'Her dağ kızım kokuyor, özgürlük kokuyor'

Adı gibi barışın, güzelliğin, emeğin yüzünü yansıtan gerilla anası Rabia ana, birden karşıma çıkıyor. Rabia ana on dört yıl önce dağlara gelen, gerilla mücadelesi yürüten kendi deyimiyle kınalı kuzusunu, yavrusunu görmeye gelmiş.

Adı gibi barışın, güzelliğin, emeğin yüzünü yansıtan gerilla anası Rabia ana, birden karşıma çıkıyor. Rabia ana on dört yıl önce dağlara gelen, gerilla mücadelesi yürüten kendi deyimiyle kınalı kuzusunu, yavrusunu görmeye gelmiş. Öyle güzel bir yüzü var ki, göreni şaşırtıyor, 52 yaşında olmasına rağmen hala genç ve dinç bir görünümü var. Ufak sayılacak gözleri ışıl ışıl...

'BEN SADECE KIZIMI DEĞİL, GERİLLAYI GÖRMEK İÇİN GELDİM'

Gözleri heyecan dolu, yüreği kıpır kıpır, kullandığı sözlerle oldukça bilgeli bir duruşu sergiliyor... Kızını ne zamandan beri görmediğini soruyorum. Rabia ana "2009'da kızımı görmüştüm. Bir kere daha görmek için buralara özgürlük diyarına geldim. Ama ben sadece onu değil diğer gerillaları da görmek için geldim" diyerek gülümsüyor. "Gerillanın olduğu her yerde emek, sevgi var, ben de her seferinde onu takip ediyorum."diyor. Rabia ana kendinden oldukça emin, otoriter bir duruşla düşüncelerini ifade ediyor.

Gerillanın dağlarına baharın gelişiyle birlikte hareketlenmeler başladı. Öyle hareketli saatler geçiriyoruz ki, olaya hakim olunmazsa başın dönebilir. Birileri giderken, diğerleri yeni bir merhabayla karşına çıkıveriyorlar. Bazen nerden geldiklerini, nasıl bir anda kaybolduklarını merak etmiyor değilim. Bunun için buraları bilmezsen herkesi birbirine benzetir, yolları, dağları karıştırır durursun. Eee Allahtan böyle bir sorunum yok. İşte zamanın hesaplanmadığı bir anda halk misafirhanesi diye bilinen bir gerilla kampında tesadüfen rastladığım güzeller güzeli Rabia anayla sohbet etmeden geçmek istemedim.

İki heyecanlı yürek bir araya gelirse tartışma da muhakkak renkli geçer. Kızın nerde ana? Dediğim anda, "bak işte karşıdan bana doğru gelen gerilla benim kızımdır" diyor. Sözlerini belirtirken müthiş bir övgü, bir gurur, övünen ses tonu var. Bu sözlerin birkaç gün kulağımda çınlayıp duracağı kesin. Kızına bir bakışı vardı, o an bir şair olsan bile anlamsız, anlatamazdın duygularını. Bazen bu dağlarda karşılaştığın olay ve olgular, insan hikayeleri, yoldaşlıkları, yürüyüşleri, yaşama bağlılıklarına o kadar şahit oluyorsun ki hangisini yazsam, diye kendinle yarışa giriyorsun. Yazar, sanatçı, şair olmak istiyorsun gördüğün güzellikler karşısında... Yine de her yazılan eksik bir resim gibi asılı duruyor karşında.

'PKK SAFLARINA EN ÖZEL ÇOCUK GELİR'

Rabia ana ile çözüm süreci üzerinde tartışma yürüttük ama anne çözüm süreci diye bir şeyin olmadığını söyleyip şunu ekliyor: "Eğer bir barış olacaksa her şey yasal yollarla olmalı yoksa asla kızım silah bırakmasın." Anne bir güvence olmadan kızım asla ama asla dağdan inmesin diyor başka bir şey demiyor. Gerillaya katılan gençleri anne şöyle anlatıyor. "Evde en çok sevilen çocuk dağlara geliyor. Benim kızım da evde en çok sevilendi. Her zaman söylerim PKK saflarına en özel çocuk gelir. Çünkü güzel ve akıllı çocuk özgürlüğün değerini bilir" diyor Rabia anne...

Rabia ana, annelerin bir araya geldiklerinde en çok sevdikleri çocuğu dağa, gerilla olmaya geldiklerini dinlendirdiklerini söylüyor. "Yani buralar değerli çocukların mekanı bunun için buralar analar için en kutsal yerdir. Öyle kolay kolay bırakılmaz bu dağlar."

Annenin sıcak sohbetini hiç bölmeden dinliyor etraftaki gerillalar. İki de bir bana "git onlara sor bak onlar da aynı benim gibi söyleyecekler" diyor Rabia ana. Rabia ana her konuşmasından sonra yanında oturan gerilla Dêrsîm'e bir buse kondurarak sonlandırıyor konuşmasını.  Kondurduğu her busenin sonunda "of ne güzel kokuyor dağlar, yavrumun kokusu var..." Ve sonrası derin bir nefes alarak "buralara geldikten sonra bir on yaş daha gençleşiyorum"  diyor. 

'NE UĞURDA ÖLECEĞİNİ ÇOK İYİ BİLEN BİR KIZIN ANASIYIM'

Rabia ana ve kızının arasında iki gerilla oturmuş her konuşmasında ona bakmadan da konuşmasına devam etmiyor. Ona bakarak, her cümlesini gözlerini ondan alan kızının gözlerine dikerek bizlere hitap ediyor.

Ana ve gerillanın diyalogları oldukça ilginç. Anne siyaseti ve güncel olayları gerillanın görüşlerini alarak yorumluyor. Anne günlük siyasette hakim biri gibi görünüyor. Anne siyaseti kızının gerilla olmasından sonra takip ettiğini söylüyor. Kızının tercihine saygı duyduğunu ve kızının çok akıllı olduğunu bunun için ne uğurda öleceğini çok iyi bilen bir kızın anası olmanın guruyla yaşadığını ifade ederken yüzündeki mutluluk en zirvedeydi.  Diğer tarafta oturan ama ismini bir türlü soramadığım ela gözlü gerillanın ellerini sımsıkı tutmuş konuştukça ellerini sıkıyor kucağına birden bırakıp tekrardan avuçluyor ellerini. Hani ellerini bıraksa bir daha o gerillayı göremeyecekmiş gibi tutuyor, Rabia ana. Gerillanın güzel yüzlü anası, yüzündeki sevgi bin ömrü besleyecek, bir savaşı durduracak kadar temiz ve derin, özgürlüğe sonsuz inanan emektar bir ana. Sözleri, bakışları, hal ve hareketleri sevgiyle örmüş belli. Etrafında oturan gerillalara ince ince bakıyor. Her birini bakışında hapsetmek, koklamak, koynunda yatırmak isteyen bakış ve arzuyla inceliyor karşısındaki gerillaları.

'HER DAĞ KIZIM KOKUYOR, ÖZGÜRLÜK KOKUYOR'

Rabia'nın gerilla olan kızı Zozan, anasına oldukça benziyor. Zozan ve anası arasında bir anne kız ilişkisinden çok bir arkadaş ilişkisi göze çarpıyor. Anasına oldukça saygılı yaklaşan Zozan, gerillayı annesi aracılığıyla tanıdığını annesinin çok yiğit bir anne olduğunu belirtirken yandaki diğer gerillalar onlara takılmadan edemiyorlar. "Desenize kızı annesine benzemiş" diyor gerilla Dersîm. Gülüşmeler eşliğinde Zozan; "Annem benimle gurur duyduğu kadar ben de onunla gurur duyuyorum." Sözleri tam yerine oturuyor. Anası yerinden kalkıp kızına doğru hızlı adımlarla bir kere daha sımsıkı sarılarak, "sizler geleceğimizsiniz asıl bana böyle bir gurur yaşattığın için ben sana teşekkür ederim kızım" diyen anne bir kere daha gerillanın bir halk için ne demek olduğunu gösterdi. Rabia ana kızının gözlerine bir kere daha dokunarak öptü kokladı.

"Her dağ gerilla kokuyor, özgürlük kokuyor" sözlerinin beni duygulandırdığını söylemeden edemem.