Sabır: Krizlerden hükümetler sorumlu

Ekonomist Dr. İzzet Sabır, Irak ve Başûrê Kurdistan’daki ekonomik krizden federal ve bölgesel hükümetin sorumlu olduğunu söyledi.

Kötü yönetimin, plansızlık ve yanlış hesabının yarattığı krizin aşılması için potansiyelin varlığına işaret eden Dr. İzzet sabır, “Halka hizmete öncelik veren bir yönetim oldu mu sorunlarını çözümü çok kolay” dedi.

Irak ve Başurê Kürdistan’da ekonomik sorunlar ve krizlerden ötürü yaşanan siyasi çalkantılar, toplumsal olayların nedenlerini değerlendiren ekonomi uzmanı eski YNK bölgesel parlamenteri Dr. İzzet Sabır yaşananların hükumetlerin bilerek ya da bilmeyerek izledikleri yanlış politikalar olduğunu söyledi.

 

Irak ve Başurê Kürdistan’da son yıllarda özellikle de 2015 yılından bu yana ciddi toplumsal olaylar yaşanmaya başladı. Başur ve Irak halkı hükumetlerinin izlediği ekonomik, siyasi ve toplumsal politikalara karşı defalarca sokaklara dökülerek gösteriler düzenledi. Halkın kitlesel gösterilerine Bağdat ve Başurê Kürdistan’ın kentlerinde silahla müdahale edildi ve bu gösterilerde çok sayıda kişi yaşamını yitirdi. Yaşanan olayların temel nedeni ise 2015 yılından bu yana baş gösteren ekonomik krizdir.

Eski YNK bölgesel parlamenteri ve ekonomi uzmanı Dr. İzzet Sabır, Irak ve Başûr arasında yaşanan gerilim ve anlaşmazlıkların, Federe Kürdistan yönetiminin petrolü ihraç ederek daha fazla gelir elde etme hesabından kaynaklandığını söyledi.

YANLIŞ HESAP YAPILDI

Federe Hükümet’in bu kararından sonra Türk devleti ile 50 yıllık bir anlaşma imzaladığını ama Irak Anayasası’nın sadece 2005’ten sonra açılan kuyulardan elde edilen petrolü kendi başına bir başka ülkeye satmasına izin verdiğini anımsatan Dr. Sabır, “2005’ten sonra açılan kuyulardan çıkarılan petrol Türkiye’ye göndermeye yetmiyor. Anlaşmadan sonra Türkiye’ye petrol göndermeye başlandı. Irak da buna karşılık bölgenin bütçesini kesmeye karar verdi. Federe Hükümet, o dönemde 80 ile 90 dolar civarında olan ham petrolün varili üzerinden hesap yaptı. Bu hesaba göre petrolü Bağdat’a verip bütçe almaktan daha çok gelir elde edeceğini hesaplamıştı. Ciddi bir düşüşle 2015’te dünya piyasasında ham petrol varili 27 dolara kadar düştü. Bu durumda sattığı petrolden elde ettiği gelir, Bağdat’tan aldığı bütçenin altına düştü. 2020’ye kadar da ham petrolün varili 90 doların üzerine çıkmadığı için maaşları ödememe ve hizmet sorunlarıyla karşı karşıya kaldı” dedi.

CEREMESİNİ HALK ÇEKİYOR

Dr. Sabır, satılan petrolün en büyük payının şirketlere gittiğini, halka sadece yüzde 30’unun ulaşabildiğini, kaydederek, şöyle devam etti: “Yüzde 70’i ise Türkiye, bizim buradaki şirketler, İngiltere, Norveç şirketleri ile Türkiye’nin Halk Bankası, İngiltere’nin HSBC bankalarının kasasına giriyor. Petrolden gelen bu yüzde 30’luk gelir, maaş ve hizmete yetmiyor. Onun için hükumet maaşlardan kesintiye giderek zaman zaman ödeme yaptı. Son zamanlarda birkaç aylık maaşları ödemeyip aradan bir-iki ay ödeme şeklinde maaşları vermeye çalıştı. Federe Hükümet, 2020’de 12 aylık memur maaşlarından sadece 5 ayını ödedi. Ödediği 5 aylık maaştan kesintiler yaptı, üstelik bu kesintiler bir aylık maaş kadar. Dolayasıyla aslında 8 aylık maaş ödenmedi.”

BAŞBAKAN BORCU ŞİŞİRDİ

Federe Kürdistan Başbakanı Mesrur Barzani’nin sürekli 27 milyar dolar borçlu olduklarına ilişkin açıklamalarını hatırlatan Dr. Sabır, bunun abartılı olduğunu, en fazla 10 milyar dolar borçlu olabileceğini söyledi. Dr. Sabır, şöyle izah etti: “2020’de 8 maaş borçlu. 2019’da maaşların tamamını ödemedi ve kesintiler de var. 2018’den de borçlu kaldı. Son 5 yılın hiçbirinde tam ödenen yıl yok. Buradan gelen borç doğrudur. Türkiye’ye ve birlikte çalıştığı petrol şirketlerine borçlu olduğunu söylüyor. Halkın bankalara yatırdığı paralarını kullandığı için borçlanmış.

ELEKTRİK ÖRNEĞİ

Federe Hükümet, elektrik üretmek için gerçek fiyatı 50 sent olan gazın litresini 1 dolara alıyor. 2010’dan 2016’ya kadar bu iki katı fiyatına elektrik üretme istasyonları için 20 milyar dolar gaz aldıklarını söylüyor. Bu 20 milyar olarak gösterilen masrafın gerçek değeri 8 milyar dolardır. 12 milyar dolar fazladan ödenen paradır.

Plansızlık, programsızlık ve politikasızlık borçlanmasına neden oluyor ama tekrarlıyorum; açıkladıkları borç miktarı doğru değil.”

IRAK İLE ANLAŞMA EN İYİSİ

Irak ile Başûr arasında yaşanan gerilim ve son yıllarda anlaşmak için yürütülen çalışmalara da değinen Dr. Sabır, Irak ile anlaşmanın her iki taraf için çok yararlı olacağını belirterek, şunları söyledi: “Anlaşamazsak ikimiz de zarar ederiz, Başûr’un kaybı daha büyük. Günde 250 bin varil petrol Bağdat’a verirsek 10 trilyon dinar dolayında bütçe alırız. Bu da tüm maaşları karşılıyor. Hükumet kendisi satarsa 5 trilyon dinar elde eder. Burada açıkça yarı yarıya bir zarar var. Bir de 250 varili teslim ederse geriye 200 bin varilden daha fazla petrol kalır onu da kendisi satar ve onunla da birçok proje geliştirebilir; şirketlerin ve boru hattının borcunu ödeyebilir.”

SINIR KAPILARI MERKEZİN HAKKI

Sınır kapılarından elde edilen gelirlerin yarısının da merkezi hükumete aktarılmamasının bir anlaşmazlık nedeni olduğunu belirten Dr. Sabır, Irak Anayasası’nın bu konuda çok açık olduğunu ifade etti. Dr. Sabır, “Anayasa’ya göre; sınır kapılarının gelirleri merkezi hükumete gönderilir. Bölgelere merkezi hükümetten bir bölümü gönderilir. Başûr’daki hükümet, bunu ihlal ediyor. Başur hükümeti bu gelirleri göndermiyor. Hazırlanan 2021 yıl bütçesi eski yıllarda hazırlanan bütçeden çok daha iyidir” diye konuştu.

POTANSİYEL VAR, YÖNETİM KÖTÜ

Irak ve Başurê Kurdistan’da yaşanan ekonomik kriz ve sorunların temel nedeninin, yanlış hükümet ve yönetimler olduğunu savunan Dr. Sabır, şunları ekledi: “Başta petrol olmak üzere yer altı zenginlikleri çok fazladır. Eğer doğru bir plan, proje, program ve doğru anlaşmalarla bunlar çıkarılıp satılarak halkın hizmetine sunulsa Irak zengin bir ülke olduğunu gösterir. Irak’ta sorunları çözmek çok kolaydır. OPEC kurucu ülkeleri arasında ve günde 3 milyon varil petrol ihraç ediyor. Tarımsal üretimde zengin bir ülke. Turizm potansiyeli var. Krizin atlatması için fazlasıyla imkana sahip. Yeter ki doğru ve gerçekçi bir yönetim oluşsun. Halka hizmete öncelik veren bir yönetim oldu mu sorunlarını çözümü çok kolay.”