PAJK: 15 Ağustos Kürt halkının varlık anıdır

PAJK Koordinasyonu: 15 Ağustos atılımı; yok sayılan, soykırıma uğratılan ve yüzyıllarca varlığı inkar edilen kadim Kürt halkının varlık anı, örgütlü iradesi ve özgür yaşamının teminatı olmuştur.

15 Ağustos Atılımı’nın yıl dönümüne ilişkin açıklama yapan PAJK Koordinasyonu, “15 Ağustos atılımı; yok sayılan, soykırıma uğratılan ve yüzyıllarca varlığı inkar edilen kadim Kürt halkının varlık anı, örgütlü iradesi ve özgür yaşamının teminatı olmuştur” dedi.

15 Ağustos Atılımı’nın 31’inci yıl dönümüne ilişkin yazılı bir açıklama yapan PAJK Koordinasyonu, kökleri tarihin kadim haklarına dayanan Mezopotamya halkı olan Kürt halkının uyanış, diriliş, direniş ve kahramanlık tarihinin başlangıcı olan 15 Ağustos atılım ve direniş bayramını kutladı.

Bu anlamlı tarihin zafer anlarına doğru yürürken tüm kadınlar ve halkların 15 Ağustos zafer ruhu ile Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne dayalı özgür yaşamı inşaya davet etti.

“Sömürgeci faşist Türk devletinin cumhuriyet tarihi boyunca halklara ve özellikle Kürt halkına dönük izlemiş olduğu politika imha- inkar ve soykırımcı olmuştur. Dün böyle olduğu kadar, bugünde bu gerçeklik üstüne katlanarak büyüyen aynı politikanın devamı niteliğindedir” diyen PAJK Koordinasyonu, bu faşist zihniyetin yürütücü akıl ve gücünün ulus devlet zihniyetinin yarattığı diktatöryal rejimler olduğunu kaydetti.

Tarih içerisinde bu zihniyetle kendisini yaşatmaya çalışan tüm devletin aklı ve bu aklın uygulayıcılarının halklara hep soykırımı reva gördüğü ve uygulandığını da vurgulayan PAJK Koordinasyonu şunları ifade etti: “Tarihe isimlerini kara harflerle yazdıran Hitler, Saddam, Kenan Evren gibi şahsiyetlerin, bugün mirasını devralan ve yaşatan ismi Erdoğan–DAİŞ denkleminde görmek mümkündür. Ama nasıl ki, bu diktatöryel rejimler ve şahsiyetler tarihin çöp sepetine atıldıysalar, bugün ardılı olan AKP ve Erdoğan da son demlerini yaşamaktadırlar. Halkların direniş geleneği yükseldikçe, ulus devlet zihniyetinin can çekiştiğini de görebilmekteyiz. Türk faşist diktatöryel sisteminde can çekiştiği ortadadır. Bu can çekişmeye sebebiyet veren hakikat ise, elbette halkların özgürlük arayışı olmuştur. Halklar dün olduğu gibi bugünde direnen ve başkaldıran safta yer almaktadır.

Türk faşist devlet geleneğinin 70’li yıllarda yükselen sosyalizm dalgasına karşı yaşadığı korku sonucu yaptığı askeri darbeyle halkları ve sosyalizmi söndürmeye çalışmıştır. Ama Denizlerin ve Mahirlerin yarattığı özgür yaşam mücadelesinin hem yoldaşı, hem güçlü ardılı ve Önderi olan Reber Apo ve onun fedai ruhlu yoldaşlarının yarattığı Partiya Karkeren Kürdistan olan PKK hareketi 12 Mart askeri darbesine en büyük cevap olmuştur. Bu uyanış kadim Ortadoğulu halkların özgürlük umudunu yükseltirken, karşıt güç olan ulus devlet zihniyetinin hırçınlaşmasına ve halklara karşı her türlü vahşeti uygulamaya götürmüştür. İdamlarla susturamadığını anlayınca kendisi gibi sömürgeci devletlerden, hegomonik güç ortaklığı olan NATO-gladyosundan destek alarak baskı dozajını sürekli yükseltmiş ve hem fiziksel hem de kültürel soykırımlarına devam etmiştir. Bu soykırımcı politikaya cevap ise her zaman için ‘Yaşamak Direnmektir, Direnmek ise Özgürlüktür’ cevabı olmuştur. Bu cevap tarihin yarıklarında gizli kalmış demokratik uygarlığın gücü, geleneği ve hakikatidir.”

PKK’nin büyütüp ideolojik, politik bir güç haline geldiğini anlayan faşist Türk devletinin 12 Eylül faşist askeri darbesiyle tüm Kürdistan’ı ateş çemberine dönüştürdüğünü de kaydeden PAJK Koordinasyonu “Ve büyümekte olan halk hareketini yıldırmak, teslim almak, büyümeden bitirmek istemiştir. Bunun için çok yoğun tutuklamalara gitmiş, hareketimize destek sunan köyleri yakarak isyan ederseniz sizi katliamlardan geçiririz mesajlarını vermişlerdir. Faşist devletin bu türden katliamcı politikaları PKK’nin öncü kadrolarını ve onun devrimci yurtseverlerini korkutamamıştır. Mazlumlar, Kemaller, Ferhatlar, Saralar ve Dürre analar şahsında sergilenen tarihi direnişler faşist Türk devletini boşa çıkarılmıştır. Kemal Pir, Mazlum Doğan ve Ferhatların direnişleriyle destansı duruşa en büyük cevap 15 Ağustos Atılımı ve yoldaşların yoldaşı Mahsum Korkmaz öncülüğündeki direniş atılımı olmuştur.

15 Ağustos zafer bayramı komutan Agit öncülüğünde eylemin askeri gücü kadar siyasal gücünün de incelikli planlamasıyla başarıya ulaşmıştır. 15 Ağustosla birlikte artık Kürt ve Kürdistan hakikati kulaktan kulağa kısık sesle yayılmaktan çıkmış, sıkılan direniş kurşunuyla varlık anlam kazanmış, iradeye kavuşmuş ve bu güç örgütleme gücüne dönüşmüştür. Kürt ve Kürdistan özgürlüğü çok sesliliğe ulaşmış, özgürlük çığlığı gibi büyüyerek yayılmış ve bugün yüzbinlere ulaşan bir halk hareketine dönüşmüştür.

15 Ağustos atılımı; kadınların Kürdistan’da toplumsal cinsiyetçiliğin kisvesi altında gizlenmiş gerici feodal anlayışları kırmasına yol açmış ve kadının kendi yaşam çizgisini bulmasını beraberinde getirmiştir. Kadınlar özgür yaşam için hiyerarşinin devlet aklı ve yüreğinin olmadığı özgür dağlarda hakikatin arayışçıları olmuş, örgütlü güce kavuşarak yeni yaşamın adı olan PKK’nin teminatı olmuşlardır. Saraların, Zilanların, Viyanların, Şirinlerin ve Arinlerin hayat bulduğu tarihin günümüzdeki tanrıçaları olmuşlardır” dedi.

15 Ağustos atılımının, yok sayılan, soykırıma uğratılan ve yüzyıllarca varlığı inkar edilen kadim Kürt halkının varlık anı olduğunu belirten PAJK Koordinasyonu açıklamasına şöyle devam etti: “Örgütlü iradesi ve özgür yaşamının teminatı olmuştur.

15 Ağustos atılımı; tarihin ters yüz edilmesine, korkuyu yaratan iktidarcı, zorba faşist devletin ve devletlerin korkulu rüyası olmuştur. Yeni yaşamın adı olan demokratik ulusun alt yapısını oluşturmuştur. Bu ruh iktidarcı devlet erkini korkuturken, demokratik ulus bilincini yükseltmiş ve özgürlük için halkları kenetlendirmiştir.

Bugün içinde olduğumuz zaman dilimi Kürt özgürlük hareketinin öncülüğünde demokratik ulus ve öz yönetim yaşam modelinin oluştuğu anlardır. Öz yönetim anlayışı ulus devlet anlayışına karşı alternatif yaşam sistemidir. Tüm halkların bir arada kendi özerk sistemiyle zenginleştiği, kolektifleştiği, kadının öznelleştiği ve ezilen tüm halkların özgürlük umudunun yeşertildiği zaman olmaktadır. Bu zamana özgürlük zamanı diyoruz. Bu özgürlük zamanının mimarisi Önderliğimiz Abdullah Öcalan’dır.

Bu direniş gücü ve özgürlük inancı Rojava devrimini oluşturmuş, Rojava devrimi enternasyonal ruhu yeniden canlandırmış, sömürgeci zihniyete ait sınırları anlamsızlaştırmış, özgürlük için mücadele çıtasını yükseltmiştir. İşte bu ruh 15 Ağustos atılım ruhudur.

Bu ruh 7 Haziran seçimleriyle HDP’nin Türkiyeleşme ruhudur. Ve Türkiyeleşme 15 Ağustos atılım ruhudur. Sıkılan ilk kurşun o gün olduğu gibi bugün de yeni yaşamın, ortak yaşamın ve özgür yaşamın inşası önünde engel teşkil eden iktidarcı, devletçi sömürgeci akla sıkılan ideolojik hamledir. 15 Ağustos’ta sıkılan merminin amacı da, bu gün sıkılan merminin amacı da çok nettir. Kendi varlığını koruma, örgütleme yaşatma ve savunma gerçeğidir. Kürt özgürlük hareketi büyüyen, zenginleşen, yayılan Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü yeni yaşamın pradigması temelinde Kürdistanlaşçıkça, Ortaoğulaşıyor. Ve dünyalaşacaktır da.

Bu gücü ortaya çıkaran Önderliğimiz Reber Apo’dur. Bu tarihi anların farkına varan egemen akıl 40 yıllık mücadele başarısıyla ulaşılan değerleri anlamsızlaştırma ve yeniden Kürdistan ve Türkiyeli halkları düşmanlaştırmanın gayreti ve çabası içerisindedirler. Ama kendi varlığının bilincinde olan halkların bu egemen akla vereceği tek cevap ortak demokratik cephede buluşarak, örgütlenerek, özgürleşmek olacaktır.

Onun için bu felsefenin dünyalaşması Reber Apo’nun özgür koşullarda hareket etmesi ve yaşaması için Önderliğimizin özgürlüğü, halklarımızın özgürlüğüdür. Yine önderliğimizin özgürlüğü kadının özgürlüğüdür diyor ve tüm kadınları 15 Ağustos ruhuyla Önderliğimizin özgürlüğüne kenetlenerek özgür yaşamı inşaya davet ediyoruz. Ve özgürlük zamanının sonsuzluğu için her zamankinden daha fazla örgütlenerek, örgütlediğimizi savunarak özgür anları yaratalım diyoruz.”