15 Şubat 1999 uluslararası komplonun 22. yıldönümü ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik ağırlaştırılan tecrit politikalarına karşı cezaevlerinde süren açlık grevi 81. gününe girdi. Şu anda dönüşümlü olarak devam eden açlık grevlerinin önümüzdeki günlerde süresiz-dönüşümsüz açlık grevine dönüşmesi bekleniyor. 15 Şubat komplosunu ve süren açlık grevlerini ANF’ye değerlendiren HDP Van İl Eş Başkanları Handan Karakoyun ve Fikret Doğan, siyasi tutsakların taleplerinin anayasal talepler olduğunu ve kabul edilmesi gerektiğine vurgu yaptılar.

HDP Van İl Eş Başkanı Fikret Doğan, cezaevlerinde doluluk oranının mevcut kapasitenin çok çok üzerinde olduğunu belirterek, siyasi soykırım operasyonlarıyla cezaevlerinde binlerce siyasi tutsağın bulunduğunu kaydetti. Siyasi tutsakların demokratik haklarını kullandıkları tek imkanın açlık grevleri olduğunu kaydeden Doğan, "Bu konuda açlık grevlerine çok yabancı değiliz. 2019 yılında sayın Leyla Güven’in öncülüğünde başlayan açlık grevleri 200 gün sürdü. Devletin duyarsızlığı neticesinde 10 siyasi tutsak hayatını kaybetti. 

Türkiye'de son zamanlarda devam eden hak ihlalleri ve tecride dikkat çekmek amacıyla açlık grevleri başladı. Her ne kadar şu anda beşer günlük dönüşümlü açlık grevleri olarak sürse de bunun süresiz ölüm oruçlarına dönüşme ihtimali var. Hepimizin arzusu yeni kayıpların olmaması ve ölüm oruçlarına dönüşmemesi. İstedikleri talepler mevcut anayasaya aykırı olmayan talepler. Bunlar pandemi süreci ile başlayan hak ihlalleri ve kısıtlamalar, hukuksuz bir biçimde uygulanan tecrittir. İnsan haklarıyla insandır. Tutsaklar, şu anda kantin, spor, görüş, sosyal faaliyetler ve beslenme ile ilgili sıkıntılarla karşı karşıyadır" diye konuştu.

TECRİT SADECE İMRALI İLE SINIRLI DEĞİL

Açlık grevlerinin en önemli nedeninin Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik süren tecridin aslında bütün topluma sirayet eden bir tecride dönüşmesi olduğunu ifade eden Doğan, "İmralı tecridi sadece İmralı ile sınırlı değil, bütün Türkiye ve Ortadoğu halklarına yönelik bir tecrittir. Bu tecridin bir an önce kalkması ülkemiz için, Ortadoğu halkları için son derece önemlidir. Siyasi tutsaklarda toplumun demokratikleşmesi, savaşın son bulması ve insanlarımızın artık ölmemesi için açlık grevine girdiler.

Bunlar haklı taleptir. Bu taleplerin yerine getirilerek yeni ölümlerin olmaması adına bu çok önemlidir. Biz de parti olarak, halk olarak bu konuyu yakından izliyoruz. Genel merkezimizin son açıkladığı ‘Herkese için adalet’ sürecinde de biz bu konuya dikkat çekmek için basın açıklamaları olsun, değişik etkinlikler içinde olmaya devam edeceğiz. Cezaevindeki arkadaşların taleplerine duyarlı olmak gerekiyor, ses olmak gerekiyor. Yaptıkları eylem bütün toplum içindir, bütün toplumun, ülkenin özgürleşmesi içindir. Bizde bu konuda destek olacağız, duyarlı olmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.

KOMPLO SÜRECİ YENİ SALDIRILARLA DEVAM EDİYOR

HDP Van İl Eş Başkanı Handan Karakoyun ise, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın ağırlaştırılmış tecrit koşullarında tutulurken, Kürt kazanımlarına yönelik süren saldırıların da bu komplo politikasının bir devamı niteliğinde olduğunu belirtti. "Türkiye ve Ortadoğu halkları bu durumu gördüğü için komploya karşı her yerde direniyor ve demokratik mücadelesini sürdürüyor" diyen Karakoyun, tutsakların açlık grevine değinerek, "Cezaevlerinde süren açlık grevleri de ağırlaştırılmış tecrit politikalarına karşı bir tepki olarak gelişmiştir.

Ülkemizin barışı, özgürlüğü ve demokrasisi bu hukuksuz tecridin kaldırılması ile mümkündür. Bu yüzden yetkililer cezaevlerinden yükselen bu haklı isyana yanıt vermeli ve talepleri kabul edilmelidir. Halkımız bu konuda son derece hassas ve duyarlıdır. Açlık grevleri ve sonrasında gerçekleşecek olan ölüm oruçlarında yaşanacak can kayıpları telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracaktır. Hükümeti bu konuda adım atmaya çağırıyoruz" diye konuştu.