Sultan’ın paralel kılıcı: SADAT

Ordu ve Emniyet’teki hakimiyetin yetmeyeceğini düşünen Erdoğan, dostluğu eskiye dayanan Tanrıverdi’nin başında bulunduğu SADAT’ın da önünü açıp paralel kılıcı yaptı.

Türk devleti, AKP hükümeti eliyle yeniden yapılanırken bu dönüşümü toplumsallaştırmak için yoğun faaliyet içinde. Yıpranmış demode Kemalizm geri plana çekilirken yedekte bekleyen diri İslamcı Türkçülük, esneyerek iktidarı kalıcılaştırmaya çalışıyor. Türkiye ve Kuzey Kurdistan'ı saran yeni devlet yapısının dişlileri olan dernek/vakıf/birlik adı altındaki yapılar, Rojava'ya bulaştı. Bu yapılardan en farklı olanı İHH'nin askeri yüzü SADAT'tır. Kürtlere yönelik kirli savaş kadrosu içinde yer alan askerlerin kurduğu SADAT, deneyimini devlet himayesinde Rojava'ya taşımakla yetinmedi, Libya’ya kadar uzandı.

AKP hükümeti, sıradan bir siyasi iktidar gibi ülkeyi yönetmek, bir hizmet aracı olan devlet aygıtına kumanda etmek ve sırası geldiğinde başka bir siyasi partiye devretmek eşiğini çoktan aştı. AKP, bir ideolojik varlık olarak, toplumun bütün dokularına nüfuz ederek, devamlılığını sağlayacak bir oranı sabitlemek istiyor. Katı, dogmatik ve sekter bir çerçeveden ziyade esnek, pragmatik ve detayları önemsemeyen geniş bir çerçeveye açık örgütlenme ağı geliştiriyor. İktidar eksenli bütün İslami yorumların hayat bulması, AKP'ye rıza üreterek kendi ajandalarına devam etmesi mümkün. Devletin imkanları seferber edilerek, yasallık ve meşruiyet sorunu yaşamaları engellenerek toplumsal dönüşümün dişlileri haline getiriliyor. Bugün Türkiye'nin ve Kuzey Kürdistan'ın hemen her kentinde, her mahallesinde, her sokağında yardım toplayıp dağıtmaktan, yayıncılıktan reklamcılığa, eğitimden barınmaya kadar geniş bir yelpazede 'hizmet' üreten ama karşılığında AKP'ye oydaşlığın yanı sıra ideolojik angajman devşiren yapılar var. Üstelik bunların bir bölümü sınır aşırı ağlara da sahip; Türk dış politikasının yumuşak ve destekleyici yüzü niteliğinde. Yüzlerce dernek, vakıf, birlik, cemiyet, sektörel genişliği seven birer 'dinci' örgütün, cemaatin, tarikatın veya hepsini bünyesinde barındıran toplamın alt birimleridir. 

Bütün bu yapılar, Rojava'da Kürtlere karşı savaşan çetelere eleman devşiriyor; devşirilebilecek eleman potansiyelinin zeminini hazırlıyor, bir bölümü eleman kazanıyor, bir bölümü o elemana lojistik sağlıyor, bir bölümü devlet himayesinin ana bağlantısı oluyor, bir bölümü artık devşirilen elemanın üye olduğu çetenin imaj yapıcılığını üstleniyor. 

Tamamının üstünde AKP iktidarı ve kullandığı devlet aygıtının aktif üniteleri var. Tablo berrak: AKP hükümeti ve pilotajında bulunduğu Türk devleti, hem Esad'dan kurtularak Sünni bir rejim ikame etmek hem de Rojava'nın bu bütünlük içinde entegre olmuş bir silik yığın olmasını istiyor. Bu kadar çetrefilli istemin yarattığı zorluğu aşmanın temiz bir yolu yok. Bunun için sözünü ettiğimiz bütün ağları, içeriden dışarıya doğru motive etti. Suriye rejiminin yıkılmasının gecikmesi ve Rojava'da Kürtlerin geçici yönetime doğru ilerlemesi karşısında asabı bozulan Türk devleti ve AKP hükümetinin enjekte ettiği dopingle kirlendikçe büyüyen bütün bu yapıların ana trafosu elbetteki Ankara'dadır. İşte bu keşmekeş içinde gündeme gelen SADAT da Türk Sultan’ın 'yedek' kılıcı gibi bizzat onun himayesinde yapılandırıldı.

NEDİR BU SADAT?

SADAT A.Ş., uluslararası savunma danışmanlık hizmetleri veren bir kuruluş. Patronajı, yapısı, hizmet yelpazesiyle Türkiye'de bir ilk ve tam da 'Arap Baharı'nın meyve vermesiyle hayata geçirilmiş bir proje. SADAT hakkında ulusalcı ve biraz da İran'a yakın duran İslamcıların yayınlarına tanık olduk. Bu yayınların bir kısmı çok abartılı, bir kısmı ise devleti yadsıyan nitelikteydi. CHP milletvekilleri, SADAT'ın Suriye muhaliflerini eğittiğini, Türk ordusuna alternatif özel ordu olduğu iddiasında bulunup soru önergesi verdi. Rojava savaşındaki Türk varlığının ayyuka çıkması üzerine SADAT adı bu kez Kürtlerin de gündemine geldi. SADAT'ın gayrinizami harp eğitimi verdiğini saklamaması ve bünyesindeki temel kadronun Kürdistan'daki kirli savaşta bulunmuş olmasının yanı sıra SADAT Başkanı'nın Rojava'ya yönelik geleneksel Kürt fobisini okşayan demeçleri, yabana atılacak türden değil. Gazeteci arkadaşımız Ferhat Tepe'nin katili olan Korkmaz Tağma adlı generalin mevcudiyeti bile bu kaygılar için yeter. 

KİMLER KURDU?

Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi tarafından 22 Şubat 2012'de kuruldu. Kariyerinde Özel Harp Dairesi'ndeki görevlerinin önemi olan ve bununla da gurur duyan Tanrıverdi, 1996'da emekli oldu. 28 Şubat karşıtlığıyla gündeme gelen Tanrıverdi, önce kendisi gibi mağdur edildiğini düşündüğü arkadaşlarıyla birlikte ASDER'i kurdu. Emekli Tümgeneral Korkmaz Tağma gibi Zaman, Vakit ve benzeri gazetelerde boy gösterdi. Kirli savaşın bütün türevlerinin boca edildiği 1990'ların Bitlis'inde görev yapan Korkmaz Tağma, ildeki bir numaralı sorumluydu. Bitlis dışındaki kamuoyu Korkmaz Tağma'yı Gazeteci Ferhat Tepe'nin kaçırılıp katledilmesiyle tanıdı. Tağma, tasfiye edilen kadronun içinde yırtmayı, Fethullah Gülen Grubu'na yaşanmakla başardı. AKP ve Gülen yapılanmasının Kürtlere karşı daha iyi mücadele vereceğinin pazarlamasını yaptı. SADAT'ın çekirdeğindeki Emekli Albay Mehmet Zelka, Emekli Kıdemli Albay Mehmet İnkaya, Emekli Pilot Albay Haluk yıldırım, Emekli Albay İrfan Çalışkan ve böyle devam eden listenin tamamının temel özelliği Kürt savaşı deneyimi. Psikolojik Harp uzmanlığını Öcalan'ın fotoğraflarına bakarak analiz yapabilecek kadar geliştiren Emekli Albay Prof. Nevzat Tarhan gibi isimler ile Abdurrahman Dilipak gibi 'sivil yüzler' de istihdam edilenler arasında. 

EĞİTİM FAALİYETLERİ

"Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli olmuş hem genç hem de tecrübeli, branşlarında ihtisas sahibi, nitelikli ve özel kabiliyetlere sahip eğitici personel portföyüne sahiptir. Ayrıca, mevcut eğitici kadrosunu ihtiyaca göre genişletme imkanını da her zaman kullanmaya hazır bulunmaktadır" diyen SADAT A.Ş'nin eğitim yelpazesi epey geniş:

1. Genel Eğitim Paketleri

a. Teker muharebe ve küçük birlik taktikleri kursu,

b. Özel birlik temel kursu,

c. Özel birlik ileri ihtisas kursu,

d. Havacılık Kursları,

 

2. Alternatif Uzmanlık Kursları

a. Kara Kuvvetleri için Eğitim Paketleri

i. Kara harekatı kurs paketi,

ii. Keskin nişancılık kurs paketi,

iii. Koruma kurs paketi,

iv. Tahrip kurs paketi,

v. Gayri Nizami Harp kurs paketi,

vi. Tek Er Muharebe kurs paketi,

vii. Topçu ve havan ileri gözetleyicilik kurs paketi,

viii. Tank Avcılığı (Zırhlı Araç tahribi / sağlam ele geçirilmesi) kurs paketi

 

b. Deniz Kuvvetleri için Eğitim Paketleri

i. Deniz harekatı kurs paketi,

ii. Kurbağaadam Temel kurs paketi

 

c. Hava Kuvvetleri için Eğitim Paketleri

i. Hava harekatı kurs paketi,

ii. Helikopter pilotu kurs paketi

 

d. Emniyet Teşkilatı için Eğitim Paketleri

i. Hudut karakol emniyeti kurs paketi

ii. Polis Özel Harekat temel eğitim paketi.

 

KİMLER EĞİTİYOR?

SADAT, bu eğitim kimler tarafından verildiğini de saklamıyor ve özelliklerini gururla anons ediyor:

* Harp Akademileri ve Silahlı Kuvvetler Akademileri tahsillerini tamamlamış,

* Kara Kuvvetlerinde Tugay, Tümen, Kolordu, Ordu(diğer kuvvetlerde dengi komutanlıklarda)

* Kuvvet Komutanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı Karargahlarında

* Askeri ataşelik, NATO karargahlarında,

* Terörle mücadele eden iç güvenlik birliklerinin karargah ve komutanlıklarında,

* Eğitim müesseselerinin öğretim üyeliği kadrolarında hizmet yaptıktan sonra emekli olmuş general, üst subay ve subaylar ile astsubay çavuştan kıdemli başçavuşa kadar statü ve rütbelerde uzun süreler TSK'de hizmet yaptıktan sonra emekli olmuş, TSK'nin disiplinini özümsemiş ve geleneklerini şahsında meczetmiş, üstün yetenekli personel tarafından verilecektir…

DEVLETE RAĞMEN Mİ?

SADAT'ın Blackwater gibi muadillerinden ziyade görünürde yasal faaliyetler ama tamamen devlete rağmen özel teşebbüs havasıyla kirli faaliyetlerinde kullanıldığı naylon bir yapılanma olduğu iddiası var. Kuruluş zamanlaması ve kadro yapısı açısından bakıldığında yabana atılacak bir iddia değil. İlk resmi resmi faaliyet alanı da Libya. SADAT'ın daha iki yıl önceki personel ilanları bile yelpazesinin genişliğini teyit ediyordu. Kendi sitelerinden okuyalım: SADAT A.Ş.'nin dost ve müttefik ülkelerde yürüteceği Hummer Jip ve Rus yapımı Tank (T-54, T-55, T-62, T-72) bakım-onarım ve yenilenme hizmetlerinde çalışacak uzman teknik personel alınacaktır. 40 yaşından gün almamış, çok iyi derecede İngilizce veya iyi derecede Arapça bilen adayların başvuru adresi SADAT'ın kendisi… Peki bu iyi Arapça bilen personel, nerede Rus yapımı tankların bakım onarımını yapacak? Libya mı Suriye mi? Biri resmi bir gizli olmasın mı?

DEVLET İÇİ ÇATIŞMA SONRASI

Erdoğan liderliğindeki AKP ve hükümeti ile Fethullah Gülen Grubu arasındaki çatışmanın 15 Temmuz’da doruk noktasından Erdoğan tarafı galip gelince devlet içi tasfiyeye girişti. Ordu ve Emniyet’teki hakimiyetin yetmeyeceğini düşünen Erdoğan, dostluğu eskiye dayanan (Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğu dönemde, Tanrıverdi de İstanbul Maltepe’de Tugay Komutanı olarak görev yapıyordu. Bu sırada, ortak bir tanıdıkları vasıtasıyla tanışan Erdoğan ve Tanrıverdi’nin ilişkisi zamanla dostluğa dönüştü. İkili, 28 Şubat döneminden sonra giderek yakınlaştı) Tanrıverdi’nin başında bulunduğu SADAT’ın da önünü açtı. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, iki yıl önce SADAT’ın Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları olduğunu açıkladı. İdlib’deki gözlem noktalarının kurulmasını SADAT’ın istediği iddia edildi. SADAT’ın Kuzey-Doğu Suriye’ye salınan çetelerin organizasyonunda Türk devletine taşeronluk yapması pek gündeme getirilmedi ama Libya’nin uluslararası bir sorun olarak öne çıkmasıyla buradaki SADAT varlığı da sorgulanmaya başlandı. SADAT’nın kurucusu ve başkanı, devlet içi çatışma sonrası hem Erdoğan’ın güvenlik danışmanı oldu hem de devletin güvenlik toplantılarında MİT Başkanı’nın yanında yer bulacak kadar önemsenmedi. SADAT ile ilgili iddiaların hiçbirisi soruşturma konusu olmadı, yargı zırhı delinmedi. Meclis’e 7 yıldır verilen hiçbir soru önergesine yanıt verilmedi. Sermaye transferiyle öne çıkardığı işverenlerle askeri sanayiye ağır veren Erdoğan’ın, silah pazarlaması için de SADAT’a görev verdiği biliniyor. 

SADAT’A DİREKT SORULDU

Yeni Özgür Politika, Ekim 2013’te SADAT A.Ş. kurucu başkanı Emekli General Adnan Tanrıverdi ile konuşmak istedi. Aktaralım: SADAT'ı telefonla aradığımızda Arapça aksanıyla kötü Türkçe konuşan biri çıktı ve öğleden sonra aramamızı istedi. Öğleden sonra aradığımızda ise gayet iyi bir Türkçe ile konuşan personel yanıt verdi. Adnan Paşa'nın yazılı sorularımıza yanıt vereceğini söyledi. Biz de öyle yaptık: "Öncellikle sizin Türk devletine, iktidar partisine, Fethullah Gülen Cemaati'ne veya herhangi bir anlayışa yakın olmanız; kuruluşunuzun yasal dayanakları, Libya'dan Suriye'ye kadar faaliyet gösterebilecek kapasiteniz ve hizmet yelpazeniz bizi ilgilendirmiyor. İdeolojik mağduriyetinizi anlamakla birlikte militarist tercihinizi yadırgasak da yargılama hakkını kendimizde görmüyoruz. Bizim ilgilendiğimiz konu, siyasal/askeri donanım ve kabiliyetinizin Suriye'nin resmi sınırları içindeki Kürt nüfus ve onun siyasal iradesine karşı kullanılıp kullanılmadığıdır. Hakkınızda ulusalcı ve İran yanlısı basında çıkan haberler, Yönetim Kurulu üyelerinizin kişisel profilleri, yayınlanmış makaleleri ve basına yansıyan açıklamalarını tarama imkanımız oldu. Web sayfanızdaki dokümantasyon ile Sayın Adnan Tanrıverdi'nin bir önceki organizasyonunun yapısı ve fonksiyonunu açık kaynaklardan inceledik. Bazı Yönetim Kurulu üyelerinin Kürt illerindeki faaliyetleri, haklarındaki iddialar, Kürtlerin ortak hafızasındaki yerini koruyor. Bütün bunların toplamına rağmen bizde oluşan kanaatin, haksızlığa yol açmaması için sizinle görüşmek istedik. Ancak, telefonlara bakan arkadaşlarınızın, görüştürmek yerine yazılı soru yöntemini salık vermeleri üzerine bu yöntemi denemek zorunda kaldık."

MİSYONU OLAN TİCARİ ŞİRKET!

Bu girişin ardından Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'ye sorular yönelttik. Adnan Tanrıverdi de bu hatırlatma karşısında sorularımıza yanıt vermeden önce şunları belirtti: "Araştırmalarınızda sizde, SADAT A.Ş. hakkında oluşan menfi düşünceleri neşretmeden önce bizim bilgimize de sunmanızı yayın nezaketi açısından olumlu bir girişim olarak bulduğum için bu etik davranışınızdan dolayı teşekkür ediyorum.

SADAT A.Ş her şeyden önce misyonu olan ticari bir şirkettir. Misyonumuzdan ziyade etkinliklerimizle ve Türkiye'nin bir bölümünde yürütülen ve bugün, memnuniyetle karşıladığımız çözüm sürecinde ve demokratikleşme girişimleri meyve vermeye başladığından, tasfiye olacağını ümit ettiğimiz silahlı terör örgütü PKK ile ilgili faaliyetlerimiz olup olmadığı hususunda tereddütlerinizi gidermek için sorduğunuz sorulara, mümkün olduğunca öz ve dürüst cevap vermeye çalışacağım."

TANRIVERDİ CEVAPLIYOR

İşte SADAT A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'ye yönelttiğimiz sorular ve verdiği yanıtlar:

Öncellikle şirketinizin yasal çerçevesi ile pratik faaliyet kapsamını tarif eder misiniz?

Şirketimiz, Ticaret Kanunu'na göre kurulmuş uluslararası alanda Müslüman ülkelere askerî eğitim ve danışmanlık hizmeti veren bir hizmet şirketidir.

Bütün metinlerinizde hizmet hedefiniz olarak "ülke/ülkeler" yani devletler ve bağlı kuruluşları belirlediğiniz görülüyor. Buna açıklık getirir misiniz, hedef müşteri portföyünüzde devlet dışı gruplar da var mı?

Şirketimiz, tamamen ülkelerin resmi ve yasal hükümetlerinin ihtiyaç ve taleplerine cevap vermeyi prensip edinmiş ve uygulamalarında buna titizlikle riayet etmektedir.

Mevcut hizmetlerinizden (askeri eğitim, silah, lojistik) yararlananlar için belirlediğiniz kıstaslar ve Türk dış politikasıyla uyumu nedir?

Türk dış politikasının uygun bulmadığı ülkelerle hizmet ilişkisi içine girmiyoruz. Ancak Türk dış politikasının ilişkili olduğu her ülke de bizim müşteri portföyümüzde değildir. Hizmet vereceğimiz ülke hem Birleşmiş Milletler literatüründe 'Müslüman Devlet' olarak vasıflandırılacak, hem de Türk dış politikası bu devletle müspet ilişkilerde bulunacak. İki şartı birden sağlayan ülkelerle hizmet ilişkisinde bulunmayı amaçlıyoruz.

Irak Şam/Levant İslam Devleti veya Nusret Cephesi gibi örgütlenmelere mi yoksa ÖSO bünyesindeki yapılara mı askeri veya insani yardımlarınızı ulaştırıyorsunuz?

ÖSO yetkililerinin şirketimizden bazı talepleri oldu. Ancak bu güne kadar ne ÖSO birimlerine ve ne de diğer muhalif oluşumlara aktif bir insani ve askeri yardımda bulunmadık. SADAT A.Ş. yasal zeminden ayrılmamayı prensip edinmiştir. Askeri malzeme alıp satma yetkisi yoktur. Sadece, müşterilerinin ihtiyaçları ile ilgili danışmanlık, temininde aracılık ve bakım onarımında teknik yardım ve danışmanlık hizmeti verme durumundadır. Temini konusunda hem ülkemizin hem de uluslararası yasal mevzuatına ve anlaşmalara tabi olmaktadır.

Bu konuda Türk hükümeti tarafından da teşvik ediliyor musunuz, devletin bazı birimleriyle ilişkileriniz sürüyor mu?

Türk Hükümeti'nden ne Suriye muhalefeti ne de bir başka ülke ile ilgili teşvik ve destek almadık. Ülkemizin herhangi bir birimi ile rutin işleyen bir ilişkimiz yoktur. Sadece hizmet verme safhasına geldiğimizde hizmet talep eden ülkeyi Dışişleri Bakanlığı'na rapor etmemiz istenmektedir…

Türk kamuoyunda Suriye halkının mağduriyeti konusunda büyük bir duyarlılık var. Bu duyarlılık üzerine bina edilen çok sayıda sivil/yarı sivil dernek/kurum var. Ortak çalışma yürüttüğünüz veya sahada birlikte hareket ettikleriniz var mı?

SADAT A.Ş. Yönetimi olarak, Türk kamuoyunun Suriye konusundaki duyarlığına katılıyoruz. Ancak, şu ana kadar sivil/yarı sivil, dernek/kurum veya kişi ile ortak yürüttüğümüz veya sahada birlikte olduğumuz herhangi bir hareket olmamıştır.

Bünyenizdeki bütün askeri uzmanların büyük oranda Kürt savaşında pratik yapmış olması ve o dönem kimi ihlallerle gündeme gelmesi tesadüf mü?

SADAT A.Ş. Yönetimi ve uzmanlarımız, Doğu Anadolu Bölgesi'nde (Kuzey Kürdistan-YÖP) yoğunlaşmış olan silahlı terör hareketine (Kürdistan Özgürlük Hareketi PKK kastediliyor-YÖP) karşı yapılan güvenlik mücadelesini Kürt Savaşı olarak yorumlayıp algılamamaktadır. Uzmanlarımızın herbiri bu bölgede yaptığı görev sırasında ve sonrasında Kürt halkı ile daima eşit vatandaşlık prensibi içinde uyumlu ve olumlu ilişkilerini sürdürmüştür. Uzmanlarımızla birlikte ASDER bünyesinde ve şahsen benim yönettiğim “Tarihinden Bu Güne Kürt Meselesi ve Çözüm Önerileri” adında bir paneli Mart 2009 tarihinde gerçekleştirmiş ve meselenin sosyal, ekonomik ve siyasi boyutlarının bulunduğuna vurgu yapan bir yayını da kamuoyu ile paylaşmıştır. SADAT A.Ş Yönetimi, uzmanları ve kuruluşuna taban olan ASDER Camiası Kürt meselesine, tarihî, sosyal, kültürel müşterekleri olan ve eşit vatandaşlık hakları ile bir devlet çatısı altında kardeşçe yaşayabilecek iki büyük etnik topluluğun, meşru platformlarda konuşarak çözülecek sorun olarak bakmaktadır.

Siz E. Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi olarak, askeri zorun mağduriyetini bizzat yaşamış biri olduğunuzu iddia ediyorsunuz. Buna rağmen gayri nizami harp eğitimi bile verebilecek bir şirketi (SADAT) kurmanızı sadece kişisel veya bir arkadaş grubunun girişimi olarak görmek doğru mu?

SADAT A.Ş. İslam dünyasının genç devletlerinin, köklü askeri geleneği olan devletlerin desteğine ihtiyaç duymasından dolayı, başta ABD olmak üzere çok sayıda Batılı devletlerin askeri danışmanlık şirketlerinin hücumuna uğradığı ve böylece emperyalist ülkelerin güdümüne girdiği gerçeğinden hareketle, ASDER camiasının birikim ve tecrübesinin bu ülkelere sunulması için duyduğu vicdani sorumluluktan doğmuştur. GNH Eğitimi konusuna gelince, bu askeri faaliyet alanı devletlerin dış düşmanlarla savaşlarında, işgal altında kaldığı için nizami kuvvetlerinin etkisiz olacağı bölgelerde, bölgenin sivil halkının organize olarak işgalci düşmana silahlı mukavemette bulunması uluslararası hukuk ve anlaşmalara göre meşru kabul edilmektedir. Ülkelerin topyekün savunmaları için ihtiyaç duyacakları organizasyon ve bu unsurların eğitimine destek vermek şahsımın misyonuna ve düşünce yapısına ters olmadığı gibi, yadırganacak bir durumun olduğunu da düşünmüyorum. Bir Müslüman ülke dış tehdide karşı GNH organizasyonuna ihtiyaç duyuyorsa, bunu da biz vermezsek, bu ihtiyacını başkalarından karşılayacaktır. Bu eğitim ülkelerin resmi kurumlarının istekleri ile gerçekleşebilecektir.

Şirketinizin Suriye'nin resmi sınırları içindeki Kürt nüfus ve onun siyasal yapılarına yönelik faaliyetleri var mı?

Yoktur. Kürtler dahil bütün Müslüman kavimlerin İslam şemsiyesi altında eşit vatandaşlık hakları ile bir süper güç olarak dünya siyaset sahnesine çıkması bizim hayalimizdir.

Kürt bölgesindeki PYD'nin etkin olması, Ceylanpınar sınırının Kürtlerin kontrolüne geçmesi sonrası "devletleşiyorlar" ve "Türkiye seyirci kalamaz" açıklamanızın anlamı nedir?

Zannederim Kürt meselesi ile ilgili düşüncelerimi yeterince ifade ettim. PYD'nin hâkim olması ile Kuzey Irak'taki bölgesel Kürt yönetimi arasında bir fark görmüyorum. Meseleyi Suriye'deki muhalefetin, Beşer Esed sonrası için ortak demokratik prensiplerde anlaşarak birleşememelerinden kaynaklandığını değerlendiriyorum. Muhalefetin iktidar olmasından sonra silahsız ve barışçı bir çözümün olacağına inanıyorum.

Bu tepkinizin pratik yansıması nasıl oldu, şirketiniz bu konuda nasıl bir sorumluluk üstlendi ve icra etti?

Düşüncelerimiz bellidir. Burada da ifade ettik. Mesele ile ilgili olarak aktif bir yansıma, sorumluluk üstlenme ve icrası söz konusu değildir.

Şirket kadrolarınızın, Kürt savaşıyla ilgili geçmişleri konusunda herhangi bir yüzleşme gereği duyuluyor mu, yönetimin dini duyarlılığı bunu gerektirmez mi?

Türkiye Cumhuriyeti'nin yaptığını Kürt Savaşı olarak görmüyoruz. Terör örgütü ile iç güvenlik sorunu olarak görüyoruz. Kürt Meselesinin silahla çözülmeyeceğine inanıyoruz. Yasal platformlarda meselenin çözümünün mümkün olduğunu düşünüyoruz. Düşüncemizde bir değişiklik yoktur. Geçmişte dinimizin gerektirdiği dışında bir faaliyet içinde bulunmadık. Bugün de inancımızın gereklerini uygulamaya çalışıyoruz.

Korkmaz Tağma'nın Zaman'da yazı yazabilecek veya klasik askeri doktrini dışlayan yazı ve açıklamalarına rağmen İshak Tepe'nin (Katledilen gazeteci Ferhat Tepe'nin babası) yüzüne bakabilme cesareti var mı, bu geçmişle hesaplaşmayı göze alabiliyor mu?

Korkmaz Paşa, benim Silahlı Kuvvetler'den tanıdığım bir arkadaşım. Tatvan'da görev yaptığı sırada da bölge halkı ile iç içe bulunmuştur. Gerisi silahlı mücadele veren bir örgüte karşı aldığı tedbirlerdir.

Suriye savaşı kapsamında Kürtlere ve onların etkin silahlı güçlerine yönelik faaliyetleriniz olduğu iddiaları sahada da dile getirilmeye başlanınca bunun size dönüşü olabileceğini düşünüyor musunuz?

Suriye'de muhalefete henüz aktif yardımda bulunamadık. Bulunma imkânı doğar ise muhalefetin birbiri ile çatışmasını değil, birleşmesini sağlayacak yardımları tercih ederiz.