AKP-MHP iktidarının Kürt siyasi geleneğine yönelik saldırıları sürüyor. Kürtlerin yerel seçimlerde tüm belediyeleri kazanması üzerine kayyum gasplarına başvuran iktidar, HDP’nin genel seçimlerde gösterdiği başarıların ardından bu defa HDP’yi tamamen kapatmak için harekete geçti. Aldığı 6 milyon oyla Türkiye’nin en büyük 3. partisi durumunda bulunan HDP’nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin’in AYM’ye sunduğu iddianamede, hazine yardımının kesilmesi ve 687 Kürt siyasetçiye yasak talep ediliyor.
Van Barosu avukatlarından Mahmut Kaçan ve Jiyan Özkaplan, HDP'ye yönelik kapatma davasını ANF’ye değerlendirdi.

'KAMUNUN DEĞİL, İKTİDARIN İHTİYAÇLARI İÇİN...'

Hukukçu Mahmut Kaçan, HDP’nin kapatılması için hazırlanan iddianamenin, hukukun ve kamunun ihtiyaçları değil, siyasal iktidarın talepleri doğrultusunda ve soruşturma usullerine aykırı bir biçimde hazırlandığını söyledi. İddianame incelendiğinde özellikle siyasi yasak talep edilen siyasetçilerin yargılamalarının UYAP’tan çekilerek iddianameye eklendiğine ve bu yargılamaların birçoğunda AYM tarafından verilen ihlal kararlarına hiç değinilmediğine dikkat çeken Kaçan, bu kararların yok sayıldığını belirtti. Bunun oldukça enteresan bir konu olduğunu ifade eden Kaçan, AYM’nin kendi kararlarını yok sayan bu iddianame doğrultusunda nasıl bir yargılama yapacağının merak konusu olduğunu dile getirdi.

'BATASUNA DEĞİL, DTP KARARINA BAKILMALI’

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının İspanya’da Batasuna kararına atıfta bulunarak bu kararı kapatma gerekçesi yapmasının hukuka uygun olmadığını kaydeden Kaçan, “Oysa bu karardan sonra AİHM tarafından verilen DTP kararının hiç görülmemesi ayrı bir çelişki. Bu iddianame siyasi iktidarın siparişi ile düzenlenmiş ve AYM’ye sunulmak üzere hazırlanmış bir belge niteliğinde. Eğer hukukun asgari ilkeleri gözetilerek bir yargılama yapılırsa,  bu iddianame doğrultusunda talep edilen bütün iddiaların reddi gerekir" dedi.

'AMAÇ DEMOKRASİYİ BALTALAMAK’

Kapatma davasının aynı zamanda iktidarın yakın dönemde açıkladığı İnsan Hakları Eylem Planının da içinin ne kadar boş olduğunu gösterdiğini söyleyen Kaçan, “Bu kof bir plandan öte bir şey değildir. Yıllardır bu şekilde parti kapatma süreçlerinin demokrasiyi baltaladığı, hak ve özgürlükleri geri götürdüğünü bu davayı açanlar çok iyi bilmektedir. Ancak bu böyle devam ettiği müddetçe aynı tüzükle, farklı adlarla yeni parti kurulması mümkündür. Oldukça anlamsız ve kısa vadede kendilerine en büyük muhalefeti yapan partiyi baskılamak ve kendi iktidar süreçlerini biraz daha uzatmak amaçlı bir girişim. Yoksa hukuken bir sonuç alamayacaklarını biliyor" değerlendirmesinde bulundu.

‘EN AKTİF MUHALEFETİ SUSTURMAK İÇİN'

Kaçan, “Siyasal Partiler Kanununun 101. ve devamı maddelerinde anayasada yapılan değişiklerle parti kapatmalar güçleştirilmiştir. Bu dava ile hedeflenen bir hususta HDP’nin hazine yardımların kesilmesine yönelik tedbir kararı aldırmak. Bütün bu süreç benim kişisel kanımca mevcut siyasal atmosferde en canlı aktif muhalefeti yapan bir siyasi partiyi susturmak için alınmış palyatif bir girişim olarak görüyorum" şeklinde konuştu.

ÖZKAPLAN: ADALETE İNANÇ BİTTİ

Av. Jiyan Özkaplan ise şunları söyledi:
"Demokrasi özgürlüğe hizmet ettiği ölçüde sağlanmış olur. Ne yazık ki, HDP’nin kapatılması talebiyle yapılan başvuru demokrasiyi sarsmış durumdadır. Butun muhalefet partileri bu duruma tepki göstermedikleri takdirde adaletsizlik yarın herkese zarar verir. Bu sebeple tüm siyasi partilere büyük sorumluluk düşmektedir. HDP halkların, ezilenlerin, işçilerin, farklı etnik grupların, farklı renklerin barındığı tarihsel bir süreçten geçmiş bir partidir. Bugün ülkede hâkim olan zihniyet hukuktan uzaklaşmış durumda. Bu nedenle insanlar yalnızlaşıp yabancılaştırılmaktadır. Bu zihniyetin böyle bir toplum yaratma çabası yıllardır sürüyor. Bu geleneğe karşı hukuki ve tarihi mücadelesini veren HDP’nin kapatılma davası ülkede adalete olan inancın yitirilmesine sebep olmuştur."