Başaran: Ekonomik kriz nefes aldırmazken en derinini biz kadınlar yaşadık

HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, İş ve Aş Buluşmaları kapsamında Mersin’de kadın örgütleriyle bir araya geldi. Buluşmada konuşan Başaran, “Ekonomik krizin nefes aldıramaz boyuta geldiğini her kesimden ifade edildiğini gördük” dedi.

Başaran şöyle konuştu: “Hepinizi sevgiyle selamlıyorum, eşbaşkanımız ifade etti aslında, biz HDP olarak iki kampanya başlattık. Birincisi ‘Herkes için adalet’ kampanyası. Bu kampanyaya bağlı olarak İş ve Aş Buluşmaları gerçekleştiriyoruz. Genel Merkezimizin karma olarak yürüttüğü bir kampanya bu. Biz de kadınlar cephesinden “Kadınlar için adalet” kampanyamızı yürütürken bir taraftan da kadınların en fazla iş ve aş problemleri yaşadığı bir süreçte kadın yoksulluğu üzerine de bir çalışma yürütüyoruz. Ve biz 8 Mart’ı atlattık. Coşkusu hala hepinizin gözlerinde var olmaya devam ediyor. Bize verdiği güç ve enerjinin bu masanın etrafında olduğunu hissediyorum. Tekrar bütün arkadaşların 8 Mart'ını kutluyorum. 

‘SALGINDA KADINLAR DAHA FAZLA YOKSULLUKLA KARŞI KARŞIYA KALDI’

Bu 8 Mart’ta hep beraber alanlara, sokaklara çıkarak özellikle AKP’nin 19 yıldır yarattığı tahribatı bir kez daha haykırmış olduk. Bu 19 yıllık tahribatın bir yıllık sürecinde hepimizin yaşamında çok farklı bir etkisi oldu. Bir yandan erkek egemen iktidar bir yandan dünyanın kapitalizmin krizi olarak kabul ettiği salgının etkisinin toplamını kadınlar cephesinden yaşadık. Zaten toplumun en fazla yok sayılan, sürekli ayrımcılıkla karşı karşıya kalan, cinsiyet eşitsizliğinin hedefi haline gelen kadınlar, salgın sürecinde daha fazla şiddet, daha fazla yoksulluk, daha fazla ayrımcılıkla karşı karşıya kaldı. Evlerin içerisine hapsedildik, ama evlerin içerisinde bize şiddetten başka bir çözüm yolu sunulmadı. Bu süreçte tüm toplum yoksullaştı, ekonomik kriz daha da derinleşti. Yoksulluğun en derinini bizler yaşadık. 

Yoksulluğun en derinini yaşarken maalesef iktidar ve iktidara bağlı mekanizmalar sürecin tamamını izleyerek geçirdi. Biz öldürüldüğümüz süreçlerde İstanbul Sözleşmesi tartışmaya açıldı. Biz salgında sağlığımızı riske atarak alanlara çıktık ‘İstanbul Sözleşmesi bizi yaşatır, İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmayın’ dedik. 6284 Sayılı Kanun tartışmaya açıldı. Kadınlar buna başvuru yaptıklarından bu mekanizmalardan yararlanamadılar. Sığınma evlerine kabul koşulları zorlaştırıldı. Her gittikleri karakollarda evlerine geri gönderildiler. HSK üzerinden 6284 ile yeni bir tartışma başlatıldı yine ve biz sokaklara çıktık ‘6284’ü uygulayın’ dedik. İnfaz Yasası tartışması açıldı. Çocuk istismarının önünü açan bir düzenleme yapılmaya çalışıldı. Biz yine sağlığımızı tehlikeye atarak sokaklara çıktık. “Çocuk yaşta evlilik olmaz, bunun adı istismardır, istismara izin vermeyeceğiz” dedik.

EKONOMİK KRİZ NEFES ALDIRMAZKEN EN DERİNİNİ BİZ KADINLAR YAŞADIK

Bugün bizim İş ve Aş Buluşmalarımızın 4’üncüsü. Arkadaşlarımızla birlikte kapı kapı dolaşarak emekçilerle, işçilerle, her kesimdeki insanlarla bir araya geldik. Ekonomik krizin nefes aldıramaz boyuta geldiğini her kesimden ifade edildiğini gördük. Ekonomik kriz herkese nefes aldırmazken en derinini biz kadınlar yaşadık. Zaten güvencesiz, merdiven altı ve güvencesiz çalıştırılıyorduk. İstihdama mümkün mertebe katılmaması gereken kesimler olarak görülüyorduk ve salgında ilk gözden çıkarılanlar olduk. Bunun için mücadele ettik. Migros, Sinbo işçileri mücadelesini yürüttü. Geri adımlar atıldı, ama sermayenin imdadına Kod 29’la iktidar yetişti, onlarca işçi aşından ekmeğinden edildi. 

Ekonomik kriz bize şiddet olarak geri döndü, çünkü şiddet ortamından uzaklaşamadık, şiddetle yüz yüze kaldık. Buna karşı mücadele ettiğimiz için hedef alındık. 8 Mart’ta sokaklara çıktığımız için hala arkadaşlarımız gözaltında. Dün gece yarısı sadece zıpladıkları, sloganlar attıkları için, 8 Mart gece yürüyüşünde sokakları mora boyadıkları için arkadaşlarımızın evi basılarak gözaltına alındılar. Bu 8 Mart’ın intikamını almaya çalışmaktır, kadın mücadelesine geri adım attırmaktır. Onlarca kadın 8 Mart’tan yargılanıyor ve cezaevlerinde. 

YAŞAMDAKİ BÜTÜN ADALETSİZLER İÇİN BİR KAMPANYA BAŞLATTIK

Yine bunların en bariz örneği TJA, Rosa Kadın Derneği’dir. Salgının yüksek olduğu zamanda Diyarbakır'da kadın derneği basıldı, oradaki belgelere el konuldu. Mekanizmalarımız ortadan kaldırılmaya çalışıldı. Biz tam da bu nedenle HDP olarak bir taraftan karma çalışma yürütürken bir yandan “kadınlar için adalet” çalışması yürütüyoruz. Sadece kadınlar için hukuki ve yargısal adalet değil, yaşamdaki bütün adaletsizler için bir kampanya başlattık. Bugün sizin görüşlerinizi almaya çalışıyoruz, konuşmaya değil, dinlemeye geldik. Ortak mücadeleyi nasıl yükseltebilirizi konuşmaya geldik. Bize dayatılan bu yaşama karşı alternatifler nasıl örebilirizi tartışmaya geldik. 

Bize dayatılan makul ve makbul kimliğin dışındayız. Bunun mücadelesini yürütüyoruz, ama buna karşı mücadeleyi daha fazla nasıl geliştirebiliriz. Saldırılara karşı kolektif olarak kendi savunmamızı nasıl yaratabiliriz. Gerçekten eşit, özgür, kadın özgürlükçü bir yaşamı nasıl kurabiliriz. Bize düşen ne, beklenen ne? Biz HDP olarak alanlarda, meydanlarda Meclis’te her yerde, mücadele ediyoruz ama sizin görüşlerinize ve desteklerinize ihtiyacımız var. Sadece parlamentodakilerin veya siyasi partilerin mücadele etmesi gereken bir süreçte değiliz, bütün toplumun mücadele etmesi gerekiyor. Çünkü iktidarın politikalarını ortak mücadeleyle ortadan kaldırabileceğimizi biliyoruz. 

GÖRÜŞLERİNİZ BİZE GÜÇ VERECEKTİR

Yaşamın içindeki bütün anlattıklarımı birebir yaşıyorsunuz. Markete gittiğinizdeki ekonomik krizi siz yaşıyorsunuz, sokağa çıktığınızda kışkırtılmış erkekliğin size yansımasını en yakından siz görüyorsunuz. Sokakta polis ve devlet şiddetini en yakından siz görüyorsunuz. Mekanizmaların işletilmemesinin sonuçlarını kadın kurumları olarak en yakından siz görüyorsunuz. Onun için sizlerin görüş ve önerileri bize güç verecektir. Bu şekilde ortak masalar etrafından toplanmanın bizim için ne kadar önemli olduğunu salgın bize gösterdi. Burada olduğunuz için size teşekkür ediyorum.