Engizek: Türk devleti Zap’ta çakılıp kaldı

Türk ordusunun Zap’ta ağır darbeler aldığını belirten PKK Merkez Komitesi Üyesi Xalide Engizek, "Pençe-Kilit adındaki operasyonla Zap'a gelen Türk devletinin kendisi Zap’ta kilitlendi artık ne ilerleyebiliyor ne de geri adım atabiliyor” dedi.

Dengê Welat radyosunda yayınlanan özel programa katılan PKK Merkez Komitesi Üyesi Xalide Engizek, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecrit, 1 Haziran Atılımı, Zap, Avaşîn ve Metîna’da devam eden işgal saldırısı ile Zeynep Kınacı’nın (Zîlan) fedai eylemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Engizek, Zap, Avaşîn ve Metîna'da iki ayı aşkındır tüm zorluğu ve sıcaklığıyla devam eden savaşta özellikle YJA Star gerillalarının rolüne dikkat çekti. YJA Star’ın bu savaşta başarılı bir performans sergilediğini belirten Engizek, “Savaş konusunda keskin bir zihniyetin yanı sıra sahada ve teknikte taktik hakimiyetiyle cesurca, yiğitçe savaşıyor. YJA Star’ın başını çektiği bu savaştan düşman korkuyor, bunun için bu kadar saldırıyor” diye konuştu.

Zap’tan İmralı’ya Türk devletinin inkarcı ve soykırımcı siyasetine karşı tarihi bir direniş veriliyor. Bu direniş gücünü nereden alıyor ve nasıl ele alınmalıdır?

Haziran ayındayız. Haziran fedailik ayıdır. Kürdistan'ın özgürlük mücadelesi PKK öncülüğünde başladı ve Hareket'in bizi yarattığı gibi fedailik ruhu üzerine inşa edildi. Bu fedailik ayında cansiperane mücadele eden, fedaice eylemler yapan, direnen ve sonunda yaşamlarını feda eden tüm yoldaşlar zafere ulaşmak için aktif adımlar attı. Mazlum Doğan yoldaşın eylemini yaptığı Mart ayından Mayıs ayına Şehitler Ayı, Haziran ayını da Fedailik Ayı olarak tanımlıyoruz. 

Bugün direniş sürüyor, merkez İmralı’dır. Direniş İmralı'da, Kürdistan dağlarında, siperlerde, tünellerde, arazide sürüyor. Kürdistan'ın dört parçasındaki halkımız, yurt dışındaki insanlarımız ayakta. Bu direniş mutlaka 21. yüzyılda kadın özgürlüğü, ekoloji ve demokrasi temelinde demokratik modernite bilincine dayanarak kesinlikle sistemleşecek ve başarıya ulaşacaktır. 

Önderliğimizin direnişini selamlıyoruz. Bugün İmralı'da gösterilen direniş şüphesiz bizim için güç kaynağı olmuştur. Bize ruh, heyecan, moral veriyor. Önderliğimizin düşüncesi varlık, mücadele sebebimizdir. PKK ruhu, PKK'nin düşüncesi, ideolojisi fedailik temeli üzerine inşa edilmiştir. Yaşam özgürlük temelinde ölçülmüştür. Onun dışında hayatın kendisi ölüdür. Bu anlamda PKK kendisini feda etmiştir; PKK'li olmak maddi her şeyden uzaklaşmaktır, tam bir maneviyattır. Anlamlı yaşam dışında yaşam kabul edilemez. PKK ruhu budur ve bu ruh hala İmralı'da, Avaşîn'de, faşist Türk devletinin zindanlarında yaşatılıyor. 

İmralı’da Önderliğimiz üzerinde sıkı bir tecrit sistemi uygulanmaktadır. Bu sistem örneği hiçbir yerde yok hatta dünya kanunlarında ve Türk devletinin kendisinde bile yok. Önderlik için yasalar çıkardılar. Türk Başsavcısı bunu açıkça belirtti; “Öyle özel kanunlar yaptım ki Apo, uluslararası hukukta ve Türk devletinin hukukunda yer alan iyi hallerden hiçbir şekilde yararlanamayacak. Önderlik tutuklandığından şimdiye kadar imha temelinde bir plan hazırlanmıştı. İmralı'da yaşanacak imha, Kürt halkının ve Kürdistan'ın imhası, Önderlik fikrinin imhasıydı. Fikirlerin, özgür Kürtlerin imhasıdır. Bu nedenle İmralı’da yürütülen tecrit, bugün Türkiye'deki tüm cezaevlerinde yürütülüyor. İmralı’ya ve tüm özgürlük tutsaklarına yönelik tecrit ve işkence sistemi, teslim almaya yöneliktir.  Bu sistem İmralı'dan ve tüm cezaevlerinden Kürdistan'a, Türkiye'ye ve Ortadoğu'ya yayıldı. Devrime karşı bir savaş gibi yayılıyor.

Normal şartlarda Önderliğin koşullarında olanlar uluslararası hukuktan faydalanıp yaşamlarını evlerinde sürdürebilirler. Ancak Önderliğin bundan faydalanmaması için Türk devleti özel kanunlar çıkardı. İmralı sistemi Türkiye’nin kendi eliyle yapılmamış. Bu Guantanamo sistemidir. Kapitalist modernite sistem güçleri tarafından yapılmış bir sistem ve Türk devleti de bu sistemin gardiyanlığını yapıyor. Nasıl ki İmralı’da Türk devleti bu sistemin gardiyanlığını yapıyor, Zap’ta da Türk devleti NATO adına savaşıyor. İstiyor ki gerilla ve İmralı şahsında Kürt halkının, Kürdistan’da yaşayan halkların ve Türkiye ve Ortadoğu halklarının umutları yıkılsın. Eğer İmralı, zindanlar ve Zap’ta açığa çıkan iradeyi kırabilirse, o zaman dört parça Kürdistan’da Kürt halkının kazanımlarını yok edebilir. O zaman Osmanlıcı hayallerini Ortadoğu’da gerçekleştirebilir. Bu nedenle yasaklı tüm silahları kullanıyor, tüm savaş kurallarını ayaklar altına alıyor. Bu şekilde kazanmak istiyor. Ancak 50 yıldır PKK gerçeği ile savaşıyor olmasına rağmen Türk devletinin hala ders çıkarmadığı görülüyor. Tekrar tekrar ders alıyor. Demek ki dersini tam almamış. Ona son ders Zap’ta verilecek. İmralı’da verilen direniş ruhu, yüce bir ruhtur, yeni Kürtlük ruhudur, soykırıma karşı direnen ruhtur.

Hareketinizin 2004 yılında başlattığı 1 Haziran Atılımı’nın da 18. yılındayız. Bu atılım neye karşı yapıldı? Koşullar neydi? Nasıl bir atılımdı ve o sürecin bugüne etkileri nelerdir?  

Biz 1 Haziran Atılımı’nı ikinci 15 Ağustos Atılımı olarak tanımlıyoruz. 1 Haziran Atılımı’ndan bu yana amansız bir savaş yürütülüyor. Bu 18 yıllık süreçte çok ağır savaşlar yaşadık, kaç kere ateşkes ilan edildi, büyük şehadetler yaşandı. Yaşanan bu büyük şehadetler bu atılıma anlam kattı. Bu atılımı günümüze kadar getirdi. 1 Haziran Atılımı’nı gerçekleştirirken hareket olarak zor durumdaydık. İçeride ve dışarıda hareketimize karşı komplo devam ediyordu. Önderliğimizin esareti sonrası uluslararası güçler hareketimize karşı kaleyi içeriden fethetme planı yaptı. İçeriden eritip tasfiye edilecekti. Bu yolla gerillayı dağdan indirecek ve PKK’yi genel anlamda silahsızlandıracaklardı. 

Hareketimiz, “sosyal reform” projesi adıyla ölçü, militanlık, özgürlükten uzaklaştırılacaktı. Bu temelde PKK gerçek çizgisinden, ideolojik çizgisinden uzaklaştırılacak; dışarıdan ise gerilla dağdan uzaklaştırılarak, silahsızlandırılarak bir kez daha Kürtler tarihten silinmekle yüz yüze bırakılacaktı. Silahsız kalan Kürtler, egemen güçlerin önüne boynunu uzatan koyun misali olacaktı. 1998’de Önderliğimize karşı başlatılan komplo çerçevesinde 15 Şubat 1999’da Önderliğimiz esir alınıp İmralı’ya götürüldü. Bu komplo güya yeni bir çözüm süreci ve diyalogla devam ediyordu. Diyalog sürecinde diyalog adı altında kandırma siyaseti yürütüldü. Bu siyasete göre Kürtler silahsızlandırılıp dağdan inecekti. Sosyal reformlar da kadın hareketine, özgürlük çizgisine müdahaleydi. Küçük burjuva ölçülerinin dayatılması temelinde Apocu çizginin yok edilmesini amaçlıyordu.

Bu anlamda 1 Haziran Atılımı siyasi çözüm adı altındaki kandırma siyasetlerine karşı olduğu kadar ideolojik bir atılımdı da. Askeri olduğu kadar ideolojik bir atılımdı. Bundan dolayı 1 Haziran Atılımı için ikinci 15 Ağustos Atılımı diyoruz. Bu yeni atılım, özsavunma stratejisine göreydi. Önderliğin savunmalarında belirttiği değişim ve dönüşümlere dayanan paradigmasına göre, uzun süreli savaş sürecine, özsavunma sürecine geçişti. KCK sistemi çerçevesinde yeniden yapılanma, yani yeni bir devlet inşa etmekten KCK sistemine geçiş ve uzun sürekli savaş stratejisi öz savunmaya dayanıyordu. Varlık savaşıydı ve halka taşırılması stratejisine dayanıyordu.

Türk devleti KDP’nin işbirliğiyle 23 Nisan 2021 ve 17 Nisan 2022 tarihlerinde Metîna, Avaşîn ve Zap'a işgal saldırıları başlattı. Şimdi Zap'ta tarihi bir savaş sürüyor. Savaş nasıl gidiyor ve nasıl ele alınmalı?

Tünel savaşı Türk devletini şoke etti. 2021'de Medya Savunma Alanlarını, özellikle de Behdinan bölgesini kontrol etmek istiyorlardı. Buralar Kürdistan'daki dağların zirvesidir, Zagroslar silsilesidir. Kürdistan dağlarının doruklarına hakim olurlarsa her yere hakim olacaklarını düşünüyorlar. 2021'de Güney’e geldiler, güya artık Kuzey'i tasfiye etmişlerdi. Fakat 2021'de yoldaşlarımız yürüttükleri direnişle tünellerde Türk ordusuna ağır bir darbe vurdu. Kürdistan'ın özverili, profesyonel ve ulusal bir savunma gücü konumunda olan gerillaya darbe vurup Kürdistan’ı rahatça işgal edebilirlerdi. Kürdistan Özgürlük Hareketi'ni kolayca ezebilirler, Kürtlere yönelik soykırımı rahatlıkla gerçekleştirebilirler. Bu temelde tüm kaynaklarını seferber ettiler ve bu savaşı hala kazanmak istiyorlar.

Bu savaş, 2021 yılında Türk devletini tıkattı, bir adım ileri gidemedi, 17 Nisan 2022'de tekrar saldırdı. Daha önce çevre noktalar saldırıya uğradı. Fakat bu kez doğrudan merkezi ve stratejik noktalara saldırı gerçekleşti. AKP-MHP faşizminin amacı; Zap, Metîna ve Avaşîn’deki stratejik noktaları bir an önce ele geçirmek ve orada faaliyetlerini genişletmekti. Bunu yapmak için KDP işbirlikçiliğini kullandı. KDP, gerillaların operasyon yapmasını engellemek için Türk ordusuna arka çıkmanın yanı sıra gerillaların bir yere gitmemesi için tüm yolları kapattı. KDP onların askerlerini getirdi, yaralılarını taşıdı, askerlere kıyafetlerini giydirdi ve savaş alanına götürdü.

Savaş iki aydır devam ediyor, gerilla direniyor. Sadece direnmekle kalmadı; 2021 savaşında da gerillalar direnişiyle düşmanın gerilla alanlarına girmesini engelledi ama 2022 savaşında gerillalar sadece direnmekle kalmadı, tünellerde savaştı, gerilla timleri demokratik modernite çağının gerilla taktik ve teknikleriyle savaştı. Hem bölgeyi savundu hem de düşmana saldırdı. Pençe-Kilit operasyonu adıyla Zap'a gelen Türk devleti, artık Zap'ta kilitlendi. Artık ne ileri ne de geri adım atabilir, gerilla darbeleri karşısında sersemledi. 

Komutanlığımız daha önce "Onları Zap'a gömeceğiz" demişti. Evet, Zap'ta yerin dibine girecekler. Zap savaşı sırasında Türk devletinin burnu yere sürtülecek.

Zap, Avaşîn ve Metîna’daki savaş YJA-Star gerillaları tarafından yönetiliyor. 1 Haziran Atılım süreci ile bu savaşta kadının rolü ve öncülüğü nasıl değerlendirilmeli?

YJA Star, Zinarîn, Rûken, Sarya, Mizgîn Maku, Şaristan yoldaşların komutasında çok bilinçli, estetik ve fedailiğin en yüksek ruhuyla hareket etti. YJA Star, HPG'nin gücü içinde bir kadın ordusu olarak, ideolojik olarak; Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi (PAJK) öncülüğünde şimdi Zap, Avaşîn ve Metîna cephelerinde ince bir yol gösteriyor. PAJK çizgisi, PAJK tüzüğü, YJA Star şahsında ete kemiğe bürünmüştür ve işgalci Türk ordusuna karşı her gün savaşmaktadır. Çünkü YJA Star, özgür yaşam kurallarını tartışarak kendini örgütlemiştir, düşünerek değil, özgürlükte ısrar ederek. Bunun için de Zap ve Avaşîn'de devam eden savaşta devletin erkek sisteminden hesap istenmektedir. YJA Star Kürdistan'ın dört parçasında da kadınlara tecavüz eden, hapse atan, işkence eden ve öldüren bu erkek egemen devlet sisteminden, bu zihniyetten hesap soruyor. YJA Star demokratik, özgür ve eşit bir yaşam inşasının garantisidir. Bunun için de YJA Star, bu savaşta oldukça başarılı bir performans sergiliyor. Savaş konusunda keskin bir zihniyetin yanı sıra sahada ve teknikte taktik hakimiyetiyle cesurca, yiğitçe savaşır. YJA Star’ın başını çektiği bu savaştan düşman korkuyor, bunun için bu kadar saldırıyor. Türk devleti YJA Star ile baş edemediği için toplumdaki kadınlardan öfkesini çıkarıyor.

Mesele sadece birkaç askerin öldürülmesi değil. YJA Star, her türlü gerilla taktiğinde esnektir. Daha da hassas, duyarlı ve soğukkanlıdır, görevini mükemmel bir şekilde yerine getiriyor. Sadece fiziksel olarak savaşa gitmek, askerleri öldürmek değil. Özgürlük ölçülerinin yükseltilmesi temelinde yapıyor. Kahraman şehitlerin öncülük ettiği 1 Haziran Atılımı mirasını bugün YJA Star omuzlarına aldı. Bunlar bizim onurumuzdur, sonuna kadar kendi onurumuza sahip çıkacağız.

30 Haziran 1996'da PKK gerillası Zeynep Kınacı (Zilan) Dersim'de fedai bir eylem gerçekleştirdi. Bu eylem Kürdistan'da bir ilkti ve özgürlük hareketinde yeni bir çizginin kurulmasına yol açtı. Bu fedai çizgi günümüzde nasıl ortaya çıkıyor? 

Partimiz PKK ve PAJK ideolojik olarak, mayasıyla onların fedailiğine dayalıdır. Zîlan arkadaşın eylemi, zaman ve mekana göre değişiklik gösterir. Arkadaşlarımız daha önce de fedai eylem gerçekleştirdiler. Cezaevlerinde esir tutulanlar fedai eylemleri gerçekleştirdi ancak Zîlan arkadaşın eylemi, doğası ve tarzı bakımından farklılık arz etti. Hedefi kendisi tanımlıyor, kendisi keşfini yapıyor ve bir orduyu tek başına yok ediyor. Burada zayiat sayısından çok taktiksel eylem öne çıkıyor. Diyorlar ya bir orduya bedel biri diye. Zîlan'ın yaptığı işi, ancak bir ordu yapabilir.

O zaman Şemo (Şemdin Sakık) tasfiyeciliği vardı. Şemo, "Kürdistan'da savaş olmaz" dedi. Taktiklerde bir tekrar yaşanmıştı. Yine Önderliğimize yönelik komplo hazırlıkları vardı. Önderliği fiziksel olarak  yok etmek için komplo kurmak istediler. Bu temelde Önderliğimize karşı Şam saldırısı gerçekleştirilmişti. İşte heval Zîlan'ın gerçekleştirdiği eylem buna karşıdır. Süreci doğru anladı, Önderliği doğru anladı, var olan tehlikeleri doğru gördü, doğru tespit etti, hedefini doğru tanımladı ve kendi ordusuna sahip bir komutan olarak düşmanın üzerine gitti.

Nasıl yaşayacağız? Kadınlar, insanlar, ulus olarak nasıl yaşayacağız? Sadece fedai ruhla yaşayabiliriz. Çünkü düşmanımız bize hayatta bir şans vermedi. Yaşayacaksak Zîlan gibi yaşayacağız. Bir fedai yaşamı yaşamalıyız. Eğer yaşayacaksak, düşmanın tüm kalelerini kendi şahsımız, kendi duyularımız içinde yok etmeliyiz.

Bu nedenle heval Zîlan yaşam çizgimiz, ideolojik çizgimiz, yaşam temsilcimiz oldu. Bugün, Zîlan yoldaşın ruhu inşa edilmiştir. Zîlan yoldaşın hizmet ettiği çizgi, Zîlan yoldaşın çizdiği taktikler Zap, Avaşîn, Rojava, Şengal’de; tüm Kürdistan’da ve zindanlarda yürütülmektedir. Biz Kürt kadınları olarak, Kürt halkı ve bölgeyi, kapitalist modernitenin erkek ulus-devletinin zulmünden kendimizi kurtarmak istiyorsak, bugün Zap, Avaşîn ve Metîna’daki savaşlarda sürdürülen Zîlan çizgisini inşa etmeliyiz. Bu vesileyle Zîlan arkadaşımız şahsında tüm Haziran şehitlerini, özgürlük şehitlerini minnetle anıyoruz.