‘Li Mêrdînê li Bagokê’nin öyküsü

6 yıl önce yakalandığı hastalığa yenilen Hozan Dilgeş, gerillanın Bagok dağındaki direnişini anlattığı “Li Mêrdînê li Bagokê” sözleriyle Kurdistan’da uyanışın sesi oldu.

1 Nisan 1988 günü Nisêbîn, Midyad ve Hezex üçgeninde bulunan Bagok dağında bir grup Kurdistan Halk Kurtuluş Ordusu (ARGK) gerillası, 10 bine yakın Türk askerinin kuşatmasında tarihi bir direniş sergiledi. 1984 yılında startı verilen silahlı mücadelede o güne kadar yaşanmış en şiddetli çatışma olarak tarihe geçen Bagok direnişinde 20 gerilla şehit düştü.

İki gün süren çatışmalarda ellerindeki kıt imkanlara rağmen gerillalar, Türk ordusuna ait helikopter düşürmeyi başarırken, onlarca Türk askeri de öldü. Bagok savaşı, 1988’in baharında 1984’deki 15 Ağustos Atılımı sonrası zorlu geçen gerilla mücadelesinde yeni bir sayfayı araladı. 20 gerillanın kahramanca direnerek şehit düşmesi ise Kürt halkını hem derinden etkiledi hem de daha fazla gerillanın etrafında kenetlenmesini sağladı.

Bagok’taki direniş, Bagok’tan yaklaşık 4 bin kilometre uzaklıkta, yaşadığı Almanya’da gerillalarının şehadetini radyo ve gazetelerden öğrenen Kürt sanatçı Hozan Dilgeş’in de yüreğini sarar. Birkaç gün Bagok’u aklından ve yüreğinden çıkartamayan Hozan Dilgeş, yakın Kurdistan tarihine geçen 1 Nisan 1988 savaşının unutulmamasını kafasına koyar.

Yıllar sonra Stêrk TV’ye verdiği röportajda Hozan Dilgeş o günlerdeki ruh halini şöyle anlatacaktı: “Uçak, helikopter ve ağır silahlarla gerilla arkadaşların üzerine gitmişlerdi, 20 arkadaş şehit düşmüştü. Büyük bir çatışma çıkmıştı, o arkadaşlara çok üzüldüm. Ayrıca orası benim memleketim, benim bölgeydi. Kendime kendime muhakkak bu direniş ve bu arkadaşlar üzerine bir şiir yazmalıyım, onların sesi olmalıyım dedim.”

KARELİ KAĞIDA DÖKÜLEN SÖZLER

Bir sabah Hozan Dilgeş’in yüreğinden kareli bir not defterinin sayfalarına Bagok’u unutulmaz kılacak olan işte o sözler dökülür: “Li Mêrdînê li Bagokê/ Xwîn herikî weke cihokê/ Şer dewam kir şev û rokî/ Şer dewam kir şev û rokî/ Bijî bijî şerê me li Bagokê / Bijî şerê me li Bagokê/ Çîyayê Bagokê bi dar e/ Leşker lê girt bi hezara/ Çîyayê Bagokê bi dar e/ Leşker lê girt bi hezara/ Li wir bûbû axir dewra/ Li wir bûbû axir dewra/ Li ser serê çend hevala/ Li ser serê çend hevala….”

Bagok dağını, Türk ordusunun kuşatmasını, savaşın komutanı Delil (Veli Yaşar) ve direnişte şehit düşen tek kadın gerilla olan Ayten Tekin’i (Rojbîn) şiirinde anlatan Hozan Dilgeş, kaleme aldığı sözleri besteler ve “Çiyayê Bagokê” (Bagok Dağı) adıyla bir şarkı hazırlar. Aynı yıl dönemin Kürt sanat kurumu HUNERKOM şarkının adını taşıyan kaseti çıkardığında, Hozan Dilgeş’in sesi ve sazıyla yankılan “Çiyayê Bagokê” kısa sürede milyonlara ulaşarak Kürt halkını direnişe motive eden bir ezgiye dönüşür.

FİSQÎN’DEN ALMANYA’YA UZANAN ÖYKÜSÜ

Hozan Dilgeş, 1952 yılında Mêrdîn’in Nisêbîn ilçesine bağlı Fisqîn Köyü’nde Êzidî bir ailenin çocuğu dünyaya geldi. Kışları Fisqîn’in sırtlarındaki mağaralarda yaşayan, yazları ise köydeki evlerinde geçiren ailesinin tek geçim kaynağı hayvancılıktı ve Hozan Dilgeş de köydeki bütün çocuklar gibi çobanlık yaparak hayatına başlamıştı. Yine Fisqîn’deki birçok çocuk gibi Türk devletinin okullarına gitmemiş, okuma-yazmayı ve Türkçe’yi kendi çabalarıyla öğrenmişti.

Hozan Dilgeş’in ailesi Êzidî piriydi ve bundan dolayı da ailesinde saz çok önemli bir yer tutuyordu. Bir röportajında “Ben gözümü saz ile açtım. Bizim evin duvarında sürekli saz asılıydı. Daha sonra çocukluğumun ilk yıllarında ben de sazı elime alıp onunla uğraştım” diyerek sazla tanışmasını anlatan Hozan Dilgeş, 13 yaşındayken babasından saz çalmayı öğrendi.

Sahneye ilk kez Nisêbîn’de 1970’lerin ikinci yarısında çıkan Hozan Dilgeş, ilk kasetini 1978 yılında çıkardıktan sonra Türk devletinin baskılarından dolayı Kurdistan’ı terk ederek Almanya’ya gitti. Kürt halkı ilk kez onu 1979’da çıkardığı ikinci albümde seslendirdiği “Çuş Çuş Humeyni” şarkısıyla tanıdı. Zira Hozan Dilgeş’in, Humeyni rejiminin Rojhilatê Kurdistan’daki katliamlarına tepkisini en radikal biçimde bu şarkıyla dile getirmesi, bir anda Kürtlerin dikkatini üzerine çekti.

ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ’YLE TANIŞMASI…

Hozan Dilgeş, PKK hareketiyle gönül bağını ise 1982 yılında Amed zindanlarında direnişten sonra kurdu. PKK’nin kadro ve sempatizanlarının zindan direnişinden çok etkilenen Hozan Dilgeş, bu direnişi; Kemal Pir’i, Hayri Durmuş ve Mazlum Doğan’ı şarkı ve bestelerine döktü. 1983’te Kurdistan Yurtsever Sanatçılar Derneği HUNERKOM’un çalışmalarına katılan ve bu tarihten sonraki bütün albümlerini bu kurumun çatısında milyonlara ulaştıran Hozan Dilgeş, 1980’ler ve 1990’ların Kurdistan’ında devrimin, gerillanın ve özgürlük mücadelesinin sesi oldu.

Hozan Dilgeş acıları, direnişi, şehitleri ve ihaneti sözlerine nakşetti. “Heval Mazlum”la işkence altında ser verip sır vermeyenleri, “Lo Muxtaro”yla Kurdistan’da sömürgeci rejimle işbirliği yapan muhtarları, “Biçukê canê” ile Halepçe’nin zehirli gazlarla katledilen küçük kız çocuğunu ve “Bêrîvan”la yiğit Kürt kadını Binevş Agal’ı, “Ferman”la Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kaçırılıp esir alınmasını anlattı.

Seslendirdiği birçok ezgiyle her döneme damgasını vuran Hozan Dilgeş’i diğer birçok sesten ayıran en önemli özellik; sözleri çoğu zaman acıları ve trajedileri işlemiş olsalar bile, kulak kabaranı coşturması, yüreğini ısıtması, direnişe kanalize etmesi. Zira gerillanın namlusunun sindiği bu ezgiler, Kurdistan’da nadasa bırakılmış özgürlük duygularının şaha kalkmasıdır, devrim halayını tutmasıdır.

Sanat hayatına toplam 9 kaset, 100’den fazla şarkı sığdıran Hozan Dilgeş, 12 Mart 2017’de yakalandığı şeker hastalığı nedeniyle tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yumdu. Kürt halkı “Çiyayê Bagokê”nin nakaratları olan “Li Mêrdînê li Bagokê” sözleriyle Fisqîn’in saz çalan çocuğu hep hatırlayacak…