Ulaş Dersim’in ardından

Ulaş Dersim ve altı arkadaşı 1997 yılında Dersim eyaleti üzeri gerilla saflarına katılıyor. Ve yüklerini paylaştılar. Soluk soluğa yürüdüler. Ulaş Dersim yoldaş bu yürüyüşçülerin en inatçısı ve ısrarcısı oldu. Hep en önde yürümek için kavga yürüttü.

Oldukça uzun bir zaman oldu tanışalı. Her bir PKK kadrosunu, militanını, her bir HPG gerillasını anlatabilmenin sırrına ermek mümkün mü? Günün birinde bir yoldaşını anlatmak zorunda kalmanın yaratacağı atmosferi kaldırabilmek mümkün mü? Kürdistan koşullarında Önder Apo’nun başlattığı amansız mücadelenin Türk devletinde yarattığı sarsıntıları bilmeyen bir Kürt genci var mıydı? Bu her bir Kürt genci yönünü dağlara çevirdiğinde, amansız savaş koşullarıyla karşılaşacağını, pişeceğini, olgunlaşacağını bilerek yönünü devrime verdi, dağlara verdi. Her bir dönemin kadrosu katılırken o dönemin devrim havasına kattıkları vardı. Tıpkı ilk grup süreçlerinde katılan her bir Apocu militanın kattığı gibi. Bunu tüm PKK’li zamanların kadrosunda hep gördük ve hep yaşadık. Ama bazı zamanlar var ki o zamanları tüm zamanların içerisinde ayrı hem de çok ayrı bir yere koyup değerlendirmek lazım. O zamanların devrim yürüyüşü bir başka olur. Çok başka anlamlar taşır. Herkesin devrime yürüdüğü ve devrim havasının estiği zamanlar ve ortamlarda devrime yürüme kararını almak çok kapsamlı, enine boyuna düşünmeyi gerektirmeyebilir. Rüzgârın yönü kendiliğinden seni taşır. Sana yön verir. Ve seni yürütür.

Bir 68 kuşağının yarattığı atmosferde neredeyse devrimci olmamak ayıplanırdı. Ama darbeden sonra devrimin ismini anmak dile getirmenin kendisi bile cesaret ister duruma gelince yürüyebilme cesaretini göstermek her bir yiğidin harcı değildi. İşte gerçek devrimcilik ve devrimler o zaman açığa çıktı. Çıkıyor. 

Kürdistan devrimine ve gerillaya katılımın da böyle tanımlanan zamanları hep oldu. Köylerden, ovalardan, kasabalardan, şehirlerden grup grup insanın adeta koşarcasına devrim saflarına aktığı zamanlarda bu saflara değil katılmak, katılmamak ayıplanır olur. Ortam seni kararlaşmaya iter. Seni sürükler ve seni taşır. Süreç ve ortam senin adına karar alır. Sen yürürsün. Devrim havası esmektedir. Sende ruhunu esen bu havada serinletirsin. Huzur bulursun. Bizim gerillalık tarihimizde böylesi çok belirgin 2 dönem vardır. Bir 1991-93 yılları, diğeri ise 2013-15 süreci. Bu dönemlerde bütün Kürt gençlerinin yönü dağlaraydı. Bütün Kürt gençlerinin yönü devrimeydi. Devrim kendi havasını oluşturduğu için herkesi adeta kendisine çeken bir ruh oldu.

Binlerce Kürt genci devrim saflarına ve gerillaya katıldı. Ve yürüdü. Ama tersi durumların oluştuğu zamanlarda devrime yürümenin gerektirdiği bilinçle donanmak, onun kararlılığına ulaşmak ve devrimi gerçekleştirebilmenin ısrarını sürdürmek çok daha farklı bir anlam taşır. Devrimcilere selam vermenin faturası bile her açıdan çok ağır olduğu için devrimci olmak, gerilla olmak bambaşka olur. Bu da bizim mücadele tarihimizde en keskin iki dönemde kendisini hissettirir. 1994 acımasız saldırılarının ardından 1998’e kadar olan süreç ile, 2015 acımasız saldırıları ve katliamlarının ardından gelişen süreçteki katılımlar bu anlamı taşır. Kürtlük adına, devrimcilik adına, gerillacılık adına ne varsa, hatta ve hatta bunların gölgesi adına ne varsa saldırılar, tutuklamalar ve katliamlarla karşı karşıya kaldığında bunları sahiplenmek ve bunlara doğru yürümenin anlamı başka olur. İşte Ulaş arkadaş böyle bir dönemin katılımıdır. Amansız koşulların devrimcisi, amansız koşulların militanı, gerillası, savaşçısı ve komutanıdır. 

Ulaş Dersim (Ulaş Doğan), 1997 yılında üniversiteden altı arkadaşı ile birlikte Dersim eyaleti üzeri gerilla saflarına katılır. Yönelimlerin çok fazla olduğu, kayıpların çok fazla ve ağır olduğu bir zamandır. Aynı biçimde katılımların da çok az olduğu ve düşmanın gerillayı marjinalleştirdim dediği bir zaman. İşte böyle bir zamanda katılır Ulaş yoldaş ve arkadaşları. O günü Şehit Merxas Dorşîn en güzel şekliyle tanımladı. Ve o tanım hep en güzel tanım olarak kaldı: “Bir grup arkadaşın katıldığını ve noktaya geldiğini söylerler. Malum gerillacılık koşullarından kaynaklı gece noktaya giriş yaparlar. Sıcak bir selam ve karşılama yaşanır. Hoş bir sohbetten sonra gelen grup dinlenmeye çekilir. Hepsi üniversiteden katılmış. Hepsi beraber okumuş ve beraber katılmışlar. Hepsinin yürekleri devrimci coşkuyla çarpmakta ve hepsi devrim bilinciyle donanmış 7 genç. Yedi umut. Yedi inanç.” 

Merxas Dorşîn’in gözlerine uyku girmez. Şafakla beraber uyandırır yeni gelenleri. Yeniden ve yeniden bakar mahmur gözlerine. Ve her birine tekrar ve tekrar sarılır. Öper her bir yeni gerillanın gözlerinden. Ve her birine yeniden hoş geldiniz, der. Kimse anlam vermez bu yaptıklarına. Ama ne yaptığını bilen bilge bir gerilla komutanıdır Merxas Dorşîn. Dile gelen tarihtir. Umut yüklenmek isteyen bir halk ve onun sözcüsüdür. Saldırılar karşısında zorlanan bir gerillanın tükenmeyen iradesi ve direncidir. Yaşamdaki ısrarıdır. Mücadele ve devrimdeki kararlılığıdır. İşte böyle bir sürecin taze kanı, umudu ve inancı oldu Ulaş yoldaş ve arkadaşları. Tüm yoldaşların umutları oldular. İnancı oldular. Yüklerini paylaştılar. Ve yürüdüler. Soluk soluğa yürüdüler. Ulaş Dersim yoldaş bu yürüyüşçülerin en inatçısı ve ısrarcısı oldu. Hep en önde yürümek için kavga yürüttü. Ve yürüdü. Gerillacılığının 13 yılını Dersim’de geriye kalan zamanlarını da Kürdistan’ın en güzel dağ parçalarında yürüttü. Ve gerçek anlamda hakkını verdi. Savaşçı olmanın, gerilla olmanın, gerilla komutanı olmanın hakkını verdi. Bulunduğu yerlerde düşmanına kan kusturdu. İşte tam da bu nedenledir ki düşman hep en fazla onu hedefledi. Onu vurmaya çalıştı. Tüm PKK militanlarının HPG komutanlarının hedef haline getirildiği gibi. 

Şunu unutmayacağını biliyoruz Ulaş yoldaş. Belki Dersim topraklarında yıllarca omuz omuza savaştığın yoldaşlarının yanında son nefesini vermek bir başka olurdu. Ama ülkemin her karış toprağının savaş alanı olduğu bu zamanlarda en önde yürüyenlerin yanında ve izinde olmak onların kanının karıştığı topraklara kanının karışması tıpkı katılım yaptığın gün gibi büyük umutların yeşerdiği topraklar olmaya devam edecek. Her bir dağ, her bir taş, Ulaş olacak. Düşmanı kahretmeye devam edecek. Halkımıza umut olacak. Gelecek olacak. Halkımıza zafer olacak. Rahat uyu yoldaşım. Devrim nöbetini yeni katılan gencecik yoldaşların devraldı bile.