Avesta: Kürdistan halkı öz gücüne güvenmeli

KCK Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, Öcalan'ın felsefesinin yaygınlaşmasından korkan güçlerin komploya başvurduğuna dikkat çekti. Avesta, işgal hazırlığına ilişkin,  "Kürdistan halkı kendi gücüne güvenmeli. Tüm insanlık onuruna sahip çıkmalı" dedi.

KCK Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalana karşı geliştirilen Uluslararası 9 Ekim Komplosu'nun 21'inci yıl dönümü vesilesiyle ajansımızın sorularını yanıtladı...

'ÖCALAN'IN FELSEFESİNİN GELİŞMESİNDEN KORKTULAR'

Kürt halk önderi Öcalan'a karşı düzenlenen ve 22'nci yılına giren Uluslararası Komplo'nun amacı neydi?

9 Ekim Uluslararası Komplo'nun 21'inci yıl dönümü vesilesiyle komplo'da yer alan tüm güçleri kınıyorum. 'Güneşimizi karartamazsınız' şiarı ile zindanda, ülkenin dört yanında, Avrupa'da, Asya ve Rusya'da direnişi yükselten, Önder Apo'nun etrafında ateşten çember olan şehitlerimiz şahsında tüm şehitlerimizi saygı ile anıyorum. Anıları önünde saygı ile eğiliyorum. Ayrıca 10 Ekim tarihinde Ankara'da meydana gelen ve 101 insanın hayatını kaybettiği katliamın yıl dömünü vesilesiyle halklara karşı yapılan tüm katliamları kınıyor, tüm şehitleri anıyorum.

Uluslarası Komplo Önder Apo'yu tasfiye ederek çıkarları gereği Kürdistan halkına işgal saldırısı gerçekleştirme amacı ile düzenlendi. Önder Apo komplodan onlarca yıl önce yürüttüğü eşssiz mücadele ile bölge halkının birliğini oluşturmaya çalıştı. 20. yüzyılda Kürdistan ulus devletin hegemonik güçleri tarafından Sykes-Picot ve Lozan anlaşmaları ile parçalandı, Kürtlerin coğrafyası hegemonik güçlerin çıkarları çerçevesinde yeniden şekillendirildi. Böylece Kürt ve Kürdistan ortadan kaldırılmak istendi. İşgalci, soykırımcı ve inkar zihniyeti özgürlük mücadelelerine karşı her zaman kirli ittifaklar içerisine girdi. Önder Apo öncülüğünde gelişen özgürlük mücacdelesi özgür demokratik hareket olarak toplumsal dayanaklar üzerinde şekillenerek özgür insan, özgür kadını kendisine esas aldı, bu çerçevede yeni bir düşünce ve felsefe oluşturdu. Bu düşünce ve felsefenin gelişmesini istemeyen güçler Önder Apo'ya karşı komplo geliştirdi. Komploda yer alan güçlerin birçok konuda çıkarlarının kesiştiğini biliyoruz. Kendi aralarındaki çelişkilerine rağmen komploda ortaklaştılar, bu temelde insanlık değerlerini, toplumsal ahlakı, demokrasi ve özgürlük kriterlerini çiğnediler. Uluslararası anlaşmaları da ihlal ederek korsanvari komplo ile namertçe Önderliğimizi esir alarak Türk devletine teslim ettiler.

Önder Apo her zaman barış çizgisinde ısrar etti, Kürt ile Türkler arasında, bölgede yüzyılın savaşının meydana gelmesini istemedi. Önder Apo'nun teslim edilişi böyle bir savaşın önünü açtı. Önder Apo'nun fiziki imhasını da hedefleyerek böyle bir savaşın çıkmasını ve bölgeye saldırmasını planladılar. Yüksek bir bilinç ve sabır ile Önder Apo tarihi düşünce ve felsefesiyle komployu boşa çıkararak, oyunlara gelmedi ve halkların birliğinde, barışında ısrar etti. Komplonun başında Türk devletine bekçili rolü verilmişti. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, 'Apo'yu niye bize teslim ettiler anlamış değilim' demişti. Bu da komplonun Kürdistan halkı ve Türkiye halkına karşı yapıldığını gösteriyordu. 21 yıldır İmralı Adası'nda mutlak tecritte bulunan Önder Apo büyük ve değeri çabası ile komplonun amacına ulaşmaması için uğraştı.

'AKP, KOMPLO SÜRECİNİN PROJESİ OLDU'

Kürt Halk Önderi teslim edildikten sonra komplo nasıl devam etti?

Komplocu güçler son 5 yılda komployu farklı düzeyde yürüttü. Komplo süreci iki üç aşamalı devam etti. İlk aşaması Önderliğin teslim edilmesi, ki belirttiğimiz gibi bununla toplum içerisinde şiddetli bir çatışmaya neden olmak istediler. Kürtler ile Türkler arasında yüzyılın savaşını çıkarmaya uğraştılar. Önder Apo bunun önüne geçti, İmralı'daki duruşu ile ilk aşamayı durdurdu. 2003 ile 2004 yılları arasında özgürlük hareketinin içine müdahele etme çabası komplonun ikinci aşamasını oluşturdu. Önder Apo'ya yönelik tecridi derinleştirdiler, öte yandan özgürlük hareketi içerisinde ihaneti, tasfiyeyi geliştirmeye uğraştılar. Hareketi her türlü dağıtarak sistemlerini hakim kılmaya yöneldiler. Bu da özgürlük hareketinin büyük mücadelesi, Önder Apo'nun duruşu ve halkımızın tutumu ile boşa çıkarıldı. Komplonun son aşaması ise, komplocu güçlerin projesi olan AKP iktidarı süreciydi. AKP iktidarı komplonun projesi olarak devreye girdi. AKP 17 yıllık iktidarı sürecinde komployu yenilerek genişletmek istedi, sonuca götürmek istedi. Bu da söz konusu güçlerin temel ilham kaynağının komplo olduğunu ve komployu sonuca götürmeke çabaladıklarını gösteriyor. Özellikle 2014 yılında Hareketimizin yarattığı huzurlu ortama saldıran DAİŞ çetesine bizzat AKP-MHP ve faşist şefi Erdoğan yardım etti. DAİŞ çetesini devreye koyarak Ortadoğu ve insanlık devrimin yok etmek istedi. Bunu da komplonun üçüncü aşamasını olarak adlandırabiliriz. Buna karşı Kürt halkı öncülüğünde Kürt, Arap, Asur, Süryan, Türkmen ve Kuzey ve Doğu Suriye'deki tüm halklar bölgelerinde, Güney Kürdistan'da ve Şengal'de tüm dünyaya insanlık dersi verdiler. İnsanlık düşmanı DAİŞ çetesi ile destekçileri yenilgiye uğradı. Çetelerin elindeki binlerce kadın ve çocuk kurtarıldı. 'Baxoza Jorin' hamlesi ile DAİŞ hilafeti yenilgiye uğratıldı. 21 yüzyılda özgürlüğün halklar eliye nasıl gerçekleştiğine hepimiz tanıklık ettik. Bunu hazmedemeyen AKP-MHP yaratılan tüm kazanımları yok etme tehdidinde bulunuyor. Özellikle Kuzey ve Doğu Suriye devrimin tasfiye etmek istiyor. Halklara karşı soykırım olan bu saldırı 21. yüzyılda halklar üzerinde hegemonya yaratmanın saldırısıdır. Saldırı sadece Kürtlere yönelik değildir, Kürdistan halkı şahsında tüm bölge halkına yönelen bir saldırıdır. Ata erkil, hegemonik ve devletçi akıl ile hareket ettiklerinden dolayı halkların birliğini, kadınların özgürlüğünü ve tüm insanlığın özgürlüğünü yok etmeye uğraşıyorlar. Tüm dünyanın gözü önünde Kuzey ve Doğu Suriye'de DAİŞ'e karşı binlerce şehitle yaratılan başarı kuşkusuz kutsaldır ancak bölgede aynı zamanda ortak sistem oluşturuldu. Kuzey ve Doğu Suriye'de oluşturulan ve mevcut durumda yürürlükte olan sistem yaşadığımı yüzyılda tüm insanlığa, ezilenlere ve özgürlük sevdalılara ilham kaynağı olmuş durumda. Kuzey ve Doğu Suriye ile tüm Suriye halkları soykırımcı sistemden kurtularak kökleri üzerinde kendilerini tekrar örgütlemek istiyor. Kuzey ve Doğu Suriyeye faşist Türk devletinin saldırısı, birinci dünya savaşında olduğu gibi halkları coğrafyalarında dağıtmaya yönelik girişim olacaktır. Kürtleri tekrar çıkarlarına kurban etmek istiyorlar. Halkımız, tüm bölge halkları Arap, Asur, Süryan, Fars ve tüm bölge halklarının bu savaşın, bu işgalin halkların çıkarına olmadığını bilmeleri gerekiyor. Dolayısıyla halkar ikirciliğe düşmeden saldırı ve işgale karşı gelerek bunun amacın ulaşmamasını sağlamalıdır.

Kuzey ve Doğu Suriye'de Öcalan'ın düşünce ve felsefesi ışında yeni bir sistem kuruldu. Söz konusu sistem işgal tehdidi altında. Kuzey ve Doğu Suriye'deki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu halk 5 senedir binlerce şehit verdi, büyük fedakarlıkta bulundu, tüm cephelerde mücadele etti. Uluslararası koalisyon bu gerçeği gözardı ederek var olan tüm kazanımları bir tepside Türk devletine sunmaya çalışırsa eğer bu tarihi sorumluluğun hesabını veremeyecektir. Kürdistan halkı kendi gücüne güvenmelidir. Öz gücüne, Önder Apo'nun özgürlük paradigması ışında toprağına bağlı kalarak bu mücadeleyi yokluktan bugüne getirdi. Halkımız özgürlük amacında haklıdır, savunmasında haklıdır, varlığını savunması meşrudur, dolayısıyla hak ve haklılığına sahip çıkmalıdır. Özellikle kadın ve gençlerin tarihi sürecin farkına varmalı, tüm dünya kadınları Kuzey ve Doğu Suriye devrimine yönelik saldırının kadın devrimine saldırı olduğu gerçeğini unutmamalıdır. Saldırı kadın özgürlüğüne yöneliktir. Saldırı ve komplo cinsler arasında yaratılmak istenen eşitliğe yöneliktir. Unutmayalım, komplonun başında Önder Apo şunu demişti; 'Bu komploda en çok hangi güç rol aldı? Kendisini dost gösterenler en çok rol aldı. Dostluğa sahip çıkmayarak komploda yer aldılar. Aynı zamanda görevini yerine getiremeyen yetersiz yoldaşlık da vardı. Süreç tam da göreve sahip çıkma sürecidir. Süreç değerlere, özgürlüğe, demokrasiye, toplumsal değerlere, özgür yaşama sahip çıkma, faşizme karşı çıkma sürecidir. Hatılanacağı üzere 5 sene önce şu an Kuzey ve Doğu Suriyeyi tehdit eden diktatör, 6-7 Ekimde 'Kobanê düştü düşüyor' demişti. Daha o dönemde DAİŞ hilafetini ilan etmek istedi. Halkımızın iradesi ile bu süreç boşa çıkarıldı. Kuzey ve Doğu Suriye bugün en huzurlu bölge. 'Güvenli bölge' kelimesi zaten büyük bir hakaret. Bu kelimenin kendisi bile büyük bir komplodur. Şuan huzurlu, eşit ve halkların ve kadınların özgürce yaşadığı tek bölge orası. Buna sahip çıkılması gerekiyor. Saldırılar onların güçsüzlüğünü gösteriyor. Diktatör faşist Erdoğan ve Bahçeli Türkiye'de büyük bir sıkışmayı yaşıyor. Topluma düşmanlığı yayıyor, ekonomi alanda zayıflamış durumdalar. Savaş ile ömrünü uzatmaya çalışıyor. Savaşın engellemesi ile yarattıkları bataklıkta onları boğmak onunların sonu olacaktır. Kuzey ve Doğu Suriye kazanımlarına yönelik saldırı aynı zamanda Güney Kürdistan kazanımlarına karşı yapılmış saldırıdır. Bundan 2 sene önce 16-17 Ekim 2017 tarihinde Güney Kürdistan'da referandum gerçekleşti. Referandumda halk iradesini beya etti. Bu iradeyi tanımayan ve Güney Kürdistanı çembere alan AKP faşizmi ve dostlarıydı. Dolayısıyla Kürt birliği esastır. Hiç kimse parti çıkarına göre davranmamalıdır. Hiç kimse bölge çıkarına göre hareket etmemelidir. Unutulmaması gerekiyor, Kuzey ve Doğu Suriye'nin işgali son dört yıldır adım adım geliştirilen Güney Kürdistan'ın işgalidir. Irak halkı ile demokratik yaşam, Suriye halkı ile demokratik yaşam, Türkiye halkı ile demokratik yaşam ve demokratik anayasa Önder Apo'nun temel amacıdır. Doğu Kürdistan ve İran'da da Kürt halkı ayrılığı istemiyor. Özgürlük hareketi ayrılıkçılığa, soykırıma, haksızlığa her zaman karşı çıkmıştır. Kadının köleleştirilmesine, toplumun ayrıştırılmasına karşı çıkmıştır. Özgürlük hareketi 45 yıldır bu yaklaşım ve ferasete karşı mücadele ediyor.

Saldırılara karşı ve komplonun tamamen boşa çıkarılması için neler yapılmalı?

Erdoğan'ın Kuzey ve Doğu Suriye'ye saldırısı tüm halklara yönelik saldırıdır. Halkları parçalamak istiyor. Halkların savaşçıları etrafında kenetlenmesi önemlidir. Seferberlik olmalı. Özgürlük hareketi adına halkımıza Kobanê direniş ruhu, çağın direnişi ruhu ve 21'inci yüzyılın anlayışı ile elde ettikleri kazanımları direniş ve serhildanın temeli haline getirerek toprağına, halkına ve tüm insanlığa sahip çıkması çağrısında bulunuyoruz. Süreç kazanımları büyütme, kazanımları koruma, tüm insanlığın onuruna sahip çıkma sürecidir. 'Kesinlikle gireceğiz' diyorlar, bu noktadan sonra karşı durmamak için herhangi bir şey yok. Amaçlarına ulaşmamalıdır. Onların orada kırılması Kürdistan, Ortadoğu halklarının birliğinin zaferi olacaktır. Barış, demokrasi kazanacaktır. Onları yenilgiye uğratmak komployu boşa çıkararak yeni komploların önünü alacaktır. Halkın bu temelde büyük direniş geliştireceğine inanıyoruz. Bu temelde direnen tüm savaşçıları, Kürdistan'daki ve ülke dışındaki tüm halkımızın direnişini selamlıyorum. Tüm özgürlük gerillasını, toprağını koruyan tüm savaşçıları selamlıyorum. Komplocu güçleri tekrar kınıyorum, duruşu ile komployu boşa çıkaran ve son görüşmesinde 'Bir hafta içerisinde savaşı sonlandırabilirim, Türkiye'ye ve bölgeye huzurun gelmesini sağlayabilirim' diyen Önder Apo'nun onurlu duruşunu saygı ile, hasret ile selamlıyorum. Başarı bizimdir, başarı halkımızındır, başarı bölge halklarınındır.