'Kayyum belediyeyi terk edinceye kadar direnişimiz sürecek'

Amed'de belediyelerinin gasp edilmesine karşı 28 gündür direnenler, eylemlerini iradelerine sahip çıktıkları için sürdürdüklerini belirterek, "Kayyum belediyeyi terk edinceye kadar direnişimiz sürecek" dedi.

AKP-MHP rejiminin HDP'li 3 büyükşehir belediyesine kayyum atayarak gasp etmesine karşı Kürtlerin direnişleri devam ediyor. Amed, Van ve Mardin'de her gün sokakta olan Kürtler, belediyelerini işgalcilerden geri alıncaya kadar sokakları terk etmeyeceklerini söylüyor. Özellikle Amed'de 28 gündür Lise Caddesi üzerinde eylem yapan HDP'liler, direnişlerinin bir ayını geride bırakacaklar. Bu direnişe katılanlar, onları direniş alanına getiren nedenleri ve kayyum sözcüğünün onlar için ne anlama geldiğini ANF'ye anlattı.

'HALK ONLARI TANIMIYOR'

Direnişin başından beri eylem alanında olduğunu belirten Erdoğan Zana, 31 Mart seçimlerinde tercihlerini Selçuk Mızraklı tarafından kullandıklarını kaydederek, şunları söyledi: "Madem eş başkanımız hakkında bir sorun olduğunu söylüyorlarsa o zaman belediye meclisinden birini başkan olarak seçmelilerdi. Bu, Kürt halkının iradesini tanımadıkları anlamına geliyor. Halkımız da buradaki direnişleriyle onları tanımadıklarını anlatmaya çalışıyor. Tüm engellemelere rağmen halk burada emsalsiz bir direniş sürdürüyor. Elimizden geldiği sürece de burada olmaya devam edeceğiz."

'POLİS EŞLERİNE MEMURİYET VERİLİYOR'

Kullandıkları oylara sahip çıkmak adına bu direnişe katıldığını ifade eden Makbule Güner ise, konuşmasına şöyle devam etti: "Kayyum denince belediyelerimizin karakollara çevrilmesi aklımıza geliyor. Kimi isterlerse onları memur yapıyorlar. Polis eşlerine bile memuriyet vermişler. Belediyemizi geri alıncaya kadar burada oturacağız. Bizim burayı eli boş terk etmemiz söz konusu bile olamaz. Bunu böyle bilsinler."

'BELEDİYE ONLARIN DEĞİL, BİZİMDİR'

İbrahim Yakut ise, kayyumun belediyeyi terk etmesi gerektiğini belirterek, "Kayyum denildi mi hırsızlık akla gelir. Bugün belediyenin karakoldan hiçbir farkı kalmamıştır. Biz onu belediyemizde istemiyoruz. Çünkü irademizi gasp etti. Kayyum belediyeyi terk etmediği sürece biz de burada bulunmaya devam edeceğiz. Hakkımızı ve irademizi sonuna kadar savunacağız. Çünkü bu belediye onların değil, bizimdir" diye konuştu.

'KAYYUM, DİKTATÖRLÜĞÜN ARACIDIR'

Direniş alanının en aşina yüzlerinden olan Abdulkadir Ekinci de kayyumların atandığı günden bu yana eylemini sürdürüyor. Ekinci, direniş alanının kendisine protesto ve eylem hakkının nasıl savunulacağını öğrettiğini vurgulayarak, şunları paylaştı: "Onlar, belediyemizi boşaltmayana kadar eylemlerimiz devam edecektir. Kayyum darbedir, işgaldir. Kayyum, tek adam rejiminin ve diktatörlüğün aracıdır. Bu uygulama dünyanın neresinde olursa olsun kabul edilemez. Ben kendi adıma söylüyorum, kayyum gidene kadar üzerime kar bile yağarsa buraya hep geleceğim."

'YAZ-KIŞ BURADA OLACAĞIZ'

Kayyumlar eliyle Kürtlere yaşatılanların zulüm olduğunu söyleyen Makbule Akyüz, "Bu zulmün nerede biteceğini ben de bilmiyorum. Kayyumun bizim belediyelerde ne işi var? Madem zulüm ile bizden belediyelerimizi alacaklar, o zaman seçim yapıp oy kullanmamızı istemesinler. Biz oylarımıza sahip çıkmak için buradayız. Kimseye ezdirmeyeceğiz. Yaz veya kış olsun fark etmez burada olacağız. Burada ölsek bile kayyumu göndermeyene kadar kalkmayacağız. Bu dünya herkese yeter. Bizden ne istiyorlar?" ifadelerini kullandı.

HDP ÖNÜNDE OTURTULANLARA ÇAĞRI

Kadriye Polat ise, kayyum politikasını asla kabul etmeyeceklerini belirterek, şunları söyledi: "Bugün biri evinize girip sizi sofranızdan kaldırıp dışarı atarsa bunu kabul eder misiniz? Biz ona oy vermemişiz. Selçuk Mızraklı'yı seçtik. Bize yapılan tamamen zulüm ve hakarettir. Biz yine her şeye rağmen barış ve kardeşlikten yanayız. Kayyum belediyeden çıkıp gidene kadar da buradan kolay kolay ayrılmayacağız. HDP il örgütünün önünde oturan annelere de sesleniyorum. Orada oturmanın çözüm olduğunu mu düşünüyorlar? Kirli bir politikanın içerisinde olduklarını bilsinler. Çantalarına bıçak ve taş koyarak gidip orada oturmanın ne anlama geldiğini biz çok iyi biliyoruz. İyi niyetli değiller. Anne olmalarına rağmen gidip orada oturmaları çok ayıp bir durumdur. Orada oturacaklarına bizim ellerimizi tutsunlar. Orası çözümün yeri değil."

'ONURUMUZ İÇİN ÖLÜRÜZ'

Belediyelerinin onlar için onur anlamına geldiğini dile getiren Kudret Eryılmaz ise "O belediye çocuklarımızın emeğidir. Şehitlerimizin kanıdır. Tüm bunlar için buraya geliyoruz. Kayyum denince aklımıza ilk gelen onların hırsızlıklarıdır. Bunları düşününce kinimiz ve nefretimiz katlanıyor. Halk iradesiyle seçilen birinin yerine göz dikmenin hiçbir dinde yeri yoktur. Halk zaten onları isteseydi oylarını onlara verirlerdi. Çünkü bu halk için hiçbir şey yapmamışlar. Sadece bugüne kadar talan, ölüm ve tutuklamalar yapmışlar. Yine sadece karakol ve zindanlar yapmışlardır bizim için. Biz gerekirse onurumuz için ölürüz. Bu hırsızları memleketimizden kovmayana kadar da davamızdan vazgeçmeyeceğiz" şeklinde konuştu.

'KAYYUM, HIRSIZLIK VE GASP DEMEKTİR'

Direnişin başından beri onları alana getiren iradenin tamamen haklılıkları olduğunu vurgulayan Mehmet Macar ise şunları belirtti: "Son 17 yıldır Kürt halkı üzerinde aşırı bir düzeye çıkan zulüm politikalarına karşı buradayız. Bugün de irademizi gasp ettiler. Dilimiz, tarihimiz ve kültürümüz her anlamıyla inkar edilmiş durumda. Mesela 2016'da atanan kayyum politikalarına da şahit olduk. Tarihi öncülerimizin isimlerinin verildiği parkların, sokakların ve caddelerin isimleri değiştirildi. Bu bile bizi yok saydıklarının en büyük göstergesidir. Bizler, bizim olanı geri alıncaya kadar burada olacağız. Çünkü kayyum denince aklımıza hırsızlık ve gasp geliyor."

‘KARARIMIZI 31 MART'TA VERDİK’

Muhammed Erkiz ise, kayyumun atandığı günden beri direniş alanında olduğunu ve bu kadardır zamandır iradelerinin kırılmadığını söyleyerek, şunları dile getirdi: "Halkımız, işgalci ve hırsızlık zihniyetinizi kesinlikle kabul etmiyor. 31 Mart'ta halk kararını verdi. Büyük bir oy farkı ile bu halkın eş başkan adayı kazandı ve mazbatasını aldı. Kaldı ki biz önceki kayyumun ne tür hırsızlıklar yaptığını gördük. Bu halkın parası ile neler neler aldıklarını ve yediklerini gördük. Halkın parası ile lüks yaşamlar sürdürmesinin biliyorlar ama aynı halkın iradesini tanımıyorlar. Halkımız da artık sessiz kalmıyor. 26 yıl geçse de bu halk direnecektir. İlk günlerde onca saldırıya rağmen halkımız direndi. Halkımız bu saatten sonra bir tek çöpünü bile bu gaspçı zihniyete teslim etmeyecektir."