Kobanê kent merkezinin DAIŞ'ten temizlenmesinden sonra, çevre köylerde operasyon devam ediyor. 15 Eylül saldırıları sonrası işgal edilen köylerin büyük bir kısmı kurtarıldı. Rojava Savunma Güçleri her gün biraz daha ilerleyerek DAIŞ gruplarını püskürtüyorlar.
YPG Basın Merkezi, güçlerinin Batı Cephesi'nde işgal öncesi mevzilerine ulaştığını açıkladı. Bu cephede Rojava güçleri Fırat suyuna kadar ulaşmış durumda. Ancak Cerablus ve Ezaz, DAIŞ tarafından daha önce işgal edilmişti. Zaten bu bölgelerin tümden kurtarılması Efrin ve Kobanê kantonlarının birleşmesi anlamına geliyor. Böylesi bir hamleye henüz zaman var. Bunun için askeri, siyasi ve diplomatik şartların olgunlaşması gerekiyor.
Kobanê Kantonu için Güney Cephesi, çok önemli. Zira DAIŞ daha önce bu cepheden yaptığı sevkiyatlarla Kobanê'yi düşürmeyi hesaplıyordu. Kobanê'nin Sırrin ilçesi de bu cephede yer alıyor ve Rakka'ya yakın olduğunu hatırlatmak gerek. Sırrin'de işgalden önce Kürt ve Araplar birlikte yaşıyorlardı. Ancak 15 Eylül saldırılarından önce işgal edilmiş olan Sırrin'den Kürtler göç ettirildi.
Kobanê Güney Cephesi ile kısmen Güneybatı Cephesi'nde Türkiye'ye ait Süleyman Şah Türbesi yer alıyor. Süleyman Şah Türbesi, konum olarak Kobanê'nin 30-35 km aşağısında ve DAIŞ yaklaşık 5 aydır orada. Kimi Kürt kaynaklarına göre DAIŞ ve Türk askerleri buradan saldırıları birlikte organize ediyor-ediyorlardı. Türk yetkililere göre ise, dört aydır buradaki askerlere herhangi bir sevkiyat yapılamıyor. Bir nevi Süleyman Şah Türbesi şu an DAIŞ'in kontrolünde. Türkiye'nin buraya ulaşması için helikopter ve Fırat üzerindeki kayık seferleri dışında gidebileceği iki yolu var. Birincisi Kobanê üzerinden, ikincisi ise Cerablus güzergâhı. Kobanê üzerinden şu ana kadar bir geçiş olmadı, Cerablus üzerinden nasıl bir trafik yaşandığını ise ancak DAIŞ ve Türk tarafı bilir!
Süleyman Şah Türbesi'nde şu an ne yaşanıyorsa olursa olsun, gerçek olan şu: YPG güçleri 19 Şubat öğlen saatleri itibariyle buranın 2 km yakınına geldiler. Buradan geçen Halep yolu kontrole alındı. Sadece köprü ele geçirilmemiş durumda. Köprü de ele geçirilse Cerablus tarafından da herhangi bir takviye gelemeyecek ve DAIŞ'ın oradan kaçabileceği bir yolu da kalmayacak. Görüştüğüm YPG Komutanı, bölgeyi özgürleştirdikten sonra Türk askerlerinin geliş gidişleri konusunda uluslararası anlaşmalara uyacaklarını belirtti. Türkiye'nin "Kara operasyonu yaparız vs." türündeki çıkışlarının pratikte hiçbir karşılığının olmadığı aşikâr. Açıkçası oranın kaderi de şimdi YPG'nin elinde. Bunu gören Türk yetkililer, "Birlikte ne yapabiliriz?" noktasında Rojavalı bazı yetkililerle görüşme halindeler.
Kobanê'nin Doğu Cephesi'nde de Rojava Savunma Güçleri neredeyse eski mevzilerinin tümünü geri almak üzereler. Bu cephede Tel Abyad yani Gre Spi bulunuyor. Ve buradaki savaşın seyri DAIŞ'ın geleceğini, Rojava kantonlarının birleşmesini, Rojava ile Türkiye ilişkilerini, DAIŞ-Türkiye ilişkilerinin seyrini de belirleyecek demek yanlış olmaz. Şu an konuşulan artık Kobanê köylerinin tümüyle nasıl DAIŞ'ten temizleneceği değil, Tel Abyad'ın nasıl özgürleştirileceğidir. Tel Abyad-Akçakale sınır kapısı sürekli açıktır. Dışardan DAIŞ'e giden tüm sevkiyatlar bura üzerinden gerçekleşiyor. Türkiye, kapının kapanması için hiçbir girişimde bulunmadı. Kobanê'ye yönelik saldırıların ana merkezlerinden birisi de Tel Abyad'tır.
Eğer Tel Abyad, DAIŞ'ten temizlenmese Kobanê ve Cezire kantonları her zaman tehdit altında olacak. Bu bölgenin özgürleşmesi ise, DAIŞ'i Rakka'ya sıkıştıracak. Tel Abyad'ı, Sırrin'i ve Cerablus yolunu kaybetmiş olan DAIŞ'ın Rakka'da tutunması ise çok zor olacak.
Belirtmek gerekir ki; Tel Abyad'ın alınması birkaç günde olabilecek bir gelişme değildir. Ancak bunu hızlandırabilecek etkenler de var. Birincisi; Türkiye'nin tutumunu belirlemesi zorunluluğudur. Bunun için DAIŞ'e kapıyı kapatması yeterli olacaktır. İkincisi; uluslararası güçlerin hava saldırıları ve ağır silah desteğini artırması gerekir. Tel Abyad'ın doğusu yani Cezire Kantonu'ndan da bir saldırı halkası başlatılıp Tel Abyad bir sandviç operasyonuna maruz bırakılabilir. Tüm bunlar olmasa da YPG Tel Abyad'a girecektir, zira DAIŞ'i yenmenin en önemli durağı burasıdır.
Sahadaki savaş durumu, böyle özetlenebilir. Kobanê zaferi siyasi ve diplomatik dengeleri değiştirdi. Bu yeni dengeler sahadaki savaşın seyrini de belirleyecek. Kobanê'deki zafer uluslararası arenada Rojava Yönetimi'ne birçok kapıyı da açtı. Bunun son örneği Fransa Cumhurbaşkanı ile yapılan görüşmedir. Fransa yönetimi PYD Eşbaşkanı'nı ve YPJ Komutanı'nı özel olarak Paris'e davet etti. Bu görüşmeler ABD'nin bilgisi dâhilinde oldu. Rojava Yönetimi'nin ABD, Rusya ve ilgili birçok güçle düzenli görüşme ve ilişkileri de devam ediyor.
Bu görüşmelerde varılan ortak kanaat şudur: Suriye'deki kaosun çözümü için Rojava örnek bir modeldir. DAIŞ vb. yapılar, tüm dünya için tehdittir ve bu tehdidin bertaraf edilmesi için Rojava Savunma Güçleri, öncü güçtür. Bunun için gereken her türlü destek verilecektir. Bu durumu önümüzdeki dönemde şöyle somutlaşacaktır: Eğer Suriye'deki krizin çözümü ve yeni Suriye'nin kurulması için bir masa kurulacaksa, bu masanın resmi ve en önemli kürsüsünde Rojava Yönetimi oturacaktır.
Peki, bu durumda Türkiye ne yapacak? Süleyman Şah Türbesi meselesi geçici bir durum. Türkiye, Kobanê sonrasındaki durumu görerek yeni hamleler yapmaya çalışıyor. DAIŞ ile ilişkilerinde bir kopma noktasında olduğuna dair emareler mevcut. Zaten DAIŞ çeteleri Kobanê'den sonra yayınladıkları videolarda Kobanê için "Söz verip yerine getirmeyenlere Allah lanet yağdırsın" diye beddualar okuyorlar. Aslında Türkiye ilk dönemlerde sözlerini yerine getirdi. Son dönemde kaybedene oynamak istemediği ve Koalisyon baskısı nedeniyle 'sözünü' tam olarak yerine getiremiyor demek daha doğru olur.
Bundan sonra kime, ne söz vereceğini ise bekleyip göreceğiz.
Ya stratejik kırılmayı veya stratejik birlikteliği seçmek artık Türkiye'nin elinde!