‘Karar zaten alınmış’

Bireysel başvuru alan Anayasa Mahkemesi’nin bireysel savunma almadan HDP kapatma davası için mütalaa istemesinin skandal olduğunu ifade eden Doğan Erbaş, bunun, kararın baştan alındığına işaret ettiğini söyledi.

Anayasa Mahkemesi (AYM) HDP’yi kapatma davasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın hazırladığı 41 sayfalık mütalaayı HDP’ye ileterek, savunma için 30 gün süre verdi. 

Bir yandan HDP kapatma davası için mütalaa istenirken diğer yandan İzmir’de HDP’ye yönelik saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ın davası da görülmeye devam etti. 

Öte yandan HDP’ye yönelik bir başka hamle ise, milletvekili Semra Güzel’in çözüm sürecinde çekilmiş bir fotoğrafı üzerinden başlatılan linç ve dokunulmazlığın kaldırılması tartışması. 

Mahkemeler HDP’ye karşı aceleyle karar vermek için harekete geçerken Deniz Poyraz davasında Onur Gencer’in ‘daha çok kişiyi öldürmek istiyordum’ sözleri karşısında ise kayıtsızca izledi.

Tüm bu sürecin Kobanê Kumpas Davası’nı da ekleyerek ele alınabileceğini söyleyen HDP PM üyesi ve Avukat Doğan Erbaş, HDP’den istenen mütalaayı ve Poyraz davası ile dokunulmazlık tartışmasını ANF’ye değerlendirdi. 

DURUM SKANDAL

Kapatma davasını başından itibaren hukuki değil siyasi olarak değerlendirdiklerinin altını çizen Erbaş, “Bu davayı siyasi nedenlerle açılmış ve HDP’yi siyasi denklemin dışına atmaya çalışan AKP-MHP iktidarının geleneksel Kürt düşmanlığının bir tezahürü olarak görüyoruz. Mütalaada bize 30 günlük süre verildi ama biz de ek süre istedik, henüz cevap gelmedi. Burada hakkında siyasi yasak istenen kişilerin bireysel savunmalarının alınmadan mütalaanın istenmesi başlı başına hukuki bir skandal. Çünkü AYM, 2007’den sonra bireysel başvuruları almaya başlamıştı. Bireysel başvuruları alan bir kurumun, bireylerin savunmasını almadan mütalaa istemesinin tek açıklaması var; karar zaten verilmiş. Sonuçta mütalaa kişilerin savunmasından sonra onlara da cevap olarak hazırlansaydı daha uygun olacaktı. Ama buna uyulmadı bir an önce karara gitmeye çalışan bir durum görüyoruz. Hukuk tamamen bir perdeleme görevi görüyor. Yargı zaten araçsallaştırılmış vaziyette” şeklinde konuşuyor.

BU BİR KOMPLO

HDP Milletvekili Semra Güzel üzerinden başlatılan dokunulmazlık fezlekesine de değinen Erbaş, bunun bir komplo olduğunu dile getiriyor: “Tüm bu tartışmaların bir parçası olarak dokunulmazlık meselesi var. Semra Güzel arkadaşımız üzerinden bir komplo ile karşı karşıyayız. 2014’te çözüm sürecinde benzeri pek çok resmin, geliş gidişin olduğu dönemde hatta iktidarının bilgisi ve onayı dahilinde ailelerin çocuklarını gördüğü bir ortamda çekilen bir fotoğraf bu. Yıllar sonra bu şekilde servis ediliyor ve kapatma davasına da delil olarak kullanıldı. Böyle iç içe geçmiş komplike bir kumpas var. Kobanê Davası da kapatma davasının bir enstrümanı olarak kullanılmaya çalışılıyor.”

MAHKEME SADECE İZLEDİ

İzmir HDP il binasına saldırıda katledilen Deniz Poyraz davasında sanık Onur Gencer’in ifadelerini de sorduğumuz Doğan Erbaş, sanığın konuşmaları karşısında mahkeme heyetinin izlemekle yetindiğini söylüyor: “Deniz Poyraz davasında Onur Gencer, asıl hedefinin Abdullah Öcalan ve Selahattin Demirtaş olduğunu söyledi. Onlara ulaşamayınca İzmir il binasını hedef aldığını da açık açık anlattı. Hatta başka isimler de saydı. Pişman olmadığının da altını çizdi. Mahkeme bu söylemleri izledi, müdahale etmedi. Ailesi ve biz tepki gösterdik. Böyle bir yargılama yapıldı. Minbic’da kendisi ve bir yarbaya suikastı anlattı, annesine 1998’de yapılmış hayali bir durumdan söz etti. Onur Gencer’e lojistik, politik destek ve moral sağlayarak onu teşvik eden güçleri ustaca gizlemeye çalışan bir hikaye uydurdu. Bütün rahatlığıyla da anlattı. Daha fazla kişiyi öldürmek için oraya giden ama orada Deniz Poyraz’ı bulup alçakça katleden bir profesyonel katil var ortada. O katili örgütleyen kesimler var. En önemlisi HDP’ye yönelik düşmanlaştırıcı dilin yarattığı politik atmosferin payı da büyük.”