Öztürk: Birlikten kaçınmanın mazereti olamaz

Kürt varlığına kastedilen bir dönemde ulusla birlikten kaçınmanın hiçbir mazeretinin olmayacağını belirten DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, “En kısa zamanda bütün yapılarla bunu gerçekleştirmek gerekir” dedi.

Rojava saldırılarının açık bir şekilde Türk devletinin Kürt düşmanlığını gösterdiğini söyleyen DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, bütün Kürtlerin bunu dikkate alarak ulusal birliğinin önemini idrak etmeleri gerektiğini kaydetti. Öztürk, tüm Kürt yapılarına bir kez daha böylesi bir dönemde ulusal birlik için adım atmalarını istedi.

ANF’ye konuşan DTK Eşbaşkanı Öztürk, herkesin DAİŞ adını duyduğunda kaçtığı bir dönemde Rojava halkının, büyük bedellere rağmen DAİŞ’le savaşıp yendiğini, üstelik bütün halkların kendi kimliği ile eşit yaşayabildiği bir sistem kurduğu hatırlattı. Ortadoğu coğrafyasında dünyaya örnek olabilecek; bitmek, tükenmek bilmeyen kargaşanın, savaşların sonunu getirebilecek, Ortadoğu halklarının barış, eşitlik, özgürlük içinde birlikte yaşayabileceği bir model sunan Rojava’nın hedef alındığını kaydeden Öztürk, “Temelinde Kürt düşmanlığı olan ve Kürtlerin diğer halklarla eşit, özgür bir şekilde yaşama inancına, düşüncesine karşı gerçekleştirilen saldırılardır. Onlar için Kürt’ün kendi kimliği ve iradesiyle yaşamaya hakkı yok. Eğer bir Kürt bunu talep ediyorsa ya tutuklanır ya da katledilir. Rojava, Suriye’nin en huzurlu bölgesiydi. Son işgal saldırısıyla DAİŞ’in yaptığından farkız bir şey yapmıyorlar” dedi.

HERKES TECRİT ALTINDA

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın Rojava’daki etkisini hatırlatan DTK Eşbaşkanı, tecridin Rojava ile ilgisine de işaret etti. Türkiye’de de tüm halklar tecrit altında olduğunu kaydeden Eşbaşkan Öztürk, belediyelerin gaspının da ayrı düşünülemeyeceğini söyledi. Öztürk, “Yerel seçimlerin üzerinden çok kısa bir süre geçti, seçilmişler tutuklanıyor, belediyelere el konuluyor. Bu da tecrit anlayışı ile bağlantılıdır. Kürtlere var olabilme, kendisini yönetebilme, iradesini özgürce ortaya koyma imkanları ortadan kaldırılıyor” şeklinde konuştu.

VARLIĞIMIZ SALDIRI ALTINDA

“Varlığımıza ciddi anlamda saldırı söz konusudur” diyen Öztürk, bunun Güney Kürdistan için de geçerli olduğunu, Güney Kürdistan’ın adım adım işgal edildiğini ifade etti.

FİİLİ İTTİFAKI PARÇALAMA ÇABASI

HDP’nin seçim stratejisi faşizme karşı büyük bir darbe olduğunu anımsatan Öztürk, “AKP/MHP, Kürt düşmanlığıyla Kürtlerin belediyelerini gasp ederek, Rojava’ya işgal saldırısı başlatarak, fiiliyatta oluşan Türkiye’deki ittifakı parçalamak istedi. Rojava işgal girişiminin de bir amacı bu. Türkiye halklarının oluşturmuş olduğu fiili demokratik ittifakı parçalamaktır” şeklinde konuştu.

ÖCALAN İLE KONUŞ

Türk hükümetinin Rojava için Rusya ve ABD’nin ayaklarına sarıldığını söyleyen Öztürk, şöyle devam etti: “İmralı çok yakın. Sayın Öcalan, Rusya’dan da Amerika’dan da çok yakın. Son görüşmelerde de çatışmasızlığı bir haftada gerçekleştirebilirim, diyor. AKP-MHP, Öcalan’ın önerisine ve söylemine karşılık savaşta karar kıldı. Belediyeleri gasp etti, siyasi soykırım operasyonları yaptı ve nihayetinde Uluslararası Komplo’nun başladığı 9 Ekim’de Rojava işgaline başladı. Türkiye halklarının da bunu görmesi gerekiyor. Savaşta ve çözümsüzlükte ısrar eden; demokrasi, hukuk kırıntılarını ortadan kaldıran; ahlaki ve vicdanı normları çiğneyen, bu zihniyettir.”

HEPSİNE KARŞI DİRENİŞ

Ağır tecridin, Rojava’yı işgal saldırılarının, HDP’nin yönetici ve seçilmişlerine yönelik tutuklama ve gözaltıların devam ettiğini belirten Öztürk, şunun altını çizdi: “Bunu aşabileceğimiz tek yol, faşizme karşı direniştir. Bunun dışında bir yol söz konusu değil. Faşizme karşı demokratik yol ve yöntemlerle bir direniş gösterilirse bu ağırlaştırılmış tecridin son bulması, faşizmin ortadan kaldırılmasını da beraberinde getirecek.”

ULUSAL BİRLİĞİ SAĞLAMALIYIZ

DTK’nin öncelikli konularından birinin Kürtlerin ulusal birliği olduğunu hatırlatan Öztürk, şöyle konuştu: “Böylesi kartların açık bir şekilde ortaya sürüldüğü, düşmanın net bir şekilde görüldüğü bir süreçte ulusal birlik gerçekleştirilmeli. Rojava saldırıları açık bir şekilde göstermiştir ki; nerede örgütlü bir Kürt yapısı varsa saldırı söz konusudur. Bunun temelinde Kürt düşmanlığı, Kürtleri yok etme, soykırım amacı yatıyor. Tüm Kürt kurumlarının Kürtlere yönelik her saldırıya ortak tepki göstermesi gerekiyor. Şimdi Kürt’ün varlığına yönelik bir saldırı var. Ulusal birlik hiçbir zaman bu kadar önemli olmamıştı, en kısa zamanda bütün yapılarla bunu gerçekleştirmek gerektiği inancındayız. Böyle bir dönemde ulusal birlikten kaçınmanın mazereti olamaz.”