KCK: 1 Mayıs'ta alanlarda AKP-MHP'nin işgal saldırılarına tutum alınmalı!

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, tüm halkları, kadınları, işçi ve emekçileri 1 Mayıs'ta alanlara inerek AKP-MHP'nin işgal saldırılarına karşı tutumlarını ortaya koymaya ve Kürt halkıyla dayanışma içerisinde olmaya çağırdı.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı 1 Mayıs İşçi Bayramı vesilesiyle yazılı bir açıklama yaptı.

KCK, “Birlik, Mücadele ve Dayanışma günü olan 1 Mayıs'ı tüm dünya işçi sınıfına, emekçilere, halklara, kadınlara, özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren herkese kutluyoruz. Başta işçiler, emekçiler, halklar ve kadınlar olmak üzere sömürülen tüm toplumsal kesimlerin meydanlara inerek 1 Mayıs'ı büyük bir coşkuyla kutlayacağına inanıyoruz. İşçi sınıfı ve ezilen dünya halkları bu yılki 1 Mayıs'la birlikte birlik ve dayanışmalarını daha fazla sağlayacak ve sömürüye karşı özgülük mücadelesini daha da güçlendireceklerdir” dedi.  

“1 Mayıs; sömürüye karşı mücadele eden emekçilerin, halkların ve tüm ezilenlerin özgürlük duygusunun, bilincinin ve mücadelesinin birlik ve dayanışma ruhuyla ortaya konulduğu çok anlamlı bir gündür” denilen açıklamada şunlar belirtildi:

“Sınıflı uygarlığa karşı insanlık kesintisiz bir şekilde mücadele etmiş ve bu mücadele günümüzde de sürmektedir. 1 Mayıs da insanlığın sömürüye karşı verdiği mücadelenin bir parçası, onun çağımızdaki ifadesi olmaktadır. Bu anlamıyla 1 Mayıs özgürlük ve eşitlik özlemiyle yaşayan ve mücadele eden insanlığın eşitlik ve özgürlük duygusunu ifade eden evrensel bir gündür.

1 MAYIS MÜCADELE GÜNÜNE ÇEVRİLMELİ

1 Mayıs'ın en önemli özelliği mücadeleyle kazanılmış olmasıdır. Bundan dolayı 1 Mayıs gününde sadece talepler değil, baskıya, zulme, faşizme ve sömürüye karşı işçiler, emekçiler, halklar ve kadınlar tutumlarını ortaya koymalı ve 1 Mayıs'ı mücadele gününe çevirmelidir.  Hiçbir değer ve kazanım mücadele verilmeden elde edilemez. Bunu en iyi bilen kuşkusuz emeğiyle yaşayan işçi sınıfı, halklar ve kadınlardır. Eğer bugün kapitalist sömürü sistemi kriz yaşıyorsa bu verilen mücadelenin sonucudur. Kapitalist modernitenin tümüyle yıkılması ve sömürünün son bulması da mücadeleyle olacaktır.

Kapitalist modernite sistemi tarihin gelmiş geçmiş en sömürgen sistemdir. Tarihte kadın doğasının ve emeğinin sömürülmesiyle başlayan erkek egemenlikli sömürü sistemi kapitalist moderniteyle birlikte en yüksek düzeye ulaşmıştır. Çünkü kapitalist modernite sistemi azami sömürü ve kar zihniyetine dayandığından sömürmedik hiçbir şey bırakmamaktadır. Sadece insanı ve onun yarattığı değerleri değil, tüm canlı doğayı ve gezeni de azami sömürü ve kar zihniyetinin sonucu olarak yaşanamaz duruma getirmiştir.

Kapitalist modernite sistemi toplum düşmanıdır. Toplumsallığı parçalayarak, dağıtıp zayıflatarak azami kar ve sömürüyü gerçekleştirebilmektedir. Toplumsallığı zayıflatmak, parçalayıp ortadan kaldırmak kapitalist modernitenin amentüsüdür. Çünkü toplumsallığın var olduğu yerde ne kapitalizmin ne de başka bir sistemin sömürüsü söz konusu olabilir. Toplumsallık sömürüye karşıdır ve sömürüyü kabul etmez. İnsanlık tüm maddi ve manevi değerlerini toplumsallığı sayesinde yaratmıştır. Kapitalist modernite ise azami sömürü zihniyetine sahip olduğundan toplumsallığı kendine düşman görmekte ve hedeflemektedir. Varlığını toplumsallığın yok olmasında görmektedir. Bundan dolayı toplumsallık kapitalist modernite sistemiyle birlikte çok zayıflamıştır. Günümüzde neredeyse sömürü ve kara konu olmayan hiçbir değerin bırakılmaması toplumsallıktaki bu zayıflamanın sonucudur. Bundan dolayı da kapitalist modernitenin toplum düşmanı karakteri daha fazla kavranmalı ve toplumsallığın güçlendirilmesi ve yeniden inşa edilmesiyle sömürü sisteminin ortadan kaldırılabileceği bilinciyle hareket edilmelidir.

Kapitalist modernite bireyciliği azami düzeyde geliştirerek ve bireyi topluma karşı konumlandırarak toplumsallığı zayıflatmakta ve dağıtmaktadır. Bireyi baştan çıkararak toplumu çürütmektedir. İnsanın duygu ve anlam dünyasıyla oynayarak, onu bozarak toplumsallıktan kopuk, hiçbir anlam ve duyguya sahip olmayan, bireyci, bencil bir varlık derekesine düşürmektedir. Robot ve robotlaştırılmış yaşamı dışarıda ve gelecekte değil, kapitalist modernitenin yarattığı anlamdan ve histen koparılmış bireycilikte görmek gerekir.

Günümüzde kapitalist modernitenin tüketim toplumu aşması yaşanmaktadır. Tüketim toplumunda değer görülen tek şey tüketmedir. Hiçbir gerçek yaratımda bulunmayan, sadece tüketmeyi değer kabul eden bir yaşam insanlık için çok büyük bir düşüş olmaktadır. Bu düşüşten çıkmak için kapitalist modernite zihniyetine karşı toplumcu duygu ve ideallerle mücadele edilmesi ve kapitalist modernite yıkılana kadar bunun sürdürülmesi gerekir.

ÖNDER APO EŞİTLİĞE, ÖZGÜRLÜĞE VE SOSYALİZME BAĞLILIĞIN GEREĞİ PKK’Yİ YARATTI

Kürdistan özgürlük hareketinin en temel ilkesi sömürüye karşı olmasıdır. PKK, sosyalizm mücadelesinin mirası üzerinde var olmuş ve başlangıçtan günümüze kadar bunun mücadelesini vermiştir. Kürt halkı kapitalist modernitenin çıkarları uğruna tarihte eşine az rastlanır bir zulüm ve sömürüye maruz bırakıldı. Kürdistan bölünüp parçalanırken Kürt halkı da inkar, imha ve soykırıma tabi tutuldu. Böylece Kürdistan ve Kürt halkı üzerinde mutlak bir sömürge düzeni kuruldu. PKK'nin başlattığı Kürdistan özgürlük mücadelesi bu anlamıyla tarihin ve günümüzün en anlamlı ve büyük çıkışlarından biridir. Önder Apo eşitliğe, özgürlüğe ve sosyalizme olan bağlılığının bir gereği olarak PKK'yi yarattı ve Kürdistan özgülük mücadelesine sahip çıktı. Eşitlik özgürlük ve sosyalizme bağlılık PKK'nin kökeninde vardır. Nitekim PKK'nin önder kadroları arasında birçok Türkiyeli sosyalist ve devrimci bulunmaktadır. Bu yoldaşlarımız sosyalizmin eşitlik ve özgürlük mücadelesini Kürt halkının soykırımcı sömürgeciliğe karşı özgürleşmesinde görmüş ve bu duyguyla Kürdistan özgürlük mücadelesindeki yerlerini almışlardır.

Kürt halkı sadece kendisi için değil, tüm halklar ve insanlık için mücadele etmektedir. Bunun bir örneği DAİŞ'e karşı verilen mücadele olmuştur. PKK ve Kürt halkı DAİŞ'e karşı mücadele ederek tüm Ortadoğu halklarının ve dünya insanlığının değerlerine sahip çıkmış, bu uğurda büyük bedeller vermiştir. Bugün de halkların ve insanlığın düşmanı olan AKP-MHP faşizmine karşı mücadele ederek bu rolü oynamaya devam etmektedir.

Türkiye'de devrimciler ve emekçiler sömürüye karşı büyük bedeller vererek önemli bir mücadele geleneği ve mirasını yaratmışlardır. 1 Mayıs 1977 günü Taksim'deki kutlamalarda 34 devrimci devletin karanlık güçlerinin saldırısı sonucu yaşamlarını yitirmişlerdir. Biz 1 Mayıs Taksim şehitleri şahsında tüm 1 Mayıs şehitlerini anıyoruz. Anılarına büyük değer biçiyor, mücadelelerine sahip çıkacağımızı belirtiyoruz. 1 Mayıs Taksim şehitleri Türkiye'de demokrasi ve özgürlük değerlerinin ve geleneğinin yaratılmasında çok önemli bir yere sahiptir.

Biz Kürdistan özgürlük hareketi olarak kendimizi her zaman Türkiye işçi sınıfının, emekçilerin ve Türkiye halklarının yarattığı eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelenin bir parçası olarak görmekteyiz. Türkiye'de başta işçi sınıfı olmak üzere tüm ezilenlerin kurtuluşu Kürt halkıyla Türkiye sosyalist ve demokrasi güçlerinin ortak mücadelesiyle gerçekleşebilir. Bunun için Türkiye demokrasi güçleriyle ile Kürdistan özgürlük mücadelesi daha fazla mücadele ortaklığı içerisinde olmalıdır.

1 MAYIS’TA HERKES MEYDANLARDA SÖMÜRÜYE VE İŞGALE KARŞI KARŞI TUTUM ALMALI!

AKP-MHP faşizmi Kürt düşmanlığıyla hareket etmekte ve Kürt halkına karşı işgal ve yok etme saldırıları geliştirmektedir. Nerede bir Kürt kazanımı varsa oraya saldırmakta ve işgal etmek istemektedir. Rojava'da gerçekleştirdiği işgallerin yanı sıra Başûrê Kurdistan'ı da işgal etmektedir. AKP-MHP faşizmin amacı Kürt soykırımını gerçekleştirmektir. Türkiye emekçilerinin ve halklarının yarattığı değerleri de Kürt halkına karşı yürüttüğü savaşta kullanmaktadır. Dolayısıyla AKP-MHP'nin Kürt halkına karşı yürüttüğü savaş ve işgale karşı herkesin karşı çıkması ve tutum geliştirmesi gerekir. Türkiye'de Kürt sorunu çözülmediğinden diğer sorunların çözümü de mümkün olmamaktadır. Çünkü Kürt sorununun çözümü demokratik bir zihniyet ve yaklaşım gerektiriyor. Biz 1 Mayıs'ta emekçiler, işçiler, halklar, kadınlar ve ezilen tüm kesimlerin meydanlara çıkarak sömürüye karşı tepkilerini ortaya koyarken AKP-MHP faşizminin saldırı ve işgaline karşı da tutum alacaklarına inanıyoruz. Kürt halkıyla Türkiye emek ve demokrasi mücadelesinin birlikteliklerini güçlendirerek AKP-MHP faşizminin yıkımını gerçekleştirecek ve Türkiye'nin demokratikleşmesini sağlayacaktır.

AKP-MHP faşizmi Kürt düşmanı olduğu kadar tüm toplumun, halkların, kadınların, işçilerin ve ezilenlerin de düşmanıdır. Türkiye'de tüm sorunların kaynağı AKP-MHP'dir. Onun için zulme karşı olan, eşitlik ve özgürlük davası olan herkes AKP-MHP faşizmine karşı bir araya gelmeli ve ortak düşmana karşı birlikte mücadele etmelidir. Bu birliktelik mutlaka sağlanmalı ve AKP-MHP'nin yıkımı gerçekleştirilmelidir.

Tüm halkları, kadınları, işçi ve emekçileri 1 Mayıs'ta alanlara inerek birlikteliklerini güçlendirmeleri, AKP-MHP'nin işgal saldırılarına karşı tutumlarını ortaya koymaları ve Kürt halkıyla dayanışma içerisinde olmaları çağrısında bulunuyoruz."