Asıl sorun sadece Türkçe eğitimdir

Tüm Kürt kentlerinde olduğu gibi Hakkari’de de asıl sorun, çocukların kendi ana dilinde eğitim görememesidir. Eğitim Sen il Şube Eşbaşkanı Murat Balıkesir, “Bilimsel, anadilde, laik, kamusal bir eğitim anlayışı olmayana kadar sorunlar çözülmez" dedi.

Ehmedê Xanî ve Feqiyê Teyran gibi Kürt dilinin iki temel sütununun yurdu olan Hakkari’de, 73 bin 224 öğrenci sadece Türk diliyle eğitim almak zorunda kalıyor.

Kürt edebiyatının doğuşuna ev sahipliği yapan kentlerden Hakkari, Kürt dili üzerindeki sistematik baskı ve asimilasyonun en ağır yaşandığı kentlerin başında geliyor.

Hakkari, yüzde 98’i Kürt olan kadim bir Kürt şehri ama Kürt çocuklarının, kendi ana diliyle eğitim görmesi yasak.

Bugün Hakkari’de 73 bin 224 öğrenci, kendi dilinden uzak, sadece Türkçe eğitim almak zorunda kalıyor.

Hakkari’de 3 bin 839 öğretmen görev yapıyor. Öğretmen açığının çok yüksek olduğu Hakkari’de bu açık, ücretli öğretmenle giderilmeye çalışılıyor.

 Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Hakkari Şube Eşbaşkanı Murat Balıkesir, “İktidarcı eğitim anlayışı, ülkeye de Hakkari'ye de kazandırmaz. Bilimsel, demokratik, ana dilde, laik, kamusal bir eğitim anlayışı olmayana kadar da sorunlar çözülmez” dedi.

MEVCUT EĞİTİMİN SORUNLARI DERİNLEŞTİ

Hakkari'de eğitim öğretim faaliyetlerinin genel olarak Türkiye ortalamasının ve standartlarının altında olduğunu; salgın sürecinde daha da derinleştiğini ifade eden Balıkesir, öğrencilerin yarısına yakını hiçbir şekilde uzaktan eğitime dahil olamadığını belirtti. Uzaktan eğitim sürecinde oluşan kayıpların telafi edilmesine yönelik ciddi bir adım atılmadığını kaydeden Balıkesir, şunları ifade etti: “Sembolik ve göstermelik bir kaç çalışma ile bu süreç geçiştirilmiştir. 2021-2022 eğitim-öğretim yılına yüz yüze eğitim ile başladığımız bu süreçte salgından dolayı seyreltilmiş sınıf uygulamaları ve buna bağlı derslik ve öğretmen ihtiyaçları, yardımcı hizmet personeli (birçok okulda şu an temizlik yapabilecek yardımcı hizmet personeli hiç yok. İŞKUR üzerinden alımlar da sürece yayılmakta ve çok az alım yapılmaktadır. Şu an okullar açık ama personel yok ve okullar salgın koşullarında bile temizlenememektedir), pansiyonların koşulları, yemekhaneler, taşıma ve servis koşulları gibi birçok alanda sorunlar olduğu gibi duruyor. Yetkililerin, ‚her türlü tedbir alınmıştır‘ söylemi, gerçeklikten uzaktır.”

ANA DİLİNDE EĞİTİM TEMEL HAKTIR

Ana dilinde eğitimin hem doğal bir hak hem de tüm uluslararası sözleşmelerde güvence altına alındığına dikkat çeken Balıkesir, şöyle konuştu: “Biz ana dilinde eğitimin, seçmeli derslerle veya birkaç üniversitede kürsü açmakla olmayacağını biliyoruz. Tüm demokratik ülkelerde devlet, vatandaşına ana dilinde eğitim vermek zorundadır. Bu o kadar önemli bir konudur ki, STK’lara, derneklere ve sendikalara bırakılacak bir alan değildir. Hiçbirisinin buna gücü de yetmez. Devlet, bu görevini yerine getirmiyorsa asimilasyon politikası izliyordur demektir.”

DEVLETİ ZORLAMAKLA YETİNMEYELİM

Devleti sürekli bu görevini yerine getirmeye zorlamanın yanında çok şey yapılabileceğini söyleyen Balıkesir, “Pratik öneriler olarak hepimiz evimizde çocuklarımızla ana dilinde konuşmalıyız. Kürtçe okuryazar olmak için hepimiz zaman ayırmalıyız. Kitaplığımıza her kitap alışta ana dilimizde de almalıyız” dedi.

EĞİTİM-ÖĞRETİME GERİDEN BAŞLIYOR

Kendi ana dilinde eğitim görmeyen bir çocuğun, her şeyden önce eğitim-öğretime geriden başladığını kaydeden Balıkesir, ana diliyle düşünüp diğer dile çevirdiği için kendisini ifade etmekte ve yorumlamada yetersiz kaldığını vurguladı. Bu durumun, çocuğun özgüven problemleri yaşamasına ve içine kapanmasına neden olduğunu belirten Balıkesir, “Pedagojik açıdan her çocuğun ana dilinde eğitim görme hakkı vardır. Hakkari'de bizim öğrencilerimizin en büyük problemi okuduğunu anlamama olayıdır. Bu durumun temel sebebi ana dilinde eğitimin olmayışıdır. Çocuk, okuduğunu ana dilinde anlıyor sonra Türkçeye çeviriyor” şeklinde konuştu.

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 1989’da kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 29 ve 30. maddelerinde çocuğun ana dilinde eğitim alma hakkını tanımladığını anımsatan Balıkesir, bunun sağlanmamasının hem iç hukuktaki eğitimde eşitlik ilkesi hem de uluslararası sözleşmelere göre aykırılık oluşturduğunu vurguladı.

ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK MODERN KÖLELİKTİR

Hakkari’de öğretmen açığına da değinen Balıkesir, şunları paylaştı: “Bu eğitim öğretim yılının sonunda yaklaşık 680 öğretmen il dışına tayin olarak gitti. Bunların yerine bir o kadara yakın öğretmen ataması yapıldı, fakat daha önce var olan öğretmen açığı olduğu gibi duruyor. Bu açıklar özellikle sınıf öğretmenliği gibi branşlar başta olmak üzere ve yine özellikle köy okullarına yönelik ücretli öğretmenlerle karşılanmaktadır.

Bakanlığın verilerine göre, Türkiye’de 100 binin üzerinde, bize göre 200 binin üzerinde olan öğretmen açığı kapanmadıkça ücretli öğretmenlik devam edecektir. Ücretli öğretmenlik de bizce modern köleliktir. Girdikleri ders saati üzerinden ücret alan ve aylık ortalama 1500-2500 TL arası bir ücrete mahkum edilen (nitekim bu ücret açlık sınırının ve asgari ücretin bile çok altında) ve aldıkları bu ücretleri de yemek, kantin, servis, derse hazırlık giderlerine tekrardan harcayan bu öğretmenlerimizin onurları kırılıyor. Sigortaları bile girdiği ders saati üzerinden yatırılıyor. Bir yıl boyunca derse girse bile toplamda üç aylık bir sigorta hesaplanmış oluyor. Anayasada belirtilmiş olan eşit işe eşit ücret ilkesine uyulmuyor.”

Eğitim Sen Hakkari Şube Eşbaşkanı Murat Balıkesir, fiili OHAL ve KHK’lar gibi baskıcı otoriter uygulamaların eğitim emekçilerini ihraç, sürgünlerle tehdit etmesi ve korku imparatorluğu yaratma çabasının, özgür ve demokratik eğitim önündeki engeller olduğunu ekledi.