Çığlıkları toprağa gömülenler...

Kadına yönelik her türlü şiddetin yaşandığı İran'da kadınlar her gün katlediliyor ve sessizce toprağa gömülüyor. Kimse katledilen kadınların ne adlarını ne de çığlıklarını duyuyor.

Gözlerin kör, kulakların sağır, dillerin lal olduğu bir dünyada çığlıkları toprağa gömüldü. Oysaki kadın yaşamdı. Ve ilk tohumu toprağa serpen oydu, hayatın ilk meyveleri kadının eliyle olgunlaşmıştı. O meyveler insanlığa yaşam olarak geri dönmüştü. Yaşamak ve yaşatmak için. Tüm varoluşlar için. Ama nereden bilirdi ki o toprağın hiç duyulmayacak çığlıkların mekanı olacağını. Oysa toprağa gömülmenin anlamı çok farklıydı. Toprağa gömülenler başka bitkilerde yeniden can buluyordu.

Eskiden toprağa can verenler şimdi babaları, oğulları, kardeşleri, eşleri tarafından can verdikleri varlığını bitirmenin mekanı oluyordu. Tıpkı Maku’da 2019 yılında E.R. isimli kadının toprağa gömülmesi gibi. Makulu İ.D.'nin aktardığı bilgilere göre, Maku’da 2019 yılında E.R. isimli üç çocuk sahibi bir kadın babası tarafından öldürülerek hiç kimsenin haberi olmadan toprağa gömülüyor.

İ.D. olayı şöyle anlatıyor: "Kaynının ona iddiaları sonucu eşi tarafından babasının evine gönderiliyor. Babası bu durum karşısında kızını yargılamadan önce boğmak istiyor. Annesi komşuları çağırınca hastaneye götürüyorlar. Hastane dönüşü kızı babası tarafından katlediliyor. Daha sonra ise öldürülen kadının kız kardeşi, yine onun eşi ile evlendiriliyor. Babası devlet tarafından iki hafta tutuklanıyor daha sonra da kadı (hakim) tarafından, ‘eline sağlık iki kişi daha senin gibi yapsa kadınlar dize gelir’ deniliyor." E.R. isimli kadının katledilmesi hakkında hiçbir bilgiye ulaşılamadı, basının haberi olmadı. Çığlığı sessizce toprağa gömülen kadınlardan oldu. Üzeri örtülen bilinmeyen.

CİNAYETLERİN ÜZERİ ÖRTÜLÜYOR

Merivanlı olan Ş.V.’nin aktardığı bilgilere göre ise, önceki yıl iki amca kızı Merivan’ın bir köyünde kendilerini asarak intihar ettiler. Yaşları 27 civarında olan genç kadınların büyük bir aile baskısı ile karşı karşıya oldukları için intihar yoluna başvurdukları söylendi. Ve bu olay da hiç duyulmayanlar arasındaydı. Evet bu vahşet durumlar Rojhilat Kürdistanı'nın farklı şehirlerinde geçmişte yaşanan ve kimse tarafından bilinmeyen, üzeri örtülen olaylardır.

'Şeriat kanunları'nın hakim olduğu İran'da bu olaylar için ceza verilmesi beklenemez. Bu durumda da erkek şiddeti gün geçtikçe daha da artıyor. Cinayetlerin çoğu, 'eline sağlık' denilerek geçiştiriliyor. Erkek egemenlikli bir sistem içinde kadınlar, sadece bir 'kurban' ve 'hizmetçi' olarak görülüp buna göre muamele edilirler. Ne yazık ki İran rejiminde kadınlar her gün katlediliyor ve sessizce toprağa gömülüyor. Hem de kimse adlarını, çığlıklarını dahi duymadan.