Özgürlük tutkusu böyle savaştırır

Çiçekleri seviyordu, Amara Cudi. Ve işgalciler, sadece gerillayı değil, dağlardaki tüm güzellikleri yok etmeye gelmişti.

“Yürüdüğünüzde nereye varacağınıza siz değil yol karar verir” demişti, dağların en ışıklı gözlerine sahip Gerilla Ali Kaniroj. Zagroslar'ın mavi yüreği Avaşin’de yürürken böyle bir hisse kapıldım. Ve o cümle geldi aklıma. Gerçekten de böyleydi. Avaşin’de Dola Mara'yı, Dola Konferanse'yi geçip Arısfarıs’a varmadan o coğrafyanın nasıl bir uyum içerdiğini bilemezsiniz. En yükseğe çıkıp Avaşin suyuna baktığınızda sizin dağlarda değil de o suyun üzerinde yürüdüğünüzü hissettiren bir duyguya kapılıyorsunuz. Yani dağları ve gerillayı kadrajıyla tarihe bırakan Gerilla Ali Kaniroj haklıydı. Yol, bizi sürükleyp götürüyordu. Bu, beyazı kıskandıran aklıktaki şelaleler, yeşillik ve maviliğin sonsuz ve muazzam dengesi, sarı çiçeğin kendini fark ettirme çabasındaki sallanışı, yatağını bulmaya hazırlanan, yeri deşen küçük nehirler ve bizi sapasağlam gerilla birliğine ulaştırmaya hazırlanıp, bir yandan da bize arazinin güzelliğini anlatan gerilla. Gerilla ile yola düştüğünüzde, sizi götürmekle gönüllü olan gerilla, yol boyunca durulan her patikada bir anı anlatır, çok özlediği ve kaybettiği şehit bir yol arkadaşını anlatır. Size yürüdüğünüz yol boyunca oraya olan hayranlığını, onu bağlayan maneviyatı, ütopyasını, arkadaşlarını anlatır. Bu kaygısızlık, bu tereddütsüzlük sanırım ancak bu insanlarda olabilirdi. Kamera doğanın mucizevi dengesini çekerken ben de gözümün önümdeki gerillanın yürüyüşüne takılmış, hayran kalmıştım. Bu yürüyüş ancak kendini dağlarla bütünleştiren, dağlara ait hisseden bir kadına ait olabilirdi. Bu yürüyüş ve tutku düzeyinde Avaşin’e bağlı olan Gerilla Amara Cudi’ye aitti.

Asırların tüm kirliliklerinden yıkanıp gelen, insanlığın ilk kutsal duygularını içinde yaşatan bir yaşam. Kendisindeki ve dışındaki tüm çirkinliğe kurşunu sıkan ve gelecek insanlığı gerçek özüyle buluşturacak olan, kendini gerilla ile gün yüzüne çıkaran bir ütopya dağ yaşamı. Muhtemelen Kürtlerin ve Ortadoğu halklarının özgürlüğüne aşkla ısrarcı olan Önder Apo, neye hasret duyduysa onu bağışlamıştı gerillaya. Ve Kürdistan gençleri, işgalcilerin yaşamalarına izin vermedikleri çocukluklarıyla burada buluşuyordu. Yoksa Gerilla Amara Cudi'yi bu zorlu dağlarda bir ceylan gibi koşturan, her yürüdüğünde bir çiçeği koklatan, engel gibi duran ve yükselen her suyun üzerinden kendini ıslatmadan hafifçe geçmeyi, silahını kolunun bir parçası kabul edip aynı hafiflikte koşturmayı ne sağlayabilirdi? Gerilla Amara Cudi, bir kadın olarak Kürdistan’ da yaşayamadığı çocukluğunu dağlarda yaşıyordu. O hem Kürtlerin Önderi Apo’nun hayalini gerçekleştiriyordu hem de kendi hayalleriyle buluşuyor, kendini tanıyordu. Doğayla olan ilişkisi tüm arkadaşlarının dilindeydi. “Doğaya çıkarken hepimizi unutuyor” diyordu, arkadaşları. Amara Cudi; arkadaşları için bir sürü faydalı bitki topladı. Bazılarını kurutup kışın hastalanacak olan arkadaşları için, bazılarını kadının yenilenme süreçlerinde çektiği sancıları dindirmek için, bazıları çatışmalarda yaralanan arkadaşları ve bir kısmı da beslenme ihtiyacını gidermek içindi. O, dokunduğu her çiçek ile bizimle konuşuyormuş gibi konuşuyordu. Çiçeği koklayacak ya da faydalı bir bitkiden yararlanacak diye ne sohbete ara veriyordu ne de yürüyüşüne. Dağlar için yaratılan, gerilla olmak için doğan bir kadındı. Doğadan ve gerilladan söz ederken ince duygulara sahip olan YJA Star savaşçısı Amara Cudi, ülkesini işgal edenlerden söz ederken o çiçeklere duyduğu aşk kadar öfke duyuyordu. Çünkü işgalciler sadece gerillayı değil, dağlardaki tüm güzellikleri yok etmeye gelmişti. Bunun farkındalığıyla savaşıyordu. O, savaş tünellerinde savaşırken çocukluğu ile buluştuğu yaşamı savunuyordu. Bir savaş tünelinde arkadaşlarıyla direnirken kendi emekleriyle var ettikleri değerleri savunuyordu. Onu savaştıran, her bastırmada yeniden filizlenen bir Kürdistan isyanın ihtiyacı olan direngen ruhu yaratma aşkıydı. Çünkü bir halkın geleceği için savaşıyordu gerilla Amara ve arkadaşları. Ve ancak özgürlük tutkusu böylesine savaştırabilirdi Amara Cudi’yi. Direnişin her yere yayıldığı böylesi bir gecede, kolundaki saat 8 Mayıs 2021'i gösterdiğinde, Avaşin’de, Arısfarıs alanında savaş tünellerinde dört arkadaşıyla birlikte  şehit oldu.