KJK’den 8 Mart değerlendirmesi: Kazanan biz kadınlar olacağız

KJK Koordinasyonu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla geniş bir değerlendirmede bulundu. KJK, “Kadın grevlerine güçlü ve coşkulu bir biçimde katılmaya, mücadele ivmesini yükseltmeye çağırıyoruz” dedi.

KJK Koordinasyonu değerlendirmesinde, 21’inci yüzyılın kadın öncülüğünde, özgürlük, demokrasi ve ekolojik mücadelelerin başarı ile yürütülmesinin yüzyılı olacağına vurdu yaptı. Kürdistan’ın dört parçasındaki durum ve yürütülen mücadeleyi değerlendiren KJK’nin 8 Mart mesajı şöyle:

“21. yüzyılın ilk çeyreğini bitirmeye doğru gidiyoruz. Egemenlikli sistem kadına çeşitli biçimlerde yaklaşarak bu yüzyılı yine kadın köleliğinin devam ettiği bir yüzyıl, kara bir yüzyıl olarak sürdürmek istiyor. Buna karşılık da kadın isyanları, direnişleri ise bir sel gibi büyümektedir. Kadın özgürlüğü artık engellenemez bir boyuta ulaşmıştır. Kadınlar giderek yaşam içindeki kölecil statülerini çok iyi anlamaktalar ve bunu asla kabul etmemekteler. Kadın bilinci, örgütlülüğü geliştikçe de kendi var oluşlarını derinden anlamaktadırlar. Dolayısı ile kadınlar yaşam içindeki misyonlarını da daha fazla kavramış durumdalar. Dolayısı ile egemen, zorba, yalancı erkekliğe geçit verilmeyecektir. Dünya kadınları böyle bir özgürlük ruhu ile 8 Mart 2021 yılını karşılamaktadırlar. İnsanlık tarihinde ilk kez kadınlar dünyanın her kıtasında kendilerini bu denli kader belirleyici görmekteler.

Bu da çok önemlidir. İçinde olduğumuz yıllarda özgürlük ideolojisi temelinde kadın birliği geliştikçe ve ortak kadın eylemlilikleri geliştikçe devlet ve iktidarlar kadın ayaklanmaları karşısında duramazlar. Yeni bir çağ başlıyor. Bu çağ kadınların çağıdır. Bu çağ özgürlüklerin, demokrasinin, doğa ile birlikte yaşamanın çağıdır. Elbet zorlu olacak, bedelleri büyük olacak. Ancak mutlaka kadınların öncülüğünde insanlık hak ettiği eşit, özgür yaşamı elde edecektir.

2020 yılı Kürt kadınları açısından yine bir direniş yılı oldu. Başta Haftanîn olmak üzere gerillanın olduğu her alanda, toplumsal alanların tümünde direniş gelişti. Bu direniş sonucunda, çok değerli kadın ve erkek arkadaşlarımız şehitler kervanına katıldı. Bu bağlamda Zin, Esmer, Nûcan, Aryana Baran, Leyla Agirî, Amara Batman, Sema Koçer ve yüzlerce kadın arkadaşımız şehit oldu. 

Elbette yaşanan şehadetlerden dolayı kadınlar, halkımız, Ortadoğu halkları  olarak yükümüz ağırlaşmıştır. Şehit olan  arkadaşlarımızın da yükünü üzerimize almış durumdayız. Bu hakikati bilerek yaklaşma ve şehitlere karşı minnettarlıkla birlikte kadın devrimini gerçekleştirme, başarma sözümüz vardır.

‘BAŞKAN APO KADIN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN DE ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPMIŞTIR’

Önderliğimiz İmralı zindanlarında 23. Yılına giren olağanüstü bir direniş içindedir. Önderliğimizin İmralı’daki olağanüstü direnişini selamlıyoruz. Başkan Apo’ya kadınlar, halk, halklar olarak minnettarız, borçluyuz. 8 Mart vesilesi ile bir kez daha Kürt kadın hareketi olarak belirtiyoruz ki ‘Önderliğimizin özgürlüğü kadınların özgürlüğüdür.’ Bu temelde her çalışmamız, her nefes alışımız Önderliğimizin özgürlüğü için olacaktır. Tecridi kıracağız ve başkan Apo’yu direnişimiz ve mücadelemizle özgürleştireceğiz.

İnsanlı tarihinde kadın ile eşit ve özgürce yoldaşlığı yapmanın nadide bir temsilcisi olan Önderimiz Abdullah Öcalan kadınların, halkların gönlünde yaşamı, duruşu ve mücadelesi nakış nakış işlenmiştir. Önderlik sevgisi, saygısı hiçbir şeye benzemez. Önderlik sevgisi aile, eş, aşiret tüm sevgilerden farklıdır. Çok yoğunlukludur. Değiştirici, dönüştürücü, özgürleştiricidir. Önderliğimiz alternatif yaşam ve ilişkileri kendi şahsında temsil ettiğinden, insanlık tarihinin en derinlikli, kapsamlı bir tecridi ile karşı karşıyadır. Önderliğimiz düşünemez hale getirilmek istenmektedir. Bu nedenle her türlü psikolojik işkence ile karşı karşıya bırakılmaktadır. Önderliğimiz Abdullah Öcalan’ın yıllarca toplumdan, her türlü iletişimden araçlarından koparılması, yoğunluklu bir şekilde psikolojik- özel savaş sistemi içinde sürekli tutulması egemen erkek aklın en çirkin, zalim uygulamasıdır. Kadınlar, halklar, ötekileştirilen inançlar Önderliğimizin özgürlük paradigması ile kendilerini yeniden buldular. Tanımladılar. Öz güçlerine güvenerek örgütlenerek var oluşlarını gerçekleştirdiler. Dolayısı ile Önderliğimize karşı geliştirilen, insanlık tarihinin en zalim uygulama biçimlerini asla unutmayacaklar. Önderliğimize, halklarımıza, kadınlara yapılanların hesabı sorulacaktır.

Bu temelde 8 Mart 2021 itibarıyla da kadın özgürlük mücadelemizin öncüsü, bize özgürleşmenin yollarını gösteren, ön açan, ilerleme sağlatan Başkan Apo’yu sevgi, saygı, bağlılıkla selamlıyoruz. Bugün Önderliğimizin üzerindeki tecridin kaldırılması ve özgürlüğü için tüm dünya ayaktadır. Dünyanın çeşitli kıtalarından milyonlarca kişi Önderliğimizin özgürlüğünü talep etmektedir. Bu da Kürdistan tarihinde ilk defa gelişen bir olgudur. Kürtlerin özgürlüğü   dünya gündemine hiçbir zaman bu denli girmemiş ve bu denli destek görmemiştir. Kürtler, kadınlar artık yalnız değildir. Kendi öz gücümüze dayanıp mücadele ettikçe, dünyadaki özgürlükçü ve demokratik güçler yanımızda olacaktır.

Bu vesile ile halkımız, analarımız, genç kadınlar bu süreçte en fazla direnen kesimlerdir. Biz halkımızın, analarımızın, tüm gençlerin 8 Mart bayramlarını da sevgiyle, coşkuyla kutluyoruz.

‘HPG-YJA STAR GERİLLALARININ GARÊ DİRENİŞİ TARİHSELDİR’

Son olarak Gare alanımıza TC devletinin geliştirdiği işgal saldırısında Şoreş Beytüşebab arkadaşımızın komutasında 15 arkadaşımız şehit oldu.  Gare direnişi şehitlerimizi saygı ve minnettarlıkla anıyoruz. Gare direnişimizle birlikte mücadelemizde yeni bir sayfa açıldı. Türk devleti gerilla direnişi karşısında bozguna uğradı. Bunun yarattığı sonuçlar AKP-MHP iktidarının sonunu getirecektir. Gerilla direnişi, kadın özgürlük direnişi ile birlikte paralel gitmekte ve birbirinden güç alıp vererek büyümekte ve tüm topluma yansımaktadır. Gerillanın büyümesi, başarısı kadın özgürlüğüne giden yolların açılması anlamına gelmektedir. Bu anlamda Gare direnişini 8 Mart vesilesi ile bir kez daha coşkuyla kutluyoruz. HPG-YJA STAR gerillalarının Garê’deki başarılarını tekrar selamlıyoruz.  Tüm HPG ve YJA STAR gerillalarının 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü kutlu olsun. Yine savaşta yaralanan, gazi olan arkadaşlarımız özgürlüğün yaratılmasında temel emek sahipleridir. Gazi ve yaralı arkadaşlarımızın da 8 Mart bayramlarını kutluyoruz.

Zindanlarda Önderliğimizin özgürlüğü için direnen açlık grevlerinde olan binlerce yoldaşımız vardır. Zindandaki yoldaşlarımızın direnişlerini de selamlıyoruz. 8 Mart 2021 yılı itibarı ile zindanlarda gelişen direniş, kadın özgürlük mücadelemizin yükselen ateşini gürleştirmektedir.  Bu temelde  zindanlardaki tüm arkadaşların 8 mart 2021 bayramlarını kutluyoruz.

Günümüzde Türk devletinin öncülüğünde, kapitalist modernist sistemin halkımıza, Kürt kadınlarına karşı geliştirdiği saldırılar aynı zamanda ideolojiktir. Örneğin en son Kuzey Kürdistan’da DTK Eş başkanı Leyla Güven ve TJA sözcüsü Ayşe Gökhan yakalandı. Yapılan suçlamalarda; ‘neden Ana soylu sistemi savunuyorsunuz?’ sorusu vardı. Bu ilk kez geliştirilen bir soru oluyor. Buradan da anlaşıldığı gibi kendilerini adeta Ataerkil sistemin sözcüsü olarak görmekteler. Bizleri cezalandırmaları da bu kapsamdadır. Türkiye’de artık kadın haklarını savunmak,  ‘terörist’  olma ile bir tutulmaya başlamıştır. İstanbul sözleşmesi anlaşmasından Türk devleti kendini çekmek istiyor. İstanbul sözleşmesi kadın haklarını savunan bir sözleşmedir. Bu sözleşmenin pratikleşmesi, hayata geçmesi mücadelesinin yanındayız. İçindeyiz. Bu sözleşme için mücadele eden tüm kadınları selamlıyoruz.

KAYYUMLARA KARŞI MÜCADELE

Kayyumlara karşı mücadelemiz ilkeseldir. Öz yönetim hakkını sadece kadınlar, halkımız açısından değil herkes için savunuyoruz. Bu anlamda Boğaz içi üniversite öğrencilerinin yürüttüğü mücadelenin  yanındayız. Bu direnişe katılan tüm öğrencileri selamlıyoruz. Kadına yönelik şiddete karşı örgütlenen, mücadele eden tüm kadın kurumlarının çalışmaları son derece önemli ve değerlidir. Bu mücadelelerin tümünü selamlıyoruz.

Erkek egemen sistem kadınların özgürlük taleplerini dar alanlara sıkıştırarak radikal özgürlük mücadelesinin gelişimini engellemektedir. Biz, hem kadına yönelik şiddet, Kürtaj vb. gündemler üzerinden haklarımızı alacağız hem de Rojava kadın devriminde görüldüğü gibi, yaşamın tüm alanlarında kadınlar olarak eşit ve özgürce bir temsille katılım gerçekleştirmenin mücadelesini her yerde yürüteceğiz. Kadınlar olarak; yaşamın her boyutuna stratejik bir misyonla katılım sağlayıp, toplumu, erkeği değiştirip, dönüştüren bir yaklaşımın sahibi olacağız. Biz kadınlar  egemen erkek sistemin içine çekilip iktidara entegre edilme yaklaşımlarına karşı da kapsamlı strateji ve taktiklerle karşılık vereceğiz. Egemen erkek sistemin içinde bulunduğumuz her yeri bir özgürlük mevziisi haline getireceğiz. Örgütlü, kolektif kadın kimliği ve örgütlülüğü temelinde hareket edersek, bu sistem içinde erimez tam tersine sonuç alabilir ve egemen sisteme karşı durabiliriz.

‘ÖNEMLİ BİR EŞİĞE GELMİŞ BULUNUYORUZ’

Değerlendireceğimiz diğer bir husus da dünyada, Kürdistan’da gençlik ve kadın ortaklaşması düşünsel ve eylemsel alanlar başta olmak üzere tarihin hiçbir döneminde bu kadar gelişmemişti. Yeni dönem itibarı ile çok daha iç içe ve birlikte mücadele eden, direnişlerin geliştiği bir süreç yaşanacaktır. Halkların kaderi de gençliğe ve kadınların etkili bir şekilde tüm topluma öncülük edebilmesine bağlanmıştır. Bu temelde dünyada, Ortadoğu ve Kürdistan’da kadınlar artık insanlığın yaşadığı, toplumsal, ekolojik, siyasal, askeri, ekonomik krizlere bütünlükle bakabilme zihniyetine giderek kavuşmaktadır. Kadınlar bulundukları her alana, kadın bilinci ile giriş yapmaktalar. Çalışmalarını bu bilinçle sürdürmekteler. Bu temelde 21. yüzyılı bir kadın yüzyılı yapma iddiamızı güçlendiren en temel olgulardan bir tanesi de kadınlar olarak yakaladığımız bu ortak ruh ve bilinçtir. Buradan yola çıkarak dünyada, Ortadoğu’da, Kürdistan kadın birliği, kadın yoldaşlığı gelişmekte, mücadele azmi, irade ve kararlılığı her geçen gün büyümektedir. İnsanlığın devlet ve iktidarlardan kurtuluşu için en büyük moral, maneviyatı, örgütlülük ve eylemliliklerde de gelişmektedir.

İnsanlığın en eski sömürgesi durumunda olan kadınlar artık mevcut bu kölecil statükoyu artık asla kabul etmemekteler. Bu nedenle yeni özgür yaşamın öznesi olarak var oluş mücadelesini amansız bir biçimde yürütmeye kararlılar. Bu özgürce var olma mücadeleleri, evlerde, sokaklarda, köylerde, dağda ve ovalarda her geçen gün büyümektedir. İrili, ufaklı kadın direnişleri birleşmekte bir sel olup akmaktadır. Direnişler, isyanlar, protestolar adeta bir şimşek gibi ataerkil sistemin yarattığı toplumsal cinsiyet kodlamalarını birer birer kırıp, parçalamaktadır.  Bugün egemenlikli sistemi kırılmaya uğratan, işlemez kılan kadın hareketlerinin mücadeleleridir. Bu anlamda tüm Dünya, Ortadoğu ve Kürdistan kadınlarına çağrımız 8 Mart 2021 dünya kadınlar gününü, eylemliliklerini ataerkil sistemi parçalanma, yıkma çalışmalarımızda önemli bir eşiğe gelmiş durumdayız. Bu eşikten tüm gücümüzle yüklenelim.  8 Mart 2021 yılı itibarı ile erkek egemen sistemi geriletip, yıkıp, paramparça etme noktasına getirelim.

'KÜRT KADINLARI DÜNYADA KADIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİNE ÖNCÜLÜK EDİYOR'

Kürt kadınlarının toplamda yarattığı örgütlü düzey, erkek egemen sistem karşısındaki direnişimiz dünya kadınları için son derece çekici gelmektedir. İdeolojik, siyasi, askeri, pratik olarak geldiğimiz düzey, öncülük misyonumuzu doğalında geliştirmiştir.

Bilindiği 2020 yılı itibarı ile faşist TC devletinin ve onun ardındaki erkek sistemi Kürt kadınlarını özel olarak hedeflediler. Bu temelde özel savaş planlamaları kapsamında, Kürt kadınlarına dönük kapsamlı saldırılar gelişti. Kuzey Kürdistan’da kayyum atanan tüm belediyelerde öncelikle kadın daireleri kapatıldı. Yüzlerce kadın siyasetçi zindanlara atıldı. Kürt illerinde uzman çavuşlar tarafından Kürt kadınlarına yönelik tecavüzler gerçekleştirildi. Ajanlaştırma, uyuşturucuya ve fuhuşa bulaştırma politikaları geliştirildi. Efrîn’de, işgal edilen bölgelerde Kürt kadınlarına yapılan katliamlar da bilinmektedir. Kuzey Kürdistan’da uzman çavuşların Kürt kadınlarına tecavüz etmesinin altında da aynı mantık vardır. Türk devletinin Kürt kadınlarına yönelik geliştirdikleri saldırıların, düşmanlığının altında yatan mantık faşizm mantığıdır. Türk devleti, Kürt kadınlarını tecavüz edilecek bir nesne olarak görmektedir. Kürt kadına yaklaşım şahsında Kürt halkına ve ülkesine tecavüz, işgal, gasp, sömürü politikalarını uygulamaktadır.

Türk devleti tarihinin en büyük krizini ve çözümsüzlüğünü yaşamaktadır. Türkiye’nin geleceği karanlıktır. Çünkü faşist, milliyetçi, talancı, milliyetçi AKP-MHP iktidarı devleti ele geçirmiştir. Ve devletin tüm olanaklarını kullanarak kendi iktidarını sürdürme yaklaşımı içindedir. En son sivil toplum kuruluşlarına, üniversitelere kadar kayyum politikasını uygulamaya çalışmaktadır. Faşizm toplumun gözeneklerine kadar hâkim olmak istemektedir. Bu aynı zamanda derin korkuların dışa yansıması olmaktadır. Bu tarz sömürgeci uygulamalar Türkiye tarihinde ilk kez geliştirilmektedir. Kürdistan’dan başlayarak tüm Türkiye’ye yayılmaktadır. Sol ve sosyalist güçler tamamen bitirilmek ve tasfiye edilmek istenmektedir. Ancak bizim direnişimiz ve mücadelemiz sürdükçe bunu başarmaları imkansızdır. Türkiye cephesinde de Boğaziçi üniversitesinde görüldüğü gibi direnişler devam etmekte, AKP baskıyı sonuna kadar arttırsa da kitle desteğini günden güne kaybetmektedir.

ROJAVA KADIN DEVRİMİ

Türkiye ve Kürdistan’da direniş ve özgürlüğün öncülüğünü Kürt kadınları yapmaktadır. Kadınlar, gençler AKP’nin önünde en büyük settir. Ve AKP’yi yıkıp yerle bir edecek güçtür. Kürt kadınlarının yüzlerce etkin, aktif öncüsünün zindanlara atılması, gerillada, toplumsal alanda en son Leyla Agirî arkadaşın örneğinde görüldüğü gibi direk öncü kadronun hedeflenmesi korkunun, kendi iktidarının kaybetmenin telaşıdır. Bize darbe vurarak yaşamayı temel bir ilke olarak uygulamaktadır. Kadınlara ve halkımıza, halklarımıza karşı geliştirdiği bu faşist soykırım politikaları kapitalist modernist sistem tarafından da kabul görmektedir. Kadın özgürlük çizgimiz, felsefemiz kadınların, toplumun ruhuna bir kere işlemiştir, Canlıdır. Söküp atılamaz. Tam aksine gün be gün kadın uyanışı, baharlaşması, çiçeklenmesi söz konusudur. Bu temelde Kürt kadın hareketi dünyada gerçekleştirdiği pratikleşmelerle kabul görmekte, dikkate alınmaktadır. Rojava kadın devrimi ile Kürt kadınlarının dünyada önemli, tanınan, ciddiye alınan bir pozisyonu oluşturmuştur.  Rojava kadın direnişimiz, devrimimiz bu anlamda çok önemli bir rol ve misyon oynamıştır.

'ROJAVA’DA DEMOKRATİK ULUS BİRLİĞİ KADINLAR CEPHESİNDE SAĞLANDI'

Rojava kadın devriminin somutlaşması, buradaki direnişi, boyut çalışmaları, yaşamın kadınların eli ile yeniden geliştirilmesi son derece heyecan uyandırmıştır. Kadın devrimi dünya kadınlarına büyük ilham, umut kaynağı olmuştur. Yine Kürdistan’ın her yerinde geliştirilen eş başkanlık sistemi de kadınlar tarafından çok büyük destek görmekte ve benimsenmektedir. Öz savunma anlayışımız dünya kadınlarınca esas alınmaktadır. Ve giderek bu temelde de örgütlenmeler gelişmektedir. Arap Dünyasına kadın özgürlük çizgimiz, Demokratik ulus modelimizle büyük açılıp sağladık. Tarihi Kürt-Arap ittifakı en çok da kadınlar üzerinden oluşmaktadır. Arap kadınları da Önderliğimizin ideolojisi ile tanıştıkça müthiş bir heyecan ve sevinç duymaktadırlar. Son olarak Rojava’da iki öncü Arap kadını olan Deşîşa’ya bağlı Til Şeyir Beldesi Eşbaşkanı Seda Feysel El Hermas ve yardımcısı Hind Letif El Xidar’ın katledilmesi de bununla bağlantılıdır. Bu saldırı görünürde bir DAİŞ saldırısı gibi gözükse de esas da TC devletinin organizesidir. Arap kadınları korkutularak Önder Apo’nun özgürlük ideolojisinden, mücadelemizden soğutulmaya çalışılmaktadır. Arap ve Kürt kadınlarının, Suriye halklarının birleşmesinden büyük korku duyulmaktadır. Tüm bu saldırılara, özel savaş oyunlarına, halkları birbirine karşı kışkırtma stratejilerine karşın Arap kadınlarında özgürlük mücadelemize karşı büyük bir bağlılık, heyecan ve coşku gelişmiştir. DAİŞ’in karanlığını gören Arap kadınları, kadın özgürlük çizgimiz ve mücadelemizle yeniden bir doğuşu yaşamıştır. Rojava’da Demokratik ulus birliği kadınlar cephesinden sağlanmıştır.

'İRAN EN VAHŞİ UYGULAMALARI DAYATIYOR'

İran rejimi de kendi tarihinin en vahşi uygulamalarını İran halklarına karşı uygulamaktadır. İran rejimini dış saldırılar değil, iç çelişki ve rahatsızlıklar, kadınlara ve halklara karşı geliştirdiği anti-demokratik uygulamalar bitirecektir.  İran’da kadınlara karşı büyük bir terör baskı, işkence ve tutuklama, idam etme durumu söz konusudur. Türk devletinin uygulamaları kopya ediliyor. Oysa ki İran devletinin tarihinde halklara, kadınlara saygı söz konusuydu. Farslar da Kürtler gibi anaerkil bir tarihe sahiptirler. Ancak 20. yüzyılın ulus-devlet zihniyeti İran devletini de zehirlemiş, kendisine benzeştirmiştir. Milliyetçilik, mezhepçilik, cinsiyetçilik temelinde örülen bu devlet zihniyeti topluma büyük zararlar vermektedir.

Zeynep Celaliyan başta olmak üzere, kadın aktivistler, insan hakları temsilcileri, öğretmenler, kadın sanatçılar suçsuz yere hapislere atılmakta, yıllara varan cezalar verilmektedir.

KOLBERLERE YÖNELİK KATLİAM SİYASETİ

Kolberlere karşı uygulanan siyaset tam bir katliam siyasetidir.  İran ve Rojhilat’ta yaşanan ekonomik kriz halk üzerinde büyük bir etki yapmaktadır. İran ve Rojhilat’ta yaşayan birçok fakir halk günlük geçimini sağlayabilmek için çok zor şartlarda kolberlik yapıyorlar.  İran rejimi karakteri gereği halkı kendine bağlı tutmak, besicleştirmek amacıyla halkın kolberlik yapmasına izin vermiyor.  Bu temelde kolberlere insanlık dışı uygulamalar geliştiriyor.  Son günlerde belluc olan 10 kolberi katletmesi de kabul edilmemesi ve hesabının sorulması gereken bir durumdur. Bu vesileyle kolberlerin ailelerine başsağlığı diliyoruz.  Yine İran rejiminin bir siyaseti olarak öne çıkan durum da Kürt halkına dönük uygulanan fuhuş, ajanlaştırma siyasetidir. Kadını iradesiz kılmayı hedefleyen küçük yaşta evlendirmeler normal görülüyor. Kadın intiharları söz konusudur. Hatta özellikle son dönemlerde artan iç kaostan dolayı erkek intiharları da artmış durumdadır. İran’da idam siyaseti ile toplum, kadınlar teslim alınmak, korkutulmak, özgürlük davasından vaz geçirilmek isteniyor. Oysaki İran tarihinde kadınların ilerici, toplumu etkileyen değiştiren, dönüştüren yönü çok köklüdür. İran’da kadınlar teslim alınamaz. İran kadınları buna karşı direnmektedirler.

SÜLEYMANİYE EKSENLİ KADIN ÖZGÜRLÜK DAMARI

Güney Kürdistan’da tarihsel olarak Süleymaniye eksenli ciddi bir kadın özgürlük damarı vardır. Güney Kürdistanlı kadınlar devrime büyük fedakârlık ve cesaretle, yurtseverlikle katılım sağladılar. Ciddi henüz ortaya çıkmamış öncülük potansiyeli söz konusudur. Güney Kürdistan’da halkımızın çok önemli kazanımlarına rağmen kadın özgürlük çalışmalarının belirgin ortaya çıkmamasının nedeni buradaki cinsiyetçi anlayıştan kaynaklanmaktadır. Özelde KDP kadın özgürlük çizgisinin önünü kapatmaktadır.

 Genel olarak Güney Kürdistan kadınlara yönelik şiddet, çok eşlilik, küçük yaşta evlendirmeler, intiharlar, kendini yakmalar kadınların siyaset dışında, yaşam dışında bırakılması yaklaşımları devam etmektedir. Ancak başta da belirttiğimiz gibi Güney Kürdistan ve Irak’ta ciddi bir kadın uyanışı, bilinçlenmesi vardır. Ve giderek mevcut sisteme bir tepki ve başkaldırı söz konudur.

ŞENGAL’DEKİ DEVRİMSEL KADIN GELİŞİMİ

Şengal kadınlarının da mevcut haliyle büyük devrimsel bir gelişmenin yaşandığını belirtebiliriz. Özelde DAİŞ’in gerçekleştirdiği 73. Ferman sonrası geniş bir kesimin Başkan APO’nun düşünceleri ile buluşmasından sonra çok önemli bir gelişme kaydedilmiştir. Ezidi kadınları hızlı bir gelişme sağlamışlar ve toplumsal devrim çalışmalarına katılım sağlamışlardır.

'EYLEMLER DEMOKRATİK ULUS PERSPEKTİFİNE UYGUN OLMALI'

2020 yılı Eylül ayında KCK ve KJK olarak başlattığımız, ‘tecride, faşizme, işgale son; özgürlüğü sağlama zamanı’ hamlesi de mücadele tarihimiz açısından önemli olmaktadır. Yine bu hamle ile birlikte KJK’nin başlattığı ‘kadın kırımına karşı özgür kadın ve toplumu savunma zamanı’ hamlesini de geliştirdik. 

8 Mart eylemliliklerimiz demokratik ulus perspektifimize uygun bir şekilde bu hamle sloganlarıyla gelişmelidir. ‘Şimdi özgürlük zamanı’ Önderliğimize özgürlük hamlesi tarihseldir. Ve 8 Mart eylemliliklerimiz, ‘şimdi özgürlük zamanı’ özgürlük hamlesi ile birleşmektedir. Eylemliliklerimiz demokratik ulus perspektifimizin ruhuna uygun tüm halklardan, inançlardan kadınlarla birlikte gelişecektir.

'AKP-MHP İKTİDARI YIKILACAK'

Bu temelde 8 Mart 2021 Dünya emekçi kadınlar gününü direniş ve özgürlük ruhu ile kutlamaktayız. Sakine Cansızlardan, Beritan, Zilan, Semalardan, Şilan Kobanêlerden, Arin Mirkanlardan, Viyan Soran, Destina Kandillerden, Şirin Elemhulilerden, Delal Amed, Leyla Agiri ve Zin Cizrelere kadar olan tüm Kürdistan şehitlerimizi saygıyla anıyoruz. Kürdistan’da kadın devrimini gerçekleştirme sözünü yeniliyoruz. Kesinlikle başarma inadı ve kararlılığındayız. Kürt kadınları olarak Kürdistan, Ortadoğu ve dünya devrimlerin öncülük etmeye devam edeceğiz. Ortadoğu kadınlarının yarattığı kadın birliği Ortadoğu’yu, Kürdistan’ı demokratikleştirecektir. Kürt, Türk, Arap, Fars, Ermeni, Süryani, Çerkez, Rum, Türkmen, Alevi, Êzidî, Yarsan tüm kadınların kadın birliği alternatif yaşamın geliştirilmesine öncülük edecektir. Faşist AKP-MHP iktidarı kadınların, gençlerin mücadelesi ve direnişi ile yıkılacaktır.

2021 yılı itibarı ile dünya kadınları ile birlikte kuracağımız demokratik kadın konfederalizmi ile örgütlü mücadelemizi kararlıca yürüteceğiz.

Bu temelde Kürdistan, Ortadoğu ve Dünya kadınlarını 8 Mart eylemliliklerine, kadın grevlerine güçlü ve coşkulu bir biçimde katılmaya, mücadele ivmesini yükseltmeye çağırıyoruz. Kazanan biz kadınlar olacağız. Egemen erkek sistemin yarattığı tüm yaşam düzenekleri yıkılacaktır. Kazanan Önderliğimizin özgürlük düşünceleri olacak, insanlık kazanacaktır."