'Önder Apo'nun direniş ruhu bize can verdi'-III

1982’den beri Kürt Özgürlük Mücadelesi'ni tanıyan ve yıllardır özgürlük için çalışma yürüten Ehmedê Reşit, “Önder Apo, Mazlum Doğan ve Kemal Pir'in direniş ruhu bize can verdi" diyor.

27 Kasım 1978’de bir grup devrimci öncülüğünde kurulan Kürt Özgürlük Mücadelesi 44. yılına giriyor. Rojavalı yurtseverlerin 44. yılında Kürt Özgürlük Mücadelesi ile tanışmalarını, mücadeleye katkılarını, anılarını, Kürtler ve Kürdistan’a etkisini anlatmaya devam ediyor.

Kobanêli Ehmedê Reşit, 1981-1982 yılları arasında tanıştığı Kürt Özgürlük Mücadelesi ile anılarını şöyle anlatıyor: "Kürt Özgürlük Hareketi'ni 1981-1982 yılları arasında şehit Omer Beg (Selman Xelxurî) sayesinde tanıştım. Ardından Şam’a gittim ve şehit Rûstem Cûdî ile şehit Hamza aracılığıyla mücadeleyi daha da yakından tanımaya başladım.

1986’da kardeşim şehit Kêfo ile bazı arkadaşlarımız Önder Öcalan’ın görüntülerini dinliyordu. Ardından köye geçtim ve mücadele için yürütülen çalışmalara dahil oldum. O dönem Mamoste Osman adında biri vardı, birlikte çalışıyorduk. Halkın arasına gidip şehitlerimizi ve dağlarda verilen mücadeleyi tartışıyorduk. Büyük moral ve güçle çalışıyorduk."

KÜRT HALK ÖNDERİ’Nİ GÖRME DUYGUSU

1989 yılında eşi ve oğlu Egîd ile birlik Mahsum Korkmaz Akademisi’ne gittiklerini belirten Ehmedê Reşit, "Heval Cemal’i gördük ama Önder Öcalan’ı göremedik. 1990 yılında yine gittik ve bu kez Önder Apo’yla heval Cuma’yı gördük. Önder Apo konuştuğu zaman yeniden dünyaya geldiğimiz ve yaşadığımızı anlayan duygulara kapıldık. Yine 1993 yılında şehit Zamanî ve sınır gruplarıyla birlikte bir kez daha Önderlikle bir araya geldik.

1994’te Önderliği yine gördüm. Öncesinde Önderlik yakınımda bir yerdeydi. Ama göremedim. Göremediğim için saatlerce ağladım. Önder Apo’yu en son 27 Kasım 1997’de gördüm. Önderlik normal bir insan gibi anlatılacak biri değil. Önder Öcalan’ın iki cümlesi kamuoyuna ulaştığında dünya siyasetinin değişeceği ve onlar için ölüm olacağını bildikleri için yıllardır ağırlaştırılmış tecrit uyguluyorlar. İmralı tecridini kabul etmiyoruz" dedi.

MAZLUM DOĞAN-KEMAL PİR RUHU

1994 yılında Suriye rejimi tarafından Halep’teki evinden gözaltına alındığını hatırlatan Ehmedê Reşit, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Sorguda bana ‘Apocu musun’ sorusu soruldu. Ben de, ‘Apocular burada yok, onlar dağlardadır’ diyerek kendimi belli ettirmemeye çalıştım. Sorguda her türlü işkenceye maruz kaldım. Yine ‘Evinde saklı silahlar var’ denildi. Gerekirse şehit Mazlum Doğan, Kemal Pir ve Omer gibi zindanlarda bu ruhu veririm, yeter ki arkadaşlar hakkında bilgi bilmesinler.

O dönem devlet güçlerince alınanlar 40 gün boyunca çalışmıyordu, üzerlerinde araştırma yapılıyordu. Ama ben bunu kabul etmedim. Çalışmalarımı bırakmadım. Eve gittiğimde baktım ki evde olduğunu iddia ettikleri silahları çıkarmak için, evimin etrafında 10 metrelik yeri kazmışlar ve 32 asker getirmişler.

Türkiye cezaevlerinde tutsaklar çok ağır baskı altında. İmralı başta olmak üzere Türkiye cezaevlerinde yaşanan bu durum araştırılmalıdır. Uluslararası kamuoyu buna sessiz kalmamalıdır. Rêvan ve Sakine adında iki kız kardeşim de 25 yıldır cezaevlerinde tutsak."