Aydınlardan AKP'ye 'aklını başına al' çağrısı!
Türk hükümetinin 3 yıllık çatışmasızlık ortamının bitirmesine yönelik tepkiler devam ederken, STK ve aydınlardan AKP'ye 'aklını başına al' çağrısında bulunuldu.
Türk hükümetinin 3 yıllık çatışmasızlık ortamının bitirmesine yönelik tepkiler devam ederken, STK ve aydınlardan AKP'ye 'aklını başına al' çağrısında bulunuldu.
Türk hükümetinin 3 yıllık çatışmasızlık ortamının bitirmesine yönelik tepkiler devam ederken, STK ve aydınlardan AKP'ye 'aklını başına al' çağrısında bulunuldu.
Türk devleti ve PKK arasında yıldır devam eden çözüm süreci ve çatışmasızlık ortamı nedeniyle Kürdistan ve Türkiye halklarının 'barış' umudunu yükseltirken, 7 Haziran seçimlerinde iktidarını kaybeden AKP hükümeti tekrardan başlattığı çatışmalı ortama Kürdistan'daki STK yöneticileri ve aydınlardan tepkiler gelmeye devam ediyor. İmralı'da son 5 aydır sürdürülen AKP'nin tecrit politikasına karşı 'aklını başına al' çağrısı yapan aydınlar ANF'ye konuştu.
DTK Yöneticisi Yazar Osman Akdağ: Bu topraklarda büyük bir direnişin başladığı ve büyük acıların yaşandığı biliniyor. Her iki tarafta da annelerin yüreğinde büyük yaralar açıldı. Ama herkes biliyor Kürt annelerinin yüreğinde binlerce yaralar açılmış. Onun için binlerce yıldır Kürtler direnmekten başka şans tanımadı. Son olarak İmralı’da bulunan Kürt halkının önderi Abdullah Öcalan, artık bu topraklarda eşitlik, adalet ve barış içerisinde halkların yaşanması gerektiğini ifade etmişi. Kürt halkı da Önder Öcalan’ın söylediği her söze sonsuz bir inanç getirdiği de bilinmektedir. Devlet te bunu fark etti ve bu gerçekliği görmemek için duymamazlıktan gelerek çok direndi. Ama son olarak Oslo ve diğer birçok gizli görüşmeler yapmak zorunda kalan devlet, bu savaşın durdurabileceği tek gücün Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olduğunu artık devlet de kabul etmek zorunda kaldı. Başlatılan barış sürecinde Kürdistan ve Türkiye halkları barışa öyle büyük bir umut bağladı ki bundan kaynaklı bu umutlar yeşermeye dahi başlamıştı.
Maalesef egemenlerin bir kaidesi var, egemenler artık yok olacağını anlayınca gururuna yenik düşerek bir yerde kaos çıkartıyor, trajedi yaratıyor ve kirli oyunlara başvuruyor. Şimdi de barış sürecini sekteye uğratan egemenlerin oyunun bir parçasıydı. HDP parti olarak seçime girdi ellerinden geldiğince HDP’nin baraj altında kalması için direndiler. HDP stratejisi İmralı’dan çıktığı için İmralı’nın kapısını kapattılar. Peki, siz İmralı’nın kapısını kapatırsanız bu mücadele duracak mı? Hayır! Çağdaş bir mücadele var bu şekliyle egemenler ancak biraz daha kan akıtır, bu kanında hem dünyada hem de ahirette hesabını verecekler. IŞİD vahşeti karşısında savaşıp şehit düşen Kürt çocuklarının cenazesi 50 derece sıcaklıkta bekletiyorlar, önce de on binlerce insanın kemiklerini mezarsız bıraktılar çözüm oldu mu? Şimdi de on binlerce Kürt çocuklarını katledebilirsiniz ama yine çözüm olmaz. Onun için İmralı’da barış ve müzakere taslağını hazırlayan Kürt Halk Önderiyle görüşülüp, bu ülkede herkesin eşit, demokratik koşullarda kendi dilini, inancını özgürce yaşayabilecek bir ülke inşa edelim. Bu ülkeyi güller bahçesine dönüştüren özgürlük mücadelesi ve İmralı’daki liderinin amacı budur. Peki, bu amaca sahip olan İmralı’nın kapısını neden barışa kapatıyorsunuz? Biz umut ediyoruz devlet bir an önce aklını başına alır tekrardan barış sürecini başlatır ve halklar arasında barışın ebedi olması arzusundayız.
Yazar Yusuf Baranbeyi: Barışın gerçekleşmesi için, Kürtler elini değil bedenlerini taşın altına yatırmalarına rağmen, sorunun çözülmemesinde garip bir şekilde Kürtlerin gözlerinin içine bakarak, halen Kürtler suçlu ve sorunlu görülmektedir. Ancak ‘Kürt sorununun çözümü için, gerekirse baldıran zehri içerim’ diyen zamanın Başbakanı, 3 yıldan beridir sürdürülen çözüm sürecini, seçim yenilgisi sonucunda yok sayması, geçmişe dair sürecin ne kadar gayri ciddi sürdürüldüğünün bir göstergesidir.
Bu da Kürt sorununun çözüm görüşmelerinde üçüncü bir tarafın olmasının, ya da tartışılanın/konuşulanın imzalı bir belgeye bağlanmasının, görüşmelerin güvenliği ve geçerliliği açısından ne kadar geçerli olduğunu, bize bir kez daha gösterdi. Yoksa 3 yıllık bir emeğin, nasıl inkâr edildiğini ve halkın barış umutları nasıl boşa çıkarıldığının, hep üzülen tarafı, tanığı ve yazanı olmaya devam edeceğiz.
Bu sürecin hayat hikâyesine baktığımızda, hükümet tarafından atılan tüm adımların bir oyalamadan ibaret, kendi iktidarını garantilemek ve siyasi ikbalini sağlamak gibi bir derdi, bir planı olduğunu, şimdi çok daha rahat görebiliyoruz. Şimdiye kadar sürecin devamlılığı, Kürt siyasi aktörlerin ve ülkenin vicdanlı aydın ve devrimcilerinin sayesinde yürüdüğünü de ifade etmekte bir beis görmüyorum. Anlaşılan AKP iktidarı, kendi siyasi ikbali için, barış sürecini bir hayat suyu olarak kullanmıştır. Ama şu an AKP, bu sudan beslenmediği için, öfkeleniyor ve saldırıyor.