Duran Kalkan, Felakeddin Kakai’yi anlattı

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, 6 yıl önce yaşama veda eden Kakailerin seyidi, pêşmergesi, siyasetçisi ve aydını Felakeddin Kakai’yi ve dostluğunu anlattı.

Devrimcilik, sınır ve dil tanımıyor. Aynı amaç için mücadele ettikten sonra devrimciler bir biçimde birbirlerine ulaşır ve dostluk, arkadaşlık, yoldaşlık yapabilir. PKK’nin kurucu üyelerinden Duran Kalkan ile Başûrê Kürdistan’da yaşayan Kakailerin siyasetçisi Felakeddin Kakai’nin karşılaşması ve dostluğu da böyle.

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan yaşama veda edişinin 6. yılında Felakeddin Kakai ile tanışmasını, dostluğunu, arkadaşlığını anlattı. Kalkan, ‘Heval’ diye hitap ettiği Felakeddin Kakai’yi gerçek bir Kürt severi, devrimcisi ve aydını olarak tanımladı. İşte Kalkan’ın sorularımıza yanıtları:

Felakeddin Kakai ile ne zaman ve nerede tanıştınız?

Öncelikle Kürdistan halkının değerli evladı, aydını, siyasetçisi, özgürlük savaşçısı ve başarılı yöneticisi Heval Felakeddin Kakai’yi saygı ve sevgiyle anıyorum. Söz konusu soruları sorup böyle değerli bir Kürt yurtseveri için bazı duygu ve düşüncelerimi kısaca ifade etmeme imkân yarattığınız için de teşekkür ediyorum. Heval Felakeddin Kakai ile Aralık 1982 sonunda Lolan-Xinêre denen alanda tanıştım. 1982-83 kışı boyunca söz konusu alanda yakın yerlerde kaldık ve fırsat buldukça, önemli gelişmeler oldukça görüşüp fikir alış-verişinde bulunmaya çalıştık. Kendisi alandaki KDP Merkezi Sorumlusu’ydu ve tüm pêşmerge karargahlarıyla iletişimi sürdürüyordu. Aynı zamanda KDP’nin propaganda çalışmalarını da yürütüyordu. Aynı alanda ülkeye yeni dönmüş olan belli bir PKK gerilla gücü üslenmişti. Egîd ve Sabri arkadaşlar da bu gücün içinde yönetim görevini yürütüyorlardı. Bu arkadaşlarla birlikte kaldık ve söz konusu görüşme ve tartışmaları da çoğunlukla birlikte yürüttük. Şehit Hamit Avcı arkadaş da bu çalışmalara aktif katıldı.

Tanıştığınız alanda ne kadar süre birlikte kaldınız?

Aralık 1982 ile Mart 1983 arasında Lolan-Xinêre alanında kaldık. Zaten çok karın yağdığı sert bir kış süreciydi. Kış boyu kaldığımız alana dışarıdan hiç kimse gelemedi. Dolayısıyla kıştan önce alana ulaşıp yerleşmiş olanlar kış boyu biz bize kaldık. Söz konusu üç ayı aşkın süre içerisinde yanlış hatırlamıyorsam dört-beş kez görüştük ve tartıştık. Diğer arkadaşlar da sık sık görüşüyorlardı.

Tartışmalarınız daha çok hangi konular üzerinde yoğunlaşıyordu?

Çoğunlukla siyasi durum ve gelişmeler üzerinde tartışıyorduk. Kendisine Türkiye gerçeği ve TC’nin Kürt siyaseti üzerine bilgiler veriyorduk. Irak’taki durum ve Başûr’daki Kürt mücadelesi hakkında görüşlerini alıyorduk. Irak hareketliydi, faşist Saddam Hüseyin yönetimi zordaydı. Aynı zamanda Kürdistan tarihi ve Kürt kültürü üzerine de tartışıyorduk. Kendisini iyi yetiştirmiş, bilgili ve kültürlü bir insandı. Gerçek bir Kürt aydını ve Kürdistan yurtseveriydi. Önder Apo ve PKK gerçeğini de yakından tanımaya ve anlamaya çalışıyordu. Bu konularda anlattıklarımızı çok büyük bir dikkatle ve ciddiyetle dinliyor, daha iyi anlamak için sorular soruyordu. Bu temelde, yaşamı boyunca Önder Apo’nun ve PKK’nin çok samimi bir dostu oldu. Kültür Bakanı iken Önder Apo’ya sahip çıkan çok değerli çalışmalar yürüttü.

Felakeddin Kakai'yi nasıl tanımlamak gerekir, hangi özellikleri belirgindi?

Heval Felakeddin Kakai her şeyden önce gerçek bir Kürdistan aydını ve yurtseveriydi. Kürdistan’ın kurtuluşu, özgürlüğü ve birliğine tutku düzeyinde bağlıydı. Okuyan, inceleyen, oldukça birikimli bir insandı. Hemen her konuda fikirleri vardı. Farklı fikirlere saygılı, onları dikkatle dinleyen, demokrat bir kişiydi. Oldukça ciddi ve çalışkan olduğu gözleniyordu. Son derece mütevazi ve saygılıydı. Siyaseti bireysel kazançlar için değil de esas olarak söz konusu inanç ve amaçlarının başarısı için yaptığı anlaşılıyordu. O nedenle, Kürdistan’ın özgürlüğüne hizmet eden herkese ve her şeye büyük bir saygıyla yaklaşıyordu. Siyaset ve örgütten çok bu durumu esas aldığı anlaşılıyordu.

Yanılmıyorsam Kakai ile tanıştığınız süreçte Kürtçe çok anlamıyordunuz. O da Türkçe anlamıyordu. Peki nasıl anlaşıyordunuz?

İnsan ve toplum yaşamında dilin anlam ve önemini kuşkusuz küçümsemiyorum, ancak her şeyin de dil demek olmadığını belirtmek zorundayım. İnsanlar birbirine bakarak da anlaşabilirler. İşaretleşebilirler de. Vücut dili diye bir kavram da var. Yeter ki birbiriyle anlaşılmak istensin, bir yolu mutlaka bulunabilir. İnsanların birbiriyle anlaşması ve birleşmesinde kuşkusuz dil çok önemlidir fakat zihniyet birliği çok daha önemlidir. Aynı düşünce, inanç ve amaçta olan kişilerin birbiriyle anlaşmaları için bazen bakmak, işaretleşmek de yeterli olabilmektedir. Bunları soruya cevap olsun diye belirtmiyorum, sadece dar yaklaşım içinde olunmasın diye ifade etme gereği duydum. Tersine Heval Felakeddin ile tanıştığımızda Kürtçem şimdikinden daha iyiydi. Bir süre Mardin’de ve bir yıla yakın da Qamişlo’da çalışmıştım. Daha sonra Almanya’da cezaevinde kaldığım süreçte bildiğim birçok kelimeyi unuttum. Heval Felakeddin’in Kürtçesi tamdı. Yine de konuştuklarını çoğunlukla anlayabiliyordum. Nihayetinde siyaset konuşuyorduk ve siyasetin dili de birdi. Kısa şeylere cevap versem de uzun ve derinlikli konuları ben anlatamıyordum. Bu noktada da birlikte olduğumuz arkadaşlar yardımcı olup tercüme ediyorlardı. Felakeddin Kakai’den bu durumu yadırgadığı izlenimini hiç edinmedim, normal görüyor ve gayet makul yaklaşıyordu. Onun için önemli olan söylenenlerin içeriğiydi. Bu duruma bakıyor ve PKK fikirlerini son derece önemsiyordu. Tabi biraz da aceleci buluyordu. Şaka da olsa, birçok kez “Çevredeki dağların tepelerini her hafta kontrol ettiriyorum, PKK bayrak asıp da güvenliğimizi tehlikeye atmasın diye” dediğini hatırlıyorum. Bağımsızlık ve bayrak, PKK tarafından temsil ediliyordu.

Dostluğunuz uzun yıllara yayılarak devam etti. Daha sonra hiç yüz yüze görüşmeleriniz oldu mu?

Daha sonra Ocak 1984’te Şam’da gördüm ve görüştüm. Ben yıllık Merkez Komite toplantımız için Şam’a gitmiştim. O dönemde kendisi de Şam’a gitmiş ve Önder Apo ile görüşme talebinde bulunmuş. İkimizin de birbirimizin Şam’a gidişinden bilgimiz yoktu. Önder Apo, “Dostunuz Felakeddin gelmiş, görüşmek istiyor, sen de gel birlikte görüşelim” dedi. Görüşme bizim yerimizde yapıldı ve Heval Felakeddin, PKK komününe geldi. Kapı çalınınca ben gittim ve kapıyı açtım. Yalnız gelmişti. Karşısında beni görünce büyük bir şaşkınlık yaşadı ve rengi sapsarı oldu. Belli ki hiç ihtimal vermiyor, aklının ucundan bile geçmiyordu. Fakat şaşkınlığı bundan değil, daha çok acaba PKK-KDP ilişkilerinde bir olumsuzluk mu oldu da onun için Şam’a geldiğim korkusundandı. PKK-KDP ilişkilerine çok önem veriyor ve bunu her fırsatta dile getiriyordu. Korku içinde “Heval Abbas, olumsuz bir şey mi oldu?” diye sordu. Ben gülerek “Yok olumsuz bir şey, örgütsel işler için geldim” dedim. Bu söz üzerine iyice rahatladı. Ardından Önder Apo ile uzun bir görüşme yaptı ve tartışma yürüttü. Öyle ki, konuşmadıkları hemen hiçbir şey kalmadı.

Görüşmediğiniz zamanlar hangi yöntemlerle iletişim kuruyordunuz?

Doğrusunu söylemek gerekirse, bu konuda ben olumsuz pozisyondayım. İş olur da görüşme gerekirse yaparım, ondan sonra ilişkileri çok fazla takip etmem. PKK’de bazı arkadaşlar bu konuda çok titizdirler. Örneğin Mehmet Karasungur arkadaş böyleydi ve sanırım Heval Felakeddin ile de çok sıkı dostluğu vardı. Önder Apo da dostluklara çok önem verir ve sürekli takip eder. Daha sonra zaman zaman sözlü selam göndermekten öteye Felakeddin Kakai ile fazla bir ilişkim olmadı. Ancak bu da yetti, diyelim. Bu temelde bir ilişki ve takip hep oldu.

Felakeddin Kakai'nin ulusal birlik yaklaşımı neydi?

Felakeddin Kakai hiç kuşkusuz Kürt ulusal birliğini çok önemsiyor ve kurtuluşun temeli olarak görüyordu. Bu konuda son derece demokratik görüşlere sahipti. Ulusal birliğin her görüşe açık olmasını ve ulusal birlikte tüm örgütlerin yer almasını açıkça ifade ediyordu. PKK-KDP ilişkilerine de bu temelde değer veriyor ve çok önemsiyordu. Kürt özgürlüğünün ulusal birlikle kazanılacağını belirtiyordu. Yaklaşımları çoğulcu ve katılımcıydı. Bunlar temelinde bir kez daha saygı ile anıyorum. Kuşkusuz hep olumlu ve güzel özellikleri belirttim. Çünkü gerçekten de onları gördüm. Somut pratiğini bilemediğim için diğer konularda farklı şeyler belirtebilecek durumda değilim.