Tutsaklar ‘avukat’ adı altında istihbaratçılarla görüştürülüyor

Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde Ocak, Şubat ve Mart aylarında yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırlanan raporda, tutsakların "avukat" adı altında istihbarat elemanlarıyla görüştürüldüğüne dikkat çekildi.

Mardin Barosu İnsan Hakları ve Cezaevi Komisyonu, Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde Ocak, Şubat ve Mart aylarında yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporu dün kamuoyuna deklare etti. 

Baro avukatlarından oluşan heyet, 6 tutsakla yaptıkları görüşme sonucunda hazırladıkları rapora, tutsakların birbiriyle örtüşen beyanları üzerinden tespit edilen hak ihlalleri ve önerilere yer verildi.

Tutsakların yaşadıkları hak ihlallerine dair aktarımlarına yer verilen raporda, salgın süreciyle sosyal aktivitelerin kaldırıldığı, taleplerin cezaevi idaresi tarafından salgın gerekçesiyle reddedildiği, koğuş baskınlarının sıklaştığı tespitlerine yer verildi. 

TUTSAKLARIN AĞIZ İÇİ ARANIYOR

Raporda beyanlarına yer verilen tutsak M.A., cezaevinde yaşananları söyle dile getirdi: 

“Pandemi süreci ile birlikte bütün sosyal aktivitelerimiz iptal edildi. Burada her türlü hak talebimiz hapishane yönetimi tarafından pandemi bahanesiyle reddedilmektedir. Ancak koğuşta 20 kişi kalıyor olmamıza rağmen gardiyanlar 20 kişilik bir ekiple koğuşlarımıza gelmekte ve arama yapmaktadırlar. Küçücük alanda 40 kişi bulunmuş oluyoruz. Bizleri cezaevi dışına (adliye, hastane vs.)çıkarmaları gerektiğinde ise ısrarla maskelerimizin çıkarılması isteniyor. Hastaneye gidiş gelişlerde jandarma tarafından arama yapılmakta ve jandarma ekipleri bizlere oldukça sıkıntı çıkarmaktadır. Özellikle de jandarma tarafından maskelerimizin indirilmesi isteniyor ve ağzımızın içi aranıyor. Bu uygulama son zamanlarda meydana geldi ve gittikçe sıklaşıyor. Pandemi sürecinden dolayı ağız içi aramayı kabul etmeyen ve bu duruma tepki gösteren birçok arkadaşımız hakkında soruşturma başlatıldı.”

CEZAEVİNDE ONUR KIRICI UYGULAMALAR

Tutsakların hijyen malzemesi olarak sadece haftada bir defaya mahsus yarım çay bardağı çamaşır suyu verildiği, hijyen malzemelerinin kantinde fahiş fiyata satıldığı, test sonuçlarının tutuklulara bildirilmediği kaydedilen raporda, her iki haftada bir grubun başka cezaevlerine sevk edildiği aktarıldı. Raporda, İmralı tecridi ve artan hak ihlallerinin sonlandırılması amacıyla 27 Kasım 2020’de başlatılan açlık grevi eylemlerini, sevkler nedeniyle sayının azalması üzerine 18’inci gruptan sonra 2’şer kişilik grupların sürdürdüğü belirtildi. Açlık grevinde olan tutsakların günde bir defa kilo ve tansiyon ölçümü yapıldığı ancak şeker ihtiyacının karşılanmadığı da kaydedildi. Ayrıca raporda, hasta tutsakların jandarmanın başta ağız içi araması olmak üzere “onur kırıcı uygulamaları” nedeniyle hastaneye gitmek istemedikleri ifade edildi.

‘HAFTADA 2-3 KEZ GARDİYANLAR ARAMA YAPIYOR’

Görüşülen bir başka tutsak A.İ., yaşanan hak ihlallerini şöyle sıraladı: “Her gün bizleri sayıma geldiklerinde koğuşa 10-20 gardiyan beraber geliyor. Amaçları, üzerimizde psikolojik baskı uygulamaktır. Sosyal ekinliklerimiz yok. Pandemi bahanesiyle durdurulmuştu ancak her yerde normalleşme sürecine girildi. Bizde normale dönen bir şey yok hatta tam tecrit uygulanıyor da denilebilir. Pandemiden önce olamayan durumlar bile artık pandemi adı altında bizlere uygulanmaktadır. Koğuşlarımız sıklıkla aranmaya başlandı. Haftada 2-3 kez gardiyanlar gelip arama yapmaktadırlar.”

KÜRTÇE KİTAPLAR VERİLMİYOR

Raporda tutsaklara mektupların verilmediği, dergilerin kabul edilmediği, gazetelerin bazen verilip, bazen verilmediği, Türkçe kitapların 15-20 gün incelendikten sonra, Kürtçe kitapların ise hiç verilmediği ifade edildi. 

TECRİT BİTERSE AÇLIK GREVİ BİTER

Yapılan görüşmelerde tutsaklar, açlık grevi eylemlerinin sonlandırılmasını ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sona ermesiyle mümkün olacağını belirterek, “Aylardır süresiz ve dönüşümlü olarak grev devam etmektedir. Grevin bitmesi tecridin kalkmasına bağlıdır. Tecridin kalkması ile grevler son bulacaktır” denildi. 

AVUKAT ADI ALTINDA İSTİHBARAT GÖRÜŞMESİ 

Raporda dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise tutsakların “avukat” adı altında istihbarat elemanlarıyla görüştürülmesi oldu. Tutsakların bu konuya dair aktarımlarında “Son zamanlarda arkadaşlarımızı ‘avukat çağırıyor’ diyerek istihbaratla görüştürüyorlar. Taraflı koğuşa geçen kişiler üzerinde cezaevi yönetiminin baskısı oldukça fazla. Ve cezaevi, tarafsız koğuşa geçmemiz için istihbaratla beraber çalışıp bize karşı dayatmalarda bulunuyor. Normalde 1 yılın altında cezası kalanlar denetimli serbestlikten yararlanmalı ancak bizi yararlandırmıyorlar. Tarafsız koğuşa geçersek, bizi denetimli serbestlikten yararlandıracaklarını söylüyorlar” sözlerine yer verdi.

Raporda tespitlerle birlikte öneriler ise şu şekilde sıralandı:

“* Cezaevlerindeki haksız nakil, usulsüz saldırı niteliğindeki arama, askeri düzen sayım, haberleşme, hücre, iletişim ve görüş disiplin cezaları, sağlığa erişim ve sair hak ihlalleriyle ilgili acil çözümlerin üretilmesi,

* En temel insani haklar olan hijyen malzemesi, sağlığa erişim, iyi beslenme, spor ve bilgi edinme, kitap ve gerekli şahsi eşya bulundurma vb. haklarının ihlaline yol açan kötü cezaevi koşullarının ivedilikle düzeltilmesi,

* Hasta mahpusların sağlık durumlarının acil takibi ve tedavilerinin geciktirilmeden yapılması,

* İnsani/makul taleplerinin yerine getirilmesi,

* Ailelerine yakın yerlerdeki cezaevlerine nakil taleplerinin kabul edilmesi,

* Beyanlarda belirtilen insanlık onuru ile bağdaşmayan kötü muamele iddiaları karşısında Adalet Bakanlığı ve cezaevi savcıları tarafından gereken hassasiyetin gösterilmesi, iradi veya ihmali davranışlarıyla kusur veya kastları tespit edilen kamu görevlileri hakkında ivedilikle adli ve idari soruşturmaların başlatılması, kötü muamele gördüğünü belirten mahpusların beyanlarının tanık/mağdur/şikayetçi sıfatıyla alınarak can güvenlikleri sağlanmak koşuluyla sağlık raporlarının aldırılması ve cezaevi kamera kayıtları da incelenmek suretiyle sorumluların tespit edilmesi ve tatmin edici bir yargılama yapılması,

* Hak ihlallerine yol açan, mahpusların yaşamlarını çekilmez hale getiren cezaevi koşullarının düzeltilmesine yönelik idari çalışmaların yapılması, cezaevlerinde görevli tüm personellere insan hakları eğitimi verilmesi ve uygulama takibi yapılması,

* Cezaevlerinin bağımsız uzmanlardan oluşan sivil toplum heyetlerinin ve Kamu Yönetiminin Ortak Denetimin açılarak, sorunların tespiti ve çözüm yollarının birlikte üretilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.”