Van'da 2021 yılında hak ihlalleri daha da arttı

2021 yılında Van’da hak ihlallerinin artarak devam ettiğini belirten İHD Van Şube Başkanı Avukat Mehmet Karataş; yaklaşık 6 yıldır süren eylem yasağının sadece demokratik çoğulcu siyasi partilere, STK’lere ve sendikalara uygulandığını söyledi.

Son günlerini yaşadığımız 2021 yılında Van’da hak ihlalleri önceki yıllara göre daha da arttı. Özellikle HDP ve demokratik sivil toplum kuruluşlarının sokağa bile çıkamadığı kentte, cezaevlerinde sistematik işkenceler, ajanlaştırma, fuhuşa ve uyuşturucuya sürükleme gibi politikalar, AKP ve MHP’nin çeteleri tarafından hayata geçirilmeye çalışıldı.

AKP-MHP hükümetinin bu politikalarının mağduru olan yüzlerce vatandaşın durağı, yine İnsan Hakları Derneği (İHD) oldu.

10 Aralık İnsan Hakları Haftası dolayısıyla ANF’ye açıklamalarda bulunan İHD Van Şube Başkanı Mehmet Karataş, 2021 yılında hak ihlallerinin arttığını söyledi.

 

Özellikle Van’da bu anlamda büyük bir gerileme olduğunu vurgulayan Karataş, "Derneğimiz hak ve özgürlükler alanında yaptığı çalışmalardan ötürü yaşanan şikayetlerin giderilmesi noktasında başvurular almaya devam ediyor. 2021 yılında hak ihlalleri daha da arttı. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; hak ihlalleri azalmıyor ve artarak devam ediyor.

Hak ihlallerinin toplum üzerinde etkisi çok fazla. Özellikle cezaevlerinde yaşananlar çok büyük hak ihlalidir, ekonomik krizin getirdiği hak ihlalleri, insanların sokağa çıkamaması, yaşadığı sorunları dile getirememesi gibi hak ihlalleri konusunda bize başvurular oluyor. Ülkemizde kötü muamele, işkence yok, diyen yetkililere bunu göstermek lazım" diye konuştu.

AJANLAŞTIRMA POLİTİKASI BİR HAK İHLALİDİR

Artık adliye binalarında dahi işkence vakaları yaşandığını ve geçtiğimiz Temmuz ayında bir anne ile kızının adliye binasında darp edildiğini kaydeden Karataş, "Kamunun gücü, bütün alanlarda insanlar üzerinde keyfi muameleye dönüştürülmüştür. Yaşanan cinsel istismar vakaların önlenmesi anlamında yetkililerin hükümlülüklerini yerine getirmediğini görüyoruz. Ajanlaştırma politikası arttı. Kişiler yasaya aykırı biçimde kamu görevlileri tarafından bir yere çağrılarak bu konuda aleni pratikler sürüyor.

Bunun bir an önce çözülmesi ve bu şikayetlerin ortadan kalkması için ilgili yerlere gerekli başvurular yapıldı. Kamuoyuyla bunları sürekli olarak paylaştık. Temennimiz hak ihlallerinin son bulması ve yetkililerin bu konuda çözüm üretmesidir. Özellikle yasal mevzuatların değiştirilerek Türkiye’nin insan hakları konusunda saygınlık kazanmasından yanayız" dedi.

HASTA TUTSAKLAR ÖLÜME TERK EDİLİYOR

Türkiye ve Kürdistan cezaevlerinde yaşanan işkencelere de değinen Karataş, 3 farklı nedenden ötürü hak ihlallerinin yaşandığını belirterek, bunları cezaevlerinin yapısal sorunları, yasal mevzuattan kaynaklı yaşanan sorunlar ve konjonktürel yaklaşımlar olarak değerlendirdi.

Bu sebeplerin ortadan kaldırılması gerektiğine vurgu yapan Karataş, şunları söyledi: "1999 Aralık ayından bu yana hayata geçirilmek istenen F Tipi hapishanelerde tutsaklar hayattan, kuş sesinden, topraktan dahi koparılmış bir alana sıkıştırılarak hayattan koparılıyor. Kişiye özel mevzuatlar görüyoruz. Bunu Abdullah Öcalan'a yönelik tutumda görüyoruz. Yasal mevzuata aykırı biçimde pratik uygulanıyor. Yönetmelikler, genelgeler insan onuruna yakışmayacak tutumlar içeriyor.

Devletin yaklaşımı, konjonktürel yaklaşımlar söz konusu. Uluslararası sözleşmelerde ve Türkiye hukukunda insan onuruna, haysiyetine uygun infaz edilmesi gereken cezaların yoğun bir şekilde mağdur edildiğini ve bunun geçmişten bugüne kadar artarak devam ettiğini görüyoruz. Adli Tıp Kurumu gibi insan haklarına olumlu yaklaşması gereken bir kurumun tam aksine hareket ederek, hasta tutsakların içeride kalması için her şeyi yapıyor. Devletten daha devletçi olan Emniyet Müdürü'nün görüşleri alınarak hasta tutsaklar hakkında rapor veriliyor. Bu tutumla insanlar cezaevlerinde ölüme terk ediliyor."

 EYLEM VE ETKİNLİK YASAĞI İLE VAN AÇIK BİR CEZAEVİNE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ

 Van’da yaklaşık 6 yıldır süren eylem ve etkinlik yasağını da değerlendiren Karataş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Van'da 2016 yılından bu yana bir yasak var, OHAL devam ettiriliyor ve Van açık bir cezaevine dönüştürüldü.

STK’ler, sendikalar, siyasi partiler basın açıklaması, yürüyüş yapamıyorlar. Vanlılar dışarıda bir müzik etkinliği dahi düzenleyemiyor. Taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde dahi güvence altına alınmış olan gösteri yürüyüş hakkı ihlal ediliyor. Mülki Amir, 15 günde bir emirle bunu yapıyor. Anayasada çok açıkça gösteri hakkının temel bir hak olduğu belirtilmiştir. Ortada kamu güvenliğini, kamu sağlığını tehdit eden bir durum yok. 2911 sayılı kanun bunu açıkça ifade ediyor. Hak talepleri daha olmadan ihlal ediliyor. Bu hukuki değildir, kanuni de değildir. Dayandıkları kanunda bile bunu görüyoruz. Bu çok büyük bir sorundur.

2016 yılından bu yana uygulanan bu yasak, sadece demokratik çoğulcu siyasi partilere, STK’lere ve sendikalara uygulanıyor. Bunlar eleştirilerini yöneltemiyorlar, derneklerin tüzüklerinde bulunan haklarını kullanamıyorlar. Özel günlerde dahi bu hak ihlal ediliyor. Hükümetin yapmış olduğunu, devletin yaratmış olduğu hak ihlallerini eleştirmeyen ve aynı hizada duran siyasi parti ve sendikalar çok rahatlıkla sokağa çıkıp eylem ve etkinlikler yapabiliyor. Burada şunu görüyoruz, eğer Mülki Amir bütün ilin bir amiri ise, neden birilerine izin veriliyor da diğerlerine izin verilmiyor. Bu şikayetlerin raporlaştırılması konusunda çözüm arayan bir derneğiz ama dışarıda sesimizi duyuramıyoruz. Biz de bu yasağın mağduruyuz. Bu yasağın bir an önce kaldırılmasını talep ediyoruz."