl ele alınması ve yazarlarımızın, aydınlarımızın ne tür söylemler kullanmaları ya da kullanmamaları gerektiği konusunda fikir sahibi olacaklar. Kitapta Kürtlerin sosyolojisinde topluma olumlu veya olumsuz etkiler yaratan sözlerin, olayların ve olguların nasıl alınması ile ilgili de bilgiler mevcut. Estetik felsefesinin de bu kitapta incelendiğini ve Kürtlerin bu alanı nasıl işletmeleri gerektiği noktasında da ilham vericidir. Genel olarak, Mêhrî-Mîtrayî felsefesi iyi arşivdir ve bundan sonraki çalışmalar için iyi bir kaynaktır.”