Kalkan: Soykırımcı siyaseti yaşatmayacağız

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, Süleymaniye’denkatledilen Cemil Amed ve Demhat Agit’i anarak, “Faşist soykırımcı zihniyet ve siyasetin bu dünyada yaşamasına kesinlikle izin vermeyeceğiz” dedi.

PKK Yürütme Komitesi Üyesi Duran Kalkan, 15 Ekim günü Süleymaniye’de Türk devleti tarafından katledilen PKK’nin öncü militanları, KCK Yürütme Konseyi üyeliği yapan Cemil Amed ve Demhat Agit’i anlattı.

ANF’ye konuşan Kalkan, başta Kürt gençliği olmak üzere tüm Kürt halkının bu fedai militanlarına sonuna kadar sahip çıkacağına, onların anılarını yaşatan, amaçlarını başaran bir pratiğin sahibi olacağına inandığını söyledi. Kalkan, “Daha çok mücadeleye sarılacaklar, Önder Apo’nun özgürlük düşüncesini daha fazla özümseyecekler, gençlik daha çok gerilla saflarına akarken, tüm halkımız da dört parça Kürdistan’da ve yurt dışında özgürlük ve demokrasi mücadelemize daha çok sahip çıkacak, daha fazla katılacak. Bu doğrultuda daha çok daha çok cesaret ve fedakarlıkta bulunacak. Yeni yüzlerce binlerce Cemil, binlerce Demhat yaratacak, ortaya çıkartacak, özgürlük ve demokrasi mücadelesine sevk edecek. Böylece özgür yaşamdan başka hiçbir şeyi kabul etmeyecek. Kürdistan’ın özgürlüğü, Ortadoğu’nun demokrasisi; kadın özgürlük çizgisinde demokratik toplum inşasını engeller ne olursa olsun aşarak, zorluklar ne olursa olsun yenerek, mutlaka ve mutlaka gerçekleştirecek, başaracak” dedi.

BİZİ BİTİRECEĞİNİ SANIYOR

Cemil ve Demhat’ı katleden düşmanın, böyle vahşi katliamlar yaparak PKK’yi bitireceğini sandığını, yıllardır on binlerce değerli Kürt evladını katlettiğini hatırlatan Kalkan, “Rojavayê Kudistan’a dönük en vahşi saldırıları yürütüyor. Kuzey Kürdistan’da halkımız üzerinde faşist soykırımcı terörü en ileri düzeyde uyguluyor. Seçilmiş halk temsilcilerini Selçuk Mızraklı şahsında görüldüğü gibi, tutuklayıp zindanlara dolduruyor. Güney Kürdistan’ın kentinde, kırında, dağında, devrimci fedai Kürt militanlarını, değerli yoldaşlarımızı vahşi saldırılarla katlediyor. Bununla özgürlük mücadelemizi durduracağını, halkımızı yıldırabileceğini, bizleri tüketebileceğini sanıyor. Bütün bunların yanılgı olduğu, bu 40 yıllık büyük direniş içerisinde net bir biçimde ortaya çıktı, bundan sonra daha fazla ortaya çıkacak. Bizi yok edeceğini sanan düşman, kendi saldırıları içerisinde kendisi bitecek. Yakın tarih ve tüm insanlık buna kesinlikle tanık olacak” şeklinde konuştu.

CEMİL AMED BÜYÜK EMEKLER VERDİ

Sağlık Komitesi’nin sorumlusu, yaklaşık 30 yılını büyük özgürlük mücadelesine veren, Kürdistan’ın hemen tüm parçalarında görev yapan Cemil Amed’in, gerilladan siyasi ve toplumsal çalışmalara kadar her türlü görev ve sorumluluk aldığını hatırlatan Kalkan, şöyle devam etti: “Her göreve üzerine düştüğü oranda sahip çıktı ve bunları başarıyla yerine getirmek için çalıştı. En son da dört parça Kürdistan’da halkımızın ve hareketimizin sağlık çalışmalarını yürüten merkezi komitemizin sorumlusu konumundaydı. Böyle bir mücadelede büyük emekler verdi, Önder Apo’nun çizgisini anlamak ve özümsemek, anlamak ve uygulamak için en büyük cesaret ve fedakarlıkla 24 saat particilik, 24 saat gerillacılık çizgisi içinde büyük bir çaba içerisinde oldu. Defalarca yaralandı. Gazi bir arkadaşımızdı; ayağını kaybetti, vücudundan yaralar aldı ama hiçbir zorluk, hiçbir saldırı Cemil Amed yoldaşı Kürt halkının özgürlüğü, halkların kardeşliği ve insanlığın özgür demokratik yaşamı için fedai çizgisindeki mücadeleden, Önder Apo çizgisinde yürümekten alıkoyamadı. Böyle bir mücadele içerisinde gerçekten de büyük bir gelişme sağladı, Apocu militan oldu, büyük emekler verdi, her alandaki özgürlük mücadelemize, Kürt halkının çok değerli bir birikimi haline geldi, böyle bir düzeye ulaşmayı başardı.”

DEMHAT, DURMAYAN, YORULMAYANDI

Genç yaşına rağmen büyük görevler üstlenen; ideolojik, siyasi çalışmalarda bulunan Demhat Agit’i de anlatan Kalkan, şunları ifade etti: “Sürekli mücadele içerisinde olan, pratik peşinde koşan, durmayan, yorulmayan, dinlenmeyen ama Önder Apo’nun çizgisini özümseyip, halkımızın özgürlüğü, bölge halklarının kardeşliği ve demokratik birliği için her türlü mücadeleyi başarıyla yürüten bir devrimci militan olarak yaşamının en değerli kesitlerini özgürlük mücadelemize verdi.

Özellikle Kürt halkı için yeni olan siyasi çalışmalarda, diplomatik çalışmalarda gelişme kat etti. Dinamizmi, öğrenme ve kavrama yetisiyle en zor görevler olan diplomatik faaliyetler gibi çalışmalarda önemli hizmetlerde bulundu.

Mücadelemize bu alan çalışmalarına, çok değerli katkıları oldu. Kendisini eğitti, örgütledi, hazırlardı, Kürt halkının önemli bir değeri, Apocu çizginin yenilmez, sarsılmaz bir militanı haline kendini getirmeyi başardı.”

KABUL EDİLECEK BİR DURUM DEĞİL

Kürt halkının, Özgürlük Hareketi’nin onlarca yıllık zorlu bir mücadeleyle ortaya çıkardığı bu büyük değerlerin, Süleymaniye gibi Kürt siyasetinin ve sanatının en çok geliştiği, Özgür Kürdistan denen topraklarda, Kürt, insanlık, kadın düşmanı, faşist, sömürgeci ve soykırımcı zihniyet ve siyasetin alçakça bir saldırısı ile katledildiğine dikkat çeken Kalkan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Şimdi bu, kesinlikle anlaşılacak ve kabul edilecek bir durum değil. Helmet yoldaş Kandil’de alçakça katledildiğinde Güney Kürdistan’daki duruma dikkat çekmiştik. Faşist soykırımcı TC güçlerinin bu katliamcı saldırganlığının önlenmesi gerektiğini ifade etmiştik. O zaman bazı güçler rahatsızlık duymuşlardı. Kandil ile bizim ne ilişkimiz olabilir demişlerdi. Şimdi de herhalde Süleymaniye ile ne ilişkimiz vardır demezler. Güney Kürdistan’ın kent ve kasabalarında, dağında, ovasında Kürt halkının en değerli militanları vahşice ve alçakça katledilirken, bundan bizim haberimiz yok ya da bu bizi ilgilendirmez denemez. Besbelli ki soykırımcı düşman bu alanlarda çok fazla kendisini örgütlemiş, eğitmiş, hazırlamış. Bunları açığa çıkartmak lazım, fırsat vermemek gerekli. Rojava’yı katlederken Bakur’da kadınlar, gençler çocuklar tüm halkımız üzerinde en vahşi katliamları yaparken, aynı düşman Güney Kürdistan gibi halkımızın büyük emekler harcayarak, on binlerce, yüz binlerce, milyonlarca şehit vererek ortaya çıkardığı bu kurtarılmış alanlarda da benzer katliamları yapamamalılar. Buna kesinlikle izin vermemeleri lazım. Biz inanıyoruz ki; Güney Kürdistan siyaseti ve halkımız, bu faşist soykırımcı saldırılara kesinlikle geçit vermeyecek, dur diyecek. Ajan, ihbarcı, işbirlikçi yapıyı engelleyecek, üzerine gidecek, onların yaşamasına, örgütlenmesine ve Kürt yurtseverlerini, devrimcilerini katletmesine kesinlikle izin vermeyecek. İnancımız budur, çağrımız da bu temeldedir. Dikkat edilirse yeri anlamlı olduğu kadar, söz konusu katliamın zamanı da çok anlamlıdır, manidardır. Faşist soykırımcı TC güçleri, Girê Spî’de, Serêkaniyê’de çocuk, kadın yaşlı demeden hem de kimyasallar kullanarak, alçakça katliamlar yaparken, yine Kuzey Kürdistan’da halkın seçilmiş yönetimlerini görevden atıp, tutuklayıp, zindanlara koyarken, aynı dönemde 15 Ekim gibi bir zamanda, Kürdistan’ın güney parçasında hem de en kadim kent olan Süleymaniye’de Cemil ve Demhat yoldaşları katledecek kadar vahşi, alçakça bir saldırı yürütebilmiştir. Bunu tüm Kürt siyaseti ve halkı olarak tam iyi anlamamız lazım. İşte Rojava bu kadar katliamı yaşarken ve ulusal düzeyde böyle bir duyarlılık, birlik ortaya çıkmışken, neden diğer yerlerde de söz konusu katliamlar olabiliyor? Bunlara karşı daha bilinçli, örgütlü mücadeleyi nasıl yürütmeliyiz? bunları kendimize sormalıyız.”

DAHA GÜÇLÜ SAHİP ÇIKMA

Cemil Amed’in uzun süre Rojava’da faaliyet yürüttüğünü, gazi olmasına, ayağını kaybetmiş olmasına rağmen Rojava‘da ayak basmadığı toprak parçası kalmadığını; bugünkü Rojava direnişinin bu kadar görkemli gelişmesinde en çok payı olanlardan biri olduğunu hatırlatan Kalkan, şunları söyledi: “Hepimizin üzerinde değerli hizmetleri var. Katledilen bu yoldaşlarımızın ve tüm Rojava şehitlerimizin anısına Kürdistan’ın dört parçası ve yurt dışındaki halkımız da daha güçlü bir biçimde sahip çıkacaklar.

YURTLARINI, EVLERİNİ TERK ETMEYECEKLER

Direnişi faşist soykırımcı saldırılara karşı büyük bir cesaret ve fedakarlıkla sonuna kadar geliştirecekler, ölümü göze alacaklar ama yurtlarını, köylerini, evlerini, sokaklarını, dağlarını taşlarını, Kürdistan’ı, vatanı terk etmeyecekler. Özgür yaşamdan asla vaz geçmeyecekler. Kim ne derse desin, kim ne kadar saldırırsa saldırsın ne kadar katliam uygularsa uygulasın, yaşamak için kendimize, yerimize, yurdumuza sahip çıkmaktan, bunun için her türlü fedakarlığı göstermekten başka çare yoktur. Bunu Rojava, Başûr, Bakur, Rojhilat halkımız da kesinlikle dikkate alacak. Her türlü saldırıya karşı sonuna kadar direnecek ve asla geri adım atmayacak, geri çekilmeyecek, topraklarını terk etmeyecek, atalarının ve analarının büyük emekle ve kanla inşa ettiği bu toprakları kesinlikle düşmana bırakmayacak.

HER YER ROJAVA, HER DEM DİRENİŞ

Başûr’da boykot uygulanıyor, herkesi böyle bir boykotun çok daha etkili ve başarılı olması için katılmaya çağırıyorum. Hem kendi yerimizde kalmaya hem de düşmana karşı boykot dahil, her türlü eylemlilik içerisinde olmaya, direnişi her yere yaymaya çağıyorum. Her yer Rojava, her dem direniş, diyoruz. Direnmek bizi var ediyor, yaşatıyor. Bize Cemil ve Demhat yoldaşlar ile Rojava’nın kahraman şehitleri bunu öğrettiler, bu şehitlerimize her zaman sahip çıkacağız, katillerden her zaman hesap soracağız. Faşist soykırımcı zihniyet ve siyasetin bu dünyada yaşamasına kesinlikle izin vermeyeceğiz, yoldaşlarımızın anısını böyle bir mücadele ile zaferde yaşatacağız. Amaçlarını mutlaka başaracağız. Faşist soykırımcı zihniyet ve siyaset yenilecek, Kürdistan özgür ve Ortadoğu demokratik olacak.”