Elin namluda ve umutsun

Gerilla biliyor; özgürlük, sorumluluk duymak, tarihe borçlanmaktır. Şimdi ben de biliyorum; eli namluda, canını bu yola seren gerilla, umutsun bana.

“Sırtladığım boyun borcunu yollara sere sere/Yol yürümek gerek” diyor bir gerilla, eylem öncesi yazdığı son notunun ilk cümlesine. Bu not elime ulaştığında, yüreğimdeki nehir coşkun bir şekilde akmaya başladı. Vicdanımla aramdaki dikenli tellerin direkleri, yerle yeksan oldu. Eli namluda bir genç gerillanın, analitik aklın çöp kutusuna çevirdiği bu çağın karşısında, ne borcu olabilir? Bizler ne kadar borçluyuz bu genç gerillaya ki yaşamını özgür insanlığın geleceği için yollara sererek ilerliyor? Elbet sorulacak sorular çoktur ve tüm soruların cevabı hemen bulunamayabilir ama bir soru vardır ki nereye kaçsam da kendisini dayatıyor; Dağlarda neler oluyor?

CEVAP, YALIN HALİYLE KARŞIMDA

Dağlarda tarihin en amansız savaşı yaşanıyor. En ileri teknikle insanlık ilkelerini çoktan unutmuş vahşi bir ordunun, halkların aydınlık umudu gerillaya karşı sürdürülen bir savaş var dağlarda. Türkiye’nin 10 yılda silah tekniğini bu kadar geliştirecek bir alt yapısı yoktu, hatta önümüzdeki 50 yılda bile bunu başarması mümkün değil, çünkü niteliksel çıkışlar, niceliksel gelişmelerin toplamı olarak açığa çıkar. Türkiye hiçbir zaman toplamda böylesi niteliksel bir çıkış yaratacak niceliğe ulaşamadı. Ne insan niteliği açısından ne de bilgi-iktidar mekanizmaları açısından böyle bir zemini bulunuyor.

KATLETMEDE BİRİKİMLERİ VAR

Türkiye’ye niteliksel çıkış yaptırılabilecek tek bir şey var; o da katletme konusundaki nicel birikimleridir. Bu konuda dünyada katliam pazarı kurabilecek kadar uzmanlar. Dünyanın kirli işlerinin arka bahçesi Türkiye, şimdi bu kirli niteliğini sahte bir tarih anlayışı ve emperyal egemenler adına hayata geçirmiş durumda. Öldürmenin en ahlaksız yöntemlerini deniyor. Bu yöntemlerin başında geleni ise kimyasal kullanımı.

HİÇBİRİ ALANINI BIRAKMIYOR

Bu kirli yöntem bile dağların çocuklarını geriletmiyor. Hiçbiri alanını bırakmıyor. Kimse yapamam ya da zor, demiyor. Türk devletinin egemenlerin tüm imkanlarını kullanarak yürüttüğü bu kirli savaşa karşı eli tetikte, namlusunu bir an olsun soğutmadan karşılık veren onlarca, yüzlerce Kürt, Türk, Arap, Fars halklarının çocukları var.

EGEMENLERİN ÇETESİ YENİLİYOR

Dağlarda özgürlük gerillalarının ortaya koyduğu insan üstü savaşma iradesiyle Ortadoğu’nun kaderi değişiyor. NATO’nun Ortadoğu’daki ileri karakolu ya da başka bir deyişle egemenlerin en vahşi çetesi olan Türk devleti, dağlarda yeniliyor. Çünkü bir gerilla, “Boynumun borcudur’’ deyip düşmanının üstüne yürüyor. Bu farkındalıkla savaşan, tarihle arkadaş olan, bu kadar özgür bir bilince ulaşan gerilla ordusu karşısında duramazlar.

ÖZGÜR GELECEĞİMİZİN NÖBETİ

Gerillanın bu duruşu, bu bilinci, bu yüreği bana umuttur. Bunu yazan gerilla kim bilir hangi tünelin kapısında özgür geleceğimizin nöbetini tutuyor ya da hangi eylemde faşiste, sömürgeciye vurmak için barut kokusu soluyor. O gerilla bir şey biliyor; özgürlük sorumluluk duymak, tarihe borçlanmaktır, biliyor. Şimdi ben de biliyorum; gerillanın ‘zaferi yarattık’ sözündeki anlamını, inancını, umudunu… Eli namluda, canını bu yola seren gerilla sen de umutsun bana.