Günay: İmralı'daki tecrit tüm ülkeye yayıldı

HDP Sözcüsü Ebru Günay, "Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecridin tüm Türkiye’ye uygulandığını hep birlikte görüyoruz" dedi.

HDP Sözcüsü Ebru Günay, haftalık olağan basın toplantısını Amed'de gerçekleştirerek gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Günay'ın konuşmasının öne çıkan bölümleri şöyle:

"25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla Şili’den Arjantin’e, Lübnan’dan Rojava’ya, Amerika’dan Polonya’ya kadar dünyanın her yerinde alanlardaydık, yaşamımızı kuşatan erkek iktidarlara yine kadın düşmanı politikalara baş eğmediğimizi bir kez daha alanlarda meydanlarda, sokaklarda haykırarak gösterdik. Bu vesileyle buradan erkek-devlet şiddetine karşı mücadele eden, sesini yükselten ve baş eğmeyen kadınları bir kez daha selamlıyorum.

SİYASİ SOYKIRIM VE REFORM YALANI

Van il binamızı basıp 'biz geldik' notu bırakanlara soruyoruz: Siz kimsiniz hırsız mısınız, eşkiya mısınız, haydut musunuz?

Buradan bir kez daha şunu hatırlatalım. Hiçbir baskı hiçbir tehdit, gözaltı bizleri yıldırmayacaktır. Bizleri mücadelemizden tek bir adım dahi geri attıramayacaktır. Bizler her yerde başı dimdik mücadele eden bu hırsızlıklara, haydutlara, korsanlıklara boyun eğmeyen buna karşı mücadele eden bu ülkenin vatandaşlarıyız. Böyle olmaya devam edeceğiz, kimse bizi bundan asla vazgeçiremez.

2015 sonrası Kürtlere, demokrasi güçlerine, ezilenlere, yoksullara karşı kurulan savaş ve şer ittifakının asla reform yapamayacağı, dertlerinin sadece ekonomik odaklı 'dolar' olduğunu söylemiştik. Van İl Binamıza yapılan baskın da bunu bir kez daha doğruladı. Bu iktidarda, toplum için adaletin yaralarını saracak, haksızlıkların önünü alacak bir zihniyet ve iradenin olamayacağını söylemiştik. Maalesef yine haklı çıktık. Erdoğan’ın “reform” söylemi AKP-MHP iktidarının faşizmi kurumsallaştırma sürecinde araçsallaştırdığı siyasi, hukuki ve idari kurumların ne denli deforme edildiğinin ve rayından çıkarıldığının itirafıdır. Kurumsal çöküşün geldiği nokta reform adı altında yeniden palyatif taktik hamlelerle aşılmaya çalışılsa da ortaya çıkan tablo tüm çıplaklığıyla rejim krizinin ta kendisidir.

Yönetmeni MHP olan, sonu hüsranla biten kötü bir dizi izliyoruz.

Reform söyleminden sonra yaşananlara bakın! Miadı dolmuş yalanları kimse yutmaz.

Gerçek reform bu çürümüş, yozlaşmış sisteminizin gidişidir.

Erdoğan değil ülkeyi partisini bile yönetemiyor.

Kürt halkına yönelik uygulamalar bütün ülkeyi nefessiz bırakmıştır.

İMRALI TECRİDİ

Ülkede hukukun ayaklar altına alınmasının en temel göstergesi Kürt halkına yönelik düşmanca

uygulamalardır. Kürt halkı bu ülkedeki adaletin gerçek bir aynası gibidir. Kürtlere yaklaşım, ülkede demokratik yaşama yaklaşımın da kendisidir. Bugün Sayın Öcalan üzerinde İmralı’da uygulanan mutlak tecrit halinin istisna hali olmaktan çıkıp tüm Türkiye’ye uygulandığını hep birlikte görüyoruz. Bu nedenle söz konusu istisna haliyle mücadele ederken ilk yapılması gereken İmralı tecridinin önkoşulsuz ortadan kaldırılmasıdır. Tecridin olduğu yerde hukuk reformundan bahsetmek insan aklıyla dalga geçmektedir. Türkiye’de hukuk ve demokrasi meselesinin Kürt meselesi ve çözüm sürecinin dinamikleriyle olan ilişkisi herkes tarafından biliniyor.

Esas olarak tecrit ve siyasi tutsaklar odaklı yeni bir eylem ve mücadele programı üzerinden bugün Türkiye gündemini yapay bir şekilde işgal eden reform tartışmalarına karşı muhalefetimizi güçlü bir şekilde ortaya koymalıyız. Ülke günübirlik değişen bir siyaset anlayışıyla yönetilemez. O yüzden biz HDP olarak bu iktidarı yollamakta ve yerine demokratik ve özgür cumhuriyeti inşa etmekte kararlıyız. Halkın gücü karşısında hiçbir faşist gücün, hiçbir çeteci zihniyetin ayakta duramayacağını çok iyi biliyoruz. AKP iktidarından 18 yılın hesabını da mutlaka soracağız. Biz halkımızla birlikte bu hesabı mutlaka soracağız. Demokratik Mücadele Eylem Programını bu yüzden başlattık. Emekçilerin, ezilenlerin, gençlerin, kadınların isyanını sokaklara taşıracağız. Halkın sabrı taşmıştır, bu iktidarı mutlaka değiştirecektir. Hukuk ve demokrasi mücadelemizi yönetime mutlaka taşıyacağız. Radikal değişim, radikal demokrasi anlayışımızla gelecek.

SALGIN

Bu yönetim krizinin etkilerinden birini ne yazık ki toplum en fazla pandemi sürecinde yaşadı. Salgın, alınan sorumsuzca kararlar nedeniyle bugün itibariyle ciddi bir dalga haline gelmiştir. İstanbul başta olmak üzere birçok ilimizde hastanelerde ve özellikle yoğun bakım servislerinde yer kalmadı. Pandemi uygulamaları cezaevlerinde de insanlık dışı şartlar yarattı. Cezaevindeki her mahpusun yaşamı devletin garantisinde olması gerekirken, iktidar bu konuda hiçbir şey yapmayarak mahpusları adeta ölümle yüz yüze bıraktı. Son açıklanan tedbirlerde de yüzlerce, binlerce işçinin çalıştığı işyerlerine yönelik maalesef bir düzenleme yok. Kamu emekçileri salgın yokmuş gibi çalıştırılmaya devam ettirilecek. Düzenlemede işyerlerini kapatmak zorunda kalanlara maddi destek sağlanmadığı gibi işsizler ordusuna katılacak yeni yüz binlerce insanımız için ise bir destek düşünülmemiş.

Açıklanan yeni vaka sayıları da güvenilir değil.

Ulusal çıkar diye gerçekleri saklayıp halk sağlığını tehlikeye attınız.

EKONOMİK ÇÖKÜŞ

Ekonomik kriz derinleşip, bu krizde büyük sermaye, AKP yandaşları palazlandırılırken, işçi ve emekçilerin payına ise açlık sınırında yaşamak ve acı reçeteler düşüyor. AKP-MHP iktidarı, pandemi karşısında işçilerin sağlığı için bir gün dahi fabrikaları kapatmazken, işçiler haklarını aradığında ise hemen hiç utanmadan, ikiyüzlüce pandemi gerekçesiyle işçilerin yürüyüşlerine izin vermiyor. Aylardır hakları için direnen Somalı, Ermenekli maden işçilerinin yürüyüşüne asker polis barikatıyla, coplarla, biber gazı ve TOMA’larla yanıt veriyor. Yine Gebze’de en temel hakları olan sendikaya üye oldukları için işten atılan işçilerin yürüyüşü polis şiddetiyle engellendi ve işçiler dövülerek, yerlerde sürüklenerek gözaltına alınıyor.

'HDP EMEKÇİLERİN DİRENİŞİNİN PARÇASIDIR'

Biz HDP olarak işçilerin ve emekçilerin direnişlerinin bir parçasıyız ve hem sokakta hem parlamentoda bu mücadeleyi işçi ve emekçilerle birlikte sürdüreceğiz. Açlığa mahkum ettiğiniz, haklarını gasp ettiğiniz milyonlarca işçinin direnişiyle gideceksiniz. Uyguladığınız her türlü faşist yöntem sizi bundan kurtaramayacaktır. Bunu buradan iktidara hatırlatalım."