Kayıp yakınları, Sur'daki katliam planına karşı çağrı yaptı

Devlet tarafından yakınları katledilen ve kaybedilenler, adalet arayışlarını sürdürdü.

Devlet tarafından yakınları katledilen ve kaybedilenler, adalet arayışlarını sürdürdü. Amed, Batman, Hakkari ve İzmir'deki eylemlerde, fail olarak devlet işaret edilirken, Kürdistan'da devam eden soykırımcı saldırılar da protesto edildi. Eylemlerde, Sur'daki katliam planına karşı da harekete geçilmesi istendi.

AMED

Amed'de İHD ve kayıp yakınlarının "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" sloganı ile her hafta düzenlediği oturma eylemlerinin 367’ncisi, Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Kayıp fotoğraflarının taşındığı eyleme İHD Amed Şubesi yönetici ve üyeleri, kayıp yakınları, Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve insan hakları aktivistleri katıldı. Eylemde, 1993 yılında Amed'in Bağlar ilçesinde, devletin yüzü maskeli güvenlik güçlerinin saldırısı sonucu yaşamını yitiren Hamit Pamuk ve İkram Han’ın faillerinin bulunup yargılanması istendi.

'DEVLET GÜÇLERİ KADIN BEDENİNİ SAVAŞ ALANINA ÇEVİRDİ!'

Oturma eylemi öncesi konuşan İHD Amed Şubesi Yöneticisi, Av. Hatice Demir, '90’lı yıllarda işlenen zorla kaybettirme ve işkence suçlarının hesabının sorulmadığını; faillerin yargılanmadığını belirtti. Kürdistan’da son 7 ayda '90’lı yılları geride bırakan insanlığa karşı suçların işlendiğini de söyleyen Av. Demir, Cizre ve Sur başta olmak ilan edilen 'sokağa çıkma yasakları' ile Kürt halkına kendi yaşam alanlarının yasaklandığını belirtti. "Kadınlar, çocuklar, yaşlılar, gençler evlerinin içinde, bahçelerinde ya da kapılarının önünde vurulmuştur. İnsanlar aç, susuz, yaralı bir şekilde ölüme terk edilmiştir. Varto’da, Cizre’de kadınlar çırılçıplak soyulmuş, başlarında fotoğraflar çekilmiş ve bu fotoğraflar sosyal medyada teşhir edilmiştir" diyen Av. Demir, kadınlara şu mesajın verildiğini aktardı: 'Evinizde oturmazsanız, itaat etmezseniz sonunuz böyle olur.' Av. Demir, "Militarist, cinsiyetçi, tekçi devlet; kadın bedeninden intikam almak istemiş, kadın bedenini adeta savaş alanına çevirmiştir" diye ekledi.

'CENAZELERİ KAÇIRIP NEHRE DÖKTÜLER!'

Cizre’de şu ana kadar 166 insanın tüm dünyanın gözü önünde bodrumlara sıkıştırıldığı, bombalama ile karşılaştığı, göçük altında bırakıldığı, tarandığını ve yakıldığını dile getiren Av. Demir, şöyle devam etti: “Ardından işledikleri suçlar açığa çıkmasın, diye cenazeler değişik illere kaçırılmıştır. Parçalanan bedenler, çöken binanın molozlarıyla birlikte iş makinalarıyla Dicle Nehri'ne dökülmüştür.  Bugün Sur’da da, Cizre’de yaşananların benzeri yapılmaya çalışılmaktadır. Sur’da bir bodrum kata sıkışıp mahsur kalan tüm sivil insanlar için derhal yaşam koridoru açılmalı ve Sur’dan güvenli bir şekildi çıkmaları sağlanmalıdır."

'SESSİZ KALANLAR DA SUÇLU'

Başta Türk devleti olmak üzere, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu ölümlerden birinci dereceden sorumlu olduğunu belirten Av. Demir, “Bu vahşete sessiz kalan herkes en az tetiği çekenler kadar suçludur. Bugün Kürdistan’da Kürt halkına karşı işlenmeyen hiçbir suç kalmamıştır. Hukuku tanımayanlar, uygulamayanlar, evrensel değerleri yerle bir edenler işledikleri suçların hesabını hukuk karşısında verecek ve yargılanacaklardır. Ne yaparlarsa yapsınlar, gerçek ortada ve gerçek yürüyor, hiçbir güç bunu durduramaz, hakikat er yada geç açığa çıkacaktır" diye konuştu.

PAMUK VE HAN'IN KISA HİKAYESİ

İHD Amed Şubesi Yöneticisi Av. Mahsun Kaya da 1993 yılında Bağlar ilçesinde, devlet güçlerince katledilen Hamit Pamuk ve İkram Han’ın hikayesini anlattı. Kayıp Pamuk ve Han’ın yakınlarının beyanlarını aktaran Kaya, 21 Haziran 1993 tarihinde saat 20.00 sıralarında Bağlar semti Emek Caddesi'nde 3 devlet görevlisi tarafından Hamit Pamuk ve İkram Han’ın yaşamını katledildiğini söyledi. Olayda yaşamını yitirenlerin öğretmen arkadaşları İmam Taşçı’nın ise ağır yaralandığını belirten Kaya, Pamuk’un, öldürülmeden kısa bir süre önce Dicle Üniversitesi Hastanesi önünde sağlık emekçilerinin 1 Mayıs kutlamalarına yönelik gerçekleşen polis saldırısı sırasında, polis tarafından elindeki pankarta el konulduğunu ve tehdit edildiğini belirtti. Han’ın ise, Kulp Belediyesi Başkanı Enver Çelik öldürüldükten sonra gözaltına alındığını ve çok ağır işkence yapıldığını söyledi. 

BATMAN

İHD Batman Şubesi ile kayıp yakınları, Gülistan Caddesi İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya geldi. 1990'lı yıllarda katledenlerin ve kayıp edenlerin fotoğrafları taşındığı eylemde konuşan İHD Üyesi Mühir Arı, dün Dersim, Zilan, Halepçe'de yapılan soykırım ve katliamların bugün de Sur, Cizre, Silopi, Nusaybin ve İdil'de devam ettiğini söyledi. Arı, "Yüzlerce defa söylenen 'Kökünü kazıdık' yalanlarından sonra Kürdistan'ın başka noktalarında çatışmalar patlak vermektedir. Savaşın doğalında başta en temel yaşam hakkı olmak üzere en ağır insan hakları ihlali yaşanmaktadır" dedi. 

HAKKARİ 

Hakkari'nin Gever (Yüksekova) ilçesinde kayıp yakınlarının adalet arayışı sürüyor. Sanat Sokağı'nda bir araya gelen kayıp yakınlarına, İHD üyeleri, HDP milletvekilleri Nihat Akdoğan, Abdullah Zeydan, Âdem Geveri ile Suruç katliamında yaşamını yitiren Süleyman Aksu'nun ailesi ve HDP ve DBP yöneticileri destek verdi. Gözaltında yitirilenlerin fotoğraflarının taşındığı eylemde, "Katiller yargılansın" pankartı taşındı. 

HDP Milletvekili Zeydan, eylemdeki konuşmasında, AKP'nin Kürdistan'da devreye soktuğu soykırım politikalarının direnişle son bulacağına dikkati çekti. Gever halkının olası saldırılar karşısında direneceğini ifade eden Zeydan, AKP'nin dayattığı kölelik politikalarına Kürtlerin boyun eğmeyeceğini söyledi.

İlçede 28 Şubat 1994 tarihinde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Yaşar'ın oğlu Renas Yaşar da eylemde konuştu. Babasını kendisini polis olarak tanıtan 4 şahıs tarafından gözaltına aldığını ifade eden Yaşar, babasından 22 yıldır haber alamadıklarını söyledi. İtirafçı Kahraman Bilgiç'in verdiği ifadelerde babasının devlet güçlerince açık bir şekilde katledildiğinin yer aldığını dile getiren Yaşar, şunları anlattı: "Sık sık evimize polisler gelirdi, babamı soruyorlardı 'dağdakiler götürmüş olabilir mi?' diyorlardı. En son canımıza tak etti. Annem polislere tepki göstererek, 'PKK'nin panzerleri yok, onlar eve gelip kendilerini polis olarak tanıtmazlar. Eşimi asker ve polisler götürdü.' Dedikten sonra bizi rahat bıraktılar. İtirafçı Kahraman Bilgiç ifadelerinde, 'Mehmet Yaşar, Tabur Komutanı Mehmet Emin Yurdakul talimatıyla alınıp tabura getirildi. Çok ağır işkence yapıldı, işkence sonucu dirsek kemikleri görünüyordu. Daha sonra helikoptere bindirip götürdüler ve geri getirilmediğine tanık oldum, büyük ihtimalle helikopterden atılmıştır' babamla ilgili beyanlarda bulunmuş. Babamın bulunması için tüm resmi birimlere başvurduk, ayrıca Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunduk bir sonuç alamadık." 

İZMİR

İHD İzmir Şubesi ve kayıp yakınları, "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" şiarıyla Konak Sümerbank önünde açıklama yaptı. Barış Anneleri Meclisi üyeleri ve STK temsilcilerinin de destek verdiği eylemde, "Failler belli kayıplar nerede?" pankartı ve kayıpların fotoğrafları taşındı. Eylemde, 1995 yılında gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamayan Murat Yıldız'ın hikayesi anlatıldı. Yıldız'ın hikayesini okuyan İHD İzmir Şubesi Yöneticisi Caner Canlı, 29 Ocak 1995 tarihinde İzmir'in Bornova ilçesinde bir kafede çıkan tartışma üzerine gözaltına alınan Yıldız'dan bir daha haber alınamadığını aktardı.

Sur'da bodrum katında bulunanların durumuna da dikkati çeken Canlı, "Sur'da, Cizre'de insanlığa karşı suç işleyen özel harekat polislerini 'Desteğim ve dualarım sizinledir. Şükranlarımı sunuyor ve gözlerinizden öpüyorum. Gazanız mübarek olsun' diyerek cesaretlendiren Cumhurbaşkanı'na bu söylemin suça teşvik olduğunu hatırlatıyor ve kendisini evrensel hukukun sınırlarına çekilmeye çağırıyoruz" dedi.